Eğitim >> Milliyet Eğitim


10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Cevapları: 10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Biryay Yayınları Cevap Anahtarı 2021-2022


Link [2022-01-24 18:51:41]



Edebiyat dersi eğitim öğretim hayatı boyunca öğrencilerin karşısına çıkan alanlardan bir tanesidir. Özellikle merkezi sınavlarda öğrencilerin Türk Dili ve Edebiyatı dersine ihtiyaçlar olur. Edebiyat ders konuları her yıl MEB tarafından açıklanan müfredata göre düzenlenir. 10. sınıf edebiyat dersinde toplamda 9 adet ünite bulunmaktadır.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 15 Cevapları

1. İslam dininin insanlığa verdiği evrensel mesajlar nelerdir? Anlatınız.

Adaletli olma Saygılı olma Hoşgörülü olma Çalışkan olmak Kişi -komşu haklarına uymak Doğadaki tüm canlılara merhametli olmak Beden sağlığına dikkat etmek Ara bozuculuk yapmamak

2. İslamiyet’in Türkler arasında rahatlıkla kabul görmesinin nedenleri neler olabilir? Tartışınız.

Türklerdeki Gök Tanrı inancı ile İslamiyetteki Tek Tanrı inancı arasındaki benzerlik, Türklerdeki cihan hakimiyeti mefkuresi (gaza düşüncesi) ile İslamiyetteki Cihat Anlayışı arasındaki benzerlik, Her iki kültürde de ahiret ve cennet cehennem inançlarının olması, İki kültürde de kurban kesme geleneğinin olması, İki kültürde de temizliğe önem verilmesi, İki kültürde de ruhban sınıfının (ayrıcalıklı din adamları) olmaması, İki kültürde de ahlak kurallarının benzerliği, Abbasilerin Türklere ve Türk kültürüne karşı hoşgörülü tutumu Tüm bu nedenler Türklerin İslamiyeti benimsemesini sağlamıştır.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 19 Cevapları

1. Tarihî olayların edebiyat üzerinde nasıl bir etkisi vardır? Anlatınız.

Tarihi olaylar toplumu dolayısıyla bireyi yani sanatçıyı etkiler bu yüzden tarihi olaylar sanatçı vasıtasıyla eserlere yansır. Edebiyata yansır yani. Örneğin İstanbul’un fethi-Milli mücadele yılları toplumu derinden etkilemiş..bunun üzerine edebiyat ürünlerinde yer almıştır. Yakup Kadri’nin Yaban Romanı M.Akif Ersoy’un meşhur Çanakkale Şehitlerine Şiiri gibi. Tarihi olaylar aynı zamanda edebiyatın kaynağı olabilir. Yani şiire, hikayeye romana, denemeye, makaleye vs. konu olabilir.

2. Türk tarihindeki en önemli üç olay sizce nedir? Açıklayınız.

Orta Asya’daki kültür hazinesi ve Kavimler göçü

İslamiyet’in Kabulü ve Arap dünyasından etkilenme

Anadolu’ya göç ve Batı uygarlığının örnek alınması

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 23 Cevapları

1. Bir milletin kültürel değerleri nesilden nesle nasıl aktarılır? Anlatınız.

Kültür, bir toplumun duyuş, anlayış ve prensiplerinin zaman içinde olgunlaşarak varlığını koruması ve toplum kimliğinin oluşmasıyla meydana gelmektedir. Kültür değerleri norm ve tutumlar olarak nesilden nesle aktarılmaktadır. Bunun için eğitim en önemli araçlardan biri olarak kabul edilmektedir. Kültür değerlerinin eğitim yoluyla gelecek nesillere aktarılması söz konusu olmaktadır. Eğitim kişilerin bilgi, birikim ve yeteneklerinin kültür yoluyla topluma faydalı hale getirilmesi anlamına gelir. Eğitim sayesinde insanlar içinde yaşadıkları toplumun bir parçası olarak toplumsal sorumlulukların yerine gelmesi adına görev alırlar. Bunu da kendi kültürlerini yaşayarak gerçekleştirirler. Bu nedenle kültür ve eğitim ayrılmaz iki parça olarak kabul edilir.

Sözlü ve yazılı edebiyat Gelenek ve görenekler Dil, din Eğitim Aile ve sosyal çevre Tarihi kayıtlarla Müzik gibi yollarla kültür nesilden nesle aktarılır.

2. Bir dilin korunması için bireylere ne tür görevler düşmektedir? Anlatınız.

Dili düzgün kullanmak Dil varlıkları/eserlerini korumak Dilin temel değerlerini bir sonraki nesle aktarmak Dili olumsuz etkileyecek durumlardan kaçınmak

3. Aşağıda “gönül” kelimesi ile yapılan atasözü veya deyimlerden beş tane örnek yazıp anlamını söyleyiniz.

Gönüle girmek Gönül koymak Gönül kırmak Gönül almak Gönül bağlamak

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 30-32 Cevapları

1. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1- Yukarıda verilen metin ve şiirden yola çıkarak edebiyat ve tarih arasındaki ilişkiyi değerlendiriniz.

Tarihle edebiyat arasındaki ilişki iki türlüdür. Birincisi geçmişte yazılmış edebiyat metinlerinin bugün yorumlanmayı bekleyen birer tarihî belge olmaları durumu. İkincisi ise geçmişi konu alan edebiyat metinlerinin bugünün insanı tarafından kaleme alınmasıdır. Her iki durumda da bu edebiyat metinlerini hangi bakış açısı ile değerlendirirsek değerlendirelim bütün görüşlerin öznellikten sıyrılması mümkün değildir. Yukarıdaki parçalarda da toplumu derinden etkileyen önemli tarihi olayların edebi eserlere yansıması vardır. Tarihi olaylar edebiyatta geniş yer tutmaktadır. Edebi eserlerin beslendiği kaynakların başında tarihi olaylar gelmektedir.

2. Türk edebiyatının ana dönemleri nelerdir? Bu dönemlerin ayrılmasında etkili olan unsurlar nelerdir? Açıklayınız.

Edebiyatın Bölümleri

İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı İslamiyet Dönemi Türk Edebiyatı Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı

Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasındaki ölçütleri şu başlıklar altında inceleyebiliriz:

Dil anlayışı Dil coğrafyası Kültürel farklılaşma Dinî hayat Sanat anlayışı

3. Aşağıdaki metinlerin Türk edebiyatının hangi ana dönemlerine ait olduğunu tespit ediniz.

a. Cumhuriyet dönemib. Halk edebiyatı - dini tasavvufu edebiyatc. Divan edebiyatıç. İslamiyet öncesi yazılı dönem

4. Aşağıda verilen eserlerle dönemleri doğru şekilde eşleştiriniz.

a.3, b.4, c.2, ç.1, d.5

a. Divan-ı Hikmet 3. Geçiş Dönemib. Leyla ile Mecnun 4. Divan Edebiyatıc. Kök Türk Kitabeleri 2. Yazılı Dönemç. Alp Er Tunga Sagusu 1. Sözlü Dönem

5. Aşağıda verilen alfabeler ile bunların harflerini doğru şekilde eşleştiriniz.

a.1, b.4, c.2, ç.3

6. Aşağıdaki tabloda boş bırakılan yerleri, Türkiye Türkçesinin tarihî gelişimine göre doğru şekilde doldurunuz.

Eski Türkçe Orta Türkçe Batı Türkçesi Türkiye Türkçesi

7. Aşağıdaki metinde ayraçla boş bırakılan yerlere, uygun noktalama işaretlerini getiriniz.

Türkçe (,) 1300 yıldan fazla bir zamandır yazı dili olarak takip edilebilmektedir (.) Bu özelliğiyle günümüzde konuşur sayısı ve yaygınlığı ön sıralarda bulunan İngilizce (,) Fransızca (,) İtalyanca (,) Almanca ( ,) Japonca gibi dillerden daha erken dönemlere ait belgeleri bulunan Türkçenin (;) yazıyla takip edilemeyen dönemleri de tahminen günümüzden 7-8 bin yıl geriye gitmektedir (.) Bu tahmin (,) şu anki bilgilerimize göre insanlığa yazıyı armağan eden Sümerlerden kalan tabletlerde geçen ve Türkçe ile ortak olan sözler esas alınarak yapılmaktadır (.) Sümerce ile Türkçe arasındaki bu 168 ortak söz ayrıca Türklerin MÖ 4000’li yıllarda Türkiye’nin doğusunda bulunduklarının da bir kanıtıdır (.)

8. Aşağıdaki cümlelerde yazım yanlışlarını bularak düzeltiniz.

Koyu ile belirttiğimiz ve altını çizdiğimiz kelimeler ayrı yazılarak düzeltilecektir.

