Yaşam >> NTV


Cinsel taciz ve cinsel istismara dair merak edilenler: Flört mü, cinsel taciz mi?


Link [2022-06-11 15:15:28]



Cinsel travmalar, kurbanların duygusal dünyasını derinden sarsıyor, yaralar açıyor, yaşamını köklü olarak değiştiriyor. Bu durumda yanıtlanması gereken sorular: Flört ve taciz arasında nasıl bir fark var? Çocuklara karşı aile içi istismar mı dışarıdan olan istismarlar mı daha sık yaşanıyor? Yakını istismara, tacize ya da tecavüze uğramış kişiler nasıl davranmalı? Uzman Klinik Psikolog Arzu Beyribey, N-Life için cinsel taciz-cinsel istismara dair bilinmesi gerekenleri yazdı.

Travma, kişinin çaresizlik ve korkunun en uç noktaları ile yüzleşerek, kendisini tehlikeye sokan bu duruma uygun cevap veremediğinde travmatizasyonun meydana gelmesi ile devam eder.  Kişinin hayatı üzerindeki hâkimiyetinin tehlikeye girerek zarar görmesi, travmatik yaşantılar olarak tanımlanmakta olup, tecavüz, istismar, taciz gibi vakaların cinsel travmalar olarak bu travmatik yaşantıların içine dâhil olduğu söylenebilir. Tacizin kaynağını; sevgi gibi duyguların aksine güç ve kontrol oluşturduğundan, taciz eden kişinin tek amacı karşısındakini kontrol etmek ve onu tahakküm altına almak, dolayısıyla “güçlü” hissetmek olduğundan, kişi, onun için sadece bir “nesne”dir. Travmatik durumlarda, bireyler, iç benlik ve dış çevre arasındaki dengeyi kaybederek, hayatı üzerindeki kontrolünü kaybettiği endişesi yaratır. İstismar “kötüye kullanım” demektir. Bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir fiile hedef olmasıdır.  Söz, tavır ya da temasla olabilir. Bu durum, tüm kültür ve sosyal sınıflarda görülebilen, evrensel bir sorundur.  Literatür göstermektedir ki, istismar iki gruba ayrılmakta, birinci grupta dokunma olmaksızın, laf atma, açık saçık konuşma, röntgencilik gibi durumlar bulunurken; ikinci grupta dokunma ile gerçekleşen eylemler yer almaktadır. Bireyin kendi eşi ile bile olsa cinsel ilişkiye zorlanması, cinsel ilişki sırasında istenmeyen sapkın davranışlara itilmesi, istenmeyen sözlü tacizler, kişinin istemediği cinsel diyaloglara girmesi de bir tür cinsel tacizdir.Bu kişiler sıklıkla antisosyal, dürtü kontrol sorunu olan, empati yoksunu, madde ve alkol kullanımı eğilimi olan, cinsel yaşamı sorunlu, cinsel konularla uğraşları fazla olan kişilerdir. İstismarcıların yarısının geçmişlerinde kendilerinin de istismara uğradığı belirtilmektedir.Çocuk istismarı, fiziksel, duygusal,  sosyal, ahlaki, kültürel, hukuki boyutları ile geniş kapsamlı ve karmaşık bir konu olup,  genelde istismarcı çocuğun güvendiği ve düzenli görüştüğü bir kişidir. Çocuklara yönelik cinsel saldırıda yaş ortalaması 11-12 olup, 10 kıza karşılık 1 erkek çocuk istismara uğramakta, her 4 kızdan ve 6 erkekten biri 18 yaşından önce bu şiddete ne yazık ki maruz kalmaktadır. Çocuklar genellikle cinsel istismarı yaşadıklarında, ebeveynlerinden gelen tepkiye göre adım adım açıklamalarını cesaretle artırırlar. Özellikle ebeveynin istismar uygulaması durumunda,  istismarda bulunmayan ebeveynin desteği çocuğun bu travma ile baş etmesi noktasında çok değerli olacak ve ebeveynin yapabileceği en önemli şey, çocuğa inanarak değerli olduğunu ona hissettirmek olacaktır.Cinsel istismarlar çoğunlukla çocuğun tanıdığı birisi tarafından gerçekleşir. Bu yüzden aile içi olguların daha sık olduğu söylenebilir. Çocuk cinsel