Yazarlar >> Milliyet


Jeff Koons’un tevazusu


Link [2022-09-21 20:50:57]



İstanbul kültür-sanat hayatının içinde olanlar için çok yorucu bir haftaydı.

İstanbul Bienali’nin açılışı, sergileri, partileri, Contemporary Istanbul’un açılışı, Lucca’dan Sail Loft’a açık hava mekânlarında sosyalleşme ve gündüzleri şehrin dört bir yanına yayılan sergileri gezip geceleri daha birçok ev partisine yetişmekten herkes yorgun düştü.

Her ne kadar her yıl aynı şeyleri söylesek de, bu koşturmaya alışık olsak da bu yıl sanki bir tık daha fazlaydı bu kadar çok etkinliğin aynı zamana denk getirilmesi.

Bu yılın en sevindirici yanı şehirde daha fazla yabancının olmasıydı.

Tüm bu koşturma arasında beni en çok etkileyen BMW Türkiye ve Borusan Otomotiv’in davetiyle İstanbul’a gelen ve kendi imzasını attığı otomobili Contemporary Istanbul’da sergileyen Jeff Koons oldu.

Hayır, Jeff Koons’un sanatı değil, tevazusuydu beni asıl etkileyen.

Mandarin Oriental’de Jeff Koons’un ağzından kariyerini ve iş birliklerini dinledikten sonra kendisi ve eşiyle birlikte tekneyle Contemporary Istanbul’un gerçekleştiği Tersane İstanbul’a geçtik.

Yol boyunca Jeff Koons’la sohbet etme şansımız oldu, sağ elinin işaret parmağını kırmasından gece yatarken ne kadar zorlandığına, ilk defa geldiği İstanbul’dan ne kadar etkilendiğine, NASA’dan uzaya gitme teklifi almasına ve uzaya çok gitmek istemesine rağmen bu kadar zaman kaybedemeyeceğini ve stüdyosunu bu kadar zaman bırakamayacağı için üzülerek reddetmek zorunda kaldığından heykellerini NFT’ye dönüştürme aşamasına kadar birçok farklı konu konuştuk.

Tabii bu sırada Jeff Koons sürekli telefonuyla fotoğraf çekti, hem İstanbul manzarasını hem de bizi ve eşini görüntüledi ve sık sık gördüğü tarihi eserler hakkında bilgi sordu.

Tüm bu sohbet sırasında o kadar mütevazıydı ki kendisinin yaşayan en pahalı sanatçı unvanına sahip olduğunu tamamen unutturdu.

Teknede servis yapan görevliyle de iş birliği yaptığı uluslararası firmanın üst düzey yöneticileriyle de aynı içtenlikle konuştu.

Kimseye tepeden bakmadı, kimseye kapris yapmadı, kimseyi kırmadı.

Tam aksine, merakı ve ilgisiyle karşısındaki herkese kendini önemli hissettirdi.

Zaten sanatıyla ilgili konuşurken de hep yaptıklarını başkalarıyla paylaşmanın ona verdiği mutluluğun altını çizdi.

İyi kalpli ve başkalarına saygılı olmanın dersini verdi.

Tersane İstanbul’a yanaştığımızda tekneden inerken fotoğrafçılar sardı etrafımızı.

Sonra da Jeff Koons imzalı otomobilin standında ve Contemporary Istanbul kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Ali Güreli’yle yaptığı sohbette de hıncahınç kalabalık vardı.

Jeff Koons, tüm bu ilgiyi de son derece sadeliğiyle ve aynı alçak gönüllüğüyle yönetti.

Daha sonra tüm bu kültür-sanat maratonunda karşılaştıklarımızı düşününce bir kez daha değerini anladım Jeff Koons’un tevazusunun.

Çağdaş sanat dünyasında yaptıklarından da daha değerli bu aslında.

Çünkü genelde aksi olur, yaratıcı isimlerle tanıştığınızda büyük hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, en beğendiğiniz yazar ya da yönetmenin eserini bir daha görmek bile istemeyecek hâle çok kısa sürede gelebilirsiniz.

Üstelik sadece yaratıcı isimler de değil, yaratıcı ya da üretken olmayan birçok kişide de büyük hayal kırıklığı yaşayabiliyorsunuz.

İşte o yüzden, bu haftadan geriye kalan ve yerli çağdaş sanat dünyamızın en çok ders alması gereken şey kesinlikle Jeff Koons’un tevazusu.



Çok Okunanlar

2024-09-21 21:05:08