Yazarlar >> Milliyet


YEŞİL DÖNÜŞÜM ZAMANI


Link [2022-11-30 14:26:19]



Bizi besleyen toprağa ne kadar iyi bakıyoruz, ne kadar sahip çıkıyoruz hiç düşündünüz mü? Toprağın hasta oluşu, insanoğlunun gezegende neden olduğu değişimin en somut ve görülebilir örneklerinden diyebilirim. Toprak; gıda güvenliği, su temini, biyoçeşitlilik ve iklim krizi üzerinde önemli rol oynuyor. Dünyada her yıl ortalama 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor. Bu durum, her 5 saniyede, bir futbol sahası büyüklüğünde toprağın su ve rüzgarla taşınması anlamına geliyor. 

5 Aralık, Dünya Toprak Günü. Bu özel günün amacı bireylerin toprağın önemi ve korunması konusundaki farkındalığını arttırmak. Bu yıl FAO Dünya Toprak Günü sloganını; ‘Soils, Where Food Begins’ yani ‘Toprak, gıdanın başladığı yer’ olarak belirledi. Bu noktada hava hasta, toprak hasta, su hasta sözümü bir kez daha yenilemek istiyorum. Tüm bunlar hasta iken bizim sağlıklı olmamız mümkün değil. Artık gezegeni beslemek, geleceği beslemek hepimizin sorumluluğundan öte bir zorunluluk. Sürekli artan bir dünya nüfusu var ve kaynaklarımız yetmiyor. Fiyatların yükselmesi ve sera gazı etkisiyle oluşan iklim değişiklikleri ise bu süreci zorlaştıran etmenlerden. Hatırlayın, gıdamız tükenirse, açlık olursa açlığın olduğu yerde barış da olmaz, eğitim de olmaz. Gıda üretilirken eğer çevreyi düşünmeden aşırı kimyasal ve pestisit kullanılıyorsa, toprak hastalanıyor. Aynı zamanda doğa acımasızca sömürülüyorsa, artan nüfus için daha fazla verim elde etmek üzere yapılanlarla toprak sürdürülemez hale geliyor. 

Şu an beslenmemiz ağırlıkla üç tarımsal ürün (buğday, mısır ve pirinç) üzerine kurulu. Bu durum sadece insanları değil, yaşadığımız toprağı da hasta ediyor. Mevsiminde beslenmek ve mevsiminde yetiştirmek de toprağı iyileştirmenin yollarından biri.

Bu örneklerin artmasını diliyorum

Geçtiğimiz hafta Osmaniye’de sanayi bölgesinin ortasında bir muz bahçesindeyim. Evet doğru duydunuz, bu bölgede yetişen muzların ilk hasatını yaptık. Organize sanayi bölgesinde yapılan bu projeyi fikir babası Şerif Tosyalı ve Osmaniye valisi sayın Dr. Erdinç Yılmaz eşliğinde ziyaret ettik.

OSB’de 20 dönümlük alan tarıma ayrılmış. İlk kez bir endüstri organize sanayi bölgesinde tarıma yönelik bir yatırım gerçekleştirilirken aynı zamanda muz dışında farklı tarım ürünlerinin ekiminin yapılabilmesi için de araştırmalarını sürdürüyorlar. Öyle ki devamı gelecek gibi görünüyor, sanayi bölgesindeki zeytin ağaçlarından da 600 kg. zeytinyağı elde edilmiş. Bölgede gezen 100 tavuk da bu ekosistemin parçası.

Ülkemizde Endüstri odaklı bir Organize Sanayi Bölgesi’nde ilk defa yapılan tarımsal girişim örneği olduğunun altını çizmek istiyorum. Daha ilk yılda 150 tonluk üretim rakamına ulaşılmış. Alandaki 100 tavuktan gelen yumurta, deneme ürünü olan bazı sebzeler ile muz hasadının bir bölümü sanayideki işçiler ile paylaşılıyor. Muz zararlısının da çok az olması katkısı ile alanda ilaçlama yapılmıyor. Osmaniye OSB’de kömür yakılmıyor olması da iklim pozitif. Kullanılan enerjinin yüzde 30’u yenilenebilir enerji kaynağı olan güneşten elde ediliyor. İleri teknoloji su arıtma sistemi kullanılıyor ve ilerleyen dönemde de arıtılan suyun da yeniden sahada kullanılması hedefleniyor.

Muz ağaçlarının yaprakları malçlama ve alanda kompost için kullanılıyor. Muz aslında sıfır atık bir meyve, çünkü doğurduktan ve hasattan sonra kesilen tekrar toprağa dönüyor. Gövdeden lif çıkarılırken oluşan posa da gübre olarak kullanılabiliyor. Aynı zamanda muz lifleri ile kumaş veya yapraklarından ambalaj yapımı ile de muz sıfır atık tanımını güçlendiriyor.

Hasat esnasında Osmaniye OSB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Şerif Tosyalı’dan projeye çok yoğun ilgi olduğunu duymak sevindiriciydi. Türkiye’nin farklı bölgelerinden birçok OSB’nin, proje hakkında kendilerinden bilgi almak üzere iletişime geçtiğini söyledi. Osmaniye OSB’de uygulanan bu modelinin örnek alınarak yeşil dönüşümün artması dileği ile…



Çok Okunanlar

2024-09-20 07:07:44