Yazarlar >> Milliyet


Plajlar illaki ücretli mi olmalı?


Link [2022-07-30 07:58:19]



Biraz yüzüp rahatlamak isteyen vatandaşlar çoğu plajın çitlerle çevrildiğini, giriş için yüklü bir ücret istendiğini görüyor. Kıyılar kimsenin mülkiyetinde değil. Elbetteişletmeler de olacak. Vatandaşa tavsiyem bütün plajı kapatanıihbar etmeleri.

Karadeniz kıyıları dahil, yaz sezonu açılmayan sahil kalmadı... Sıcaktan bunalan vatandaşlarımız buldukları her fırsatta sahillere, plajlara akın ediyor. Biraz yüzüp rahatlamak ve dinlenmek istiyorlar. Ancak çoğu plajın çitlerle, bariyerlerle çevrildiğini, plaja giriş için oldukça yüklü bir ücret istendiğini görüyorlar. Dört kişilik bir ailenin en az bin TL ödemesi gerekiyor. Moraller bozuluyor, sinirler geriliyor. Dinlenmek ve rahatlamak isterken psikolojik olarak daha çok yoruluyorlar.

Plaja gelen vatandaşımız ne istiyor? Sadece 2 metrekarelik bir yer işgal edip uzanmak, denize girip yüzmek istiyor.

Bu vatandaşımız başkasına ait bir şeyi tüketmiyor, bir hizmetten yararlanmıyor. Devletin tasarrufu altındaki plaj ve denizde bir gün geçirmek istiyor.

Kıyılar kimsenin mülkiyetinde değildir. Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, özel mülkiyete konu olamazlar. Burada hemen belirtmeliyim ki, 1992 tarihinden önce yapıldığı tarihteki mevzuatına uygun olarak yapılan yapılardan yerleşme alanlarının sahil şeridinde kalan yapıların mevcut haliyle korunmaları Kıyı Kanunu ile hüküm altına alınmıştır. Ancak yine de bu yapılar hakkında da kat mülkiyeti tesis edilmez.

Kamu yararı nedir?

Peki, vatandaşa ücret ödettirilmek istenen plaj nedir; deniz, yapay ve suni göl ve akarsularda, su hareketlerinin kara yönünde oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık benzeri alanlardır. Coğrafi ve hukuki olarak, kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasında kalırlar.

En temel kural, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada her zaman öncelikle kamu yararının gözetilmesi. Plajların kullanımında kamu yararı demek kanaatimce, plajların vatandaşların kullanımına hiçbir engel olmadan açık olması ve ihtiyaçlarınıkarşılayabilecekleri plaj işletmelerinin de desteklenmesi demektir.

Kıyı şeridine sadece mevzuata göre tespit ya da tasdik edilmiş kural ve ücret tarifelerine uygun biçimde, belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı kullanım hakkı tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık bulundurulan ve konut dokunulmazlığı olmayan toplumun yararlanmasına açık yapılara izin verilmektedir.

İşletmeler de olacak

Plaja giden vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayacak tesis yapılması elbette faydalı. Plaj işletmelerinin, sattıkları içecek ve yiyeceğin ücretini tahsil etmeleri doğal. Yanında şezlong, şemsiyetaşımak istemeyen vatandaşlarımıza bu tür hizmetleri verecek plaj işletmelerininolması gerekli.

Ancak bazı plaj işletmelerinin girişi belirli bir yerden olacak şekilde bütün plaj alanı kapatmaları, plaja girmek isteyenlerden giriş ücreti almaları, giriş ücreti almasalar bile şezlong ve şemsiye kiralanmasını zorunlu kılmaları doğru değildir.

Özel iskelelerden yararlanma ücretli

Kıyının kayalık karakter gösterdiği ya da kıyının kumluk veya çakıllık olmasına rağmen niteliği gereği su alanından başka türlü faydalanmanın mümkün olmadığı zorunlu hallerde, denize girme, güneşlenme, amatör su sporları gibi faaliyetlerin gerçekleştirilmesine yönelik genişliği üç metreyi geçmeyen ve platform niteliği taşımayan rekreatif amaçlı iskeleler yapılabilir.

Ayrıca kıyıda imar planı kararı ile kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik iskele gibi yapılar da yapılabilir.

Bu tür iskelelerden faydalanmanın ücrete tabi olacağı açıktır. Yani bu tür iskeleler doğal oluşumlar olmadıkları için plajlar gibi herkesin eşit ve serbest kullanımına açık değillerdir.

