Siyaset >> Milliyet Siyaset


Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan enflasyon açıklaması


Link [2022-03-09 18:11:10]



Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'degrup toplantısında konuştu. Erdoğan,AK Parti'nin en son12 Ocak’ta yapılan grup toplantısından bu yana TBMM Genel Kurulu'nda 31kanun teklifinin yasalaştığını söyledi. Erdoğan, "Milli iradenin tecelligahı bu gazi Meclis'i ne kadar iyi ve verimliçalıştırırsak milletimizin umutlarını o derece güçlü tutarız. Yasamasıylayürütmesiyleyargısıyla demokrasimizi sürekli geliştirerek, gençlerimizeemanet edeceğimiz 2053 vizyonumuzun rehberi ve taşıyıcısı haline dönüştürmek öncelikli sorumluluğumuzdur. Seçime artık 15 ay gibi kısa sayılabilecek bir sürenin kaldığını da dikkate alarak her anımızı her günümüzü çok iyi değerlendirmeliyiz. Hem Meclis çalışmaları hem genel merkezfaaliyetleri hem illerimizde teşkilat programlarıyla partimizi sandıktaki 16’ncı zaferine hep birlikte hazırlayacak, hep birlikte taşıyacağız" dedi.

'CHP, 28 ŞUBAT İTTİFAKI KURDU'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarın olduğu yerde elbette muhalefetin de bulunacağına dikkat çekerek, "Karşımızda bırakın milleti, kendine bilehayrı olmayan bir CHP vardır. Girdiği 16 seçimin tamamında hezimete uğrayan CHP, kendini geliştirmek için en küçük bir gayret göstermemiş, sürekli geriye gitmiştir. Şimdi bu CHP, güya peşine taktığı ve hepsinin ismini açıkça zikretmeye cesaret dahi edemediği bir28Şubat ittifakı kurdu. Güya bu ittifakla ülkenin yönetim sistemini değiştirecek, dünyayı güzelleştirecek, bölgemizi krizlerden kurtarıp, çiçek böcek diyarı haline getireceklermiş. Biz iddialı bir insan olarak karşımızdaki muhalefetin de iddialı olmasını isteriz; ama en azından şu ana kadar karşımızdaki ittifakın ortaya koyduğufotoğraf bizi bu yönde motive etmek yerine kah güldürüyor kah hüzünlendiriyor kah hayrete düşürüyor. Daha masadahangi sırada oturacaklarına, koridorda hangi sırayla yürüyeceklerine karar veremeyenlerin ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın içindengeçtiği şu kritik dönemde gereken hızlı, etkin, dirayetli adımları nasıl atacaklarını doğrusu merak ediyoruz?Henüz yolun başında birbirlerinebu derece güvensizlik içinde olanlara milletimiz nasıl itimat edecek, onu da bilemiyoruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"28 Şubat ittifakının bu güne kadar karşı çıktığıhususlara baktığımızda bunların Türkiye'nin bölgesel ve küresel kazanımlarından vazgeçeceklerini,sınır ötesi harekatları ve terörle mücadeleyi bitireceklerini, Akdeniz, Ege ve Kuzey Afrika başta olmak üzere bulunduğumuz her yerden çekileceklerini, ekonomiyi IMF’yeteslim ederek çalışanları işsizliğe, insanları sefalete mahkum edeceklerini, savunma sanayinin kritik projelerini,şehir hastanelerini ve benzeri tüm büyükyatırımların kapısına kilit vuracakları, S 400’leri geri verip SİHA'ları silahsızlandıracaklarını, ATAK’ları atacaklarını, dünyanın gıptayla seyrettiği yap- işlet- devret projelerini yerle yeksan ve bu hizmetleri verenleri doğduklarına pişman edeceklerini velhasıl ülkemizi yeniden 1990’lı yılların sefaletine, tek parti devrinin karanlığına döndüreceklerini anlıyoruz. Şimdiden kalkıp dev yatırımları yapan müteahhitleri tehdit etmek suretiyle 'sakın ha' diyen bir muhalefeti dünyanın hiçbir yerinde görmedik, işitmedik, bilmiyoruz. Bu nasıl bir anlayış ve yaklaşımdır."

