Yazarlar >> Milliyet


‘Mürekkep biterse korkusuyla yaşıyorum’


Link [2022-09-04 14:56:20]



Yaptığı işin felsefesini düşünen sanatçılardan birini tanımak için bu hafta Serkan Akyol ile konuştum. Kendisi sıradan bir çizer değil aynı zamanda çok yetenekli bir tasarımcı ve koleksiyoner

Avukat Bülent Ünlü ile yaptığım röportajda masadaki bir kalemliğin üzerinde enfes bir çizim gördüm. Kimin tasarımı olduğunu sorduğumda Bülent Bey, çizer Serkan Akyol’dan övgüyle söz etti. Ben de merak ettim ve aradım. Sonrasında kendimi Kadıköy’de küçük bir dükkânda buldum, camekanın üzerinde Atelier Mono yazıyordu. İçeride yüzlerce kurşunkalem vardı, bir rafta versatillerin arasında tasarım harikası ağır pirinç kalemtıraşları inceledim. Böyle bakıldığında Atelier Mono bir kırtasiyeye benziyor ama tam değil. İçerisi aynı zamanda bir sanat galerisi gibi, rengarenk çantaların, kalemliklerin ve defterlerin her birinin üzerinde çizimler, duvarda da resimler var. Bir duvar ise kitaplarla dolu. Dükkânda, bilgisayar çantasından sırt çantasına kadar her şey özgün tasarım ürünü. Değişmeyen tek şey ise her ürünün arkasında Serkan Akyol’un olması. Vitrinin hemen arkasındaki masada oturup konuşmaya başladık, o arada Serkan Bey kalemliklerini çıkardı ve birbirinden güzel kalemleri masanın üzerine dizmeye başladı. Anladım ki her bir kalem zevk sahibi ve kültürlü biri tarafından özenle seçilmiş ve sanatçının güvenini kazanmış.

Serkan Bey, yazıya ve çiziye ilginiz ne zaman başladı?

Okumayı yazmayı daha okula başlamadan öğrenmiştim. Okula başlamamla resim ile ilgili temeller de atılmış oldu ama esas temeller desen hocam olan Serkan Gönenç sayesinde oldu. O beni yönlendirdi. Sahne kostüm dekor tasarımı okudum.

Sizde anısı olan ilk kalemi hatırlıyor musunuz?

Öğrenciyken kullandığım Rotring Tikky serisi kalemi halen kullanıyorum, nasıl olduysa ne bozuldu ne de kayboldu yıllarca benimle sürüklendi. İlk dolmakalemim ise Lamy Safari EF uçlu bir kalemdi ama onunla çok rahat edemedim daha sonrasında Bomonti antika pazarından bulduğum bir Pelikan 400N ile aslında keyif aldığım ilk dolmakalemimi almış oldum. Dolmakalem biriktirmeye ciddi ilgim ise koleksiyoner Meriç Atuna sayesinde başladı. Antika pazarlarını geziyorum, kalemden mürekkep şişesine kadar çeşitli yazı araç gereçleriyle resim topluyorum.

Yazı-çizi araç gereçleri toplamaya nasıl başladınız?

Mesleki olarak zaten mecburen çok uzun zamandır alıyordum. Alet işler el övünür dedikleri çok doğru ben iş yaparken ilerlemek ve istediğimi tam olarak yapabilmek için ne gerekiyorsa düşünmeden çekinmeden alırım. Dolmakalemlerimin çoğalması ve farklı kalemlerle tanışmam Çalakalem grubu sayesinde oldu. Toplantılarda çok farklı kalemleri deneyimledikçe hem kullanım çizgim ortaya çıktı ihtiyaçlarımı karşılayabilecek kalemleri deneyimlemiş olarak daha net bir yoldan ilerledim.

Bazen 10 saat...

Bir kalemi satın alma sürecini anlatır mısınız? Sizi etkileyen şeyler nelerdir?

İşlevsel olarak bakıyorum hâlâ çok az rengine ve benzer özelliklerine tutulup aldığım kalem var. Tabii sevdiğim bir uç ve daha da güzeli istediğim hoşuma giden bir form ve renkteyse daha da güzel oluyor. Benim için önemli olan form, elime oturuyor mu boyut olarak aynı zamanda çok uzun zaman yorulmadan kullanabilecek miyim? Bazen bir dolmakalemi 10 saat kullanıyorum, bu nedenle bir kalemin kullanışlı olup olmadığını söyleyebilirim. Burada iş kolaylaşıyor ikonikleşmiş binlerce üretilmiş Pilot, Parker ve benzeri markaların standart kalemleri üzerinden gidiyorum diyebilirim.

Bir kalemin eski veya yeni olması sizin için önemli mi?

Benim için bir önemi yok, 1900’lerin başından güncel kalemlere kadar çok farklı yıllarda ve farklı markalardan kalemlerim var. Yumuşak oldukları için daha çok altın uçları tercih ediyorum, çelik uçların bıraktığı sesi sevmiyorum kulağımı tırmalıyor.

Dolmakalem çizim yapma tarzınızı etkiledi mi?

Çok etkiledi, eskiden beri bu tür kalemler kullanıyorum, bunu geri alamayacağınız adımlar gibi görüyorum yani attığınız her adım geri dönüşemiyor, geri dönüşemediği için de ondan sonraki yolu belirlemek zorundasınız. Hocam, Prof. Dr. Ozanay’un dediği bir söz vardı, ben onu bir motto gibi düşünüyorum, ‘Biraz da malzemeyi kullan, malzeme sana ne diyor?’ derdi. Ben de burada dolmakalem bana ne diyor diye düşünüyorum öğrendiğim şeylerden biri bu, dolmakalemle bıraktığınız bir iz var ve geriye dönmüyor bu iz, hep ileriye gitmek zorundasınız. Olan her şeyi düzenlemek, çözümlemek ve yeniden yola devam etmek zorundasınız. Dolmakalem işte bu noktada işlerimin ilerlemesi çizgimin oluşması konusunda çok önemli yer tutuyor. Doğu ile Batı arasında büyük bir fark var.