Türkiye’deki kullanıcılarının dünya ortalamasına göreüstsıralardabulunduğu göz önüne alındığında sosyal medya, Türkçe’nin kullanımı açısından yeni ve yaygın bir ortam olaraköneçıkmaktadır. Sınırlı sayıda harfin kullanılabildiği ortamlarda sözcüklerde ünlü harfleri yazmadan yalnızca ünsüzlerle yazışma, büyük harf ile ilgili kurallara aykırılık, sözcüklerin yazımında özensizlik gibi olumsuzluklar dikkat çekmektedir. Kısa mesajlardaki karakter sınırlaması bahanesiyle ünlü harfleri kullanmadan yazma eğiliminin herhangi bir karakter sınırlaması olmayan akıllı telefonlardaki iletişimuygulamalarındadasürdürülmesidikkatçekicidir.Cep telefonlarındankısamesajgönderirken, sanal ortamdaki söyleşi programlarını kullanırken başvurulan bu kuraldışı yazışma biçimleri sosyal medyada daha hızlı yayılmaktadır. Sanal söyleşide iki kişi arasında kalan yazışma, sosyal medyada paylaşımla yüzlerce, binlerce kişiye ulaşmaktadır.Budasosyal medyanın dilin kullanılması açısından özen gösterilmesi gereken yeni ve önemli bir iletişim ortamı olduğunu göstermektedir.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 30-32 Cevapları

1. Daha önce okuduğunuz veya dinlediğiniz Dede Korkut Hikâyelerinden aklınızda kalan karakterlerin isimlerini ve özelliklerini söyleyiniz.

Deli Dumrul – Deli Dumrul (veya bazı halk hikayelerinde Dumrul Han, Dumrul Bey) – Türk ve Altay mitolojisinde söylencesel metafizik varlıktır. Dumrul veya Tungrul da denir.

Boğaç Han – Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Dede Korkut Kitabı’nın bölümlerinden birini oluşturan öykü.

MeteHan – Mete veya Mao-tun, MÖ 209 – MÖ 174 arasındaki Türk-Hun (Hiung-nu) hükümdarıdır.Oğuz Kağan Destanı’ndaki Oğuz Kağan ile aynı kişi olduğu düşünülmektedir. Babası Teoman’dır.

Bamsı Beyrek (yiğit-savaşçı -cesur biri)

2. Dede Korkut Hikâyelerinden alınan aşağıdaki atasözlerinin anlamını söyleyiniz.

Gönlin yüce tutan erde devlet olmaz.

Kibirli kişiler aslında sandıkları kadar yüce-büyük-zengin değillerdir.

Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana.

Kişi kendi rızkını kazanmalı baba parasına güvenmemeli. Baba parası çabuk tükenir.

Yapa yapa(lapa lapa) karlar yağsa yaza kalmaz.

Yaz gelince kar yazın sıcağına havasına dayanamaz erir.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 40-41 Cevapları

Dede Korkut Hikâyeleri’nde hem destan unsurlarını hem de halk hikâyesinin özelliklerini görmek mümkündür. Dede Korkut Hikâyeleri ile halk hikâyelerinin benzerliklerini biçim ve konu olarak iki grupta değerlendirebiliriz. Biçim olarak her iki anlatmanın da nazım-nesir karışık yazılmış olması en büyük benzerliktir. Dede Korkut Hikâyeleri ile halk hikâyeleri konu bakımından çok benzerdir. Her iki anlatmada da konular kahramanlık veya sevdadır. Her iki hikâyenin kuruluş sistemi, bölüm yapısı ve motifleri aşağı yukarı birbirinin aynısıdır. Kahramanın büyümesi, kahramanlık yapması, âşık olması ve mücadele etmesi bunlardan bazılarıdır. Kahramanların açları doyurması, yanında kırk yiğidin veya kırk ince belli kızın bulunması halk hikâyeleri ile ortak olan unsurlardır.

Metni Anlama ve Çözümleme

1. Okuduğunuz metinden alınan “At ayağı çabuk (yer gibi), ozan dili çevik olur.”, “Baş esen olsa börk bulunmaz mı olur.” atasözlerinin anlamını açıklayınız.

“At ayağı çabuk (yer gibi), ozan dili çevik olur.”

Bu sözle anlatılmak istenen; Atlar nasıl hızlı ise Ozan olan kişinin de dili çeviktir laf oyunları yapar mantık çerçevesinde yeni sözler üretir veya var olan sözlere yeni anlamlar yükler.

“Baş esen olsa börk bulunmaz mıolur.”

Kişinin en önemli işi, sağlığını korumaktır. Sağlığı yerinde olan kişi işsiz kalmaz.

2. Metnin olay örgüsünü özetleyiniz.

Hikâyenin Olay Örgüsü

1 Kanlı Koca’nın oğlunu evlendirmek istemesi

2 Kanlı Koca'nın Kan Turalı için kız beğenmesi

3 Kan Turalı'nın kızı almak için Trabzon'a gitmesi

4 Kan Turalı'nın çadır kurması

5 Kan Turalı’nın tekfurdan kızı istemeye gitmesi

6 Kan Turalı'nın Dövüşmeyi kabul etmesi

7 Kan Turalı'nın Boğayı yenmesi

8 Kan Turalı'nın Aslanı yenmesi

9 Kan Turalı'nın Deveyi Yenmesi

10 Kan Turalı'nın Selcan Hatun'la düşmanları yenerek evlenmesi

3. Aşağıda verilen kahramanların belirgin özelliklerini tabloya yazınız.

Kan Turalı: Çok güçlü, cesur, iman sahibi, savaşta hünerli biridir.Selcen Hatun: Kahraman, gözü pek, cesur hem savaşta hem gururda büyük kahramanlıklar göstermiş bir kadın.

4. “Kanlı Kara Oğlu Kan Turalı” hikâyesindeki olağanüstülükler nelerdir? Anlatınız.

Kan Turalı’nın aslana, boğaya yumruk atması, Kan Turalı’nın hem aslan hem de boğanın derisini iki dakikada yüzebilmesi.

5. Bu hikâyede Türklerin eski yaşam biçimleri ve dinî inanışlarıyla ilgili hangi özellikler görülmektedir? Açıklayınız.

Öncelikle bir iş yapmadan önce besmele ve salavat getirirlermiş. Evlenmek için kahramanlık yapmak gerekmektedir. Türklerin çadır kurma, kopuz çalma. Büyüklere saygılı olma, büyüklerin sözünden çıkmama gibi eski yaşam biçimlerinden örnekler görmekteyiz.

6. Okuduğunuz hikâyeden millî ve manevi değerlere örnekler veriniz.

Ailenin önemi İslami unsurlara verilen değer Evliliğin önemi Büyüklere saygılı olma Büyüklerin sözünden çıkmama

7. Hikâyenin anlatıcı bakış açısı hakkında bilgi vererek bu bakış açısının hikâyenin anlatımını nasıl etkilediğini açıklayınız.

Anlatıcı olayları genelde olduğu gibi aktarırken bazı yerlerde duygularını katmaktan geri durmamıştır. Onun bu şekildeki anlatma yapısı metnin okunurluğunu arttırmıştır.

8. Metinde diyalog kullanılan yerleri tespit ediniz. Bu yöntemin metnin anlatımına etkisini söyleyiniz.

Bu kısımlar metnin akıcılığını arttırmıştır. Bu şekilde yaparak yazar ya da anlatıcı okurun sıkılmasının önüne geçmiş, metin canlılık ve akıcılık kazanmıştır. Böylece metin daha okunur bir yapı kazanmıştır.

“Dede Korkutun Kitabındaki hikâyeleştirilmiş oyun destanların yalın ve çok kolay, basit fakat kesin bir anlatımı vardır. Bu anlatım kolay kolay ne tekrarlanabilir ne de benzetilmeye çalışılabilir, kendine özgüdür ancak. Üstelik kendinden önce yazılı bir benzeri de yoktur. Çok uzun bir geçmişin olanca zenginliğini taşıyan ve yüzyıllardır gelişen bir milletin ortaklaşa yarattığı düşünce yumağından beslenmiş destanlar zinciridir. Çok daha kısaltarak söylemek istersek diyeceğiz ki Dede Korkut, Yunus Emre gibi, Karacaoğlan gibi, Köroğlu gibi milletin özüne karışmış, milletleşmiş ve onda canlı olarak yaşamaya devam eden ruhtur, milletin ruhudur. ”

9. Mustafa Necati Sepetçioğlu, Dede Korkut Hikâyeleri Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun Dede Korkut Hikâyeleri ile ilgili eleştirilerine katılıyor musunuz? Açıklayınız.

Evet, katılıyorum.

10. Dönemin siyasi ve toplumsal şartlarının Dede Korkut Hikâyeleri’ne etkilerini değerlendiriniz.

O dönemin gelenek ve görenekleri bu anlatılarda olduğu gibi karşımıza çıkmaktadır. Mesela Şölenlerde bağlama yani kopuz çalınması, kız isteme geleneği, dinin hayattaki önemi ve yeri, evlenmek için gerekli şartlar gibi her türlü günlük yaşama ait ögeyi görmek mümkündür.

11. Kan Turalı’nın kahramanlığına söz getirmemek için büyük güçlüklere göğüs germesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Açıklayınız.

Türk kültüründe ve töresinde lider kişinin kahraman kişinin adı ve kahramanlığı değerlidir. Bu yüzden tüm önemli isimler de bu şekilde hareket etmiştir. Olumlu değerlendiriyoruz.

