Agah Film Animasyon şirketi kurucu ortağı ve 2 Aralık’ta vizyona girecek olan Yunus Çocuk filminin ortak yapımcısı Hüseyin Kuyulu, "Yunus Çocuk filmiyle ve bu alandaki diğer projelerimizle çocuklara temiz içeriklerin üretilmesi için çalışmalar yapıyoruz ve bu konuda Türkiye’de bir oyuncu değişikliği, ya da oyuna yeni başlayan bir aktör olarak sürece dahil oluyoruz” sözleriyle firmasını tanıtarak film hakkında bilgiler paylaştı.
ANA TEMAMIZ ANNEYE KARŞI ŞEFKAT, MERHAMET VE SEVGİBir çocuk filmi olarak vizyona girecek olan ‘Yunus Çocuk’ projesini tanıtmanızı istesek, filmin hikayesini bizlere nasıl anlatırsınız?
Filmimiz 3D animasyon türünde yapılmış, 85 dakikalık bir animasyon çocuk filmidir. Hikâyemizi özet olarak şu cümlelerle paylaşabilirim: Bir uçak kazası sonrasına denize düşen bir bebeğin yunus balıkları tarafından bulunması ve bir yunus olmadığını anlayana kadar denizde onlar tarafından büyütülmesi. Yunus olmadığını anladıktan sonra gerçek annesini arama hikayesi.
Annesini ararken bir yandan kendisini fark ediyor. Bir arama, arayış yolculuğu var. Bir yandan da bazı problemlerle mücadele ediyor. Örneğin, denizlerin kirletilmesine karşı mücadele ediyor. Filmimizin, çevre bilinci oluşturmak üzerine de bir mesajı var diyebiliriz. Onun dışında anneye karşı; şefkat, merhamet, sevgi, özellikle yoğun bir sevgi bağını işliyoruz. Aynı zamanda şarkılarla bunu destekliyoruz. Daha sonra filmimizin azim, çaba, arkadaşlık kahramanlık, cesaret gibi diğer temaları var, bunları çocuklarımıza bir kazanım olarak sunuyoruz.
“BU DÜNYA SADECE İNSANLARA AİT DEĞİL”Filmin hikayesini ve temalarını paylaştınız. Biraz daha derinleştirecek olursak, merkeze koyduğunuz bu kazanımları nasıl ifade edersiniz?
Ana temamız sevgi diyebilirim ve aynı zamanda bir arayış hikayesi. İkinci güçlü temamız ise çevre temizliği. Birçok film gibi burada da kötü karakterler ve iyi karakterler var. Finalde ise iyiler kazanıyor, çünkü kirletilen çevre temizleniyor. Filmin kazanımlarıyla bizler özellikle şunu hatırlıyoruz: Bu dünya sadece insanlara ait değil. Denizin altında da farklı bir yaşantı var. Orada çok güzel bir yaşam var. Filmimiz bunu da gözler önüne seriyor
Özellikle çocukların hayal dünyalarına hitap etmesi anlamında çalışmanın önemini şu cümlelerle açıklayabilirim, deniz altını bizler karanlık bir yer olarak biliyoruz. Oranın sadece karanlık olmadığını, farklı, güzel ve rengarenk bir yaşantının olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Ama güzel denizleri biz kirlettiğimiz zaman karanlık bir yer haline geldiğini vurgulamaya çalışıyoruz. Bu anlamda Filmimizin birincil en ağır basan teması olan sevgi, anneye sevgi olmakla birlikte çevre temizliği çok öne çıkıyor.
Bütün hikâye; maceraları, aksiyonları, cesaret gerektiren durumlarda arkadaşlığın ve kahramanlığın işlendiği sahneleriyle birlikte çocuklara yepyeni kazanımlar sunuyor. Bu anlamda altını çizmek istediğim önemli bir hususu paylaşmak isterim. Filmimizin içeriklerinin denetimini Çocuk İçin İçerik Derneği ve onların pedagoglarıyla yaptık. Sizlerle paylaştığım; şefkat, merhamet, sevgi, cesaret, çevreyi temiz tutma bilinci gibi kazanımlar, derneğin pedagog ekibinin bize sunduğu ve onayladığı kazanımlardır. Filmde olumsuz örnek teşkil edebilecek her durumda bizi uyardılar ve biz de ona göre filmin diyaloglarını görsellerini yenileyerek ilerledik. Aslında tam anlamıyla çocuklara güzel ve temiz içerik sunmak gayretiyle yola çıktığımız bir filmdi.
"BOŞLUK BIRAKILAN HER ALAN DOLDURULUYOR"Animasyon dünyasının ülkemizdeki yerini sormak istiyoruz. Özellikle bütün hayatımızın içerik tüketim merkezi olduğu bu dönemde, birçok dijital platformda çocuğa yönelik çalışmaların sinema sektöründe ne kadar önemsendiğini merak ediyoruz. İçinde bulunduğumuz son durum aslında çocuklar için hazırlanan içeriklerde çeşitli lobilerin dayatmalarını gözlemlediğimiz bir durumdur. Örneğin, LGBT lobisinin YouTube Kids üzerindeki dayatmaları çocuklar için faydalı içerik nerededir sorusunu gündeme getiriyor. Sizce ülkemizde 'faydalı içerik' bilinci oluşmuş bir durumda mı ve sektörde faaliyet yürüten firmalar bu alanda içerik üretmeyi önemsiyor mu?
