Ekonomi >> Milliyet Ekonomi


Para basma ve sübvansiyon işe yaramaz


Link [2022-11-02 12:52:19]



Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş yoğunluğu artarak devam ederken, Avrupa Birliği (AB) hala enerji krizini atlatmak için yeni yöntemler arayışında. Milliyet Enerji’nin önceki sayısında, geçmişteki krizlerle bugün yaşanan enerji krizi arasındaki benzerlik ve farklılıklara dikkat çeken yatırımcı ve araştırmacı Alexander Stahel, röportajımızın devamında çok önemli açıklamalarda bulundu.

AB, Rus gazını ikame edecek tasarruf tedbirleri, LNG alımını artırma, kömür ve nükleer enerji gibi adımlar atıyor. Bu yöntemler Rus gazına bağımlılığı sona erdirmek için ne kadar yardımcı olabilir sizce?

Özellikle de önünde “yeşil dönüşüm süreci” hala devam ederken? Avrupa Birliği (AB) yılın başından bugüne kadar, yeniden gazlaştırma altyapısını en üst düzeye çıkararak, Rusya’dan bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla azalan 40 milyar metreküplük gaz akışının tamamını LNG ithalatıyla değiştirdi. Bu, esas olarak LNG kargolarını Asya’dan Avrupa’ya yönlendiren Asyalı muhataplarına göre, Avrupa gaz fiyatlarının sürekli artması ve yüksek olması sayesinde mümkün olan bir başarıydı. Bu şekilde, LNG ithalatı miktarı 2021’e kıyasla yüzde 70’ten fazla artarak, 2022’de 150 milyar metreküpe ulaşacak. İleriye dönük olarak, Avrupa’nın tüm Rus gaz ithalatını ikame etmekten başka seçeneği yok. Rusya’dan Kuzey Akım 1, Yamal ve diğer boru hatlarının tamamından gelen doğalgaz akışı durma noktasına geldi. Rusya, 2019 yılında 200 milyar metreküp gaz teslim ederken, bugün Avrupa’ya sadece 20 milyar metreküp (yıllık hesaplanınca) LNG gönderiyor.

2023’TE 250 MİLYAR M3 İTHAL EDECEK

Bu ne anlama geliyor? Bu, Avrupa’nın daha fazla LNG ithal etmesi anlamına geliyor, çünkü daha fazla sondaj, üretim enjektörünü kısa vadede daha hızlı doldurmuyor. Bunun istisnası ise Groningen sahası (Hollanda’da bulunan Batı Avrupa’daki en büyük doğalgaz üretim alanı), bu saha 20 milyar metreküplük yedek kapasiteye sahip ancak deprem riski nedeniyle Hollanda hükümeti tarafından üretimi sınırlandırıldı. Bu nedenle, Avrupa için 2023 yılında 250 milyar metreküplük LNG ithalatı gerekliliği öngörüyoruz. Bu rakamı şöyle açıklayabilirim. Bu rakam 430 milyar metreküplük tüketim (2021’ye kıyasla yüzde 13 daha az, 2022’de değişmedi, İngiltere dahil), artı 90 milyar metreküp kış için depolama ihtiyacını (yaklaşık 50 günlük kış tüketimi) da içeriyor. Toplamda 520 milyar metreküplük böylesi bir talebin, 210 milyar metreküpü temel olarak Norveç, İngiltere ve muhtemelen Romanya ve Polonya’daki iç üretimle karşılanacak. Buna 60 milyar metreküp de Kuzey Afrika ve Azerbaycan’dan gelen gaz akışını da eklerseniz, benim tahminime ulaşırsınız.

SAVAŞ ZAMANI ÇABASI’

Yapılabilir mi? Bence yapılabilir. İngiltere dahil Avrupa şu an 240 milyar metreküplük yeniden gazlaştırma kapasitesine sahip. Burada kapasite kullanımını bugünkü yüzde 70’ten yüzde 90’a çıkarmak için verimliliğini artıracak tadilatı yapmak gerekiyor. Elbette aynı zamanda ilave ithalat terminallerine de gerek var. Almanya ve Hollanda’da 20 milyar metreküplük kısmı halihazırda yapım aşamasında olan 150 milyar metreküplük proje ihtiyacı hesapladık. Avrupa da bunun peşinde. Örneğin Almanya. Bakan Habeck’in mayıs ayında 30 milyar metreküplük yeni yapılacak yenidengazlaştırma terminallerini onaylaması sadece iki hafta sürdü. Bu projelere 2021’de izin verilmesi fiilen imkansızdı. Bu yüzden evet, ihtiyaç olduğunda ve “yeşil kayma”dan bağımsız olarak işler değişebilir. Ki bu arada Almanya doğalgazı kendi taksonomisinden hiç çıkarmadı ve şu an Alman elektriğinin yüzde 40’ının kömürden üretilmesini de kabul ediyor. Ancak hata yapmayalım. Sadece bu piyasayı ve dolayısıyla doğalgaz fiyatlarını, gübre gibi tüm türevlerinin fiyatlarını istikrara kavuşturmak için önümüzdeki üç yıl için “savaş zamanı çabası” gerekecek. Durum bu. AB-Rusya ticareti geçmişte kaldı. Tıpkı hep söyledikleri gibi, adapte ol ya da öl.

ABD öncülüğünde G7 başta olmak üzere AB Rus petrolüne tavan fiyat getirdi, aynı şeyi doğalgaz için de değerlendiriyor. Doğalgaza tavan fiyat piyasaları nasıl etkiler ve Rus fosil yakıtlarından kurtulmak için gerçekten yardımcı olur mu?

