Yaşam >> Yeni Şafak Hayat


Sinema emekçilerine bir saygı duruşu


Link [2022-06-05 14:35:41]



Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından bu yıl 28 Mayıs-12 Haziran tarihleri arasında ikincisi düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen Kamera Arkası Sergisi, usta yönetmen Reis Çelik’in küratörlüğünde İstanbul Sinema Müzesi’nde açıldı. 1914’ten günümüze Muhsin Ertuğrul’dan Nazım Hikmet’e, Lütfi Akad’dan Atıf Yılmaz’a, Metin Erksan’dan Şerif Gören’e, Bilge Olgaç’tan Yılmaz Güney’e, Nuri Bilge Ceylan’dan Zeki Demirkubuz’a Türk sinemasının önde gelen yönetmenlerin ses getiren filmlerinin set fotoğrafları görüldüğü sergide, Yeşilçam’ın usta isimleri başta olmak üzere Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik, Ayhan Işık, Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Tuncel Kurtiz, Kemal Sunal, Cahide Sonku’nun da aralarında bulunduğu sinemamızın yıldızlarının kamera arkası görüntülerinden oluşan 100’den fazla fotoğraf yer alıyor. Sergide kullanılan fotoğraflar ve detayları konusunda, arşivlerini, koleksiyonlarını, albümlerini ve hatta sandıklarını açan, konuyla ilgili bilgilerini paylaşan; Burçak Evren, Muzaffer Hiçdurmaz, Mustafa Ziya Ülgenciler, Vadullah Daş, Yılmaz Güney Vakfı, SİNESEN, Alican Sekmeç, Hülya Koçyiğit, Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz, Biket İlhan, İsmail Güneş, Yeşim Ustaoğlu, Derviş Zaim, Aycan Çetin, Serdar Akar, Uğur İçbak, Semir Aslanyürek ve İhsan Gedik gibi önemli isimler. Biz de serginin küratörü yönetmen Reis Çelik ile sergiyi ve kamera arkası fotoğrafları konuştuk.

Öncelikle sergide 1914’ten günümüze, Türk sinemasının önde gelen yönetmenlerin ses getiren filmlerinin set fotoğrafları, Yeşilçam’ın usta isimleri başta olmak üzere sinemamızın yıldızlarının kamera arkası görüntülerinden oluşan 100’den fazla fotoğraf yer alıyor. Tüm bu fotoğrafları bir araya getirme fikri nasıl oluştu?

Aslında hep boşluğunu ve eksikliğini duyduğum bir şeydi. Günümüz sineması kamera arkasını çekiyor ve internette hemen görebiliyoruz ama 1990’ların sonuna kadar olan geçmişteki set arkasını kimse bilmiyor. İzlediğimiz bu filmlerin üretilmesinde emek verenlerin adlarına pek rastlamayız ve pek kimse de tanımaz zaten. Bu sergi sinema emekçilerine bir saygı duruşu aslında. 1900’lerin başından başlayıp günümüze kadar yani 2000’lerin başına kadar olan süreyi değerlendiren, oralardan görüntüler toplayan bir sergi oldu. Tamamen kameranın arkasındaki insanların hikâyesi.

FOTOĞRAFLARIN ÖZÜNE DOKUNMADIK

Peki tüm fotoğrafları nereden aldınız?

Bu arşivleri elinde tutan oyuncuları dolaşarak fotoğrafları seçtim. Fotoğrafların kimisi çok kötü durumdaydı, kimisi film olarak, kimisi karta basılmış olaraktı. Daha sonra onları toparlayıp dijitale aktardım.

Fotoğraflar orijinal mi yoksa üzerinde değişiklik oldu mu?

Orijinal sadece dijitale çevirme ve aktarma konusunda kötü görüntüleri biraz güçlendirmek istedik ama fotoğrafın özüne hiç dokunmadan yaptık. İçlerinde 100’e yakınını seçip bu sergide gösterdik.

NAZIM HİKMET’İN DÖRT TANE FİLM ÇEKTİĞİNİ KİMSE BİLMEZ

Sizin için sergide yer alan fotoğraflardan etki bırakan var mı?

Var tabii. Nazım Hikmet’in bir yönetmen olarak dört tane film çektiğini kimse bilmez ama ilk defa Nazım Hikmet’in yönetmen olarak takma adıyla set ekibiyle bir fotoğrafı var sergide. Ben de Nazım Hikmet’in ilk fotoğrafını gördüğüm zaman kim olduğunu bilmiyordum. Daha sonra ikinci görüşümde arkadaşın evindeyken arşivine bakıyordum. Fotoğrafı görünce “Nazım Hikmet’e ne kadar benziyor” dediğimde, gülerek “Bu Nazım Hikmet zaten” dedi. Onun dışında kameraman Kaya Ererez’in bir arabaya kendisini bağlayarak bir görüntüyü çekmesi, o merakı o kadar ilgimi çekiyor ki... Bugünkü teknolojiye baktığımız zaman o fotoğrafın o insana kendisini nasıl feda ettiğini görmüş oluyorsunuz. Susuz Yaz filminde Metin Erksan’ın kamerayı bir öküz arabasının tekerine bağlayıp vozillaya çektirmesi ve bizim filmde onu başka şekilde izlememiz...O fotoğrafının olması çok ilginç. Onun dışında Yılmaz Güney’in kameramanla iple birbirine bağlayıp netliği bozmamak için Umut filmini çekerken ki görüntüsü. Bunların hepsi güzel görüntüler.

Yeşilçam filmleri hâlâ vazgeçilmezlerimiz arasında ve hâlâ o filmlerin etkisi altındayız. Bir yönetmen olarak Yeşilçam filmlerinin bu kadar başarılı olmasının ve etki bırakmasının sebebi nedir sizce?

Şimdiki filmler de belki eskiyince bize başarılı gelebilir. Yılmaz Güney’in Umut filmini çektiği zaman 1971 yılında herkes filmi çok beğenmedi. “Bu nasıl bir film?”,“Yılmaz Güney dövülür mü?” dediler. Yılmaz Güney bir yumrukla beş kişiyi birden öldürüyordu. Seyirci yuhaladı, Adana’da domates attı. Ama Umut filmi yıllar sonra bu ülkenin 10 büyük filmi varsa bir tanesi Umut filmi oldu. Yani zaman belirleyecek bunları. Tabii ki de geçmişte sinema sanatını yapanların o koşullarıyla bugünkü koşulları çok farklı. Çok zor ulaşılan koşullar. Verdikleri emek, fedakarlık daha büyük. Onu her zaman ayırt etmek gerekiyor.



Çok Okunanlar

2024-09-22 06:25:43