Öncelikle bu kısımda bir teşekkür paylaşmak istiyorum. Özellikle Yeni Şafak'ın bu konudaki hassasiyetleri ve buna dair çalışmaları çok güzel. Bu anlamda tebrik ediyorum.
Bizim içerik üretimi anlamında hassasiyetimiz çocuklardır. Düşüncemiz aslında çocuğa ne aktarılabilir yahut neyi izlerse fayda görür, ne izlerse zararlı olur sorularıyla şekilleniyor. Bu anlamda biz çocuklara gerçekten temiz içeriklerin izletilmesi için çalışmalar yapıyoruz. 'Yunus Çocuk' ise temiz içerik izletilmesi gayretimizin bir parçası ve elbette hemen ardından bu alanda çalışmalara devam edeceğiz. Bu anlamda Türkiye'de bir oyuncu değişikliği ya da oyuna yeni başlayan bir aktör olarak biz sürece dahil oluyoruz diyebiliriz.
Sorunuzu aslında şu cümlelerle yanıtlayabilirim, boşluk bırakan her alan dolduruluyor bir başka söyleyişle hayat boşluk kabul etmiyor. Bizim boş bıraktığımız alanlar muhakkak başkaları tarafından dolduruluyor. Annenin, babanın ilgilenmediği çocukla muhakkak başkası ilgileniyor. Telefondan, televizyondan, internetin bulunduğu herhangi bir cihazdan, çeşitli kanallardan yahut mecralardan çocuğa ulaşılıyor ve ailenin dolduramadığı yeri bir başkası dolduruyor. Aslında çocuğun izlediği içeriğin denetimi aileyle mümkün, burada ebeveynlerin sorumluluğu çok büyük. Ancak çoğu zaman bu mümkün olmuyor aileler evlatlarının izlediği içeriğe müdahil olamıyor. Burada sorunu keşfedebiliriz, çünkü çocuğun seveceği, ben bunu izlemek istiyorum diyeceği yapımlar yeterlidir diyemeyiz. Elbette bu anlamda ilgi çeken içeriklerin nispeten arttığını görüyoruz ama kesinlikle yeterli değil. Türkiye animasyon sektörü geçmişteki konumunda değil evet ilerleme var ama yeterli olduğu düşüncesi bende henüz oluşmadı.
Şöyle düşünelim, YouTube veya başka dijital mecralara girdiğinizde derya deniz bir içerik havuzuyla karşılaşıyorsunuz. Çocuk bir anda bir denizin içerisine düşüyor ve ne bulursa ne görürse izliyor. Burada ailenin bilinçlenmesi her şeyden önce geliyor. Daha sonra da hem kamu yayıncısı olarak TRT'nin hem devletin çeşitli kurumlarının hem de ailelerin ve sivil toplum kuruluşlarının bu konuyu önemsemesi lazım. Çocuklarımızın izlediği içeriklerin temiz içerikler olması için bu dediğim önemsenmeli. Çünkü bahsettiğimiz, yalnız bir yapım firması tarafından ya da bir kitlenin mücadelesiyle başarılabilecek bir mesele değildir.
ÖĞRETMENLER VE EBEVEYNLERLE BERABER ÇOCUKLARIMIZI BEKLİYORUZFilminiz için son mesajınızı, belki bir davet mahiyetinde son sözlerinizi aktarmanızı istiyoruz. Neler söylemek istersiniz?
Son sözlerimi bir davet niyetiyle açıklamak isterim. Bu sözlerimi hem ebeveynlere hem de öğretmenlere söyleyeyim. Projemiz, Yunus Çocuk filmimiz, az önce bahsettiğim birçok değeri, çocuklar için önemli kazanımları sunmaktadır. Bence aileler evlatlarını filmimize götürmeli çünkü eser onların ilgisini çekebilecek bir şekilde servis ediliyor, çocuklar bu servisten memnun kalacaklar. Sahada keşfettiğimiz, sadece afiş ya da standımızı gördüklerinde çocukların bu film için heyecanlanmasıydı. Bu durum bizi mutlu ediyor, fragmanını izleyince daha fazla heyecanlanıyorlar. Filmi izledikleri zaman yine o heyecanların, o ilgilerin devam edeceğini ümit ediyoruz. Filmin başarılı olması lazım ki bu yolda sarf edilen emekler boşa çıkmasın ve böyle çalışmaların devamı gelsin. Sadece yapım kalitesiyle değil hem içerikleri hem de seslendirme kadrosuyla film ayrıca değerleniyor, renkli hale geliyor. Açıkçası filmi yaparken her şeyiyle özenerek yapmaya çalıştık hem ebeveynlerin aşina olduğu isimler hem de çocukların aşina olduğu sesler. Böylece güzel bir yapım ortaya çıktı. İnşallah 2 Aralık’ta vizyonda olacağız ve herkesi bekliyoruz. Umuyorum bol gişesi olur ve devamı gelir.
2024-11-06 00:20:34