istismarı neden söylemez? Çocuk özellikle ailesi ile açık iletişim kurmaya, bu konuda hayatı boyunca desteklenmemiş ise,  böyle zor bir durumda insanların ona inanmayacağından ve anlattıktan sonra zor duruma düşeceğinden korkabilir travmaya neden olan kişi tanıdığı değer verdiği biri ise onu korumak isteyebilir, kişi olayı paylaşmaması için onu tehdit ediyor olabilir, suçlu ve yanlış yapmış hissedebilir,  davranışların tekrarlanmayacağına inanabilir, herkesin durumu öğrenmesinden endişe duyabilir, kendisini nasıl ifade edeceğini bilemiyor olabilir. Çoğu zaman, ebeveynler bu gibi durumlarda fazla tepki göstererek, çocuğun korkmasına, suçlu hissetmesine, kapanmasına neden olmaktadırlar. Yapılan en büyük yanlışlardan biri, durumu saklamaya çalışarak istismarcının hatasını saklamak ve örtbas etmek, çocuğun haklarını savunmamak ve ileride olası başka kurbanların oluşmasına zemin hazırlamaktır. Çocuğunuza inandığınızı, söylediklerinin doğru olduğunu, kendisine açılmasının çok cesurca bir davranış olduğunu, olayda onun hiçbir suçu olmadığını söylemek, “Neden bağırmadın?”,  “Neden hemen bana söylemedin?” gibi suçlayıcı ifadelerden kaçınmak fayda sağlayacaktır.Çocuk konuyu konuşmaktan çok belirti göstereceğinden, bu belirtileri kaçırmamak önemlidir. Cinsel konulara yaşından fazla ilgi göstermesi, yaşı ile uyumsuz cinsel davranışlar göstermesi, genital bölgeye duyarlılık, bir başkasını aşırı şekilde öpmesi, ipuçları arasında sayılabilir. Çizdikleri resimlerden dahi yaşadıkları travmaya dair belirtiler yakalanabilir. Rastlanan fiziksel kanıtlar arasında, ilişki sebebiyle hastalık bulaşma, enfeksiyon görülme riski, vajen/anüste yırtılmalar, kanamalar, vücutta morluklar, sıyrıklar, yürümede güçlük,  idrar ya da gaita yapmada zorluk, konstipasyon, diare, kaşıntı, tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları görülebilmektedir. Fiziksel belirtiler dışında, iç çamaşırı çıkarıldığında korku belirtileri göstermesi, mental ve duygusal tepkilerdeki farklılaşmalar ve verilen tepkiler kurbanın yaşına bağlı olarak değişebilecektir. Örneğin yaşa paralel, yatağını ıslatma, parmak emme, anneye yapışma vb. davranışlar ile uyku sorunları, kâbus görme, karanlıktan korkma, uykuya geçmede yaşanan zorluklar, okula gitmek istememe, öğrenme zorlukları,  iştahsızlık, hiperaktivite, dalgınlık, saldırgan davranışlar, hayvanlara ya da kendine zarar verme, ilerleyen durumlarda intihar girişimleri, sık banyo yapma ya da yapmak istememe vb. belirtiler görülmektedir. Erkek çocuklar, eşcinsel olup olmadıkları gibi bir şüpheye düşebilmekte, kızlar ise, cinsel çekiciliklerini kaybettikleri şüphesini sıkça yaşayarak, yaşıtlarına göre cinsellikle ilgili aşırı davranışlarda bulunabilmektedirler. Cinsel istismara uğrayan çocuklar, yetişkinlik yıllarında cinsel tepkilerde azlık, cinsel doyumda eksiklik ve diğer cinsel fonksiyon bozuklukları gibi ciddi problemlerle baş başa kalabilirler. Vajinismus sorunu yaşayanların hikâyelerinde geçmiş yıllarındaki taciz, tecavüz olaylarının olduğu görülmekte, istismara uğrayan erkeklerin daha depresif olduğu; kadınların ise daha fazla aile içi şiddet, tecavüz, cinsel problemler, akıl sağlığı ile ilgili problemler, düşük benlik saygısı, yakın ilişki kurmada güçlükler yaşadıkları belirtilmektedir. İlerleyen dönemlerde, güvensizlik, cinsel kimlik gelişiminde bozulmalar, kronik depresyon