AB Komisyonu Rus gazına tavan fiyat getirecek muhtemelen. En kötü durumda, aylık 1.7 milyar metreküp Rus LNG ithalatını başka yerlere kaydıracaktır. Bu, özellikle Çin karantinaya girip çıkarken, dikkat çekici bir fark yaratmayacak ve böylece Avrupa için LNG teslimatlarını daha müsait hale getirecektir. Rusham petrolü ve ürünlerine bir yasak konusuna gelince, çoğunlukla Asya’da ve bazıları da Akdeniz, Afrika ve Latin Amerika’da olmak üzere bu bölgelerde alıcı bulmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Ancak hata yapmamak gerek. Dünyanın en büyük ikinci ham petrol ithalatçısı olan AB’nin susuzluğunu ve satın alma gücünü değiştirmek kolay olmayacaktır.

EN ÇOK HİNDİSTAN, ÇİN VE TÜRKİYE ALIYOR

2021 yılında, Rusya’nın günlük 5.5 milyon varillik ham petrol ihracatı, artı 1 milyon varil/gün dizelinin 2.8 milyon varil/günlük miktarını Avrupa tüketti. Şimdiye kadar, Rus enerji ihracatı, Avrupa’nın 1 milyon varil/gün kadar tüketimi azalmasına rağmen, ihracat savaşının başından bu yana azalmadan akmaya devam ediyor. Ve bu ihracatın çoğunluğu Hindistan, Çin ve Türkiye tarafından alınıyor. Bu tablonun nasıl sonuçlanacağını Ocak ayında öğreneceğiz. Buradaki açık risk, Çin’in, Avrupa’dakine benzer bir enerji bağımlılığı sorunu yaşamamak için belirli bir miktarın üzerinde satın alım yapmaması olur. Haziran ayında Çin, iki Rus boru hattından günde 800 milyon varil ve ek olarak deniz yoluyla 1 milyon varil ithalat yaptı, bu da 2021’e kıyasla 300 bin varil/gün daha fazlaydı. Bu resimde, Rusya, Çin’in toplam ithalatının yüzde 13’ünü sağladığını gösteriyor. Çin 1 milyon varil/gün daha Rusya’dan alabilir mi? Elbette. Bunu yapar mı peki? Bilmiyorum.

DAHA AZ RUS PETROLÜ DAHA YÜKSEK FİYAT

Aralık ayına geldiğimizde ise, Rusya’nın yaptırım dışı tutulan Druzhba boru hattı ithalatı düşüldükten sonra, yaklaşık 1.7 milyon varil/günlük ham petrolü için yeni bir alıcı bulmak zorunda kalacak. Şubat ayına geldiğimizde ise, 1 milyon varil/gün daha dizelin yeniden başka bir yere yönlendirilmesi gerekecek. Hindistan şu an satın aldığı 700-800 bin varil/günlük miktarın üstünde almak için daha fazla kapasiteye sahip olmayacak. Bu sebeple, Rusya’nın günde 1 milyon varile kadar olan ham petrol üretimini kapatmak zorunda kalması olası. Daha az Rus petrolü dünyada satılırsa, bu da fiyatların daha yükseleceği anlamına gelir. Öte yandan, dünyanın çoğunluğunun resesyona girmek üzere olduğunu da hatırlamakta fayda var. Bu yüzden fiyatlar önce düşüp, ardından da tekrar yükselebilir. Zaman gösterecek.

AVRUPA’NIN SORUNU ARZ TARAFINDA

AB’nin yenilenebilirden elektrik üreticilerine tavan fiyat ve fosil yakıt üreticilerinden vergi alınması gibi adımlarla enerji piyasalarına da hiç olmadığı kadar müdahale var. Bu müdahalelerin enerji piyasalarına nasıl etkisi olur? Mevcut koşullardan orantısız bir şekilde yararlansa da tüketicilerinversiyonuna” doğru kötüleştiği konusunda da uyarıda bulunmuştu. Bakan haklı. En doğru ve açıkça bu şekilde ifade edilir. Ya teminat gereksinimlerini kaldırın ya da kamu garantisi verin, problem çözülür!

AB İKLİM YASALARI YANLIŞ

Bu arada, AB Komisyonu sadece Avrupa kaynakların keserek, küresel karbondioksit emisyonlarını düşürmeye çalışması da yanlış bir yoldu. Benzer şekilde, çok yüksek enerji faturalarından kaynaklanan rekabetçi olmayan birim maliyetler, gelecekteki emisyonu azaltmak için teknolojik inovasyon konusunda da sanayiye fırsat vermeyecektir. Aksine bu, üretimi Avrupa’dan daha düşük çevre standartlarına sahip ülkelere kaydıracak ve genel olarak da karbondioksit emisyonları da artacaktır. Bu da iklim için iyi olmaz. Bu açıdan, AB iklim yasaları kesinlikle yanlış.

PARA BASMA VE SÜBVANSİYON İŞE YARAMAZ

Son olarak, bir stagflasyon ortamında, son 30 yılın para basma çözümü de işe yaramaz. Aksine bu yöntem, yangına benzin döker. Bu nedenle, ne Avrupa Birliği ne ABD ne de Japonya’nın, sonsuza kadar tüketici faturalarını sübvanse edemez. Dolayısıyla, önerilen reçeteler arz yönünü ele almadan, sorunlar kendi kendine çözülmeyecektir. Bu yüzden, seçmenler farklı politika, farklı iklim hedefleri ve insanların refahını uzun vadede (ki burada 30 yıl değil, 100 yıl gibi bir zamandan bahsediyoruz) dengeleyen politikalara oy verene kadar, en olası yol krizin daha da uzun süreceğidir. Bu süreç de büyük ihtimalle başladı. Ancak elbette zaman alacak.



Çok Okunanlar

2024-09-21 00:39:55