'TEK İŞLERİ KOALİSYON GÜZELLEMESİ'

Erdoğan, '28 Şubat ittifakı'nın enflasyonu nasıl indirecekleri, PKK ve FETÖ ile nasıl mücadele edecekleribaşta olmak üzere milletin gerçek gündemi ile ilgili herhangi bir program ortaya koyduğunu görmediklerini belirterek, "Tek işleri koalisyon güzellemesi yapmak. Daha cumhurbaşkanı adaylarını belirleyememiş olanlar yönetim sistemi değişikliği gibi zorlu bir meclis ve halk oylaması süreci gerektiren aşamaları atlayıp doğrudan başbakanlık pazarlığına giriştiler. Sizin yaptığınız çalışmanın parlamentoda şu andayeter sayısı var mı? Böyle bir şeyi şu anda bu parlamentodan çıkarmanız mümkün mü? Değil. Bugülünç orta oyunu bile tek başına karşımızdakilerimilleti nasıl kandırmaya çalıştıklarına kafidir. Halbuki Türkiye’nin bölgemizde ve dünyada yaşanan krizler karşısında sergilediği güçlü yönetim iradesinin gerisindeCumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin bulunduğunu, dost düşman herkes kabul ediyor, teslim ediyor" dedi.

'HİZMET SİYASETİNDE YARIŞACAK MUHALEFET ARIYORUZ'

CumhurbaşkanıErdoğan,ülkeye kazandırdıkları her eseri ayrım gözetmeksizin 85 milyonun emrine verdiklerini vurgulayarak, şunları söyledi:

"Dün Gezi olaylarında 'ekonomiyi batırın' çağrısı yapanlar bunlardı. Dün vesayetlerin ve darbecilerin yanında saf tutupdemokrasimizi sırtından hançerleyenlere destek verenler bunlardı. Dün ülkemiz terör saldırılarıyla, ekonomik tuzaklarla siyasi çevrelerle boğuşurken ellerini ovuşturarak emperyalistlerin sözcülüğüne soyunanlar yine bunlardı. Dün patates, soğan üzerinden salgın döneminde alınan tedbirler üzerindenbugün yağ üzerindenülkenin başına kara bulutlar toplamaya çalışanlar yine bunlar. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi hali hazırda yaşadığı sıkıntıları kısa sürede geride bırakacaktır ama emin olun bunların yerli ve milli duruş sergilemek yerineısrarla peşinden gittikleri müptezellik baki kalacaktır. Biz eser ve hizmet siyasetinde yarışacak muhalefet arıyoruz. Muhalefetteyken bile ülkenin hiçbir meselesi konusunda somut, akılcı bir teklif ortaya koyamayanlar iş başına gelince herhalde birden aydınlanma yaşayacak değiller. Daha ortada hiçbir şey yokken kendi kendilerini gaza getirip, sergiledikleri kibir, şımarıklık,hezeyan bunların asıl cibilliyetlerini ortaya koymaya yetiyor. CHP dün neyse bugün de odur, yarın da aynısı olacaktır. 28 Şubat ittifakının ortakları bugün hangi kavganın, pazarlığın kıskacındaysalar yarın da aynı şekilde davranacaklar. Bunun için diyoruz kimilletimiz bu zihniyete ülkeyi asla teslim etmez."

