Yazarlar >> Milliyet


Kapatılan şirket nasıl canlanır?


Link [2022-12-10 10:52:19]



Tasfiye edilip ticaret sicilinden silinen bir şirket için, yönetim kurulu üyeleri, şirket ortakları, hissedarlar, ticari alacağı olanlar, tazminatını ve ücretini alamayan işçiler mahkemeye başvurarak şirketin yeniden ticaret siciline tescilini isteyebilir.

Her canlı ölümlüdür. Canlıların ne kadar yaşayacağı önceden bilinemez. Bu yüzden biz hukukta bir sözleşmenin süresi bir kişinin ölümüne bağlı olarak yapılmışsa, bir kişi ölünceye kadar geçerli olmak üzere yapılmışsa, o sözleşmeye belirsiz süreli sözleşme deriz.

Canlılar gibi, tüzel kişilerin, şirketlerin de bir sonu olur. Şirketin ne zaman sona ereceği ana sözleşmesinde yazıyorsa, şirketin ‘vadesi’ o süre kadardır. Şirket sona ermemiş gibi faaliyetine devam etmesi durumu hariç.

Elbette şirketi belirsiz süreli kurmak da mümkün. Gerçi ticaret sicili sisteminin bazen en fazla 99 yıl süreli şirket kurulmasına izin verdiği söylenir ama yasal olarak süresiz şirket, belirsiz süreli şirket kurmak mümkündür.

Şirketler ya kendiliğinden sona erer, infisah eder, ya da yetkili organının, genel kurulunun kararı, bir mahkeme kararı ya da idari kararla fesih olur.

Tüzel kişilik süresi

Sona eren şirketin tüzel kişiliği hemen ‘ölmez’, tasfiyeye girer, tasfiye sonucunda ticaret sicilinden silindiği anda, şirketin tüzel kişiliği de sona erer, ‘ölür’, hukuk dünyasından yok olur. Aramızda kalsın, bazı mahkeme kararlarında kapanan, ticaretten silinen şirketlerin tüzel kişiliklerinin tasfiye dışı kalmış malvarlıkları, alacakları olduğu sürece sona ermeyeceği söyleniyor, ama bu hukuken tartışmalı bir görüş.

Kısaca, şirketler ticaret siciline tescil ile doğarlar, sicilden silindikleri anda da ‘ölürler’, sona ererler. Adi şirket başka; onun zaten tüzel kişiliği hiçbir zaman yoktur.

Şirket tüzel kişilikleri adına ve hesabına bütün hukuki işlemleri, yetkili organları veya temsilcileri yapar. Tasfiyeye giren şirketlerin tasfiye işlemlerini ise tasfiye görevlileri, tasfiye memurları yapar. Tasfiye sonucu şirketin mal varlığı paraya çevrilip alacak borç durumuna göre dağıtılır, kalan bir şey olursa da ortaklarına sermaye payları oranında iade edilir.

Örnek bir olay

Geçen hafta tekstil şirketi olan Burçin Hanım aradı. Zamanında büyük bir tekstil ihracaatçısı şirkete yüklü miktarda mal verdiğini, parasını alamadığını, şirketin tasfiye olduğunu, ticaret sicilinden silinerek kapandığını, çok azını tahsil edebildiği parasının da böylece battığını söyledi.

Fakat sonradan ortaya çıkmış ki, kapanan ihracaatçı şirketin yurtdışından yüklü miktarda alacağı olan şirketin borcunu ödemek istediğini, fakat ihracatçı şirket kapandığı için borcunu nereye, kime ödeyeceğini bilemediğini, şirketin eski yöneticilerine de ulaşılmadığı bilgisi gelmiş. Hatta nasıl olmuşsa artık, batan şirketin envanterinde gözükmediği için tasfiyede dikkate alınmayan büyük bir de tarım arazisi olduğu tespit edilmiş.

Geçici tüzel kişilik

Burçin Hanım bu batan şirketin tasfiyeye girmeyen ve fakat sonradan ortaya çıkan taşınmazını ve yabancı ihracatçı şirketin ödeyeceği borcu nasıl tahsil edebileceklerini ve kendi alacaklarını alabileceklerini sordu.

Burçin Hanım’ın bilmesi gereken şudur; bir taşınmaz var ve para alacağı var, ama taşınmazın sahibi ve paranın alacaklısı tüzel kişilik yok, ölmüş. ‘Ölü’ tüzel kişiler bir taşınmazın mülkiyet hakkına sahip olamaz, bir paranın alacaklısı da olamaz.

