Yaşam >> Yeni Şafak Hayat


Yer altının sürmeli kahramanları


Link [2022-10-30 01:20:22]



Bartın Amasra’da yaşanan grizu patlamasında 41 madenci hayatını kaybetmişti. O güne kadar kimsenin uğramadığı sadece yol üzerinde geçerken gördüğü o ocak 41 madencinin umutlarını, geleceklerini ve hayallerini kömür karası toprağın altında bıraktı. Bizzat yaşayıp şahit olduklarımız öksüz kalan çocuklar, eşlerini kaybeden kadınlar, evlatlarını kaybeden annelerin gözyaşları oldu. O gün o madenin derinliklerinden cansız bedeni çıkarılanlardan Yasin Çelik, “Güneşi görebilmek için karanlığı kazıyoruz” demişti. Haksız değildi, aslında içeri girmenin bile yürek istediği, bırakın denizin altında 300 metre de kazma, kürek sallayıp dinamit patlatmayı aşağı inen asansörü görürken bile insan korkuyor. Asansör demişken işçiler o taşıma aracına “kafes” diyor. Hayatlarını sığdırdıkları bu alete böyle sesleniyor. Söylenilen kelime bile ürkütücüyken o kafese binip bulundukları yerin 500 – 600 metre aşağısına her gün iniyorlar ve ekmeklerini o kömür karasından çıkartıyorlar. İşçilere göre o kafes onları hem aydınlığa hem de karanlığa taşıyor.

YER ALTININ SÜRMELİ KAHRAMANLARI

Amasra’da görevde bulunduğum sürece gördüğüm, konuştuğum birçok kişinin gözlerinin altı sürme çekilmiş gibiydi. Evlerinden gelenler, duşunu alanlar dahil herkesin gözlerinin altında kömürün izleri işlenmişti. Sanki yer altının kahramanı biziz der gibi hepsini belli ederdi. Çevre illerden gelen madenciler de dahil olmak üzere herkes o kafesin başında durdu kıyafetini, baretini, maskesini giymeden “arkadaşlarım aşağıda benim de inmem gerek” diyenler, günlerce uyku uyumayanlar. Dakikalar geçtikçe içerdeki arkadaşlarının sağlam çıkamayacağını bilenler önlerindeki uzun ve yorucu madenin içinde saatler geçirip yine de çıkmak istemeyenler. Kısacası dostluğun ve arkadaşlığın kıymetini bilenler. İçeriden gelebilecek en küçük bir umut ışığı için kapıda saatler geçirdiler. Tüm madenciler son arkadaşlarının cansız bedeni içerden çıkana kadar bekledi o kafesin kapısını her kapı açıldığında içeri umutla baktı. Umutları birçoğu kırıldı yel içinde kaldı.

HER DETAY İŞİN TEHLİKESİNİ ANLATIYOR

Henüz madene girmeden sizleri iki adet güvenlik kontrol noktası karşılıyor. Amasra madeninin kapısına yaklaştığınız, 41 şehidin her gün geçtiği o kapılardan geçerken akıllara dün buradan geçmişlerdi düşüncesi yerleşiyor. Arkadaşları ile sohbet ettikleri kafeteryaları, kendi elleriyle yaptıkları çardakları, yeri gelip üzerine uzandıkları yeşillikleri her şey bıraktığı gibi duruyor. Ama her şeyi son bir kez gördüler ve yaşadılar. Madene girmeden her noktada uyarı levhaları bulunuyor. Baretini çıkarma, taşıma hattından uzak dur, otomatik kapıya yaklaşma, fenerini unutma, maskeni tak ve daha niceleri. Madenciler her detayda, her adımında, her gün yaşadıkları, iş yaptıkları yerin tehlikesini anlayabiliyor. Bunların hepsi daha önce yaşananlardan ders alınarak yazılmış örnekler. Sahada görülen herkes emniyet önlemini alsa da bazen yetersiz kalabiliyor. Hangimizin iş yerinde böyle detaylar var, hangimiz işe giderken acaba bugün ölüm tehlikesi yaşarım diye düşünüyor? Cevabını ben vereyim hiçbirimiz. En büyük korkularımız günlük sıkıntılarımız ama onlar günlük sıkıntılarının yanında bir de her gün o madene iniyor ve ekmeğini karanlıkta arıyor.