'GELİŞMİŞ ÜLKELERDE AYNI SIKINTILARLA BOĞUŞUYOR'

Küresel krizler karşısında izledikleri politikalar ile ülkeyi dünyanın 10 ekonomisi arasına sokma kararlılığını millete anlatmak zorunda olduklarını belirtenErdoğan, şöyle konuştu:

"Bu konuda en büyük görev teşkilatlarımıza düşüyor. Her yalanı anında doğruyla boğmalı, her iftirayı anında muhatabının yüzüne vurmalı, her spekülasyonu anında boşa çıkarmalıyız. Genel merkezimizle, grubumuzla, vekillerimizle, bakanlıklarımızla bu konuda teyakkuz halinde hızla gereğini yapmalıyız. 'Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış' sözünü haklı çıkarmamak için daha çok çalışmalıyız. Küresel gelişmeleri takip ederken milletimizin işini, aşını, hayatınınher alanını etkileyen sıkıntıları da ihmal etmiyoruz. Kurdaki yükseliştenenerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki aşırı artışların ülkemize yansımalarından kaynaklanan bir hayat pahalılığıyla karşı karşıyayız. Ancak enflasyonun sadece ülkemizemahsus bir durum olmadığı, gelişmiş ülkelerin de aynı sıkıntılarla boğuştuğu bir gerçektir. Elle gelene 'düğün bayram' demiyoruz;ama bu hakikat dikkate alınmadığında yapılan her değerlendirmenin eksik ve hatalı olduğunu söylüyoruz."

'ENFLASYONU OLUMSUZETKİLİYOR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Türkiye'ninüretim ve istihdam gücüyleşoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ispatladığına işaret ederek, "Sağlam ekonomik temellerimiz ve uyguladığımız etkin politikalar sayesinde salgın döneminde en hızlı toparlanma kabiliyeti gösteren ekonomilerden biri olduk. Küresel ekonominin yüzde 3,1 oranında daraldığı 2020 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyüyerek Çin ile birliktepozitif büyüme kaydeden iki ülkeden biri olmuştur. Türkiye ekonomisi 2021 yılında da yüzde 11 ile son 10 yılın en büyük büyüme oranına ulaşmıştır. Kişi başına düşen milli gelirimizin döviz kurundaki yükselişe rağmen bir önceki yıla göre 900 doların üzerinde artarak 9bin 530 dolarolarak gerçekleşmesi de önemli bir veridir. İhracatımızdaki güçlü artış 2022 yılında da devam ediyor. Şubat ayı itibarıylayıllık ihracatımız 232 milyar dolara ulaşmıştır. Ekonomimiz büyürken istihdamda önemli artış sağlandı. Toplam istihdam 30 milyonu aşarak, tarihi bir seviyeye çıkmıştır. Rusya-Ukrayna arasında yaşanan geriliminemtia fiyatlarını aşırı yükseltmesiülkemizde de enflasyonu olumsuz yönde etkiliyor. Bununla birlikte vatandaşımızın alım gücünü yükseltmek için çok sayıda adım attık, atıyoruz" dedi."BÖYLE SAÇMALIK OLUR MU?"

