Dünya Kupası, 4 yılda sadece 1 aylığına da olsa güneşin ayçiçeklerine hissettirdiklerini hissettirir futbolseverlere. Müptelalar, yüzünü 1 ay boyunca güneşe döner de ne gözü kamaşır ne de göz kapağı kısılır... Aslında bu bir ay boyunca kulağınızın Ronaldo, Messi, Mbappe, Neymar gibi isimlere aşina olması için futbolu çok sevmenize de gerek yoktur. Hatta yaşınızın, işinizin, cinsiyetinizin de pek bir önemi yoktur. Dünyanın her köşesinde, her evde, ucundan bucağından bu isimler ve sesler yankılanır durur. Tıpkı vaktiyle Maradona, Pele, Cruyff, Zidane, Baggio yankılandığı gibi... Dünya Kupası, 4 yılda bir yaşanılan mevsim gibidir. Nasıl ki yaz, kendisini seveni de sevmeyeni de ısıtır; kış, kendisini seveni de sevmeyeni de üşütür, Dünya Kupası mevsimi de, futbolu seven sevmeyen, ilgili ilgisiz herkese bir dokunur. “Kusura bakma” der adeta futbola burun kıvıranlara, “Madem benim mevsimimdeyiz, sen de nasibini alacaksın”. Kendini, hiç ait olmadığını zannettiğin bir futbol ortamının içinde bulursun.
HAYATIMIZIN ÖZETİ GİBİGerçi nasıl ait olmayacaksın ki... Futbol, elbette 22 adamın bir deri parçasının peşinden şuursuzca koştuğu, salt eğlenmek için yapılan bir aktivite değil. Bu hayatta gülüyorsan, ağlıyorsan, eksiliyorsan, çoğalıyorsan, sımsıkı tutuyor ya da kaçırıyorsan, yaptığın işte kazanırken iyi hissettiğin gibi kaybettiğinde başını öne eğip hüzünlü halinle yoluna devam ediyorsan, nasıl ait olmayacaksın ki... Elbette, içinde herkes ve her şey kadar yaşanmışlıklar ve anlamlar barındırıyor futbol. Futbola hiç temas etmeden 80 senelik bir ömür yaşayan insanın hayatını terazinin bir kefesine, 90 dakikalık bir maçın içinde barındırdığı yaşanmışlıkları diğer kefeye koy... Ne artar, ne eksilir... Görebilene, tepeden tırnağa eşitlik vardır o terazide...
KİTAPLARDAN BİR LİGHal böyleyken, bu oyunun üzerine söylenecek söz, yazılacak kitap, okunacak şiir ve çekilecek film vardır elbet. İnsanın olduğu her yerde hikaye vardır. Bu hikayeler bazen kulaktan kulağa dolaşırken, bazen de dünün bir mührü olarak kağıda dökülür. FIFA’ya göre M.Ö. 3. yüzyılda Çinliler’in oynamaya başladığı, İngilizler’e göre ise 19. yüzyılda kendileri tarafından modern hale getirilen, hatta baştan icat edilen bu mümtaz oyun üzerine yazılmış kitaplardan, tıpkı bir futbol takımının kadrosu gibi ortaya karışık, mevki gözetmeksizin bir 11 yapalım dedik. Elbette, bunların dışında bir lig oluşturacak kadar 11 yapılabilecek çeşitlilik var. Bir çok yayınevi, birçok yerli/yabancı yazar, gerek turnuvaların, gerek teknik adamların, gerek futbolcuların, gerekse taraftarların hikayelerini 100’lerce kitapta anlatmış. Onları da başka yazılarda peyderpey paylaşmak isteriz. Şimdi, yayıncıların tanıtımlarından da yola çıkarak 11 kitap önerisi yapalım...
TANRI’NIN ELİ-Jimmy Burns
Gündem Dünya Kupası ise, akla gelen ilk isim elbette Diego Armando Maradona oluyor. Birçoğuna göre -ki bence de öyle- dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli oyuncusu olan Maradona’nın Buenos Aires’in yoksul bir mahallesinde başlayıp, çıkılabilecek en yükseğe çıkma hikayesi elbette yazılmalıydı. Maradona üzerine yazılmış çok sayıda kitap var, ancak İngiliz gazeteci Jimmy Burns’ın yazdığı ve İthaki ve Alfa Yayınları bünyesinde çıkan “Tanrı’nın Eli” bir başka. Kitapta zorlu yaşam koşullarının getirdiği eğitimsizlikten uyuşturucu batağı, mafya ilişkilerinden entrikalara kadar, birçok onu efsanelerden arındırılarak işlenmiş. Genelde Maradona üzerine güzellemelere aşina olan bizler, bu kitapta Maradona’nın su katılmamış hayatını görme imkanı yakalıyoruz.