Kan Turalı ayağa kalktı. Der: “Bre ben bu devenin burnuna yapışınca o kız sözü ile yapıştı derler, yarın Oğuz eline haber varır, deve elinde kalmıştı kız kurtardı derler, bre kolca kopuzumu çalın övün beni, yaradan kadir Tanrı’ya sığındım, bir erkek deveden döneyim mi, inşallah bunun da başını keseyim.” dedi…Kan Turalı adı güzel Muhammed’e salâvat getirdi, deveye bir tekme vurdu. Deve bağırdı. Bir daha vurdu, deve ayağı üzerinde duramadı yıkıldı. Basıp iki yerden boğazladı. Arkasından iki kayış çıkardı, tekfürün önüne bıraktı, der: “Akıncıların okluğunun bağı, üzengisinin kayışı kopar, dikmek için lâzım olur. ” dedi. Tekfür der: “Vallah bu yiğidi gözüm gördü gönlüm sevdi.” dedi.

Bu parçada bazı kelimeler büyük harfle yazılmıştır. Bu kelimelerin hangi kurala göre büyük harfle yazıldığını maddeler hâlinde aşağıya yazınız. Kan Turalı: Özel isim.

Der: Cümle başı. Oğuz eline: Özel isim. Tanrı’ya: Özel isim. Muhammed’e: Özel isim. Devebağırdı: Cümle başı. Basıp iki: Cümle başı.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 42 Cevapları

1. Meşhur aşk hikâyelerinden hangilerini bildiğinizi söyleyiniz.

Leyla ve MecnunFerhat ile ŞirinTahir ile ZühreAslı ile Kerem

2. Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz.

Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir. Sabahattin Ali

Bu sözlerle anlatılmak istenen nedir? Açıklayınız.

Sevmek duyguların en güzelidir. Sevdikçe insan hem kendi mutlu olur hem mutlu eder. Sevgi insan kazandırır. Sevgi hiç bitmeyecek bir duygudur. Yunus Emre’nin dediği gibi “Sevelim sevilelim, bu dünya kimseye kalmaz.”

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 46 Cevapları

Metni Anlama ve Çözümleme

1. “Kerem ile Aslı Hikâyesi”ni özetleyiniz.

Kerem, Isfahan şahının oğludur. Şahın hazinedarlığını yapan Ermeni Keşiş’in kızı Aslı’yı sever. Şah, Keşiş’ten kızı oğluna ister. Keşiş, Müslüman’a kız vermek istemezse de, şahın dileğini açıkça reddedemediği için bir mühlet diler, mühlet sona ermeden karısını ve kızını alıp memleketten gizlice kaçar. Bunun üzerine Kerem de, Aslı’nın peşinden yollara düşer. Kuzeybatı İran’ın, Kafkasya’nın ve Doğu, Orta ve Güneydoğu Anadolu’nun birçok şehir, dağ ve yaylalarını böylece dolaşır. Yanında sadık arkadaşı Sofu vardır. Elinde sazıyla, diyar diyar dolaşan bir âşık olmuştur. Her gittiği yerde rastladığı kimselere, dağlara, taşlara, ırmaklara, dağlardaki hayvanlara saz çalar, onlardan Aslı’nın izini sorar. Yıllarca süren bu gurbet ateşinde pişe pişe olgunlaşır, keramet sahibi bir “halk âşığı” olur. Tanrı onun her dileğini yerine getirir, önüne çıkan engeller kalkar, dağların karı, dumanı gider,ırmaklar geçit verir, beddua ettiği kimseler ya da nesneler harap olur. Yıllarca kovaladıktan sonra Kayseri’de onlara yetişir. İlkin kızdan yüz bulamaz. Kendi sevgisinin üçte birini olsun Aslı’ya vermesini Tanrı’dan diler; duası kabul olunur, Aslı da Kerem’e âşık olur. Bir gece gizlice kaçmak isterlerse de buluşamazlar. Keşiş’in ahbabı olan Kayseri Beyi’nin adamları Kerem ‘i tutarlar; Kerem “Hak aşığı” olduğunu ispat edince, Bey, Keşiş’e kızı Kerem’e vermesini emreder. Keşiş, Kayseri’den kaçar, Kerem yine peşlerine düşer. Nihayet, Halep’te onlara erişir. Halep Paşası’na kendini sevdirir. Paşa Keşiş’i zorlayarak, kızı Kerem’e vermeye razı eder. İki sevgilinin nikâhları kıyılır. Kızını Kerem’e yâr etmemeğe ahdetmiş olan Keşiş; Aslı’ya, son düğmesine kadar çözüldükten sonra tekrar kendiliğinden iliklenen sihirli bir gömlek giydirir. Kerem, Aslı’nın düğmelerini bir türlü çözemez, ateşli bir ah çeker, yanıp kül olur. Aslı dağılan külleri saçıyla toplarken bir kıvılcım da onu tutuşturur. Böylece, iki sevgilinin ancak külleri birbirine kavuşur.

2. Aşağıdaki tabloda verilen kahramanların kişilik özelliklerini yazınız.

Kerem:Aşık

Aslı Han: Sevgili

Keşiş: Aslı'nın babası, zalim ve kötü

3. Okuduğunuz hikâyede pir tarafından sunulan “elma”nın nasıl bir işlevi vardır? Açıklayınız.

Metinde Kerem ile Aslı’nın doğumu bir dervişin verdiği elma motifiyle gerçekleşmiştir. Yani elma bu hikayede doğurganlık unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.

4. “Kerem ile Aslı Hikâyesi”ndeki olağanüstülüklere örnek veriniz.

Kerem ile Aslı hikâyesi Türk Halk Edebiyatı ürünleri arasında en çok bilinen ve sevilenlerden biridir. Öncelikle Motif kelimesi nedir ona bakalım: “Edebi eserlerde motif, “hikâye etmenin en küçük unsuru” (Artun, 2006:138) şeklinde tarif edilmiştir. “Nakışta, resimde, mimarideki motif kavramı ile halk nesrindeki motif kavramı arasında epeyce farklılıklar vardır. Halk nesrinde motif olabilmesi için, olağanüstülüğün olması gerekmektedir. Bu olağanüstülük, kahramanda, olayda, zamanda, mekânda, kısacası nesirdeki her türlü olayda karşımıza çıkabilir” (Alptekin, 2005: 289). Bu açıklama bize motifin en önemli özelliğini vermesi bakımından önemlidir. Motifin olması için olağanüstülük gerekmektedir. Halk hikâyesi masal kaynaklıysa motif unsuru bakımından zengin, değilse motif bakımından zayıf kalmaktadır.”

5. Okuduğunuz hikâyede mekânın sürekli değişmesi esere neler katmış olabilir? Değerlendiriniz.

Bu hikayede mekanın sürekli değişmesi olay akışının canlı kalmasını sağlamış, tekdüzelikten kurtarmıştır.

6. Okuduğunuz hikâyenin anlatıcı bakış açısı ve dili hakkında bilgi veriniz.

Hikayenin anlatıcı bakış açısı: İlahi bakış açılı hakim anlatıcı.Dili: Halkın anlayacağı sade bir dil kullanılmıştır.

7. Okuduğunuz metnin nazım nesir karışık yazılmasının nedeni ne olabilir? Tartışınız.

Cevap: Olayların akışını aktarmak için nesrin verdiği akıcılıktan yararlanmak. Duygu-heyecan hislerini aktarmak için de nazmın estetiğinden yararlanmak.

8. “Kerem ile Aslı Hikâyesi”nden hareketle o dönemin sosyal ve kültürel özellikleri hakkında bilgi veriniz.

Cevap: Kerem İle Aslı Halk Hikayesi Dönemin Sosyal ve Kültürel Özellikleri Hükümdarlık beylik sisteminin varlığı dönemin siyasi yapısını gösterir. Beşik kertme geleneği: Kerem ile Aslı daha doğmadan aileleri tarafından beşik kertmesi ilan edilirler. Keşişin Müslüman aileye kızım vermek istememesi (dini farklılıktan doğan çatışmaların varlığı) Nişan âdeti: Kerem ile Aslı’nın nişanlanması Büyü ve sihir yapma: Keşiş ‘in Aslı’ya sihirli bir elbise giydirmesi Aşıkların diyar gezip sazla türkü söylemesi dönemin sanat anlayışının yansımasıdır. Kerem’in Hak aşığı olması dini inanışı gösterir. Ahiret inancı Bu dünyada kavuşamayan aşıkların cennet kavuşacakları inancı.

9.“Kerem ile Aslı Hikayesi” Gürcistan, Azerbaycan, İran, Bulgaristan, Türkistan coğrafyasında da bilinen bir hikâyedir. Bu hikayenin farklı anlatımları mevcuttur. Aşağıda farklı anlatımlardan hikâyenin son bölümüne dair bilgiler verilmiştir.Siz olsaydınız Kerem ile Aslı için nasıl bir son düşünürdünüz? Açıklayınız.

a.Kerem, sihirli olan ve bir yandan açılıp diğer yandan kapanan düğmeleri bütün uğraşmalarına rağmen bir türlü çözemez. Sabah olduğunu görünce bir âh çeken Kerem alev alıp yanmaya başlar. Aslı su dökmesine rağmen Kerem bir anda yanıp kül hâline gelir. Aslı kırk gün küllerin başında bekler, kırk birinci gün dağılan külleri saçlarıyla toplamaya çalışırken o da yanıp kül olur. Halep Beyi, Keşiş’i ve karısını idam ettirerek cezalandırır. Sofu’ya da beğendiği bir kızla kırk gün kırk gece düğün yapılır.

b.Elbisenin sihirli olduğunu bilen Aslı iki testi su hazırlar. Ancak annesi testileri boşaltıp su yerine neft (petrol) doldurur. Kerem gerdeğe girince düğmeleri çözemez. Sihirli düğmelerden alev alan Kerem’in üzerine Aslı su zannederek petrol dolu testileri boşaltınca Kerem tamamen yanıp kül olur. Kerem’in küllerini de bir kümbet yaptırarak defnederler. Aslı kırk yıl süreyle Kerem’in kabri başında bekler.

