Muristek
YELİZ BOZKURT-Erkan Petekkaya, şu sıralar ‘O Kız’ dizisiyle evlerimize konuk oluyor. Yapımda başrolü Sezin Akbaşoğulları, Cengiz Orhonlu ve Dilin Döğer’le paylaşan oyuncu, doğum kazası yüzünden zihni beş yaşında kalmış Kadir’i canlandırıyor. Rolün ilk başta kendisini korkuttuğunu ifade eden Petekkaya, ‘O Kız’ı, hayatını ve sosyal medyaya bakış açısını Milliyet Sanat’a anlattı.
*Zor bir rolün altından başarıyla kalkıyorsunuz. Bu projeye başlarken nasıl bir zihinsel ve ruhsal yolculuk yaşadınız?
Bu rol teklif edildiğinde çok korktum. “Bu rolü oynayamam” dedim. Ama bir şekilde hem ikna edildim hem de kendimi oynayacağıma ikna ettim. Bıçaksırtı ve zor bir rol. Daha önce oynadığım rollerde kendi içimden, bedenimden bir şeyler çıkarıp, gözlemlerimle, aklımla, yetenek ve öngörümle yaşadıklarımı da birleştirip, bir karakter çıkarabiliyordum. Ama bu çok hassas bir konu.
*Peki Erkan’dan Kadir’i nasıl çıkardınız?
Kadir karakteri gibi rahatsızlığı olan kardeşlerimizin eğitim aldıkları bir merkeze gittim. Onlarla tanışıp, derslerine girdim. Oturdum sohbet ettim, gördüm, tanımaya çalıştım. Sonunda hepsinin bir melek olduğunu anladım. Ve ben hayatımda ilk defa melek gördüm. Çünkü kalplerinde zerre kötülük yoktu. Daha sonra üç ay nefes almadan, yalnız olarak bu role çalıştım. Doktorlarla konuştum, fikirlerini aldım. Bir meleği oynamak gerçekten çok zor bir şey. Ayrıca onlara yeteri kadar özen gösterilmiyor. Gerekli eğitim ne yazık ki verilemiyor. Ve en zoru da bu insanlar hor görülüyor. Umarım bu dizi bazılarının kalplerine ışık olur.
*Başarılı olmak bir ekip işi. Nasıl bir ekibiniz var?
İnsanlar sürekli aynı şeyleri izlemeye alıştıkları için farklı bir şey gördüklerinde biraz şaşırdıklarının biz de farkındayız. Reytingler gösteriyor ki seyirci bizi sevdi. Bizim hikâyemiz daha başlamadı bile... Çok iyi oyuncularla çalışıyorum. Dizimizin başarılı olmasının sebeplerinden biri de bu. Kaç dizi yaptığımı ben bile bilmiyorum ama böyle bir ekip uyumu yakalamak çok enderdir. Bu rolü neden kabul ettiğimi soranlar oldu.
*Ama siz bir oyuncusunuz...
Öyle ama oyuncu her rolü oynayamaz ki... Her şey olabilirdi, kariyerimi kaybedebilirdim. Eğer bu rolü başarıyla oynayamasaydım geçmişte yaptığım onlarca iyi işi de çöpe atacaklardı. İşte başta da o sosyal medya bunu yapacaktı. Sosyal medya insanları çok yalnızlaştırdı ve bencilleştirdi. Yalnız, bencil ve korkak yaptı.
*Sosyal medyayı çok kullanmıyorsunuz değil mi?
Sadece Instagram kullanıyorum. Yeteneği olmayanların yetenekli gibi davranmaya çalıştığı, kirli kalplerin çoğaldığı bir dünya hâline geldik. Biz başka bir kuşağız, televizyonun olmadığı günleri biliyoruz. Eskiden böyle insanlar değildik. Ciddi bir kirlenme görüyorum. Biri düştüğünde biz koşup, yardım ederdik. Şimdi düşen birini gördüklerinde telefonla çekiyorlar; intihar edene “Atla!” diyorlar. Şimdi zaman çok korkunç.
‘Sevgi ve saygı kardeş gibiler’
*Kendinizi sıkışmış hissettiğinizde nasıl çıkıyorsunuz bu ruh halinden?
Aileme sarılıyorum. Biz büyük bir aileyiz. Birkaç dostum var. Onlarla vakit geçiriyorum. Çünkü, sevgi olmadan hiçbir şey toparlanamaz. Ama tabii ki saygı da lazım. Sevgi ve saygı kardeş gibiler.
*Siz neleri izlemekten hoşlanırsınız?
Her şeyi izlerim ama bir tek korku filmlerini izleyemiyorum. Bana hiç heyecanlı gelmiyor. Çünkü film olduklarını biliyorum ve korkmuyorum (gülüyor). Ama şu var ki yönetmen Alfred Hitchcock’ın filmlerine bayılırım. Eskiden TRT’de haber öncesi verirlerdi. Hâlâ bazı sahneler aklıma geldiğinde tüylerim diken diken olur. Onun dışında dönem filmlerini çok severim.
‘Keşke o canavarı bulabilsem!’
Reyting canavarına inanıyor musunuz?
Keşke o reyting canavarını bir yerde bulabilsem! Dizinin yayınladığı gece uyumuyoruz ki... Eskiden hangi senaryonun ne kadar iş yapacağını az çok anlayabiliyorduk ama seyirci de değişti. Şimdi anlayamıyoruz. Bildiğiniz, göle maya çalıyoruz. Bazen çok güzel işler reyting yüzünden yok olup gidiyor. Seyircinin de ne istediğini tam olarak anlayamıyoruz. Bazen hiç olmaz dediğiniz şey birinci oluyor.