2 bin liralık ceza caydırıcı olur mu?

Kıyı Kanunu’na göre kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Plaj işletmelerinin herkesin eşit ve serbestçe plajlardan yararlanmasını engelleyerek, sadece parası olanı plajdan yararlandıracak, parası olmayanı boynu bükük bırakacak şekilde yapılaşma ve işletme açamazlar.

O halde plaj işletmeleri, kendilerine tahsis edilen alan dışını da kapsayacak şekilde her yere şezlong ve şemsiye yerleştirerek insanların serbestçe plajlardan yararlanmasını engelleyemezler.

Plajlarda hiç kimse duvar, çit, parmaklık, telörgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturamaz. Cezası 2 bin Türk Lirası’ndan 10 bin Türk Lirası’nadır. İki şezlong ve şemsiye günlük kirasının binlerce TL olduğu özel plaj işlemeleri için bu para cezasının hiç de caydırıcı olmayacağı açıktır.

Kıyı Kanunu kapsamında kalan alanlardaki uygulamaların kontrolü; ilgili bakanlıkların teftiş ve kontrol yetkileri saklı olmak üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediye, dışında ise valilikçe yürütülür.

İhbarda bulunun...

Vatandaşlarımıza tavsiyem, plajlardan serbestçe yararlanmanızı engelleyen plaj işletmeleri ile hiç tartışmaya girmeden, o kıyı şeridini kontrol yetkisi hangi makamdaysa, oraya ihbarda bulunmaları ve ihbarının sonucunu takip etmeleridir.

Enflasyon ticarette ödeme ahlakını olumsuz etkiliyor

Hafta içi Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sayın Gürsel Baran ile ATO’da bir görüşme yaptık. Gürsel Baran Ahilik kültüründen geldiğini, en hassas olduğu konunun devlete olan borçlarını zamanında ödemek olduğunu söylüyor.

1970’li yılların sonlarında başlayan enflasyonist ortamın, “borçlarını zamanında ödeme ahlakını” olumsuz etkilediğini, bazı esnaf ve tüccarın borcunu zamanında ödemeyerek de ayrıca enflasyonun sonucuna göre bir kazanç elde etme yanılgısına düştüklerini belirtiyor.

Haklı mı, haklı! Enflasyon yükseldikçe, borçlu parayı ne kadar fazla elde tutarımın derdine düşüyor, alacaklıya her gecikmede ne kadar maddi zarar verdiğini düşünmüyor bile.

Sonuçta ne mi oluyor? Baran bunu şöyle ifade ediyor:

Bir Alman bizden mal istedi mi, sorgulamadan hemen paketlemeye başlıyoruz, bir Türk bir Alman’dan mal istedi mi, Alman 40 yerden araştırıyor, “Öder mi?”.

ATO Başkanı Baran’a göre enflasyonist ortamda karşılıksız çek sayısı da artıyor. Bu da çeke olan itibarı sarsıyor ve artık esnaf ve tüccar arasında çek tercih edilmiyor. O da karşılıksız çek’e hapis cezasının kaldırılmasından yana, ama kötü niyetlilerin ödüllendirilmediği, alacaklının mağduriyetinin en süratli şekilde giderildiği bir hukuk sisteminin getirilmesi koşuluyla.

Bu konuda Sayın Baran ile aynı görüşteyiz. Elbette ödenmemiş bir borcun asıl mağduru alacaklıdır. Ama, karşılıksız çekte borcunu “ödemeyen” ile “ödeyemeyen”i ayırt etmeden herkese hapis cezası verilince, elinden özgürlüğü alınan esnaf asıl mağdur durumuna geçiyor. İnsan hakları ve özgürlük, bir çekin karşılıksız çıkmasından daha değerlidir.

Baran’a göre yüksek vergiler bir an evvel ödenebilecek oranlara düşürülmelidir. O takdirde, aslında vergi affı olan “yeniden yapılandırılma”lara ihtiyaç kalmayacaktır.

Latte’nin Halleri

Esnaf odaları çatısı altında petshopların kasaplar odasına bağlanmasına hayret ettim. Hayvanları sevgi ve arkadaşlık için besleyenlerle, besin kaynağı olarak besleyen ve kesenleri aynı yönetim anlayışı altında birleştirmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyoruz, bilin istedim...



Çok Okunanlar

2024-09-23 08:29:00