Türkiye’nin çevresinde yaşanan insani dram ve istikrarsızlıklara dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Komşumuz Suriye’de 1 milyon insanın hayatına mal olan, 12 milyon insanın evine terk etmesine yol açan kriz halen devam ediyor. Burada da kimlerin aktör olarak yer aldığını gayet iyi biliyorsunuz. Acımasızca devam eden bu süreçte de bizler elimizden geldiğinde bu işi nasıl bir barış havzasına dönüştürürüz bunun mücadelesini verdik. Yemen’deki iç savaş başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere savunmasız insanları etkilemeyi sürdürüyor. Lübnan’dan Irak’a, Afganistan’dan Libya’ya kadar gönül coğrafyamızın dört yanında kan, gözyaşı ve istikrarsızlık hakim. Nereye baksak, yüzümüzü nereye çevirsek orada bir avuç azınlığın hırsı ve ikbali uğrunda masumların acı çektiğini görüyoruz. Ağlayan annesinin gözyaşlarını yalayan bir çocuk. Aynı şekilde bu sabah ekranda izledim, polis babasının kaskını yumruklayan bir yavru, arkada annesi çocuğuna sahip çıkmaya çalışıyor, böyle bir tablo. Bu vicdansızlıktan ne yapıp biz barışın çocuklarını yeniden inşallah ihya etmeliyiz. İnsanlık adına yüz karası bu tablo karşısında görevi küresel güvenlik ve istikrarı sağlamak olan kuruluşlar maalesef kıllarını dahi kıpırdatmıyor. Merak ediyorum, nerede bu dünyada gücü elinde bulundurduğunu söyleyen ülkeler? Hangi, geldiler mi? Gerekli desteği verdiler mi? Hayır. Sadece bol bol nasihat çekiyorlar. ‘Ne yapıyorsun?’ dediğinde bir şey yok. Herhangi bir insani destek yok. Kurtarma adına attıkları bir adım yok. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda dünyayı ayağa kaldıranlar 11 yıldır bölgemizdeki katliamları uzaktan seyrediyorlar. Ne açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocuklarının dramı, ne sahile vuran masum çocuk bedenlerinin utancı, ne iffeti ile oynanan kadınların feryadı, ne gözyaşlarını içlerine akıtan babaların mahcubiyeti, ne de enkaz haline dönüşen kadim şehirlerin içler açısı hali BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşları bu güne kadar harekete geçirmeye yetmedi.

Katliamları engelleyecek, çatışmaların önüne geçecek, zulmü durduracak, coğrafyamıza huzur ve istikrarı getirecek hiç bir adım atılmadı. Bizim gibi çatışma bölgelerine komşu ülkeler insani ve ekonomik bakımdan çok ağır yükleri omuzlarken güya gelişmiş, zengin devletler adet yerini bulsun kabilinden yayınladıkları kınama mesajları dışında zulme ses çıkartmadılar. Bununda ötesine geçerek ülkemizin bölgede istikrar ve güven getirmeyi amaçlayan operasyonlarını engellemeye çalıştılar. Bu süreçte sadece yalnız bırakılmadık, aynı zamanda gizli açık pek çok tehdide, şantaja, ambargoya maruz kaldık. DEAŞ ile mücadele kılıfı altında terör örgütlerinin meşrulaştırıldığını, teröristlerin silahlarla desteklendiğini gördük. Buna Amerika dahil, Avrupa dahil. Bu teröristlere her türlü araç, gereç, silah, mühimmat yardımları yaptılar. Bunları kendilerine söyledik. Ukrayna krizi ile beraber batılı medya organlarında yapılan açıklamalar bu tepkisizliğin, insani trajedilere yönelik bu kayıtsızlığın, terör örgütlerine karşı sergilenen çifte standardın gerisindeki sebepleri ortaya çıkartmıştır. Mazlumları dinine, kökenine, derisinin rengine göre ayıran bir zihniyetin ne insaniyetle ne de medeniyetle hiç bir bağı yoktur. Irkçılığın daniskası olan bu bakış açısı insanlık adına utanç vericidir. Batı dünyasının, toplumların bünyesini kanser hücresi gibi saran ırkçılık hastalığı ile yüzleşmesi şarttır. Ukrayna’nın sahipsiz bırakılması gibi Rus halkına, Rus edebiyatına, öğrencilerine, sanatçılarına yönelik cadı avını andıran uygulamaları da kabul etmiyoruz. Almanya’da filarmoni orkestrası şefi Putin’in arkadaşı diye görevine son veriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Öbür tarafta Dostoyevski’nin eserleri, Avrupa’nın değişik ülkelerinde bu eserlere yasak getiriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Bunun tarihte Bağdat’taki kütüphaneleri yakan Hülagü’den ne farkı var, aynı bunlar. Ne yazık ki, bu asrın artık bu zamanında bunları görmek, yaşamak gerçekten biz siyasetçileri kahrediyor. Bu faşist uygulamalar, sapla samanı karıştırarak kin ve nefret iklimini körükleyerek, yeni mağduriyetler oluşturarak Ukrayna halkının meşru mücadelesine gölge düşürmektedir. Türkiye olarak bölgemizdeki krizler karşısında ilk günden itibaren soğukkanlılığı elden bırakmadık, ilkeli bir duruş sergiledik. Ülkesindeki savaştan ve zulümden kaçarak kapımıza gelen insanların hiçbirinin diline, dinine, ten rengine bakmadık. Gözlerinin rengine bakmadık. Bu ne saçmalıktır. Şunların gözü şu renkli, şunların ki şu. Bu ne saçmalıktır. Tıpkı asırlar boyunca ecdadımızın yaptığı gibi hangi dine mensup olursa olsun ülkemize sığınan mazlumlara sahip çıktık. Gönül coğrafyamızın dört bir ucundaki kardeşlerimizin imdadına koştuk. İnsani hasletlerin sınandığı bir çağda Türkiye duruşuyla, alicenaplığıyla, samimiyetiyle, merhametiyle tüm insanlığın yüz akı olmuştur. Ağızlarını her açtıklarında insan hak ve hürriyetlerinden bahsedenler sınıfta kalırken, milletimiz insanlık sınavını bir kez daha başarıyla vermiştir. Tüm vatandaşlarıma, 85 milyonun her bir ferdine teşekkür ediyorum. Rabbime, bizlere böyle necip bir millete hizmet etme şerefi bahşettiği için hamdediyorum” açıklamasında bulundu.

