Yazarlar >> Milliyet


Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde NATO farkı


Link [2022-09-04 14:56:20]



Konu bu kadar mühim olmasa, Miçotakis rejiminin Türkiye’ye yönelik sözde kontrollü provokatif eylemlerini, gölge oyunlarının piri olan Karagöz ve Hacivat’tan örneklemelerle anlatabilirdim. Yunanistan ‘Doğan görünümlü Şahin’ misali, Hacivat görünümlü bir Karagöz aslında. Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Tuzsuz Deli Bekir’i andıran açıklamalarından söz edip, ülkenin Savunma Bakanı Nikos Panagliotopoulos’u müsrif Civan’a, Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros’u da Kambur Tiryaki’ye benzeterek, kahkaha ile okuyacağınız bir yazıyı pekala kaleme alabilirdim. Ancak maalesef artık mizah dönemini çoktan geçtik.

İç politikada zorda olan Miçotakis yönetimi, ülkede yaşanan siyasi kaosu seçmenlere unutturmak için yurttaşlarının dikkatini Türkiye’ye çekmeye çalışıyor. Türkiye’nin tepkisiz kalmaması gereken provokasyonlarda bulunan Miçotakis’in bu girşimleri zaman zaman Avrupa Birliği’nde (AB) karşılık bulsa bile NATO’da artık hiçbir şekilde karşılık bulmuyor. Zira Yunanistan ve Rum kesimi, Abdülhamit Han sismik araştırma gemisinin uluslararası sularda yapacağı araştırmalarla ilgili olarak Rum Kesiminin karasularını ihlal edeceği gerekçesiyle peşin hükümlü bir açıklamada bulundu ve AB’ye şikayet etti. AB de maalesef, zaman zaman Hollanda’daki ‘penose’ misali, haksız olsa bile üçüncü ülkelere karşı üyesini koruma prensibinden yola çıkarak olmayacak açıklamalarda bulundu, yersiz bir şekilde Türkiye’yi uyardı. Nitekim Fransa dönem başkanlığını noktalayan Brüksel zirvesinin sonuç bildirgesinin 30. paragrafında üstü örtülü tehdit ve niyet okumasında bulundu.

Miçotakis rejiminin Türkiye’yi iç politikada kullanma çabası içerisinde olduğu aşikar. Ancak AB’nin Yunanistan’ın mantar teorisi olarak da adlandırılan ve kara sularından daha fazla hava sahası talep eden teorilerine destek vermeye devam etmesi pek ilginç. Bununla birlikte Atina’nın envanterinde yer alan S-300’lere işlevsellik kazandırıp Türkiye’nin F-16’larına kilitleme girişimi ise bir felaket. Bu girişim Türk-Yunan ilişkilerinde bardağı taşıran son damla değil, Pisagor’un bardağına gelen o son damlaya benziyor.

Yunanistan’ın savunması zor

Atina’nın elindeki S-300’ler aslında çeyrek asırlık bir hikaye. Zira Rum kesimi, 1997’de Rusya’dan aldığı S-300’leri Türkiye aleyhine kullanabileceğini bildirmiş, Ankara da çok sert tepki göstermiş, blöf yapmadığını da İsrail’den satın aldığı karadan karaya füzelere göstermişti. Yetmemiş, Türk F-16 pilotları, Negev çölünde S-300’lere karşı koyma konusunda eğitim görmüşlerdi. ABD’nin girişimiyle, Rum Kesimine ait olan S-300’lerin Yunanistan’a devredilmesi konusunda bir karar alındı. 2013 yılından bu yana da Girit’te NATO’nun hava savunma eğitim alanında bulunuyor. S-300’ün Türk F-16’larına kilitlenmesinin verileri de sadece Türkiye’nin elinde yok. Aynı zamanda, NATO’nun Almanya’nın Ramstein kentinde bulunan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda da bulunuyor. Hatırlanacağı üzere 2020 yılının Haziran ayında Fransa Deniz Kuvvetleri, Gabya sınıfı TCG Gökova fırkateyninin Fransız savaş gemisi Le Courbet’ye üç kez radar kilidi attığını iddia etmiş, ancak Türkiye kanıtları ortaya koymuştu.