O zaman yapılması gereken, bu ‘ölü’ şirketi yeniden canlandırmak; hukuki ifadeyle, ticaret sicilinden silinerek sona eren bu şirketi, yeniden tescil ettirerek geçici bir tüzel kişilik kazandırıp, zamanında tasfiye dışı kaldığı tespit edilen taşınmazı ve diğer alacaklarını da tasfiye etmek.

Peki bu mümkün mü? Evet, mümkün! Eski Ticaret Kanunu’nda düzenlenmeyen ama uygulamada şirketin ihyası dediğimiz olay, yeni Türk Ticaret Kanunu’nun ‘ek tasfiye’ adı altında 547’inci maddesinde düzenlendi, bir hukuki ihtiyaç yasal olarak giderildi.

Artık bir şirketin tasfiyesi kapatılıp, ticaret sicilinden silindikten sonra, zorunlu olduğu anlaşılan durumlarda, kapanan şirketin merkezinin, kayıtlı olduğu ticaret sicilinin bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesinden, şirketin yeniden ticaret siciline tescili istenebiliyor.

İşçiler de başvurabilir

Kimler kapanan şirketin yeniden sicile tescili için mahkemeye başvurma hakkına sahip derseniz; yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar olarak sıralayabiliriz. Bu alacaklıları sadece ticari alacaklı olarak algılamayalım, tazminatını ve ücretini alamayan işçiler de alacaklıdır.

Ticaret mahkemesi, şirketin yeniden tescili istemini yerinde bulursa, kanun ‘kanaat getirirse’ diyor, şirketin yeniden tesciline karar veriyor.

Mahkeme şirketin yeniden tesciline karar verirken aynı zamanda zorunlu olarak yapılması gereken işlem ve tasfiye işlemlerini kimin yapacağına da karar veriyor. Bunlar genellikle son tasfiye memurları oluyor ama onlar yoksa, yeni birkaç kişiyi de tasfiye işlemlerini yapmak üzere atayabiliyor.

Burçin Hanım’ın olayında, Burçin Hanım’ın tasfiye sonucu alacağını alamadığını ve sonradan tasfiyeye girmesi gerekirken tasfiye dışı kalmış taşınmazı ve yabancı şirketin ödemek istediği borcu kanıtlar delillerle, ‘alacaklı’ sıfatı ile mahkemeye başvurması ve şirketin yeniden tescilini istemesi gerekiyor.

Mahkeme bu kanıtların, şirketin yeniden sicile tescili için yeterli olduğuna kanaat getirirse, şirketin tesciline karar veriyor.

Yeniden ticaret yapamaz

Unutmadan söyleyeyim ki, bu dava hasımsız dava değildir, ek tasfiye, ihya davasının mutlaka ticaret siciline karşı açılması gerekir.

Kapanan şirket ek tasfiye için yeniden ticaret siciline tescil edildiğinde, iyi bir fırsat yakaladığında yeniden ticaret yapabilir mi, diye de sorabilirdi Burçin Hanım. Ben de şöyle derdim; hayır Burçin Hanım, kapanmış bir şirket ek tasfiye için, ihya edilerek yeniden ticaret siciline tescil edilirse, asla yeniden eski ticari faaliyetlerine devam edemez. Sadece ek tasfiye için zorunlu işlemleri yapar; sizin olayınızda bu, sonradan ortaya çıkan taşınmazı satmak ve parasını şirketin alacaklılarına ödemek, yabancı şirketten olan alacağını tahsil edip, yine ödenmeyen borçlarını ödemek şeklinde olur. Bu şekilde tasfiye işlemlerini tamamlamak gerekir.

Yani sevgili Burçin Hanım, belirli bir ek tasfiye işlemi için ihya edilen kapanmış bir şirket, sadece o ek tasfiyenin amacıyla sınırlı işlemleri yapabilir, bunu dışında iş ve işlemler yapamaz. Yeniden sizin olayınıza dönersek, mahkeme kararıyla yeniden sicile tescil edilen şirketin ikinci bir taşınmazının da bulunduğu tespit edilirse, bu ikinci taşınmazı dahi hazır başlayan ek tasfiye işlemine dahil edemez, ikinci taşınmaz için de yeniden bir mahkemenin ihya kararı gerekli.

Hukuk böyle sıkıdır Burçin Hanım, yapacak bir şey yok, uyalım lütfen!



Çok Okunanlar

2024-09-19 01:44:36