Yaşam >> Yeni Şafak Hayat


Hicaz'daki kayıp Osmanlı mirası


Link [2022-10-12 05:02:20]



Belgesel yapımcısı, yönetmen, kameraman ve sunucu Ömer Faruk Aksoy kutsal topraklarda yaşadığı dönem çektiği fotoğrafları bir sergide topladı. Kuveyt Türk’ün desteğiyle, TBMM Milli Saraylar Saray Koleksiyonları Müzesi’nde açılan “Bir Belgeselcinin Hicaz’da 40 Yılı” sergisi, Aksoy’un 1981-2017 yılları arasında Hicaz bölgesinde çektiği özel fotoğraflardan oluşuyor. Ağırlıklı olarak Osmanlı mirası eserlerin fotoğraflarının bulunduğu sergide doksana yakın eser yer alıyor. Aksoy’un Cidde Kral Abdülaziz Üniversitesi’nin Hac Araştırma Merkezi’nde çalıştığı dönem, özel izinle çektiği fotoğraflarla, kutsal toprakların son 40 yılına şahitlik edeceksiniz.

Sergi fikrinin aslında yıllar önce dedesinin duası sayesinde ortaya çıktığını söyleyen Aksoy, “Dedem 80 yaşlarındayken beni, kardeşimi ve babamı dizinin dibine alıp bir temennide bulunmuştu: ‘Okuyun fazıl olun, Resulullah’a hadim olun’ diye. Yıllar geçti, duası kabul oldu. Gerek belgesel filmler çekerek gerek fotoğraflar çekerek Mekke ve Medine’ye 40 yıl hizmette bulundum. Bu fotoğraflar da oradaki hizmetimin bir özeti” diyor.

MEKKE’YE GİDEN YOL LONDRA’DAN GEÇTİ

1974 yılında farklı Yeşilçam filmlerinde kamera asistanı olarak çalışan Aksoy’u 1980’lerin başında Prof. Dr. Halit Eren bir dergi çalışması için Londra’ya çağırmış. Daha önce ailesinden izinsiz Paris’e kaçan Aksoy bu kez ailesinden rızasız gitmek istememiş. Babasına zorla da olsa konuyu açan Aksoy, “Londra yerine Mekke’ye gitsen daha hayırlı olur” cevabını almış. Devreye giren Eren, Aksoy’un babasını “Eğer Allah isterse yolunu Londra’dan Mekke’ye çevirir” sözüyle ikna etmiş.

Londra’ya geldikten birkaç ay sonra, Müslüman olmuş İngiliz belgeselcilerle tanışan Aksoy, “Suudi Arabistan’da bir haftalık çekim yapacaklarını ve onlara eşlik etmemi istediklerini söylediler. Aklıma Eren’in sözü geldi. Londra’ya dönüş vakti yaklaşırken Cidde’deki Kral Abdülaziz Üniversitesi bana kameramanlık teklif etti. Kutsal topraklardaki 40 yıllık sürem başlamış oldu. Bir süre sonra üniversiteye bağlı Hac Araştırma Merkezi’ne geçtim. Bazı sorunlara çözüm bulabilmek için hac döneminde Hicaz bölgesini kameraya alıp, fotoğrafladık. Kayda aldığımız görüntü ve fotoğraflar, kral ve bakanlar dışında kimseye gösterilmedi” sözleriyle kutsal topraklarda kalma öyküsünü anlatıyor.

İLK KEZ GÖRÜCÜYE ÇIKACAK

Hicaz deyince her ne kadar akla Mekke ve Medine’nin gelse de fotoğraflar arasında Cidde de bulunuyor. Aksoy, fotoğraf sanatçısı olmadığını ve sergiden o titizlikle çekilmiş eserlerin beklenmemesi gerektiğini söyleyerek “Çektiklerim öyle şahane fotoğraflar değil. Gelenler hatalar görecektir. Bunlar şipşak çektiğim fotoğraflar. Ziyaretçiler o gözle seyretsinler. Her bir fotoğraf özel izinle çekildi. Çektiğimiz eserlerin bir kısmı maalesef tarihe gömüldü. Mekke ve Medine’nin son 40 yıldaki özetini objektifimden görme imkanı olacak inşallah.”

Sergide, 1981’den günümüze farklı mekanların ve kişilerin fotoğrafları ilk kez beğeniye sunuluyor. Bunlardan birisi de Konyalı alim Ali Ulvi Kurucu’nun Arif Hikmet Kütüphanesi’ndeki fotoğrafı. Kütüphanenin son müdürünü ve kütüphaneyi yıkılmadan son kez fotoğraflayan Aksoy diğer eserleri ise şöyle sıralıyor: “Osmanlı’nın yaptığı Ecyad Kalesi’nin yıkılmadan birkaç hafta evvel çekilmiş bir fotoğrafı var. Harem-i Şerif’in en yakın minaresinin birinci şerefinden çekmiştim. 83 tarihinde Osmanlı’nın Medine’ye yaptığı Arif Hikmet Kütüphanesi ve oranın son müdürü Ali Ulvi Kurucu’nun fotoğrafı var. Hicaz demiryolunun son istasyonu var. Helikopterden çekilmiş Mekke fotoğrafları da muhtemelen hiç kimsenin görmediği açılardan çekilmiştir.”

EN YAŞLI HACIYI DA FOTOĞRAFLADIÇektiği binlerce fotoğraf arasından seçimin zor olduğunu söyleyen yönetmen, görülmesi gereken fotoğrafları “Osmanlı torunu olarak Osmanlı eserlerini tercih ettik. Şu an o toprakların bekçisi olan Suudilerin Mekke ve Medine’deki genişletme faaliyetleri ve Harem-i Şerif’ten bazı fotoğrafları da ekledik. Cebel-i Rahme’den Arafat’a, Mina’dan Müzdelife’ye gerek helikopterle gerek şerefelerden çekilmiş çeşitli fotoğraflara yer verdik. Kabe fotoğraflarından bir tanesi çok enteresan. Hatip Kabe’ye bitişik bir minberde hutbe veriyor. Onun yanında da Osmanlı döneminden kalma üç tane harem ağası yer alıyor. Ayrıca sonradan Müslüman olmuş film yapımcısı bir Japon ve yanında oturan bir İngilizi fotoğraflamıştım. O İngiliz, Kur’an-ı Kerim’i İngilizceye çevirirken vefat etmişti. Yeri bende ayrıdır. Bir diğer görülmesi gereken fotoğraf da 2000 yılında çektiğim, Hindistan’ın kuzey doğusundan iki sene yürüyerek hac için Mekke’ye gelen bir Hintli’nin olduğu fotoğraf. Dünyanın en yaşlı insanlarından 132 yaşındaki bir hacıyı çekmiştim” diye anlatıyor.

Kukla Festivali’nde geri sayım

Korkut Ata çocuklarla buluşuyor



Çok Okunanlar

2024-09-20 15:43:03