Yaşam >> Yeni Şafak Hayat


Avrupa’yı Avrupa yapan nedir


Link [2022-12-03 06:52:20]



George Steiner The Idea of Europe adlı kitabında, “Avrupa’yı kafeler kurdu” ifadesini kullanır. Tabii bu türden bir yazıya böyle bir alıntıyla başlamak “ironik” olarak algılanabilir. Ancak Avrupa’yı Avrupa yapan kültürden bahsederken bu tür ayrıntılardan bahsetmemek mümkün değil. Bu alıntıya Fransız tarihçi Emmanuelle Loyer’in bir söyleşisinde rastladım. Loyer, Avrupa kültürü üzerine uzun yıllar dersler vermiş, kitaplar yazmış bir isim. Kültür tarihçiliği üzerine de çalışmalarına devam ediyor. 2017’de Fransa’da basılan kitabı geçtiğimiz günlerde Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından Avrupa’nın Kısa Kültür Tarihi adıyla Türkçe olarak okurla buluştu.

ON ÜÇ TEMADA KITA KÜLTÜRÜ

Loyer bu kitapta Avrupa’nın özellikle 19. yüzyıl itibarıyla şekillenen kültürel temsillerine odaklanıyor. Gillies Pecout’tan alıntılayarak “Avrupa’nın devasa bir ulus-devlet” olup olmadığını sorguluyor. Ona göre tek ve özel bir Avrupa tipinden ziyade Avrupa’yı Avrupa yapan bazı pratiklerden söz etmek gerekiyor. Tam bu nedenle çalışmasında Avrupalı bireyin yaşamı içinde yer alan pratikleri, düşünceleri, davranışları baz aldığı on üç temayı çerçeve ediniyor. Bu temalar üzerinden de tarihsel süreç içinde şekillenen kültürel pratiklerin bir sentezini sunuyor. Loyer, “Avrupa denilen çiçek dürbününü avcumuzda çevirip o ana kadar kendini göstermeyen yeni gerçekliklerin farkına varmamızı sağlamaya” çalıştığını söylüyor. “Uluslar Nasıl Doğar?”, “Kentte Avarelik Etmek”, “Sömürgeler Çağı”, “Kültür Politikaları”, “1968-Ortak Bir İsyan mıydı?” başlıkları ise bölümlerden bazılarına ait.

KAFELER, GARLAR, BULVARLAR

Yazar baştaki alıntıda da belirttiğim gibi bazı Avrupa kent kültürü öğelerine de eğiliyor: Kafeler, garlar, bulvarlar, barlar. Bu tür mekânların şehirlere özgü yapısına, zaman içindeki değişimlerine, nasıl bir pratik oluşturduklarına odaklanıyor. Tabii bunun yanında yine 19. yüzyılın ikinci yarısında matbaanın gelişimiyle hayatta daha geniş yer tutmaya başlayan gazetelere, yayıncılığa ve tiyatro kültürüne mercek tutuyor.

SAVAŞIN ETKİLERİ

Loyer bölümlerden birinde Avrupa kültürünün üstünde geniş bir anlamı olan savaşlara da odaklanıyor. Bunu hem Birinci Dünya Savaşı hem de İkinci Dünya Savaşı üzerinden yorumluyor. 1914 ve 1945 yılları arasındaki bu dönüşüme ve savaş kültürünün toplumsal yansımalarını da göz ardı etmiyor. Bunun yanında kıtadaki monarşiye ve buna bakışa eğilirken, tam karşısında bireyliğin yükselişine ve merkeze gelişine geniş yer ayrılıyor. 1968 olaylarıyla ortaya çıkan yeni sivil pratiklere de değiniyor. Son olarak da şunu ekleyelim Loyer, bu kitabın Fransa merkezli yazıldığını da satır aralarında itiraf ediyor.



Çok Okunanlar

2024-11-05 19:44:07