ve kaygı bozuklukları, kişilik bozuklukları, öfke patlamaları, unutkanlık, sosyal çevreden uzaklaşma, aile ile iletişimin azalması sorunları da sürece eşlik edebilir.Ebeveynin ilk yapması gereken şey, çocuğun fiziksel ve ruhsal güvenliğini sağlamaktır. Yaşıtları ile birlikte olduğunda dahi, kontrol elden bırakılmamalıdır. Çocuklara beden mahremiyeti, aileleriyle her konuyu paylaşabilecekleri izah edilmeli, yabancılarla aralarındaki sınırları nasıl koruyacakları öğretilmelidir. Eğer çocuk yaşadığı travmatik durumu bir öğretmenine açıklamış ise, öğretmen bunu gerekli yerlere ve aileye bildirmeli, çocuk ailesine bu durumu açıklamış ise yine aile gerekli yerlere bu durumu mutlaka belirtmelidir. Çünkü cinsel istismar bir suçtur ve mutlaka gerekli yerlere bildirilmesi gerekmektedir. Çocuklara, saygının yetişkinlere ve otorite figürlerine kayıtsız şartsız itaat anlamına gelmediği öğretilerek, yaşlarına uygun cinsel bilgileri verilmeli, çocuğa her konuda olduğu gibi bu konuda da rahatlıkla konuşup kendini ifade edebileceği, sevgi ve güven ortamı sağlanmalıdır. Çocuklara “Bedenim bana özeldir, izin verirsem dokunabilirsin” bilinci verilmeli, tuvalette benden başkası olmamalı, soyunma ve giyinmede yalnızlık ilkeleri, sevmenin yalnız dokunmak olmadığı sözle, bakışla da belirtilebileceği, çocuğun çimdiklenerek ısırılarak sevilemeyeceği gibi detaylar anlatılmalıdır. Sevgi ve desteğinizi ifade ederek, kontrolü çocuğunuza bırakın, olayı detaylarıyla defalarca ve başka insanlara da anlatmasını istemeyin, onu koruduğunuzu, koruyacağınızı belirtin, suçlayıcı olmayın, mahremiyetine ve olayı kimlere anlatacağınıza dair dikkatli olun, olayı sağlıklı atlatabilmesi için uzman desteği alın, evdeki düzeni devam ettirin, çocuğunuza güvende hissettirin, çocuğa “günah, ayıp,  saklamamız gerek” gibi cümleler kurarak, çocuğunuzun yaşadığı haksızlığın payını artırmayın, istismarcı ile iletişimini kesin, panik ve endişe yansıtmayın, onların duyuramadıkları sesi olup, haklarını siz savunmaktan korkmayın,  durumla ilgili kendinizi suçlamanız ve zorluk yaşamanız durumunda siz de bir uzmandan destek alın.Eskiden çocukların masumiyetini korumak, onları yetişkinlerin sapkın hareketlerinden korumak ebeveynlerin amacı iken, günümüzde ergenlik yaşının daha gerilere çekilmesi, artan teknolojik imkânların kontrolsüz kullanımı ile çocukların zararlı bilgilere hızlı ve tehlikeli ulaşımı ile çocuklar arası taciz vakaları da ne yazık ki hızlı bir şekilde artmıştır. Çocuklar arası merak ve ilginin gelişen hormonal yapıları da nedeniyle, bu merakın arkadaşlarına yönelik eyleme dönmesi taciz manasına geliyor. Çocukların görsel olarak ulaşımında olan ipad, telefon gibi araçlar ile zihinlerinde oluşan modeller, ebeveynler ile sağlıklı iletişim olmaması, çocukların takipsiz ve kuralsız bırakılması, çocukların sağlıksız ve olumsuz özdeşimler kurmalarına neden oluyor. Esas önemli nokta ise, zamanından erken edinilen bilgileri, ahlaki muhakeme yapamayacakları, bilişsel gelişimlerini tamamlamadıkları bir yaşta öğrendiklerinde, yıkıcı etkiler yaratması kaçınılmaz olmaktadır.Kadınlar için büyük bir yıkım olan tecavüz sonrasında kadınlar ciddi fiziksel zarar görmekte, hamile kalabilmekte, HIV ile enfekte olabilmektedir. Fiziksel, sosyal ve psikolojik travmalar yaşayarak, özel ve kişisel alanın saldırıya uğramasına yol açmaktadır. Kadınların