DÜNYA KUPASI TARİHİ-Mert Aydın
Gündem Dünya Kupası iken, bilgi ve tarih anlatan birkaç kitaba değinip, tekrar genel futbol kitaplarına dönelim. Profil Kitap’tan çıkan ve Mert Aydın’ın kaleme aldığı Dünya Kupası Tarihi, turnuvanın perde arkasındaki serüvenini de anlatıyor. Ülkesinin Dünya Kupası’na gidecek milli takım kadrosunu tek tek seçip belirleyen diktatörden, dopingli çıktığı için federasyon yetkilileri tarafından dövülerek evine gönderilen futbolcuya, ülkesinin işgalini protesto etmek için işgalcilerin kurduğu milli takımla Dünya Kupası’na gelmeyi canı pahasına reddeden yıldızdan, kendi kalesine gol attığı için ülkesinde kurşunların hedefi olan futbolcuya kadar tüm detaylar bu kitapta yer alıyor.
KUPALARIN KUPASI DÜNYA KUPASI 1930’DAN 2002’YE-Halit Kıvanç
Hakem, düdüğünü çalar ve maç başlar. Bu ilk düdük başlama vuruşunu haber veren işarettir. Sonrasında futbolun tüm heyecanı, stattaki binlerden, kulağı radyoda ya da gözleri televizyonda on binlere, milyonlara kadar yayılır. Daha sonrasında ise, futbolun bitmez tükenmez muhabbeti başlar. Futbola pek yakın olmayanların en çok yadırgadığı da budur. “Bir buçuk saatlik maçı bir ömür konuşuyorsunuz” diye şaşarlar. Haksız da sayılmazlar bir bakıma.. O sonsuz futbol sohbeti, bir başka deyimle, o doymuş futbol keyfi olmasa, hele hele eskiler gündeme getirilmese belki de tadı kalmaz futbolun... Halit Kıvanç’ın bazılarına bizzat kendisinin şahitlik ettiği Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan kitapta, ilk kez duyacağınız hikayeler var.
TEHLİKELİ DÜNYA KUPASI-Michael Coleman
Dünya kupaları hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı! İlk önce uluslararası bir maç yapıldı. Hem de kriket sahasında... Katılmak için 5 puan almak yeterliydi! Daha sonra Uruguay’da ilk Dünya Kupası yapıldı; ama sadece 13 takım katılabildi. Ama şimdi dünyanın en büyük, en iyi, hakkında en çok konuşulan turnuvası düzenleniyor. Ve yine garip şeyler olmaya devam ediyor. Elinizdeki bu eğlendirici rehber size zeki Brezilyalılar, inanılmaz Arjantinliler, yenilmez İtalyanlar ve dinamik Almanlarla ilgili en ilginç yorumları veriyor. Ayrıca Pele, Maradona ve diğer kahramanlarla ilgili sırları da bu kitapta keşfedeceksiniz. Dünyanın en büyük ve en garip futbol turnuvası, kupayı çalan köpek, futbol oynayan Donald Amca ve daha birçok olay... Futbolu daha eğlenceli hale getirmek için Timaş’ın Eğlenceli Bilgi Serisi’nde ve Eğlenceli Bilgi Yayınları’ndan çıkan Tehlikeli Dünya Kupası’nı okumalısınız.
FUTBOLİSTAS - FUTBOL VE LATİN AMERİKA-Stefan Thimmel, Dario Azzellini
Latin Amerika halkı için futbol hayatın doğal akışından ayrılmaz. Futbolun bu toplumla nasıl özdeşleştiğini ise en güzel anlatan kitaplardan birisini Futbolistan’dır. Otomom Yayıncılık tarafından Türkçe’ye kazandırılan Futbolistan-Futbol ve Latin Amerika adlı kitap Stefan Thimmel ve Dario Azzellini tarafından kaleme alınan Futbolistan-Futbol ve Latin Amerika adlı kitapta Latin Amerika için futbolun önemi anlatılıyor ve çeşitli açılardan futbol algısı ele alınıyor. Burada sözü Maradona’ya bırakalım: “Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz? Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir, lanet olsun ki.”
FUTBOL ATEŞİ-Nick Hornby
“11 yaşında bir çocuğun ayrı yaşadığı babasıyla iletişim kurma yollarından biri olarak gittiği bir futbol maçı nelere kadir olabilir? Bir futbol oyunu bir insanın hayatını ne kadar belirleyebilir? Kendisini entelektüel olarak tanımlayan bir insan bir oyuna yakasını ne kadar kaptırabilir? Alt tarafı bir oyun olan futbolla aşk ilişkisine girmek ne derece mantıklı olabilir? Futbol tutkusu bir insanın diğer tutkularını ne kadar etkileyebilir?.. “Futbolda dolu dolu bir hayat var”la, “Hayat futboldan ibarettir” arasında gidip gelen bir roman Futbol Ateşi. Ve bu soruları soranlara başka bir hayat anlatıyor.” Bağış Erten’in çevirmenliğini yaptığı kitap, Sel Yayıncılık tarafından yayınlanıyor.