Cevap: Metnin sonunda Kerem ile Aslı yanıp kül olmuşlardır. İki sevgilinin ancak külleri birbirine kavuşmuştur. Ben olsaydım iki aşığı mutlaka kavuştururdum.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 48 Cevapları

1. Aşağıdaki cümlelerde fiilimsileri bulup altını çiziniz. Bu fiilimsilerin cümlede nasıl bir işlev yüklendiklerini söyleyiniz.

Fiilimsi: Fiillerden belli eklerle türeyip isim, sıfat veya zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir.

Adından da anlaşıldığı üzere bu sözcükler fiile benzer fakat fiil değildir.

İsim-fiil:Fiillerden “-ma,-mek,-iş” ekleriyle türetilip isim görevinde kullanılan sözcüklerdir: okuma, görmek, bakış…

Sıfat-fiil:Fiillerden “-an, -ası, -mez,-ar,-dik, -ecek, -miş” ekleriyle türetilip isim görevinde kullanılan sözcüklerdir: okuyan, bakılası, bildik, gelecek,sevmiş…

Zarf-fiil:Fiillerden“-e,-ip,-erek,-meden,-meksizin,-dikçe,-ince,-eli,-ken,-r…,-esiye”ekleriyle türetilip zarf görevinde kullanılan sözcüklerdir: gelip, görerek, duymadan,görürken…

Yoldabir Derviş’le karşılaşırlar; Derviş Şah’a selâm durur ve adı ile hitab edenSıfat-fiilŞah, onun kerametine hükmedipZarf-fiil derdini açar.

Şah’la Keşiş, Derviş’in dediğiniSıfat-fiilyaparlar; vakit tamam olunca,Zarf-fiilŞah’ın bir oğlu, Keşiş’in de bir kızı dünyaya gelir.

Kerem,Aslı’nınPekşehrinegittiğiniSıfat-fiilesvapyıkayanSıfat-fiilkadınlardanöğrenipZarf-fiiloşehrevarır,kızıbulur.

Böylece Aslı’yı kiliseye gidipZarf-fiilgelirkenZarf-fiilbile kimseyegöstermez.

Sırf Aslı’nın yüzünü görebilmekİsim-fiiliçin Keşiş’in karısına otuz iki dişiniçektirir.

Kerem’in tepesinden alev çıkmayaİsim-fiilbaşlayıncaZarf-fiil,kız dayanamayıpZarf-fiilsudöker

Bundan müteessir olanSıfat-fiilAslı da Kerem’in ateşi üzerine kapanıpZarf-fiilyanar.

2. Aşağıdaki cümlede “ ” işaretinin hangi amaçla kullanıldığını söyleyiniz.

Mağara kapısına gelip “Ey âdemler, nedir sizin feryadınız?”

Cevap: Alıntı sözün başında ve sonunda.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 53-54 Cevapları

Metni Anlama ve Çözümleme

1. Okuduğunuz hikâyenin teması ve konusu nedir?

Cevap: Kahramanlık- Hz Ali’nin İslam uğruna yaptığın kahramanlık.

2. Cenknameden yola çıkarak Hz. Ali’nin kişilik özellikleri hakkında bilgi veriniz.

Kahraman-korkusuz Cesur Hayırda yarışan Takvâ sahibi-inançlı Cömert

3. Cenknamedeki zaman ve mekân hakkında bilgi veriniz.

Zaman:Peygamberimiz zamanıMekan:Medine, Mağrip diyarıMetinde dar mekan olarak:mescit var. Ejderhanın olduğu kuyu.

4. Okuduğunuz metne göre Hz. Ali kimlerin Müslüman olmasını sağlamıştır.

Cevap: Mağrip memleketi halkının Müslüman olmasını sağlamıştır.

5. Okuduğunuz cenknamede dikkat çeken özelliklerden biri de olağanüstülüklerdir. Bu metindeki olağanüstülüklere örnekler veriniz.

Ejderhanın iki yüz bin askeri ağzından çıkan ateşle yakmasıEjderhanın ateşine karşı Hz. Ali’nin Zülfikar’ı tutması, Zülfikar’dan ateş çıkıp ejderhanın ateşine karşı koyması.Zülfikar’ın tek başına devlerle savaşması

6. Vezir Şemun’un yardım için çağrılan Müslümanlara saldırmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Vezir Şemun’un, gücünü kaybetme korkusu.

7. Metindeki temel çatışma nedir? Açıklayınız.

Cevap: Olağanüstü güçler ve zorluklarla mücadele.

8. Metinden öğüt verici ve ders çıkarıcı nitelikteki anlatımlara örnekler veriniz.

Cevap: Ya Resulallah! Hakk Teala bizi İmam Ali’den ayırmasın.

9. Okuduğunuz cenknameye göre ejderha, dev gibi kavramlar neyi temsil etmektedir? Hazreti Ali’nin bunlara karşı nasıl bir misyonu vardır?

Cevap: İnsanların baş edemeyeceği olağanüstü zorluklar, engelleri temsil ediyor olabilir. Hz. Ali, bu zorlukları aşma gücüne sahip inançlı, cesaretli, kahraman biridir.

ETKİNLİK

Aşağıdaki şiirleri okuyunuz. Şiirlerdeki Zülfikar kavramına dikkat ediniz. Okuduğunuz cenknamedeki Zülfikar’ın özelliklerinden yola çıkarak bu şiirlerdeki yansımalarını değerlendiriniz.

Cevap: Hayber Kalesi, Zülfikar.

Okuduğunuz halk hikâyesinde farklı türden fiilimsilerin olduğu cümleler bulunuz. Bulduğunuz cümleleri yazarak fiilimsileri ve aldıkları ekleri belirtiniz.

söylemeye: isim-fiil

bakıp, koyup, gelirken, gidip, alıp, deyip, tutup: zarf-fiil

baktığı, olduğunu: sıfat-fiil

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 55 Cevapları

1. “Mısır ’a sultan olmanın yolu Kenan kuyularından geçer. ” sözüne muhatap olan Hz. Yusuf hakkında bildiklerinizi paylaşınız.

Kenan Diyarıolarak bilinen bölge, Sayda, Sûr, Beyrût, Filistin ve Sûriye’nin bir kısmını içine alan ve Fenike denilen bölgedir. Hz. Nûh’un (a.s.) torunu Ken’an bin Hâm burada yaşadığı için Kenan Diyârı denilmiştir. Hz. Yâkûp (a.s.) Kenan halkına peygamber olarak gönderildi. Buraya yerleşip beldedeki insanları Allah’a îmân ve ibâdet etmeye dâvet etti.Hz. Yakup’un evine 3 fersah uzaklıkta olduğu söylenen Kenan Kuyusu, Mısır ile Medyen arasında, Beytü’l-Makdis (Kudüs) bölgesindedir.

Hz. Yusuf (a.s.) kendisini kıskanan on bir kardeşi tarafından bu kuyuya atılmıştır.Oradan geçen bir kervan tarafından alınarak Mısır’da krala köle olarak satılmıştır. Peygamberler tarihinde güzelliğiyle bilinen Yusuf (a.s) genç yaşlarda, padişahın karısı Züleyha ile imtihana tabii tutulmuştur. Züleyha, Yusuf (a.s)’a kendisiyle beraber olmasını teklif etmiş, Yusuf (a.s) bunu reddetmiştir. Bunun üzerine Yusuf (a.s)’ın gömleğini arkadan çekerek zorlayınca Züleyha’nın kocası durumu görmüş, Züleyha Yusuf (a.s)’un kendisine saldırdığını söylemiş ve buna karşılık olarak hapsedilmesini istemiştir. Uzun yıllar zindanda kalan Yusuf (a.s) ile birlikte kalan zindan arkadaşlarının rüyasını tabir etmiş, biri çıkmış diğeri de idam edilmiştir. Kralın bir gün bir rüya görmesi üzerine zindanda yatan Yusuf (a.s)’u hatırlayan arkadaşı kralın rüyasını tabir ettirmek üzere Yusuf (a.s)’a gitmiş ve rüyasının tabirini yaptırmıştır. Mısır maliyesinin başına getirilen Yusuf (a.s) bir süre sonra kardeşleriyle karşılaşmış, Allah (c.c)’ın Ona öğrettiği bir ilimle kardeşini yanında alıkoymuş, daha sonra kendisinin Yusuf olduğunu söylemiş ve ailesini de yanına çağırtmıştır. Hz. Yusuf’un babası Hz.Yakup ise ağlamaktan kör olmuştur. Hz. Yusuf’un bir özelliğide, Kuran’da hayatı hakkında en çok detay verilen bir kaç peygamberden biri olmasıdır. Kuran’ın uzun surelerinden biri olan Yusuf Suresi’nin tamamına yakını, onun ve ailesinin hayatını anlatmaktadır.

