Doğru kurulan anne-bebek ilişkisi ve bununla birlikte bebeğin iki yaşa kadar olan zamanı çok önemli. Çünkü bu dönemde kurulan ilişkinin etkileri hayat boyu sürüyor. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, bebeklerin iki yaşa kadar olan gelişiminde annenin dikkat etmesi gerekenleri anlattı.
Sağlıklı bir insanın gelişiminde iki yaşa kadar olan zaman çok önemli. Bebeklerin, özellikle bu yaş aralığında annesiyle kurduğu doğru ilişkinin etkileri tüm yaşam boyu sürüyor. Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen'e göre, öncelikle bilişsel açıdan insanın belli bir olgunluğa ulaşabilmesi için anne bebek arasında güvenli bağlanım ilişkisinin gelişmesi gerekiyor. Bununla birlikte, sizi anlamadığını düşündüğünüz bebekler, aslında her şeyi fazlasıyla anlıyor. Onların anlama şekli, yetişkinlerden farklı olarak, kendine has bir düşünce süzgecine sahip özel sistem.Prof. Dr. Özen, bebeklikte bilişsel gelişim açısından en önemli keşfin, nesne devamlılığı ve kavramı olduğunu belirterek, gerçek dünyadaki nesnelerin görüş alanı dışına çıktıkları zaman bile var olmaya devam ederek farkındalıkları oluşuyor. Bu, “Gözden ırak olan gönülden de ırak olur” tabirinin bilimsel tanımı.Bu kavramın bir diğer boyutunun kişi devamlılığı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Özen, “Bebek için, 'kişi' görüş alanında değilse, yok hükmündedir. 1,5-2 yaşına kadar bebeğin, annesi gözünün önünden kaybolduğunda, yok olduğunu düşünerek kendisini parçalarcasına bu olayı protesto etmesi normal. Ancak bebek, nesne ve kişi devamlılığı kazandığı andan itibaren, bulunduğu yerden başka yerlerde de yaşamını devam ettiğini algılayabilir ve 'Annem gitse de geri gelir ve benim ihtiyaçlarımı karşılar' diyebilir” şeklinde konuştu.Bebeğin kişi devamlılığı probleminin çözümünde güvenli bağlanımın önemli rol oynadığına dikkat çeken Prof. Dr. Özen, "Bilişsel açıdan gelişerek kişi devamlılığını kazanmış olan bebek, o güne kadar annesini her ihtiyaç duyduğunda yanında bulmuşsa ona karşı güvenli bir bağlanım sağlar. Bu sayede bebeğin düşünce sistemi, “İnsanlar gözümün önünden kaybolduğunda yok olmuyorlar, artık bunu biliyorum" şeklinde bir düşünce sistemine dönüşür" dedi.Bebeklik döneminin benlik gelişimi olarak tanımlayabileceğimiz parçasının da yine bebeğin ayrılıklara vereceği tepkiler olduğunu belirten Prof. Dr. Özen, “Bebek, 1,5-2 yaşına kadar, davranışları ile bu davranışların sonuçları arasındaki ilişkileri keşfetmekle meşguldür. Örneğin, bir nesneyi yakalamak için ne kadar uzanması gerektiğini, yemek tabağını masanın kenarından aşağı ittiğinde neler olabileceğini, ellerinin vücudunun bir parçası olduğunu öğrenir” dedi.Bebeğin bu sürede annesinin de ayrı bir varlık olduğunu anlaması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özen, henüz bunun farkına varamayan bebeğin, annesi gözünün önünden kaybolduğunda, hem “Giden geri gelmez” düşüncesi hem daha annesiyle olan önceki deneyimleri çerçevesinde tepki verdiğini anlattı.Prof. Dr. Özen, bebeğe, “Annem zaten bugüne kadar hiçbir zaman ihtiyaç duyduğumda benim yanımda olmadı ki” düşüncesi yerleşmişse buna bir de 'annesinin kendisinden ayrı olmaması gerektiği ve onun bir parçası olduğu'na olan inancı da eklendiğinde, ortaya çıkan durum içinden çıkılmaz bir hal alır" dedi. Prof. Dr. Özen, 'Kişi devamlılığı'nı kazanan bebeğin, annesinin kendisinden ayrı bir varlık olduğunu anlaması ve annesiyle kurmuş olduğu ilişkisine güven geliştirmiş olmasının önemini vurguladı.Prof. Dr. Özen'e göre bebeğin iki yaşına kadar bu tepkileri vermesi normal. Asıl problem, iki yaşını geçtiği halde bu tepkileri vermeye devam etmesi. Bebek bir yandan kişi devamlılığını kazanırken bir yandan da annesiyle kurduğu ilişkiyi test edebilmek için birtakım girişimlerde bulunur. Yetişkinlerin bunları anlaması kolay değil. Kendi içinde farklı kurallar ve bakış açıları içerir. Onun için hiçbir zaman bir bebek, yetişkin bakış açısı temel alınarak yargılanmamalı, bebeğin verebileceği çok doğal tepkiler, “Çok huzursuz bir bebek” ya da “Huysuz” şeklinde etiketlenmemeli.Bebeğin yaşadığı bir olaya herhangi bir şekilde tepki vermesi, kendisine göre bir anlam ifade eder. Bunun yetişkinlerin düşünce sistemine uymaması, böyle bir tepkinin anlamsız olduğu anlamına gelmez. Bebek için anlamı olan bu tepkilerin, yetişkinler tarafından anlaşılmaya ve anlamlandırılmaya çalışılması gerekir.İki yaşına geldiği halde bir bebek, annesi işe gittiğinde huzursuzluk yaratıyor ve anne geri döndüğünde ona nefes aldırmayacak ölçüde bire bir ilgi talep edecek davranışlarda bulunuyorsa bunun onun “Anneciğim sen gidince bir daha dönmeyeceğini düşünüyorum ve çok korkuyorum” mesajını veriş şekli olduğu düşünülmeli. Bu noktada bebekle anne arasında bugüne kadar kurulan ilişkinin niteliğinde problem olduğu, gelişmesi gereken güven ilişkisinin oluşmadığı anlaşılır.Çözüm için, anne bebek etkileşiminde ‘yeniden yapılandırma’ çalışmaları başlatılmalı ve annenin tutarlı, sözünde duran bir profil çizmesi gerekir. İlişkinin güven temeline oturtulması, annenin, bebeğin ihtiyaçlarına zamanında ve tutarlı tepkiler vermeye başlaması, işten dönüş saatlerinin belli bir düzende olmasına dikkat edilmesi, dışarı çıkarken bu ayrılışın kaçarak, çocuğu aldatarak değil, ona açıklama yaparak gerçekleştirilmesi, geri dönüldüğünde de “İşte bak sana söylemiştim şu kadar saat gideceğim sonra döneceğim ve bak döndüm” şeklinde 'sözünde duran bir anne' olunduğunun bebeğe hissettirilmesi gerekir.Bebeklerin kendi kafalarında bir saat var ve bu saat, çevresinde yaşanan olaylar, belli bir düzende işlediği koşullarda, çok da dakik bir saattir. Her akşam 6’da işten dönen bir annenin, bebeğini kapıda onu beklerken bulması ve 5.30’dan itibaren onu her gün beklediğini öğrenmesi, şaşırtıcı değil. Sizi anlamadığını düşündüğünüz bebekler, sizi fazlasıyla anlamakta. Sadece onların anlama şekli, yetişkinlerden farklı, kendi süzgecine sahip bir düşünce sistemi.2024-11-06 01:42:41