Muristek
Kulaktan kulağa konuşularak bugünlere kadar geldi Beca! Sessiz sedasız nisanda kapılarını açan mekânda artık hafta içi bile rezervasyonsuz yer bulmak çok güç. Görünen o ki bu popülerlik geçici değil! Bunun en büyük sebebiyse markanın kurucusu Bahadır Gürceer!
Bahadır, Lucca’yla özdeşleşmiş bir isim. Soho’daki dönemi de dahil, 15 yıldır bulunduğu mekânlardaki başarıda payı büyüktür. Göze batmayan, tam anlamıyla gizli kahraman kimliği adeta Beca’da hayat bulmuş. Bazı mekânlar sahiplerine benzer derler ya; Beca için aynı tanımlamayı yapmak hiç de abartı olmaz. Naif, samimi ama yılışık olmayan; mükemmeliyetçi fakat gösterişten kaçınan bir yer olmuş. Muhteşem dekorasyonundan ziyade en güzel dekorun ‘insan’ olduğu gerçeği mekânın kısa süredeki başarısında büyük payı var. Bana lümpen bir cümle gibi gelse de, herkesin dilindeki “Mekânlarda eski kalite yok” serzenişi burada yok. Her yaştan oturmasını, kalkmasını bilen, gerçek bir şehirli kalabalığı var mekânın.
Kendi ‘Bahadır’ını bulmuş
Yemeklere gelince; makarna ve pizzayı gerçek anlamda bir deneyim haline getirmişler. Menüdeki her seçeneğin kendine özgü bir lezzeti var. Tabii onları masaya sunarken, işine hakim bir salon personeli var. Bahadır’ın bir diğer kazanımıysa markada kendi Bahadır’ını bulmuş diyebilirim. Devran Vangolu, Bahadır’ın 10 yıl önceki halindeki gibi mesafeyle-samimiyet dengesini çok iyi ayarlayıp, şehrin en zor beğenen kalabalığını mutlu etmeyi başarıyor.
Michelin’in seçkisinde: Lokanta Feriye
Yıldızlı mekânların dışında şehirde birçok başarılı yerini Michelin’in tavsiyeleriyle tekrar hatırladık diyebilirim. Bu hafta itibariyle Michelin sonrasında bu mekânları bu köşede tekrar size hatırlatmak istedim. Feriye’nin muhteşem ambiyansında, Boğaz’ın en güzel silüetinde yemeğinizi yiyebileceğiniz Lokanta Feriye, Michelin Rehberi’nde tavsiye edilen 53 mekan arasında! Listenin en fazla önemsediği mutfağın başında deneyimli şef Birkan Erköylü var. Marka ana yemekleri kadar harika başlangıçlarıyla da iddialı. Bildiğimiz meze kültürünü modernize edişleri takdir edilesi.
Fairmont’ta çay arası
Her ne kadar kahve kültürü dünyaya İstanbul vasıtasıyla ulaşsa da, tüketim olarak çay özellikle son 50 yıldır bizim için başka bir yerde. Peki bu kadar çay tüketirken, çayı doğru şekilde demlemeyi ya da ritüelleriyle içmeyi biliyor muyuz? “Bu konuda en kötüyüz” demek yanlış olmayacaktır! Neyse ki son dönemde iyi konseptlerle çay kültürünü deneyimleyerek öğretmeyi başarabiliyoruz. Fairmont Quasar’ın içindeki Demlique by Tonka, bunlar arasında en iyilerden diyebilirim. Datça’nın ünlü pastanesi Tonka’nın şefi Feray Aydoğdu ve gazeteciliğinin yanında çayla ilgili uluslararası araştırmalar yapan Ebru Erke’nin çay-tatlı eşleşmesiyle harika bir deneyim sunuluyor. Hem de lüksü kendi notalarıyla tanıtan Fairmont gibi bir dünya markası çatısı altında.