cinsel saldırı ile karşılaşma riskleri 15 aylıktan-82 yaşına kadar, her yaşta kadın için risk olup, cinsel saldırı en sık 16-19 ve 20-24 yaşları arasında yaşanmakta, eylemin yarısı tamamen bir yabancı, yarısı ise tanıdık bir erkek tarafından gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde 1993 yılında kayıtlı tecavüze uğrayan kadın sayısı 5860 olarak belirtilirken, reelde oluşan vakaların, çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Araştırmalara göre, mağdurların 1/3’inin intiharı düşünmüş olduğu, büyük çoğunluğunun ise yaşadıkları olay sonucu kişiliklerinde kalıcı değişiklikler oluştuğu belirlenmiştir.Gelişmiş ülkelerde mağdurun ilk başvurusundan rehabilitasyonuna kadar tüm ihtiyaçlarına karşılık verebilecek multidisipliner bir yaklaşımla hizmet sunan “Tecavüz Kriz Merkezleri” kurulmuştur. Ülkemizde henüz tecavüz kriz merkezleri kurulmadığından, bu merkezlerin görevleri kısmen de olsa kadın-doğum ve acil birimlerinde çalışan hekim ve hemşireler tarafından yapılmalıdır.Örneğin bir kadın bir erkeğe ilgi duyarak, onu akşam yemeğine davet ettiğinde, yemek sırasında erkeğin kadına dokunma veya kadının alanını ihlal etme hakkı olduğu anlamına gelmemelidir.  Kadın tarafından onay verilmeyen, kadına zarar veren cinsel nitelikli her türlü eylem cinsel taciz olarak kabul edilebilmekte olup, bunun tersi de geçerli olup, erkekler de kadınlar tarafından tacize maruz kalabilmektedirler. Karşınızdaki kişinin tutumu karşısında hisleriniz hoş ve ılımlı duygular uyandırıyorsa, durumda sorun olmadığı düşünülebilir, eylemleri karşısında rahatsızlık, utanç,  gücenme hisleri oluşuyorsa, bu durumu taciz kavramı sınırlarında değerlendirmeyi düşünmelisiniz. Flört genelde cinsel mesaj içermediği gibi, taciz kişinin reddedilmeyi kabul etmediği anda ortaya çıkmaktadır.Kurbanın duygusal dünyasını derinden sarsan, yaralar açan, yaşamını köklü olarak değiştiren, etkileri uzun zaman sürebilen cinsel travmalarda, travmatize olduğu ve küçücük bir hatırlatıcı ile sanki olayı tekrardan yaşayıp acı çektiği için kendisine ait bu özel bilgiyi söylememe hakkına saygı duyulmalı ve kişi tecavüzü hatırlatan ayrıntılarla tetiklenmemelidir. Duygusal taciz nedir? Kişilerin günlük hayatta ayrımına bazen varamadıkları bir istismar çeşidi de duygusal taciz olduğundan bu konuya da yer vermekte fayda olacaktır. Bireyi, varlığını ve değerini görmezden gelerek, reddetmek, kimliğini, itibarını küçümseyerek, hakaret edip dalga geçerek,  aşağılamak,  kişiye gözdağı ve tehditlerle korku uyandırmak, duyarlı ve etkili biçimde ilgi göstermeyerek duygusal ihtiyaçlarını yok saymak, duygusal taciz örnekleri arasında sayılabilir. Cinsel travma tedavisi Cinsel travmaları yaşamak başlı başına oldukça zor olsa da, olayı daha da zorlaştıran, travmaların ardından, bireylerin bu durumu kimseyle paylaşamaması ve yeterli destek ve yardımı görememesidir. Travma sonrasında tek tip tepki olmadığından, klinik olarak travma sonrası stres bozukluğu, akut stres bozukluğu, psikotik tepkiler, fobiler, takıntılar, uyku bozuklukları, madde kullanımı, depresyon, cinsel fonksiyon bozuklukları gibi ruhsal bozukluklar ortaya çıkabileceğinden, takipte kalmak yarar sağlayacaktır. Gerektiğinde ilaç desteği ile birlikte terapi desteği bütüncül olarak uygulanmalıdır. İlaç ve terapi birbirinin alternatifi değildir.

Çok Okunanlar

2024-11-05 15:35:40