2. Sabırla ilgili bildiğiniz atasözlerini veya vecizeleri aşağıya yazınız.

ATASÖZLERİ

Sabrın sonu selamettir. Sabreden derviş, muradına ermiş. Sabır acıdır meyvesi tatlıdır.

VECİZELER

Sabır kurtuluşun anahtarıdır. Sabrı öğrenmekte sabır işidir. Sabır, ruhun yüceliğini ortaya çıkarır.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 60 Cevapları

Mesnevi

Mesnevi, hepsi aynı vezinde fakat her beyti diğer beyitlerden bağımsız olarak kendi arasında kafiyeli bir nazım biçiminin adıdır. Kelime manası ikileme olan mesnevi türünde her beytin mısraları ikişer ikişer kafiyelenir. Mesnevide beyitlerin diğer beyitlerden bağımsız olması şairleri kafiye bulma ve sayısı önceden belli birkaç beyit ile düşüncelerini ifade etme sıkıntısından kurtarmıştır. Bu nedenle de uzun, bazen binlerce beyit tutan manzumeler bu nazım biçimiyle yazılmıştır.

Divanlarda beyit sayısı en fazla otuza kadar çıkmış kısa mesnevilere de rastlanmaktadır. Bununla birlikte bu nazım biçimiyle genellikle “Leylâ vü Mecnun”, “Hüsrev ü Şirin”, “Yusuf u Zeliha” gibi uzun aşk hikâyeleri ve destani konular yazılmıştır. Ayrıca bu türde öğretici yönü ağır basan dinî, tasavvufi, ahlaki eserler ve manzum sözlükler de yazılmıştır. Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye hamse denir. Mesnevi, divan edebiyatımızda çağdaş hikâye ve romanın yerini tutmuştur. İlk başlarda nazire geleneği ile yazılan mesneviler 17. yüzyıldan sonra millî kimliğe bürünmüştür. Edebiyatımızdaki bazı önemli mesneviler şunlardır: Mevlânâ (Mesnevi), Yunus Emre (Risâletü’n-Nushiyye), Tursun Fakih (Gazavat-ı Resulullah), Aşık Paşa (Garipnâme), Şeyyad Hamza (Yusuf ve Zeliha), Fuzûli (Leyla vü Mecnun), Şeyhi (Hüsrev ü Şirin) ve Şeyh Galip (Hüsn ü Aşk)…

Metni Anlama ve Çözümleme

1. Okuduğunuz mesnevinin konusunu ve temasını bulunuz.

Cevap: Hz. Yusuf’un kardeşlerinden çektikleri ve Zeliha ile olan aşk hikayesi.

2. Okuduğunuz mesnevinin olay örgüsünü başlıklar hâlinde yazınız.

Cevap:

Yusuf, rüyasında peygamberlik ile müjdelenir. İlk anlattığı kişi babası Hz. Yakub olur. Babası Yakub, kardeşlerine dahil kimseye anlatmamasını öğütler. ( Hz. Yakup, Yusuf ’a büyük bir saltanat sahibi olacağını ve kardeşlerinin ona hizmet edeceğini söyler) Kardeşleri rüyayı öğrenir ve Yusuf’u bir kuyuya atar. Babalarına da Yusuf’un öldüğünü söylerler. Hz. Yakub’un ağlamaktan gözleri görmez olur. Yusuf ise içinde kaldığı kuyudan kurtulur. Bir kervana/kafileye köle olarak satılır. Kafile onu Mısır’a köle olarak götürür. Mısır’ın Batı bölgesinin kralı Taymus’un kızı Zeliha güzelliği ile meşhur biridir. Kotifar denen Mısır’ın azizine kızını onunla evlendireceğini söyler ve evlendirir. Çıktığı köle pazarında Zeliha Yusuf’u görür. Kotifar’dan onu satın almasını ister. Saray’da Kotifar’a ve Zeliha’ya sadık bir köle olur. Zeliha, Yusuf’u odasına çağırır. Yusuf, Zeliha’yı istememek için Allah’a dua eder. Bu sırada Zeliha, Yusuf’a yaklaşır, ihtiraslagömleğini yırtar. Bu sırada Kotifar içeri girer ve durumu görür. Beşikteki bebek dillenir :“Gömleğin yırtığı öndeyse Züleyha suçsuzdur yok eğer gömleğin yırtığı arkadaysa Yusuf suçsuzdur.” der. Gömlek arkadan yırtılmıştır ancak Mısır’ın geleceğini düşünen, karısının adının çıkmasına engel olmak isteyen Firavun (Kotifar) onu zindana atar. Yusuf yıllarca zindanda kalır. Kotifar da ölür.Yusuf zindanda rüya yorumları yapar. Hükümdar Reyyan’ın gördüğü rüyayı hiç kimse yorumlayamaz sadece Yusufyorumlar ve Yusuf’u zindandan çıkarıp vezir yapar. Yusuf yolda Zeliha ile karşılaşır onu gençleştirir ve evlenirler. Yusuf, Mısır’a aziz olur. Kardeşleri ile hesaplaşır ve onları affeder. Babası Yakup ile buluşur. Babasıhastalanır ve kevser suyu içip ölür. Mısır’da kalan Yusuf; Mısır’ı imana davet eder, ömürünü sonuna kadar orada kalır ve ölür.

3. Kardeşlerinin Hz. Yusuf’u öldürmeye kastetmesinin nedeni nedir? Açıklayınız.

Cevap: Hz. Yusuf’u kıskanmaları, Yusuf’un onlardan güzel ve ahlaklı olması Gördüğü rüyada Hz. Yusuf Mısır’a hükümdar olacaktır.

4. Okuduğunuz mesnevideki olağanüstü durumlar nelerdir?

Cevap:

Rüya görmesi ve gerçek çıkması Kundaktaki bebeğin konuşması Kadınların Hz. Yusuf’u görünce ellerini bıçakla soymaları Hz. Yusuf’un Reyyan’ın rüyasını bilmesi Zeliha’nın gözlerini iyileştirmesi ve onu gençleştirmesi Hz. Yakup’un gözlerinin açılması Meleklerin Hz. Yakup’un mezarını kazması. Bir köle olarak geldiği Mısır ‘a sultan olması

5. Okuduğunuz mesnevide Hz. Yusuf’un hangi fiziki ve ahlaki özellikleri ön plana çıkmaktadır? Anlatınız.

Cevap:

Fiziki: Yakışıklı , güzel , toplumun en sevilen tipi… Görenler hayran kalır. Kadınlar onu görünce büyülenir hatta ellerini keserler bunu bile hissetmezler.

Ahlaki: Dürüst, namuslu, sadık, köle olduğunda bile efendisine asla ihanet etmeyen biri, affedici-merhametli (o kadar kötülük yapmalarına rağmen kardeşlerini affetmesi)

6. Okuduğunuz mesnevide yazar, olayları hangi bakış açısıyla yansıtmıştır? Açıklayınız.

Cevap: Okuduğunuz mesnevide yazar, olayları İlahi bakış açısıyla yansıtmıştır. Anlatıcı, anlattığı olayların dışında durur, gören durumundadır. Üçüncü tekil şahıs ağzıyla konuşur. Yazarın dilini kullanır ve bu sebeple ona “yazar-anlatıcı” da denilir.

7. Okuduğunuz mesnevide beyitlerin kendi aralarında kafiyelenmesinin metne nasıl bir katkısı olmuştur? Açıklayınız.

Cevap: Ahenk katmıştır. Daha estetik daha etkileyici ve akılda kalıcılık sağlamıştır.

8. Okuduğunuz mesnevi içerik bakımından şiire mi, nesre mi daha yakındır? Açıklayınız.

Cevap: Nesre daha yakın çünkü olay ve olaylar dizesi yani bir olay örgüsü var.. Zaten mesnevi biçiminde yazılması da bunu gösterir. Çünkü mesneviler o dönemde hikaye ve roman yerini tutmaktadır.

9. Okuduğunuz mesnevide Hz. Yusuf’un sabırla tahammül ettiği durumlar nelerdir? Hz. Yusuf’u başarıya ulaştıran sadece sabır mıdır? Değerlendiriniz.

Cevap: Zeliha’ya karşı duygularına kapılmaması ve doğru olanı yapması. Başarıya ulaştıran sadece sabrı değildir. Her koşulda dürüst, ahlaklı, çalışkan ve tam anlamıyla Allah’a teslim olarak sabretmesi.

“Verdi til Hak Tanrı kurda, söylediVerdi selam Yakup’a top eyledi.”

10. Bu dizelerde hangi söz sanatı kullanılmıştır? Açıklayınız.

Cevap:

Burada hem kıssa hatırlatıldığı için→ TELMİH

Hem de kurdun konuşması var yani→ NİDA

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 61 Cevapları

Etkinlik

1. Okuduğunuz mesneviyi aşağıda verilen tablodaki özelliklere göre değerlendiriniz.

Her beyit kendi arasında kafiyelenir.(Evet) Her beyit kendi içinde anlam bütünlüğü oluşturur.(Evet) Monotonluğu ortadan kaldırmak için hikâye kahramanının ağzından ifadeler kullanılır.(Evet) Mesnevilerin dili diğer divan edebiyatı türlerine göre ağır değildir. Dinî, ahlaki konular işlenmiştir.(Evet)

2. Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı hikâyesi ile Yusuf ve Zeliha mesnevisi arasında tespit ettiğiniz farkları aşağıdaki tabloya işleyiniz.

Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı

Tema :Kahramanlık Kaynak:Türk kültürü Biçim :Nesir-nazımkarışık Ölçü :Hece Dil :Türkçe arı-duru-öz

Yusuf ve Zeliha

Tema :Aşk, ahlak Kaynak:Arap kültürü Biçim :Mesnevi Ölçü :Aruz Dil :Arapça-Farsça kelimelerin yoğun olduğu kapalı dil

3. Okuduğunuz mesnevideki giriş, konunun işlendiği bölüm ve bitiş bölümünü bulunuz.

Giriş: Kişi-zaman-mekan-olay tanıtılan bölüm

Konunun işlendiği bölüm: Hz. Yusuf’un yaşadıkları

Bitiş: Hz. Yusuf’un kardeşleri ve babası ile karşılaşarak hesaplaştığı kısım

Aşağıda noktalı virgül kullanımı ile ilgili verilen kurallara örnek cümleler yazınız.

Cümle içinde virgülle ayrılmış tür veya takımları ayırmak için kullanılır.

- Dün İngilizce, Seçmeli yazarlık; Bugün ise Fen ve Sosyal sınavı olacağız.– At ölür, meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.– Marketten mandalina, armut ; mısır ve sakız aldık.

Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için kullanılır.

– Ahmet, gelmedi; o, geldi.– Sevinçten, heyecandan içim içime sığmıyor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum.

İkiden fazla eşdeğer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra kullanılır.

– Sanat; bir duygu, tasarı ve güzellik anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılığa verilen addır.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 62 Cevapları

Aşağıda verilen metni okuyunuz. Kediler hakkındaki düşüncelerinizi söyleyiniz.

Kedinin içinde bir kuş var. Kedilerin yüreği kuşüzümü kadar, küçük, büyük bütün kedilerin. Küçücük bir kediyi elinize aldığınızda, yalnızca onun kuşüzümü yüreğini değil, korkusunu da hissedersiniz. Kedilerin korkusu insandan, köpeklerin, kuşların korkusu insandan, insanın korkusu insandan…Kedinin içindeki kuş ölüyor, kuşüzümü diye sevdiğimiz kediler sokaklarda ağlayarak ölüyor. Kederi de elemi de çoktan unutmuş, gözlerinde yaş kalmamış sokak çocukları gibi, yorgun, kahırlı, şaşkın sokak köpekleri gibi bir parça ekmek ıslatıp vermekten kaçındığımız kuşlar gibi. Kedilerin ‘son ’ baharındayız, bahar uykuları, yaz gerinmeleri, ikindi gölgeleri bitti. Dünyanın çatısı yok, sokakların, parkların çatısı yok. Bazen güneş yağıyor kedilerin üstüne, bazen yağmur ve her zaman bizim bencilliğimiz.Haydar Ergülen, Basından

Cevap: Parçadan hissettiğim kadarıyla yazayım. İnsanoğlu etrafına saygıyla, şefkatle yaklaşmalı özellikle de bizzat hayatının belli döneminde muhakkak karşılaşacağı kedilere. Onların insanlardan merhamet-sevgi-birazcık yemek beklediği. İnsanların ise buna vurdumduymaz yaklaşması.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 65 Cevapları

Metin ve Türle İlgili Açıklamalar

Batılı anlamdaki hikâye türü, edebiyatımıza Tanzimat Dönemi’nde girmiştir. Çeviri ile başlayan bu süreç, zamanla asıl kimliğini kazanarak günümüze kadar gelmiştir. Bu dönemde birçok eser tercüme edilmiştir. Tanzimat Dönemi’nde çeviri eserler için söz konusu olan dil sorunları, yerli eserlerin de başlıca sorunu olmuştur. Türk edebiyatında hikâye alanındaki yerli ürünler, Ahmet Mithat’ın 1870’te basılan “Kıssadan Hisse” ve “Letaif-i Rivayat” adlı hikâye kitaplarıdır.Tanzimat Dönemi hikâyelerinde olaylar çoğunlukla günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır. Olayların olmuş ya da olabilir izlenimi bırakması gerektiği konusunda bütün Tanzimat Dönemi hikâyecileri birleşmişlerdir. Eserler genel olarak duygusal ve acıklı konular üzerine kurulmuştur. Tanzimat Dönemi hikâyesinde genellikle tutsaklık, zoraki evlilikler, Batılılaşma, kadın-erkek ilişkileri gibi temalar işlenmiştir. İlk hikâyelerde topluluk önünde anlatılan meddah hikâyelerin etkisi görülür. Dönemin önemli hikâyecileri; Ahmet Mithat Efendi, Emin Nihat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım, Samipaşazâde Sezai’dir.

Okuduğunuz metin, Samipaşazâde Sezai’nin Küçük Şeyler adlı kitabından alınmıştır. Yazar; küçük, önemsiz, basit ve sığ gibi görünen olayların ayrıntılarını, derin etkilerini ve sonuçlarını anlatmıştır. Samipa- şazâde Sezai, başkalarına dışarıdan küçük gözüken bu olaylarda, kendilerince büyük sonuçları okuyucuya iletmeyi başarmıştır. Samipaşazâde Sezai, hikâyelerinde olayın özelliğine uygun mekân kullanır. Mekân noktasında realist olan sanatçı mekânın sunuluşunda zaman zaman romantizmi öne çıkarır.

Metni Anlama ve Çözümleme

1. “Kediler” adlı hikâyenin teması ve konusu nedir? Açıklayınız.

Cevap: Yoksul ve yaşlı bir adamın eşinin evde beslediği kedilerden rahatsız olarak evi terk etmesi, sonra çaresizlikten evine geri dönmesi.

2. Hikâyede kahramanın, kedilerden aşırı derece rahatsız olmasının nedenleri nelerdir? Açıklayınız.

Cevap:

Evin her yerinde dolaşmaları,Onun yemeklerini yemesi,Eşyalarını kırması,Koltuklara- kanepelere oturmalarıAşırı gürültü yapıp kavga etmeleriEve verdikleri zararlardır.

3. Okuduğunuz hikâyedeki karakterlerin kişilik özellikleri nelerdir? Açıklayınız.

Hikaye kahramanı: Eşinin evde beslediği onlarca kediden aşırı derece rahatsız olan, eşinin kedilerini kendine tercih etmesi karşısında öfkeli, çaresiz, yoksul, zavallı ve hayat karşısında mağlup bir adamdır. Evi terk edince hüzünleniyor ve kendini çok yalnız hissediyor.

Adamın eşi:Çok sevdiği kedilerini eşine tercih eden anlayışsız , bencil ve kocasını umursamayan bir kadındır.

4. “Kediler” adlı hikâyede dış dünyanın, kahramanın psikolojik durumuna etkileri nelerdir?

Cevap: Evinden uzakta dış dünyada kahraman kendini yalnız ve hüzünlü hissediyor. Evini özlüyor.

5. Okuduğunuz hikâyede olayın akışını sağlayan temel çatışma nedir? Açıklayınız.

Cevap: Karı-koca çatışması olay akışını sağlayan temel çatışmadır.

6. “Kediler” adlı hikâyede yazar, kahramanın evine geri dönüşünü anlatırken nasıl bir yol izlemiştir? Açıklayınız.

Cevap: Kahramanın evine geri dönüşünde yazar, denizin dalgalarını, horozun ötüşünü ve kilise çanını konuşturmuştur.

7. Hayvanseverlikle ilgili düşünceler günümüzde de devam etmekte midir? Hikâyede anlatılanlarla karşılaştırarak değerlendiriniz.

Cevap: Hayvanseverlikle ilgili düşünceler günümüzde de devam ediyor. Hikayedeki kadın gibi kedileri çok seven veya adam gibi gibi kedilerden aşırı rahatsız olan insanlar günümüzde de vardır.

8. Okuduğunuz hikâyede, hikâyeyi oluşturan unsurlardan hangisi (olay, şahıs, mekân) ön plandadır?

Cevap: Hikayeyi oluşturan unsurlardan şahıs (hikaye kahramanı adam) ön plandadır.

9. Yazarın zaman zaman karşılıklı konuşmalar kullanmasının hikâyenin anlatımına ne tür katkılar sağladığını belirtiniz.

Cevap: Karşılıklı konuşmalar hikayeyi günlük konuşma diline yaklaştırıyor.

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 66 Cevapları

1. Tanzimat Dönemi roman ve hikâyelerinde dikkat çeken bir özellik de uzun cümleler ve tasvirlerdir. Okuduğunuz metindeki uzun cümle ve tasvirleri bulunuz. Bu tarz bir dil ve anlatımın tercih edilmesinin sebepleri neler olabilir?

Cevap: Bir günlük mahsûl-i mesâîsinin böyle mahv’ü heder olmasından teessürle başını eline dayıyarak pencerenin önünde oturdu. İşte orada, duvarın altında, kahvesini içen, ekmeğini çalan fincanını kıran, kendisini sabah keyfinden mahrum eden, velhasıl evinde bütün rahat ve âsâyişini selb eyleyen kediler.

