Yazarlar >> Milliyet


Savaş önce cephede kazanılır


Link [2022-12-11 11:04:19]



Başlık itibariyle yazının başlığının ‘savaş masada mı, cephede mi kazanılır’ sorusuna cevap niteliğinde olduğu düşünülebilir. Ancak konu henüz barışa yönelik olarak müzakere masasına gelmedi bile. Malum Rusya, 24 Şubat 2022’de açtığı savaşta Ukrayna’nın Donbas bölgesini kısmen ele geçirdi. Ancak cephede büyük hezimetlerle karşı karşıya kaldı.

Rusya’nın cepheye gönderdiği askerlerin niteliği fevkalade kötü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bile kamuoyuna yaptığı açıklamada cephede bulunan birliklerden bazı askerlerin firar ettiğini itiraf etti. Sayılarını azımsayarak ‘marjinal’ olduğunu söyledi. Mühimmat, gereç ve insan kaynakları sıkıntısı çeken Rus ordusu, Donbas bölgelerinde de cephe hattını zor muhafaza ediyor. Herson’u kaybeden Rusya, Donbas’ın kuzeyinde Bakhmut bölgesinde ‘zevahiri kurtarma’ amacıyla Wagner grubu önderliğinde cepheyi sağlam tutmaya çalışıyor. Ayrıca Rus kamuoyu ile Ukrayna kamuoyuna yönelik olarak da cephenin derinliğinde, çok uzağında sadece Ukrayna’daki sivil halkı korkutup, altyapıyı hedefleyen bombardıman kampanyası gerçekleştiriyor.

Bu bombardıman harekatı Rus kamuoyunu hoş tutmak için kısmen de olsa belki işe yarayabilir. Ancak ne askeri açıdan ne de Ukraynalıların moralini bozup, Devlet Başkanı Zelenskiy’e karşı bir ayaklanma başlaması için etkili olacaktır.

2.Dünya Savaşı örnek

İkinci Dünya Savaşından bu yana cephenin dışında çatışmayı tek yönlü başka alanlara taşıyarak savaşı kazanma çabasına girilmedi değil. Savaşta Almanya, İngiltere’ye karşı ‘Blitz’ olarak bilinen yıldırım harekatı düzenlemişti. 7 Eylül 1940’da başlayan bu harekat esnasında Almanya, başkent Londra başta olmak üzere Büyük Britanya’ya 9 ay süren bir bombardıman kampanyası gerçekleştirdi. Harekat sonucu sadece Londra’da 14 bin kişi hayatını kaybetti. Şehrin önemli bölümleri harabeye döndü. Ülkenin sair bölgelerinde de 26 bin kişi öldü. Ancak Almanya’nın hava harekatı, halkın dönemin Başbakanı Winston Churchill’e karşı ayaklanmasını veya İngiltere’nin ateşkes talep etmesini sağlamadı. Aksine savaşa daha fazla asılmasına neden oldu.

Derinlerinde düşman askeri mevzilerini vurmayı hedefleyen Trenchard doktrinine son veren Hava Mareşal Yardımcısı Norman Bottanley, genel yönetmeliğinde bir değişiklik kararı alıp, Birleşik Krallık Hava Kuvvetlerinin düşman topraklarında sivil yerleşim bölgeleri ile tarım alanlarının bombalanmasına izin verdi. Tarih 14 Şubat 1942. Bu çerçevede 8-9 Mart 1942’de cephe hattının dışında Ruhr bölgesi ile Essen’i ağır bir şekilde bombalayan Britanya bombardıman uçakları, ayrıca Köln ve Düsseldorf’u da hedef almıştı. Bu karşılıklı saldırılar ne İngilizlerin moralini çökertti, ne de Nazi Almanyasını savaştan soğuttu. Zaten yıl 1941 ve 1942. Bugün bakıldığında savaş daha 3 yıl sürdü.

Vietnam savaşında ABD ülkeye tabiri caizse leblebi gibi bomba yağdırdı. 9 Mayıs 1972 ile 23 Ekim 1972 arasında 176 F-4, 12 F-101 savaş uçağı ve 209 B-52 bombardıman uçağı ile Linebacker harekatına imza atarak, dev bir bombardıman kampanyası gerçekleştirdi. Ardından dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Başdanışmanı Dr. Henry Kissinger ile Kuzey Vietnamlı Politbüro üyesi Le Duc Tho, barış müzakereleri için Paris’te bir araya geldi. Ancak mutabakat sağlanamadı. Dönemin ABD Başkanı Richard Nixon bir kez daha düğmeye basarak ikinci Linebacker harekatına yeşil ışık yaktı. ABD Hava Kuvvetlerine bağlı 209 B-52 bombardıman uçağı ile 2000 taktik savaş uçağı bu harekata katıldı. Bombalar Kuzey Vietnam’ın neredeyse her yerine yağdı. Ancak Kissinger’in yardımcısı olan John Negroponte bunun gereksiz bir harekat olduğunu ve Kuzey Vietnamlıları ikna edecek bir etkisi olmadığını kabul etmişti.