Türkiye, NATO nezdinde çok iyi ve alanlarında son derece bilgili kişiler tarafından temsil ediliyor. Kuzey Atlantik Konseyi nezdindeki Daimi Temsilci Büyükelçi Basat Öztürk ile Askeri Komite nezdindeki Daimi Temsilci Korgeneral İsmail Üner alanlarının uzmanları. Öztürk’ün bilgisi sadece savunma konularıyla sınırlı değil, Savunma Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcılığı yapmakla yetinmedi, Dışişleri Bakanlığı jargonuyla eski bir DHGY’ci, yani Denizcilik Havacılık Genel Müdürlüğü yaptı. Havacı Korgeneral İsmail Üner de Brüksel’den önce Ramstein’da görev almış, F-4 ve F-16 pilotluğu yapmış, eğitmenlik hünerine sahip, hava harekatı ve muhabere planlama konusunda ihtisas sahip bir kişi. Bu yüzden de Yunan S-300’lerin Türk F-16’larına radar kilidiatmasını Miçotakis rejiminin savunması pek zor olacak.

Aynı şekilde İzmir’de bulunan NATO Kara Kuvvetleri Komutanlığının (LANDCOM) 30 Ağustos Zafer Bayramı’na istinaden sosyal medyada yayınladığı mesaja Yunanistan’ın itirazı fazla uzun sürmedi. Zira Ankara’nın dört koldan yaptığı girişimler sayesinde LANDCOM silmiş olduğu mesajı yeniden yayınladı, hatta altını çizerek vurguladı. Bu yılın Ağustos ayında göreve gelen LANDCOM Komutanı Orgeneral Darryl Williams, 30 Ağustos mesajına Yunanistan’ın yapmış olduğu itiraza çok ivedi tepki gösterdi.

Neticede Miçotakis rejiminin sözcüsü Yannis İkonomu’nun iddialarının aksine, Atina, NATO müttefiklerini Türkiye’ye karşı harekete geçiremedi ve muhtemelen de geçiremeyecek. Rusya-Ukrayna savaşının yaşandığı bir dönemde müttefikler arasında birlik ve beraberlik sergilenmesi gerekirken, Miçotakis rejimi korkunç bir davranış sergiliyor. Kötü tarafı da Yunanistan kamuoyunda, Miçotakis’in Türkiye söylemine ve tavırlarına karşı çıkan, iki ülke arasında ilişkileri temsil eden Pisagor bardağının boşalacağını yüksek sesle uyaran hiçbir ‘akil’ insanın bulunmaması da çok ilginç.

Toyota Motor’da dev kayıp

Bu satırları sadece bir dostu kaybetmenin üzüntüsünü paylaşmak için yazmıyorum. Dünya otomotiv sanayiinin önemli bir ismini çok erken yaşta kaybettiğimizin haberini vermek için. 1 Ocak’tan beri merkezi Brüksel’de bulunan Toyota Avrupa’nın Ar-Ge’den sorumlu başkan yardımcılığı görevini üstlenen Ahmet Karaman, ikinci kez baş gösteren amansız hastalığa karşı bu sefer maalesef yenildi. ODTÜ makine mezunu olan Karaman, Toyota dünyasına, Adapazarı’nda bulunan fabrikasından giriş yaptı. Daha sonra Belçika’da, Toyota’nın Ar-Ge bölümünde çalışmaya başlayan Karaman, proje şefi, direktör ve nihayet Ar-Ge’den sorumlu başkan yardımcısı görevlerine bilgisiyle, çalışmasıyla zekasıyla, disiplini ve yenilikçi ruhuyla ulaşmıştı.

Kendisiyle sadece otomotiv dünyasıve Lexus LFA vs Porsche sohbeti yapmıyor, aynı zamanda, dünyayı, yelkeni, rüzgarı da konuşuyor, hatta biraz sanat, biraz da müzikten bahsediyorduk. Çok bilgili, çok yaratıcı, bir o kadar da alçak gönüllü bir isimdi Ahmet. Çocuklarına olan örnek ilgisi ve sevgisi, kendisi gibi ODTÜ’lü olan eşi Saniye’ye olan sevgisi ve aşkı, dostlarına olan bağlılığı ve yardım severliği, otomotiv dünyasına kazandırdığı Türk ve yabancı isimler, aynı firmada çalışan kardeşi Serkan’la olan tatlı fikir teatileri, yelkene olan sevdası tarif edilemez. Sadece Türk değil, Avrupa otomotiv sanayii, çok genç yaşta çok büyük bir değeri yitirdi. Geride kalan eşi Saniye, çocukları Can ve İpek, kardeşleri Serkan ve Hakan ile ailesine sabırlar dilerim.



Çok Okunanlar

2024-09-22 08:37:31