2.Samipaşazâde, hikâyelerini realizme bağlı kalarak yazmıştır. Realizmde gerçekler ön plandadır. Realist sanatçılar, eserlerinde yaşamın gerçeklerini dile getirir. Gerçekler anlatılırken kişilerin psikolojileri, onların kişiliklerini etkileyen çevrelerinin tanıtımı ve içinde bulundukları ortam ayrıntılarıyla verilir. Realizmde, gerçek hayatın anlatılması esas olduğu için realistlerin eserlerinde toplumun sıradan kişilerine rastlanır. Realist yazarların okuyucuyu eğitme gibi bir amaçları yoktur; onlar gözlem, araştırma ve belgelere dayanarak yaşanılanı nesnel bir şekilde aktarmayı amaçlarlar.

Okuduğunuz metindeki realizme ait unsurları tespit ediniz.

Cevap: Kedilerin evde bir şeyleri devirmesi. Şikayet için adamın Kaymakamlığa gitmesi. Adamın eve dönmesi. Kedilerin adama rahatsızlık verebilecek durumda olmaları.

DİLBİLGİSİ

1. Metinde geçen “ibtidâ, mûsikîşinâs, taâm, sâkit, vücûd” kelimelerinin doğru telaffuzuna yönelik çalışmalar yapınız.

Cevap: Bu cümlelerde â-î-û sesini daha ince okumalıyız

2. Kediler adlı metinden alınan aşağıdaki cümlelerde günümüz yazım ve noktalama kurallarına uymayan kullanımları belirleyiniz.

Cevap:

celb: b değil p olmalı idiâleminde: aleminde yazılıyor artıkişiderek: işiterek olmalı

3. Okuduğunuz metinden alınan aşağıdaki cümlelerde fiilimsileri bularak cümledeki işlevlerini değerlendiriniz.

Hareminin mutasarrıfeolduğueve celb ve cemettiğiotuz kedinin ta’cîzât ve tasdiâtından artık bizâr olmuştu.(olduğu ve ettiği = sıfat fiil) Günden güne etvâr-i küstâhâneleriniartıraraktekessüredenkediler, bu adama, evinde bir câ-yi tevakkufbırakmamağabaşladılar. (artırarak = sıfat fiil) (eden = sıfat fiil) (bırakmamağa = isim fiil) Bir sabah, gayet erkenuyanarak,kendi âleminde bir kahvaltıetmekiçin küçük odasınaçekildiğizaman, sokakta birtakım çocuklarınağladığını işiderekpencereden dışarı baktı. (uyanarak veişiderek = zarf fiil) (etmek = isim fiil) (çekildiğiveağladığını = sıfat fill) Sâhibet-ül-beyt tarafından kendisine terciholunanbu hayvânât-i müfterisenin ahvâl-i lâkaydâneleri hiddetinedokunaraksofaya çıktı. (olunan = sıfat fiil) (dokunarak = zarf fiil) Halbuki kendisini sabah taâmına bile kifâyetedecekparası yoktu. (edecek = sıfat fiil) Hareminin ihzârederekşimdi sofranın üzerinekoyduğusabah yemeğinin dumanı, gözündetütmeğebaşladı. (ederek = zarf fiil) (koyduğu = sıfat fiil) (tütmeğe = isim fiil)

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 70-71 Cevapları

Millî Edebiyat Dönemi yazarları, hikâyelerini “Maupassant (Olay Hikâyeciliği)” tekniğine göre yazmışlar ve kendilerinden sonraki hikâyecilere bu konuda örnek olmuşlardır. Millî Edebiyat Dönemi’nin başlıca hikâye yazarları Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur.

Ömer Seyfettin’in “millî şuur” ve “milliyetçilik” gibi değerlerin öne çıktığı tarih konulu hikâyelerini kaleme almasını, yaşadığı şartlar ortaya çıkarmıştır. Yazan1909-1911 yılları arasında Makedonya’da sınır hattındaki görevi sırasında edindiği izlenimler birçok hikâyeye kaynaklık etmiştir. Kimi hikâyelerinin konularını tarihten almıştır. Bu hikâyeleri, memlekette savaşın doğurduğu kötümser havayı dağıtmak, halkın kahramanlık duygularını kımıldatmak, onlara iyimserlik ve umut vermek amacıyla yazdığı sezilir.Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde yaşanmışlığın önemi büyüktür. Babası gibi asker olan yazarımız Yanya kuşatması sırasında esir düşmüştür. On aylık esaret süresinde hep kitap okumuş ve esaret sonrasında “Forsa” adlı hikâyesini yazmıştır.

Metni Anlama ve Çözümleme

1. Okuduğunuz hikâyenin konusu nedir?

Cevap: Esaret altında yaşayan bir kişinin başından geçen maceralar.

2. Okuduğunuz hikâyedeki zaman ve mekânı aşağıdaki tabloya işleyiniz.

Forsa Hikayesinde Zaman

Zaman: Forsa adlı hikayedeki zaman ifadesi olarak şu şekilde örnek verebiliriz;

Bu ‘’her gece’’ uykusunda kendisini kurtarmak için birçok gemilerin pupa yelken gelmediğini gören zavallı eski bir Türk forsasıydı.Zaman, metindeki yapıyı tamamlamak amacıyla kullanılan unsurlardan biridir.

Forsa Hikayesinde Mekan

Mekanözellikleri; Forsa adlı hikayedeki mekanlar ve özellikleri şu şekildedir;

Korsan Kadırgaları: Kara Memiş’in kürek mahkumu olduğu mekan. Akdeniz kıyısındaki ada: Kara Memiş’in esir olarak satıldığı ve ömrünün geri kalanını geçirdiği mekan. Kulübe: Kara Memiş’in özgürlüğüne kavuştuktan sonra yaşadığı mekan. Kasaba: Kara Memiş’in acıktığında gittiği ada kasabası. Büyük Türk Kadırgası: Kara Memiş’in oğlu Turgut’la karşılaştığı mekan.

3. Okuduğunuz hikâyenin kahramanı ihtiyar forsanın kişilik özellikleri hakkında bilgi veriniz.

Cevap: Güçlü , nam salan bir denizci , cesur , gözü pek , zeki , iyi bir askerdir.

4. İhtiyar Forsa’nın yıllarca gördüğü rüya nedir?

Cevap: Bu, her gece uykusunda onu kurtarmak için birçok geminin pupa yelken geldiğini görür.

5. Okuduğunuz hikâyede yazarın öne çıkan üslup özelliklerini söyleyiniz.

Cevap: Ömer Seyfettin dilde sadeleşme taraftarıdır. Bu yüzden kullandığı dil halkın anlayacağı sade bir dildir. Halk bu yalın dili çok rahatça anlayabilmekteydi.

6. Metnin kurmaca dünyası ile eserde anlatılan dönemin gerçekliği arasındaki ilişkiyi karşılaştırınız.

Cevap: Eserde anlatılan kurmaca dünya aslında o dönemin gerçek dünyasından da izler taşımaktadır. Çünkü o dönemin dünyasında esir almalar forsa geleneği denizcilik faaliyetleri bu kurgusal hikayede işlendiği gibidir. Bundan dolayı kurgu olsa da gerçek dünya izleri fazladır.

7. Yazarın yaşamının okuduğunuz hikâyeye yansımalarını değerlendiriniz.

Cevap: Yazar yaşamında ve düşünce dünyasında ne varise realist bakış açısıyla eserlerine yansıtmıştır. Hikayelerinde milli bilinci uyandırma ve güçlendirme amacı taşıyan Ömer Seyfettin’in bu hikayesinde de bunun etkilerini görüyoruz.

8. “Vatan al bayrağın dalgalandığı yer değil midir?” sözünü açıklayınız.

Üzerinde yaşadığımız şehitlerimiz kanıyla sulanmış bu toprakların vatan olduğu bilinciyle büyüdük biz. Vatan toprağını kutsallığı hiç çıkmadı aklımızdan. Basılacak her düşman ayağının kırılacağı, uzatılacak her elin kesileceği, ölümüne korumamız gerekliliği bilincindeyiz elhamdülillah. Atalarımızın emaneti olduğunu unutmamalıyız. ‘Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı’ derken Mehmet Akif bizleri vatanın önemi üzerinde düşünmeye sevk ediyor. Düşünelim o halde. Bastığımız yerleri toprak diyerek geçmeyelim. Altında yatan binlerce kefensizi, aziz şehitlerimizin hatırasını daima yaşatmalıyız. Korumalıyız. Bizden sonra ki nesillere de önemini aktarmalıyız.

Bugün sadece ülkemiz sınırları içerisinde değil, tarih boyunca hüküm süren atalarımızın bayrağımızı dalgalandırdığı yerler varlığını sürdürüyor. Mazluma umut olan atalarımız gittikleri yerlere hoşgörüyü sevgiyi beraberinde götürmüşlerdir ki hala sevilen bir millet olarak varlığımızı sürdürüyoruz. Hala adımız geçince Ortadoğu da, Kafkasya da, Avrupa da, Balkanlar da ve diğer tüm Müslüman coğrafyasında saygınlığımız sürüyor. Bunu elbette atalarımızın hoşgörü politikasına borçluyuz. Şimdi bizler sadece sınırlarımız içine hapsolursak bizleri bekleyenlerin ümitleri boşa çıkmaz mı? Nerede kaldınız demezler mi? Tarihin üzerimize yüklediği bu sorumluluktan kaçmak şöyle dursun bunu yerine getirme şerene her vatan evladı taliptir. Cerablus ve El bab gibi şehirler de bayraklarımızın dalgalanıyor olması oralarında bizlerin vatanı olduğunun bir gerçeği. Öyle ki Al Bayrağımız dalgalandığı her toprağa güven ve huzur götürmüştür. Orayı bizlere vatan kılmıştır.

