Yaşam >> Yeni Şafak Hayat


Bir Fransız felsefecinin Avrupa halklarına dair ifşaatı


Link [2022-02-15 08:11:18]



KAMİL EŞFAK BERKİ

Fransa’nın felsefe tarihçilerinden Alfred Foullée (1838-1912) 1875 yılında hazırlamış olduğu Felsefe Tarihi, daha sağlığında Japonca’ya da tercüme edilmiş; 1923’te de, Türkçe’ye kazandırılmış bir otoritedir.Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti -henüz Cumhuriyet Halk Fırkası kurulmamıştır- ‘’Avrupa Milletlerinin Ruhiyatı’’ adıyla önemli görülen bölümleri tercüme ettirmek tercüme ettirmek sretiyle yayınlatmıştır. Günümüzde ise İdil Yayıncılık Orhan Sakin ile Adnan Yıldız’ın lâtin harflerine aktardıkları metni 2021’de yayınlamıştır. Bu defaki kitap Avrupa Milletlerinin Karakter ve Psikolojileri unvanını taşımaktadır. Eserin Fransızca orijinalinin ismi ise Esquisse Psychologique Des Peuples Europens (1903)tür. 19. yüzyıl Avrupa’sında başat özelliği ciddiyet olan bilim adamlarından birisi de Foullée olduğu şüpheye yer bırakmaz. Aslında esquisse, ‘’taslak’’ gibi anlaşılmalıdır. Milletlerin nitelikleri üstünde durmayı denemek istemiştir. Belki de (1903) 1914’teki melhameyi sezmiş: Kendisinden önce de bu konuyu çalışanlar da olmuştu.

Endişeler taşıyan bir uyarı içtenliği göstermektedir diyebiliriz. Yayınlandığı 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Avrupa’da olduğu kadar Türkiye’de de ilgi uyandırmıştır. Şöyle de bakılmasında yarar varıdr: onca sarsıntılar, savaşlar arasında aydınlar, yani son Osmanlı aydınları Avrupa’daki fikir neşriyatını bugün sanıldığının aksine hararetle takip ederlerdi. Birçok örnekleri vardır. Bu kitaba o cidal yıllarında ilgisiz kalınmamış olması da o açıdan gözlemlenmelidir. Eseri (özetleyerek) Mustafa Rahmi (Balaban) çevirmiş 1923’te. İster istemez bir aritmetik gerekiyor doğrusu: tam 98 yıl sonra bu eser Büyük Millet Meclisi üyelerinin erişim alanına girmiş oluyor! Bu işaretle demiş oluruz ki, sonraki nesiller bu milletlerin özelliklerini tanıma, ayırdetme, mukayeseli bakış imkânından mahrum kalmışlar.

Olmazsa olmaz bir dikkat ve kapsamlı bir farkındalık çağını bütün gerginliğiyle yaşamakta olduğumuz bu dönemde -az öncesi ve biraz sonrasıyla- bu ve bunun devamı özellikteki incelemeler, araştırmalarla zenginleştirerek bir literatür vücuda getirilmelidir. Standart yükselmelidir.

AVRUPANIN AVRUPAYA BAKIŞI

Yazar; Yunanlılar, İtalyanlar, Fransızlar, İspanyollar, İngilizler, Almanlar, Ruslar, Avusturya-Macaristan, İsviçre, Hollanda, Belçika, İskandinav ülkeleri – İsveç, Norveç’i sayar, Finlandiya’yı ise dışta bırakır.