"BİRÇOK ADIM ATTIK"Türkiye’nin ülkelerin toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunan politikasını Ukrayna meselesinde de sürdürdüğünün altını çizen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:“Her ikisi de Karadeniz’de komşumuz olan Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin sıcak çatışmaya dönüşmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Krizin trajediye dönüşmemesi için çok çaba harcadık, halen de harcıyoruz. İki liderle yaptığımız görüşmelerde sorunların kaba güç yerine diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğinin altını çizdik. İstikrarsızlıkla boğuşan bölgemizin yeni krizlerin, ağır maliyetleri olacak bir savaşı kaldıramayacağını ifade ettik. Bugün 14. günün geride bırakan çatışmalar maalesef her iki taraf için de ciddi insani kayıplara ve dramlara yol açıyor. Şimdiden 2 milyon insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Böyle gitmesi halinde rakamın herhalde 5-10 milyonu bulması yakındır. Aralarında sivillerin de olduğu binlerce insan hayatını kaybetti, yaralandı. Çatışmaların yaşandığı şehirlerde yollar, okullar, evler, hastaneler çok ağır hasar gördü. Diğer savaşlarda olduğu gibi bunda da en büyük acıyı masum çocuklar ve savunmasız kadınlar çekiyor. Bir bavula sığdırdıkları eşyaları ile hayata tutunmaya çalışan siviller bize ve tüm insanlığa savaşların gerçek yüzünü bir kez daha hatırlatıyor. Ekranları başında bizleri izleyen milletime sesleniyorum, savaşların kesinlikle kazananı olmaz. Kalbinde zerre kadar merhamet olan birisinin çocukların yüzlerine vuran o korkuyu, dehşeti görüp de hüzün duymaması mümkün değildir. Türkiye olarak bu acıyı bir an önce dindirmeyi hem insanlığımızın hem de komşuluk hukukumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Bu amaçla şimdiye kadar insani yardımdan diplomatik temaslara birçok adım attık. Bazı liderlerle bir kez, bazılarıyla 2-3 kez görüşme fırsatım oldu. Diplomatik faaliyetlerimiz kapsamında aralarında NATO Genel Sekreteri, Azerbaycan Cumhurbaşkanı, Belarus Cumhurbaşkanı, Avusturya Cumhurbaşkanı, Hollanda Başbakanı, Birleşik Krallık Başbakanı, Litvanya Başbakanı, Ukrayna Cumhurbaşkanı, AB Konsey Başkanı, Sırbistan Cumhurbaşkanı, Kanada Başbakanı, Rusya Devlet Başkanı, Moldova Cumhurbaşkanının da yer aldığı devlet ve hükümet başkanları ile defalarca görüşmek suretiyle bu süreci barışa kavuşturmanın gayreti içinde olduk. Dışişleri Bakanımız, Savunma Bakanımız, Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz de muhatapları ile sürekli temas halindeler.

