Yazarlar >> Milliyet


Kimse elini sürmesin caretta yolu biliyor!


Link [2022-07-28 11:28:19]



Caretta caretta yavruları, yumurtadan çıkmaya başladı. Ancak yavruları tutup denize atmak ölümlerine neden oluyor. Onlar ‘içlerindeki pusulayla’ yolu kendileri bulur. Denize ulaşanlar yeniden sahillerimize gelip yumurtabırakacaklar.

Türkiye’nin önemli zenginliklerinden caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının yavruları denize ulaşmaya başladı.

10 Temmuz’dan itibaren Dalyan İztuzu plajında gerçekleşen ‘vuslat’ süresince 25 binden fazla, belki 30 bine yakın kaplumbağa yaşama atılacak. Bu öyle güzel bir hikaye, öyle anlamlı bir döngü ki, bunların birçoğu 25 yıl sonra aynı plaja dönecek ve o da yavrulayacak. Yeter ki onlara zarar vermeyelim.

Yani neredeyse 9 bin, 9 bin 200 günde devri alem. Jules Verne’in‘80 Günde Devri Alem’ kitabını anımsatırcasına… Aynı topraklarda doğurganlık ve bir neslin devamı… Onun için alınacak önlemler çok önemli.

Bir kere İztuzu plajında zaman zaman kaçak ve yasadışı sergilenen arabalı maganda şov mutlaka önlenmeli. Net cezalar uygulanmalı. Giriş çıkışlar denetlenmeli ve yavrulara müdahale edilmemeli. Kendileri suya ulaşıyor, hem yer saptayarak, hem güç toplayarak… Onları tutup denize atmak doğal dengeyi bozduğu için ölüm nedeni. Yazık! Çevre işletmelerde beyaz ışık kontrolü önemli. Hatta mümkünse bir süre kırmızı ışık... Yanlışlıkla deniz diye karaya yürüyüp can vermesinler.

Dalyan, Fethiye ve Sarıgerme’de 500’e yakın yuva var.Pamukkale Üniversitesi öğretim üyesi ve Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi (DEKAMER) Başkanı Prof. Dr. Yakup Kaska, bu konuda büyük emekleri olan saygın bir bilim insanı. Onunla konuştum. Çalışmalar yoğun, çünkü yavru çıkışları sürüyor:

“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle özel çevre koruma bölgelerinde deniz kaplumbağalarının korunmasına yönelik koruma ve izleme çalışmalarımız başarıyla yürüyor. Gece kumsala girişin yasak olması güzel bir koruma uygulaması ve dünyaya da örnek. Akdeniz sahillerinin diğer kesimlerinde de bu koruma çabaları artırılabilir. Kumsaldaki ve denizdeki olumsuzluklar giderildikçe sonuçlar elbette daha iyi olacak. Denizdeki ölümlerin azaltılması için de C şeklinde olta kullanımı ve ağ denetimi yararlı olacaktır.”

Dünyanın gözü kulağı Dalyan’da. Güzel haberler çağdaş Türkiye adına da ciddi bir puan.

Tırtıllarla topyekün mücadele

Trakya’dan Marmara’ya yönelen tırtıl tehdidi, gerçekten büyük felaket. Ekolojik dengeyi bozmamızın sonuçları… Kişisel önlemler, yer yer yapılan çabalar yeterli olamıyor, topyekün mücadele şart. Üstelik devletin de koordinasyonu… İlk aşamada yoğun bir ilaçlama konusunda... Özellikle de drone destekli mücadele... Gecikmeden, ürünler daha çok zarar görmeden tarım il ve ilçe müdürüklerinden, ziraat mühendisleri odalarından yoğun destek alınabilir.

İşin boyutunun ne denli ciddi olduğunu hatırlatmak için geçmişten örnek vermek isterim. Milliyet’te genç gazetecilik günlerimde benzer bir felaket Uşak’ta yaşanmıştı. Yıl 1992-1993 olmalı. Tarlaları istila eden tırtıllar önüne gelen ne varsa yiyip tüketmiş, telef etmişti. Buğday, arpa, nohut, ceviz, kimyon... Üreticinin yaşadığı sıkıntıyı gözlemlemiştik. Şimdi felaket başında önlenebilir. Zamanında ve etkin mücadele ile... Bilimsel yöntemlerle...

Şimdi fındık zamanı

Karadeniz’de birçok ailenin geçim kaynağı fındıkta hasat yaklaşıyor. Rekolte tamamlandı. TÜİK ve bakanlık rakamları arasında 30 bin tonluk bir fark olsa da 750 bin ton aşıldı gibi. Geçen yıldan 100-120 bin ton bir stok olduğunu biliyorum.

Bu yıl özellikle çikolata sanayiinde bir daralma olur mu? Büyük alıcı Ferrero nasıl bir yaklaşım sergiler? Talepazalır mı? Herkeste bu endişe var. Gözlerfiyatta.

Gübre kullanımında yaşanan sorunlar nedeniyle bazı yerlerde üretim ve kalite sıkıntısı oldu. Yine de umutlar sıcak. 70 lirayı telaffuz edenler de var, geçen yılı baz alıp, “50 lira ya da 53 lira olur” diyenler de. Doğrudan destekler ne kadar artacak? Doğu ve batı arasındaki maliyet farkı gözetilecek mi? Büyük usta, rahmetli Sadullah Usumi ekolünden gelen biri olarak ben hem temkinli, hem üreticiden yanayım. 58-60 liranın altındaki fiyatın üreticiyi mutlu etmeyeceğini görüyorum.

Kooperatifçiliğin efsanesine saygıyla...

Değerli devlet adamı Bülent Ecevit’in genç Gümrük ve Tekel Bakanı idi. Uzun yıllar ‘kooperatifçiliğin babası, piri’ olarak da anıldı. Çiftçiyle, köylüyle iç içe bir yaşam sürdü. Onun bakanlığı döneminde uygulanan tarım politikaları ve yüksek başfiyatla üretici en verimli ve mutlu günlerini yaşadı. Ölümünün üzerinden 30 yıl geçmiş. Ah yıllar!

Ben Bakanlığı dönemini hatırlamıyorum. Yaptıkları ortada, anlatılanlar da... Ama sonraki süreçte siyaset yaparken Milliyet Büroda sık sık ağırladım, güzel ve önemli anılarını dinleme şansı yakaladım. İşi gücü tarımsal gelişim, köylünün kalkınması ve kooperatifçiliğin geliştirilmesiydi.

Zaman onu haklı çıkardı. Bugün aynı şeyleri yazıp söylüyoruz.

Türkiye’nin yetiştirdiği önemli siyasetçilerden, bugün İzmir’in saygın yerleşim noktası Bademler’in yaratıcısı Mahmut Türkmenoğlu’nun şu sözleri çok değerli:

“Kooperatif, köyün kalkınmasını ve köylünün aracı ve tefeciden kurtarılarak ekonomik yönden örgütlenmesini sağlayan en etkili araçtır. Gelişim ve kalkınma için çözüm budur. Bizim anladığımız gerçek kooperatif köylünün kendi yönettiği, kendi kendini geliştirdiği ve denetlediği yapıdır.”



Çok Okunanlar

2024-09-23 10:30:41