GÖLGEDE VE GÜNEŞTE FUTBOL-Eduardo Galeano
Gerçek bir futbol tutkunu olan Uruguaylı ünlü yazar Eduardo Galeano, Dünya Kupalarına ilişkin gözlemlerini anlattığı Gölgede ve Güneşte Futbol’a 1998, 2002 ve 2006 kupalarını da ekliyor. Can Yayınları tarafından yeni bölümleriyle birlikte yayınlanan Gölgede ve Güneşte Futbol, futbol coşkusuna yaşama sevincini de katan bir kitap. Kucaklaşmanın Kitabı’nın, Ateş Anıları’nın yazarı, kendisini bir ‘iyi futbol dilencisi’ olarak niteliyor ve futbolun destansı kahramanlarına, ağları sarsan gollere ticaret ve siyaset açısından değil, kültürel açıdan yaklaşıyor. Galeano, futbolun şiirini yazıyor.
FUTBOL DÜŞÜNÜRKEN ASLINDA NE DÜŞÜNÜRÜZ?-imon Critchley
“Futbol pek çok şeyle yakından ilgilidir: hafıza, tarih, mekân, toplumsal sınıf, toplumsal cinsiyet, kimlik, grupların doğası vs. Aslen işbirliğine dayanır, hatta sosyalisttir; diğer taraftan açgözlülük, yozlaşma, kapitalizm ve otokrasi çukurunda var olur. Bu nedenle futbolun şirketleşmiş yapısının eleştiriye tabi tutulması acil bir ihtiyaçtır. Ama diğer yandan biçime daha çok odaklanan bir futbol poetikası da bir hayli elzemdir. Hepimiz biliriz, hissederiz: Futbolda güzellik vardır. Simon Critchley, Metis Yayınları’nın okuyucuya sunduğu bu kitapta, “İşçi sınıfının balesi” futbolun önümüze bambaşka bir zaman ve mekan düzeni serişini, kimliği ve kimliksizliği sahneleyişini, seyircilerin oyuna katılımını inceliyor.
FUTBOL DÜNYAYI NASIL AÇIKLAR-Franklin Foer
Kitapta Franklin Foer, futbolun toplumlar üzerindeki etkisini ve dünyayı nasıl değiştirdiğini araştırıp aktarıyor. Kitap, üç bölümden oluşuyor. İlk bölümde küreselleşme ve ezeli rekabetler, ikinci bölümde futbol üzerinden yapılan yolsuzluklar ve üçüncü bölümde de futbol kulüpleri üzerinden eski moda milliyetçilik işleniyor. İthaki yayınlarından çıkan kitapta Kızılyıldız taraftarlarının nasıl Sırp ordusunun en önemli parçalarından biri haline geldiğini, Celtic ve Rangers arasındaki ezeli rekabetin köklerinde yatanı ve birçok arka metni görüyorsunuz. Foer, kitabında futbol üzerinden sosyoloji ve tarih incelemesi yaparak futbolla benzerlikler kurulan hayatları anlatıyor.
BENİM OYUNUM-Johan Cruyff
Yayımlandığı pek çok ülkede çok satanlar listelerine giren Benim Oyunum’da Cruyff, Amsterdam’ın beton sokaklarında başlayan hikayesini, oyununu tanımlayan ve ardından gelen futbolcu ve çalıştırıcı nesillerine damga vuran felsefeyi paylaşıyor. Domingo Yayınevi’inden çıkan Benin Oyunum’da göreceğiniz gibi, Johan Cruyyf’ün gelmiş geçmiş en büyük futbolcu olup olmadığını tartışabiliriz ama futbolun doğasını tek başına en fazla değiştiren oyuncu olduğu su götürmez bir gerçektir. Onun futbol görüşü olan Total Futbol, oyunu baştan aşağı değiştirdi. Kazanmak kadar seyir zevkine de inanıyordu. Ajax ve Barcelona’da yerleştirdiği tarzın göz kamaştıran akıcılığı, dünyanın en beğenilen takımlarının oyun tarzlarının temeline dönüştü.
GLADYATÖR-Vecdi Çıracıoğlu
Metin Kurt, kimi sporseverlere göre aykırı, kimi sporseverlere göre anarşist, kimi sporseverlere göre de sosyalist bir futbolcudur. Vecdi Çıracıoğlu, Everest Yayınları’ndan çıkan kitabında ‘Futbol Arenalarında Bir İsyanın Hikayesi’ni, Metin Kurt’u anlatıyor. Metin Kurt, futbol oynadığı dönemde, futbolcuların haklarını almak ve korumak için söylediği, sendika sözcüğü ve sosyalist söylemler tehlikeli bulundu. Tüm futbol dünyası tarafından aforoz edildi. Avrupalı futbolcuların bugün kullandığı hakları bundan 30 yıl önce dile getirmişti. Gladyatör; günümüz sporunun popüler dalı olan futbolun antik gladyatör oyunlarıyla özdeşlikleriyle, gerçekleri Milli futbolcu Metin Kurt’un sekiz yıllık spor yaşamından (1968-76) kesitler vererek anlatan bir kitaptır.
2024-11-05 19:25:35