NATO Olağanüstü Liderler Zirvesine video konferans yöntemi ile iştirak ederek ittifak olarak atacağımız adımları değerlendirdik. Ülkemizin bu meseledeki dengeli yaklaşımının ne kadar isabetli olduğu gün geçtikçe ortaya çıkıyor. İçimizdeki muhalefet anlamasa da Türkiye’nin her iki tarafla konuşabilen anahtar ülke konumu tüm dünyada büyük taktir topluyor. Telefon görüşmesi yaptığımız hemen her lider ülkemizin kararlı, dürüst, barış ve istikrarı önceleyen tavrından sitayişle bahsediyor. Diplomasi trafiğimizi 11-13 Mart tarihleri arasında düzenlenecek Antalya Diplomasi Forumu’nda da sürdüreceğiz. Yarın Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarının ilk kez bir araya geleceği görüşmenin kalıcı ateşkese kapı aralamasını ümit ediyorum. Ülkemizin ev sahipliği yapacağı bu kritik görüşme öncesinde sivillerin tahliyesi için ilan edilen ateşkesi de memnuniyetle karşılıyoruz. Diplomatik arenada tüm adımları atarken krizin hem vatandaşlarımız hem de Ukrayna halkı açısından yol açtığı sıkıntıları göz ardı etmiyoruz. Bugüne kadar toplam 13 bin vatandaşımızın tahliyesini veya sınırdan geçişini temin ettik. Ayrıca Kırım Tatarı, Ahıska Türkü, Azerbaycan Türkü, Özbek, Türkmen kardeşlerimizle diğer ülke vatandaşlarının tahliyesine yardımcı olduk. Bu çerçevede ülkemize giriş yapan yabancı sayısı 20 bine yaklaştı. Türk Kızılayı ve AFAT vasıtasıyla Ukrayna’ya 23 tır yardım malzemesi gönderdik, bu rakam 39 tıra yükselecek. UMKE gibi kurumlarımız vasıtasıyla yerlerinden edilen kişilerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Mültecilerin yoğun olarak bulunduğu Polonya ve Moldova gibi ülkelere yardım malzemelerini ulaştırıyoruz. Ülkemizin yüz akı STK’larımız her türlü riski göze alarak insani yardım faaliyetlerini sürdürüyor. Temennimiz Ukrayna’da bir an önce çatışmaların durması, barışın sağlanması, istikrarın yeniden tesis edilmesidir. Türkiye olarak bu doğrultuda her türlü gayreti göstermeye devam edeceğiz.”"MİLLETİMDEN SABIRLI OLMALARINI İSTİYORUM"

Sıkıntıların geçici olduğunu, yarınların müjdelerle birlikte Türk halkını beklediğini belirten Erdoğan, “Milletimden sabırlı olmalarını, sağduyuyu elden bırakmamalarını, bize güvenmeye devam etmelerini istiyorum” dedi.

Erdoğan çok sert çıktı: Sen nasıl oluyor da bunu serbest bırakıyorsun! Rus zırhlı treni Ukrayna topraklarında! Sokak savaşına son adım! Sıcak görüntü: Bu kadarını beklemiyordum Ukraynalı kadınlardan intikam videosu! 'Her karış toprakta yok edeceğiz' Bakan Akar'dan Rus limanlarındaki gemilerle ilgili açıklama

Çok Okunanlar

2024-10-24 03:35:07