Ne gibi bir fark?

Doğu çok daha değişken bir şey, Batı ise daha sert bir şey, hakikat üzerine kurulu her şey. Hakikat ise nettir ve değişmez. Doğu’da ise kişi bir sabah başka biri olarak uyanabiliyor, böylece öncekinden farklı bir yere gidebiliyor. Kalemle bağlantım da burada ortaya çıkıyor, her şeyi yaşıyormuşum gibi hissediyorum, durduramadığım bir şey gibi bundan keyif alıyorum. Ben Doğu’dayım, hayatla olan bağım değişken.

Çizim yaparken kurşunkalem kullanmıyorsunuz o zaman?

Sadece kitapların altını çizerken ve çocuklarla ilgili bir şeyler yapacaksam kurşunkalem kullanıyorum.

Avrupa ile Uzakdoğu üretimi kalemler arasında fark var mı?

Benzer dönemlerde üretilen kalemlerin benzer tasarımlar taşıdıklarına inanıyorum. Avrupa kalemleri, Japon kalemlerine göre daha kalın bu da daha günlük kullanıma dönük ya da alfabenin farklılığından olabilir ihtiyaca dönük oluşturulan uçlardan kaynaklı farklılıklar olmuş olabilir.

Mürekkepte tercih ettiğiniz özellikler var mı?

Saflıklarının yüksek olması gerekiyor. Çok renkli şeyleri sevsem de iş için kullandığım kalemlerimin üçü dışında hepsinde siyah mürekkep vardır. Genelde Parker ya da Waterman mürekkeplerini kullanıyorum. Aurora Black çok hoşuma gidiyor ve Graf von Faber Castell’in kurşunkaleme benzer bir rengi olan Stone Grey mürekkebine bayılıyorum.

Serkan Akyol’un çizimlerinden biri

Defterini kendi yaptırıyor

Defterin kalitesi sizin için önemli olmalı.

Önceden defterleri hep dışarıdan alıyordum. Baktım tam istediğim boyut ve ağırlıkta eskiz defteri bulamıyorum ozaman ben de yüksek gramajlı kâğıt alıp kendim defter yaptırmaya başladım. Kâğıdı tabaka halinde alıp yaptırıyorum. Suluboyadan dolmakalem mürekkebine kadar her şeyi kullanabiliyorum.

Kişiye özel kalemlik isteyen oluyor mu?

Evet günlük kullanıma yönelik birçok ürün var ama kişiye özel bir şey yapmıyoruz. Çizimlerimden ve belirlediğimiz çizimlerimi istediğimiz ürünler üzerinde uyguluyoruz.

Çizim yapıyorsunuz, fotoğraf çekiyorsunuz, kitaplara düşkünsünüz ve dolmakalem biriktiriyorsunuz. Bu merakların ortak bir yanı olabilir mi?

Ortak yanları hepsinin beni ben yapan şeyler olmasıdır. Biriktirmek demiyorum buna sevdiğim şeylerin bir adım daha yakınımda olmasından hoşlanıyorum diyebilirim. Fotoğrafla ilgileniyorum, mekanik fotoğraf makinası tamiri de yapıyorum. Manga okuyor, anime izliyorum. Çizim yapmayı, kitap okumayı seviyorum. Bir yazarı okumak için bütün kitaplarını öncesinde alıyorum öyle bir yol izliyorum. Kullanmadığım bir kalemi hayatımda çok tutmak istemiyorum.

O kalemi bir dahakullanmam

Günlük kullanım için yanınızda taşıdığınız bir kalem var mı?

Bunu nasıl sınırlandıracağımı bilmiyorum haneberduş gibiyim birçok kalem ile günümü geçiriyorum. Çantamda 15 civarında kalem oluyor, ya birinde mürekkep biterse diye bir korku ile yaşıyorum. Kurşunkalem için kalem açacağından kuruboya kalemlere ve fırçalara kadar bir sürü şey taşıyorum. Çizim için en başta Pilot Custom 74 var, ilk aldığımda ucu keyifli değildi, Murat Usta akışkanlığını düzenledi, akıcı çalışan bir ucu var şimdi. Çizimlerimin çoğuna onunla başlıyorum, bitirmesem de başlangıç noktası oluyor. Parker Duofold var turuncu renkli, çizim için en sevdiğim kalemlerden biri hafif esnek bir ucu var inanılmaz hoşuma gidiyor. Kaweco ve Pilot Urushi kalemlerim var onları da çizim yaparken bolca kullanıyorum. Uç esnekliğinin ayarlanabildiği Pilot Justus 95 ve iki farklı uç sistemiyle Salior Naginata ve Pilot Namiki Falcon var. Pelikan 100N var, İkinci Dünya Savaşı öncesi hükümetin altın uç kullanımı yasakladığı bir dönemde üretilen bir kalem. Günlük yazılarımı yazmak için bu aralar bir adet markasız Alman kalem bununla Montblanc 146 kullanıyorum.

Bir ritüeliniz var mı?

Aldığım her dolmakalemle önce muhakkak bir çizim bitiriyorum, çizimi bitiremezsem o kalemi bir daha kullanmıyorum ve elimden çıkartıyorum.



Çok Okunanlar

2024-09-22 08:40:54