"Antik Yunanlıların hislerinden ziyade bedensel zevkleri kuvvetliydi (…) Daldan dala atlayan insanlar, iradeleri zayıftı ve her türlü zevkte kutsal bir şey bulurlar ve tatmak isterlerdi.’’ Ernest Renan: ‘’Bu kavim daima yirmi yaşında idi.’’ Bu modern psikiyatri açısından da geçerli oluyor. Fouillée, ‘’Eski Yunanlılar yumuşak huylu ve insancıl kimselerdi derken, onların insanî tarafına bakar. Zaten Solon (M.Ö. 640-559) şu sözü meşhurdur: ‘’Yunanlılar; siz çocuksunuz.’’ Fransız felsefecinin şu bakışı da önemli bence: ‘’Düşünmeyi, ‘’düşünmek için severlerdi’’. Bir de, eski Yunanca, şiirle birlikte nesre de çok uygundur.’’ Bir de şu hükmü var: Kadim Yunanlı, bir tehlikeye doğru koşmayı severse de iradesinde sebatkârlık yoktur. Burada Sezai Karakoç’un teşhislerini hatırlamalıyız: Tehlike Medeniyeti yazısında bugünkü Batı kültürünün tehlikeye ayarlı olduğuna dikkat çeker, ayrıca eski Yunan tesadüfü putlaştırırdı şeklindeki düşüncesi de önemlidir.

BUGÜNKÜ YUNANLILAR: "Bugünkü Yunanlılar, kendilerini eski Yunanlıların torunu olarak göstermek istiyorlarsa da tarihsel bilgiler bu durumu desteklemiyor.’’ Fouillée bunu derken (1903) 1821’de krallık kurulurken bir Alman prensinin tahta oturtulmasına da dokunur. Günümüzde diyor: ‘’Yunan kavminin iradesi zayıftır. Hafif meşreptirler. (…) Zekâları her şeyi çabuk kavrar fakat sorgulamazlar. İşlerinden daha çok gürültü koparan farfaracıdırlar.’’ ‘’Atina, faydasız ve zararlı avukat fabrikasıdır’’ aforizması da ilginç olmuş.Yunanlılar her şeyi önceden gören Yunan devlet adamlarından Capo’yu (1776-1828) dışladılar da diyor yazar.

Politis de şunu yazmış: ‘’Her Yunanlı hükümeti, en mühim görevinin kendisine veya aile üyelerine makam ve mevki vermek olduğunu sanar.’’

İTALYANLAR: "Eski Romalılar, çiftçi idiler. Ziraat yapan milletlerin huy ve alışkanlıkları işledikleri toprak gibidir; yani istikrarklı ve güvenlidir. Romalıların birinci vasfı mertlik, ikinci vasfı ise düzen ve disiplindi. 1903’te söylüyor: Hiçbir millet, Romalılar kadar gücü organize etmeyi bilememiştir.’’ – 1914 ve 1939’da ne derdi acaba?

FRANSIZLAR; Bir Galyalı bir yabancıyı öldürürse idama mahkûm olurdu. Kendi vatandaşını öldürürse sürgüne gönderilirdi.

‘’İradeleri şiddetlidir. Aslında ilkel kavimlerin hepsi de ölümden korkmaz ve cesurdurlar. Galyalılar (hıristiyanlık öncesinde) ölümden sonraki hayata inanıyorlardı. ‘’Yazara göre, çağdaş Fransızlar inzivayı değil, cemiyeti severler. Yalnız düşünmeyi, yalnız hissetmeyi sevmezler. Bütün insanlık, ‘’Fransızlar gibi düşünsün gibi düşünsün ve hissetsin isterler. Fransız millî ruhunun yayılmacı ve bulaşıcı olması biraz da bundandır.’’

İspanyol, Alman, İngilizlerin karakter özelliklerini okurların yönelmesine bırakmayı seçtik. Onların ve diğerlerinin nitelik ve özellikleri sıraladıklarımız kadar önemlidir elbette. Yazarın, başka kıtalara yönelik Batı emperyalizminin de altını çizmesini istemek hakkımızdı. Bu kadarı bile yolu açmıştır ama. Gerisi okura kalır. Aydınlar; siyasetçiler, vekiller için çok faydalı bir kaynağı yansıtmış olduk. 1923’teki çeviri Mustafa Kemal Paşa’ya da önemli görünmüş ve altını çizerek okumuştur. Avrupa karşısında karşılaştırmalı düşünüşe imkân veren bu kitapla birlikte, Tâberî, İbn Haldun, Kınalızâde, Kâtip Çelebi vb. cins kafalara da yönelmelidir.



Çok Okunanlar

2024-09-23 06:26:00