Beyhude bir çaba

Savaş önce cephede kazanılır. Vladimir Putin’in Ukrayna’nın derinliklerini bombalaması savaşın dengelerini herhangi bir şekilde değiştirmeyecektir. Ukrayna, cephede ele geçirmiş olduğu üstünlüğü muhafaza etmeye çalışıyor. Rusya’nın Ukrayna’nın sivil yerleşimlerini, su ve elektrik tesisatlarını vurarak bu savaşı kazanma ihtimali yok. Üstelik ABD başta olmak üzere tüm NATO müttefiklerinin Ukrayna’ya destek konusunda an itibariyle en ufak bir görüş ayrılığı yaşama ihtimalinin olmadığı bir dönemde, Rusya’nın çabası beyhude. Putin’in barış masasına oturma önerisi bir zaman kazanma taktiği mi, yoksa ülkesinde hızla yıpranan imajını tazeleyip, Ukrayna halkı nezdinde Zelenskiy’e baskı uygulama amacını mı hedefliyor? Çünkü 19. yüzyılın felsefesi ve 20. yüzyılın malzemesiyle 21. yüzyılda savaş kazanmak zor değil, sanki imkansız.

19’uncu yüzyılın felsefesi ve 20’nci yüzyılın malzemesiyle 21’inci yüzyılda savaş kazanmak zor değil, sanki imkansız.

Brüksel dedikoduları

Avrupa ve NATO’nun başkenti Brüksel’de, 26 bin diplomatın bulunduğu bu şehirde, dedikodu, atama ve tayin haberleri de oldukça bol oluyor. AB ve NATO nezdinde görevde bulunan büyükelçi sıfatını taşıyan daimi temsilcilerin bir çoğu kendi ülkelerinde çok tanınan, etkili olan ve Brüksel’deki görevlerinin ardından başkentlerine dönünce önemli görevlere geliyor. Bunlar arasında İtalya’nın NATO nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Francesco Talo yer alıyor. Guiseppe Conte’nin başbakanlığı döneminde NATO’ya atanan Talo, şimdilerde İtalya’nın hala çiçeği burnunda Başbakanı Giorgia Meloni’nin dış politika başdanışmanı olarak Roma’ya dönmeye hazırlanıyor. Bu Türkiye açısından son derece iyi. Zira Türkiye’yi yakından tanıyan, Türk diplomatlarla çok yakın çalışan Talo, Türkiye’nin NATO nezdindeki önemini ve AB’ye yönelik çabalarını da biliyor. Hatta, dedikodu içinde dedikodu, Talo’nun Brüksel’deki ikametgahı, Türkiye’nin AB nezdindeki daimi temsilcinin ikametgahın tam karşısında yer alıyor. Türkiye’nin AB nezdindeki daimi temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay’ın da Talo ile New York yıllarında başlamış derin ve samimi bir tanışıklıkları var. Brüksel’de de şahsen şahit olmadım değil.

Bir başka atama beklentisi ise Fransa’dan gelebilir. Zira halen NATO nezdindeki daimi temsilcisi olarak görev yapan Fransa’nın eski İstanbul başkonsolosu Muriel Domenach ya Elysée Sarayı’nın yolunu tutarak Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un dış politika ve güvenlik başdanışmanı olacak, ya da Fransa’nın ABD’deki büyükelçisi olarak görev alacak. Dedikodular bu yönde.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen’in, Komisyon başkanlığı görevine yeniden aday olduğunu sağır sultan bile biliyor. Düne kadar onun dışında bu göreve aday olduğunu açık bir şekilde dile getiren kimse yoktu. Şimdilerde, Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola ve Komisyon’un dijital pazardan sorumlu başkan yardımcısı Thierry Breton da bu göreve talip olabileceklerini açıkladı.

Münih’te belli olur

Önümüzdeki yıl eylül ayında Jens Stoltenberg’in muhtemelen boşaltacağı NATO Genel Sekreterliği koltuğuna kimin aday olacağı resmen bilinmiyor. Resmi açıklama Temmuz 2023’de Vilnius’de yapılacak olan NATO liderler zirvesinde açıklık kazanacak. Ancak kulislerde İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin isimleri geçmiyor değil. Bir vakit bu göreve talip olabileceği düşünülen AB Konseyi Başkanı Charles Michel’in şimdilik talip olmadığı açıklanıyor. Zira tarihler tutmuyor. NATO Genel Sekreterliğine bir dönem adı geçen Ursula Von der Leyen ise kolları yeniden seçilme heyecanına sıvadığı için ismi gündemden düştü.

Biden döneminde seçimin yapılacak olması NATO ve Transatlantik ilişkiler açısından önemli. Zira Trump veya benzeri bir ABD başkanının iktidarı sırasında yapılacak olan NATO Genel Sekreteri seçimi sancılı olabilir. Şubat ayında Almanya’da her yıl düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı esnasında NATO Genel Sekreterinin kim olabileceği de biraz daha açıklık kazanır.



Çok Okunanlar

2024-09-19 01:45:16