HER GÜN HELALLEŞİLEN MESLEK

Kazadan sağ olarak kurtulan ve arkadaşlarını kurtarmak için madene inen işçilerden biri aklıma kazınan ve aradan geçen onca süreden sonra dahi içime işleyen şöyle bir söz söyledi, “Ben her gün evimden işime giderken ailemden helallik alıyorum. İnsanız hiç mi kavga etmeyiz, ailemle tartışırsam da birinin kalbini kırarsam, bana hakkını helal etmezse ben ne yaparım diye her gün işe giderken düşünüyorum. Kimsenin kalbini kırmamaya çalışıyorum” dedi. Böyle bir işte risklerin, tehlikenin her an sizi beklediği bir yere giderken kim sevdikleriyle küs gitmek ister ki. İşe gideni bırakın onu işe gönderen eş, anne, evlat onun bir daha dönmeyeceğini bilse onu kırabilecek bir kelime eder mi? Onlar her günlerini bu düşünceyle geçiriyordu. 41 canın tamamı belki bu düşüncelerle o madenin altında kaldı.

HER ŞEY BIRAKTIKLARI GİBİ

O canların eşyaları bıraktıkları gibi yerlerinde duruyor. İşçilerin yanlarında taşıdıkları metan gazı ölçen mx-4 cihazlarının şarj aletleri öylesine duruyor. Şarj cihazlarının üzerinde ölçüm cihazları yok ama patlamada hayatını yitiren madencilerin isimleri yazıyor. Her madenciye özel olan lambaların vefat edenlere ait kısımları boş. Belki yüzlerce lambanın arasında boşlukları gözle fark edilmiyor bile ama o işçilerin arkadaşları ailesi ya da yakınları o boşlukları gördüğünde içleri yanıyor. Amasra’daki maden ocağında mesai değişimlerinde yorgunluğun atıldığı, sohbetlerin yükseldiği soyunma odalarında şimdi derin sessizlik hâkim. Duvarlarına dolaplarına yazdıkları yazılar, gülüp eğlendikleri oturaklar duş alırken kullandıkları havlular, terlikler öylece onların bıraktığı gibi onları bekliyor.

HER YER KÖMÜR KARASI

Madenden çıkıp soyunma odalarına gelinene kadar her yer o madenin karanlığının ne kadar derin olduğunu gösteriyor sanki. Koridorlar, merdivenler, korkuluklar ve basamaklar hepsi o madenin karanlığını sim siyah kömürünü gösteriyor. Belki her gün temizleniyor ama her gün o kömür karasına boyanıyor. Yıkanmayla atılacak bir karanlık değil ki üst, baş, saç, oda dolap, o derin siyah ile doluyor. Her adımda daha çok toz, her adımda daha çok karanlık. Karanlık ile baş etmek kolay olmuyor. Önce Soma sonra Amasra’da olmak üzere tüm Türkiye bunu daha derinden anladı. O karanlığın en koyu yerinden gelen işçiler sanki içlerinde olanı göstermek istercesine bembeyaz giyiniyor. Karanlıkta görünsün diye giyilen o giysiler madencilerin içlerindeki aydınlığı dışarı çıkarmasını sağlıyor.

ONLAR HANCI BİZ YOLCU

Kaza yaşandıktan sonra orada geçirdiğim 4 günün sonunda vekiller, siyasiler, parti başkanları, gazeteciler dahil olmak üzere herkes olay yerinden gitti. Orada sadece madenciler ve arkadaşlarından geriye kalan anıları kaldı. Ateş yine düştüğü yeri yaktı, gelen gitti ama madenciler yine, yeniden o karanlığın en dibine girdi. Belki o madendeki ateşler söndürüldü, patlamanın yaşandığı yer tamir edildi, göçükler kaldırıldı ama ailelerin, çocukların, annelerin, babaların yüreğine düşen ateşi söndürmeye denizler yetmez.

Galeri: Şehit madenci ailelerinin yaraları sarılacak: Maaş bağlanacak borçlar silinecek



Çok Okunanlar

2024-09-20 08:40:57