Topluma mal olmuş kişilerin hayatlarının filme alınması hep tartışılır. Yasalar ülkeye göre farklılık gösterebiliyor. Nihayetinde yasaları yapanlar da insanlar. Haliyle sorun doğması muhtemel. Yasal çerçeve değişkenlik gösterdiğine göre konuya başka açıdan bakmak gerek.
AİLE MÜSAADE ETMİYOR!Öncelikle konuyu yeniden gündemimize sokan meseleye göz atalım. 23 Aralık’ta vizyona çıkması planlanan ‘Garip Bülbül Neşet Ertaş’ filminin gösterime girmesi mahkeme kararıyla yasaklandı. Çünkü Neşet Ertaş’ın ailesi, filmin kendilerinden izin alınmadan çekildiğini iddia ediyor. Yapımcı Mustafa Uslu ise mahkeme kararına isyan ediyor. Daha önce yaptığı açıklamalarda da mahkemenin son kararına itirazında da aynı noktanın altını çiziyor. Kişilik haklarının kişinin ömrü ile sınırlı olduğunu söylüyor. Yani “Neşet Ertaş’ın hayatı, karakteri ya da yaşadıkları hakkında gerçek dışı bir şey yapmadıktan sonra neden sorun olsun” diyor.
Aile, Neşet Ertaş’ın yaşarken de film gibi teklifleri reddettiğini söylüyor. Ertaş’ın hayatının son 15 yılında en yakınında bulunan Erol Parlak ise imzalı belgelere sahip. Parlak’ın Ertaş ile ilgili kitabı 10 yıldır piyasada. Herhangi bir itiraza konu olmuyor. Film de bu kitaba dayandırılıyor. Haliyle ortada yasal bir sorun olmadığı belirtiliyor. Ancak Ertaş’ın eşi ve çocukları kendilerinden izin alınmadığını ve bu takdirde film çekilemeyeceğini iddia ediyor.
YASAL DURUM NEDİR?Manzara özetle böyle. Aile, kendilerinin izni olmadığı için filme müsaade etmiyor. Yapımcı ise filmi Erol Parlak’ın kitabına dayandırıyor. Mahkeme şimdilik aileden yana gibi. Yürütmeyi durdurma kararı verildi. Haftaya vizyona girmesi beklenen film salonlara çıkamayabilir.
Açıkçası yasal durumu bir kenara koymak gerek. Zira mahkemeden mahkemeye karar değiştiğine, yasalar yoruma açık olduğuna ve zamanla değişme ihtimali bulunduğuna göre kesin kanaat belirtemeyiz. Daha da önemlisi, yasalar her zaman vicdanın sesi olamayabilir. O halde madalyonun diğer tarafına bakalım.
NEDEN OLMASIN?Adı üzerinde ‘topluma mâl olmuş’. Böyle biri hakkında film yapmak neden izne tâbi olsun? Ve daha önemlisi izin kime bağlı olacak? Eser üzerinde hakkın 70 yıl devam etmesi ayrı mesele. Sanatkarın eserinden doğan fikrî ve maddi haklar yasalarla korunmalı elbette. Fekat bir şahsın toplum tarafından kabul gördüğü veya görmediği hususlar üzerine film yapmak neden izne bağlı olsun?
Siyasi şahsiyetleri düşünün... Her birinin ismi filmlerde geçebilir. Hakkında film yapılabilir.
Dünyada çok örneği var. Biyografi ise elbette gerçeğe dayalı olması aranır ve soruşturulur. Lakin biyografi değilse tersi de söz konusu olabilir. Sanat yorum alanıdır.
Hangi konuda ne çekerseniz çekin her film yorum içerir. Ne kadar kaçınırsanız kaçının film yorum demektir. Bu durumda her yorumda birilerinden izin mi alınmalı?
MESELA...
Mesela ben Neşet Ertaş’ın Barış Manço ile bir araba yolculuğu sırasında karşı yönden gelen ve içinde Zeki Müren ile Sezen Aksu’nun olduğu araca çarpması ile başlayan bir hikaye yapmak isterim. Olay mahalline hemen Teoman “O” şarkısını söyleyerek intikal eder. Haluk Levent, Ömer Karaoğlu ile kol kola, arkalarında da Müslüm Gürses sokak lambasının altındaki bankta oturmakta. Ve neden sonrasında Orhan Gencebay, İbrahim Tatlıses, Melihat Gülses, Şebnem Ferah, Aykut Kuşkaya bitki çayları ellerinde izlerken gözlere takılmasın?
Evet, biyografi söz konusu olduğunda kişinin hayatındaki gerçekler devreye girer ve ailenin kanaati önem kazanır. Ama izin anlamsız. Düşünün ki Neşet Ertaş’ın alesi mahkemeyi kesin olarak kazandı ve çekilen film ve çekilmesi muhtemel olan filmler hiç önümüze gelmedi. Neye yarayacak?
Her şey ya da herkes sinema perdesine çıkmalı mı?
Neden olmasın? Ne zararı var? Doğru şekilde işlendikten sonra neden olmasın?
Gerçekten bu “Neden olmasın” sorusuna cevap veremiyoruz.
Sinema ‘fidanı’ Anadolu’da da tuttu
Gişe yerli filmle toparlanıyor: 2022'de gişe verileri
2024-11-04 16:15:10