9. İhtiyar Forsa’nın gemide beklemeyip cihada gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cevap: Vatan-bayrak-millet-ülkü uğruna inançlar uğruna doğru buluyorum. Ne durumda nasıl ve hangi yaşta olursan ol bu şekilde olmalısın.

10. “Forsa” hikâyesi hangi bakış açısı ile yazılmıştır?

Cevap: Hikaye 3. kişili anlatıcı tarafından anlatılmıştır. Anlatıcı olayların öncesi ve sonrasını; kahramanların iç dünyalarına kadar bilen ilahi bakış açılı hakim anlatıcıdır.

11. Hikâyede anlatılan millî ve manevi değerlerimiz nelerdir? Açıklayınız.

Cevap: Hikâyede, şartlar ne olursa olsun umudun ve inancın hiçbir zaman yitirilmemesi, kurtuluşu sabırla beklemenin gerektiği ifade edilmeye çalışılmıştır. Umudu canlı tutan inançtır.

*Askere olan güven*Baba oğul arasındaki güçlü bağ*Vatan ve millet için her daim zinde olmak*Yaşına bakmadan kişilerin vatan için savaşma istekleri

12. Aşağıda verilen parçada hangi anlatım biçimi ağır basmaktadır? Açıklayınız.

Cevap: Betimleme.

1. Aşağıda verilen metindeki isim-fiilleri bulunuz.

Askerler onunyaklaşmasınıbeklediler. İhtiyar, Türklerin yanına yaklaşınca önüne ilk geleni tutupöpmeyebaşladı. Gözlerinden yaşlar akıyordu. Hâline bakanlar üzülmüşlerdi. Biraz heyecanı dinince sordular:

2. Aşağıda verilen metindeki sıfat-fiilleri bulunuz.

Akdeniz’in, kahramanlık yuvası sonsuz ufuklarınabakanküçük tepe, minimini bir çiçek ormanı gibiydi. İnce uzun dallı badem ağaçlarının alaca gölgeleri sahileinenkeçiyoluna düşüyor, ilkbaharın tatlı rüzgârıyla sarhoşolanmartılar, çılgın bağrışlarıyla havayı çınlatıyordu. Badem bahçesinin yanı geniş bir bağdı. Beyaz taşlardanyapılmışkısa bir duvarın ötesindeki harabe vadiye kadar iniyordu.

3. Aşağıda verilen metindeki zarf-fiilleri bulunuz.

Oğlu, babasının ellerinevarıp; vatanını, sevdiklerinigöremedenseni tekrar kaybetmeyelim babadiyeyalvararak, öptü. İhtiyar, kafasını kaldırdı, göğsünü kabarttı, daha bir gençleşmiş gibiydi.Bayrağı işaret ederek…

10. Sınıf Edebiyat Ders Kitabı Sayfa 75-76-77-78 Cevapları

2. ÜNİTE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME ÇALIŞMALARI

1 ve 2. soruları aşağıdaki metne göre cevaplayınız.

HZ. ALİ KAYASI

Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde Süphan Dağı eteklerinde Hazret-i Ali Kayası adlı ünlü bir kaya vardır. Allah’ın emriyle o kayalar Mısır’ın Süveyş Deryası kenarı yakınında Tur Dağı Rabbul- İzzet’in cemalinin tecellisinden nasıl parça parça olmuşsa bu Hazret-i Ali Kayası da öyle parça parça olmuştur. Ama bu kayanın yüz binlerce parçaya bölünmesinin sebebi odur ki bu kaya içinde Allah’ın izniyle iki ejderha oturmaktaydı.Hicret’ten sonra bu ejderin bir eşi Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin duası bereketiyle taş olduğundan bu eşi Sübhan Dağı Mağarasında yalnız kalınca ta Azerbaycan’a ve Diyarbakır ’a kadar ili vilâyeti harap eder. Nice beldelerin halkı ve Ahlat kavmi Hazret-i Risâlet’e gelip, “Yâ Resûlullah dâr-ı diyarımızı ve çoluk çocuğumuzu bir ejderha yiyip hanelerimizi yerle bir etti” diye hâllerinden şikâyet ettiklerinde hemen Hazret-i Resûlullah;“Yetiş ey Ali, o yılanı Züfikârınla katleyle!” deyip izin verince hemen Hazret-i Ali-i Kerrâr, Dül- dül’e binip yolları kat ederek Süphan Dağı’na geldikde görse ki ejderha Van Deryâsı’ndan su içer. Hemen Kerrâr Ali, o Esedullah-ı Velî bir Allah narasına yol buldurup Düldüle mahmuz edip Zülfikârını sıyırıp ejder ile karşılaşınca ejder ateş saçarak bir hayli ceng ederler. Sonunda Allah’ın emri ve Resû- lullah’ın fermanı ile ejderi katleder. Yılan can acısıyla yuvarlanarak Van Gölü’ne düşüp sulara gömülür.Hazret-i Ali ejderhanın mağarasına gelip görür ki mağaranın içinde ejderin yavrusu var. Mağaraya girmeyip dışarıda kaya üzerinde iki rekât hacet namazı kılarak dua eder. Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısı kapanmıştır. Bugün bile mağaranın önünü kapatan büyük kayalar hâlâ bulunmaktadır.Hazret-i Ali, ejder kanıyla bulanmış hırkasını Van Denizi’nde yıkarken işi bittikten sonra elinden bir parça sabunu Van Deryası’na düşünce Peygamberin damadı, o Ali Kerrâr-ı Velî: “İlâhî, bu deryâda esvabını (kıyafetlerini) yıkayanların esvaplarını benim sabunumla kıyamete kadar pâk ve tertemiz eyle.” diye dua ettiğinden hâlen günümüzde Van Gölü zehir gibi acı iken sabunsuz bir çeşit beyaz esvap yıkanır ki diller ile anlatılmaz. Evliya Çelebi Seyahatname

1. Okuduğunuz hikâyenin kahramanının özelliklerini söyleyiniz. Hikâyedeki olağanüstülükleri tespit ediniz.

Hazret-i Resûlullah: Yardımsever.Ejderha: Güçlü, acımasız, çocukları bile katleden canavar.Hz. Ali: Güçlü, cesur, savaşçı, veli, keramet sahibi.Düldül: Hz. Ali’nin atı, o da kahraman.

OLAĞANÜSTÜLÜKLER:

Kaya içinde iki ejderha oturmaktaEjderin bir eşi Erzurum’da Abdurrahman Gazi’nin duası bereketiyle taş olmasıDuadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısı kapanmışVan Gölü zehir gibi acı iken sabunsuz bir çeşit beyaz esvap yıkanır ki diller ile anlatılmaz.

2. Hikâyenin geçtiği zamanı ve mekânı tespit ediniz.

Cevap: Adilcevaz Kalesi’nin kuzeyinde Süphan Dağı etekleri-Van Deryâsı-Mısır’ın Süveyş Deryası

3.Aldı Bezirgan:Gelişim sorarsan Oğuz ilinden Alurum satarım dünya malından Beyim ne bileyim senin hâlinden Deyver beyim deyver kimin oğlusunAldı Bey Böyrek:Deyvermeğe döymez bu dertli yürek Ah inen vah inen ölsem mi gerek Babam padişahta ten de Bey Böyrek Bunu da böylece bilün efendim heyBezirgan bunu böyle deyince Bey Böyrek kendi kendine, “Bari -demiş- Bengi-boz ile Ak Kavak Kızı’nı da sorayım; onları da bilir, ne âlemdedir.

Yukarıda bir halk hikâyesinden alınan bölüm halk hikâyesinin hangi özelliğine örnek gösterilebilir?

Cevap: Hem mensur (düz yazı) karışık yazımı-ifadesi

4. Aşağıda verilen aşk mesnevilerinin isimlerini doğru şekilde eleştiriniz.

Kerem-Aslı Ferhat-Şirin Elif-Mahmut Emrah-Selvihan Arzu-Kanber

5.Hazret-i Ali ejderhanın mağarasına gelip görür ki mağaranın içinde ejderin yavrusu var. Mağaraya girmeyip dışarıda kaya üzerinde iki rekât hacet namazı kılarak dua eder. Duadan sonra Allah’ın emriyle mağaranın kapısının kapandığı hâlâ anılan kayalarda açık seçik görülür.Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) İsim-fiilB) Sıfat-fiilC) Zarf-fiilD) İsim tamlamasıE) Birleşik fiil

Cevap:A

6. Aşağıdaki şiirden hareketle mesnevi türüne ait özellikleri tespit ediniz.

Bir eşek var idi zâif ü nizârYük elinde katı şikeste vü zâr

Gâh odunda vü gâh suda idiDün ü gün kahr ile kısuda idi

Ol kadar çeker idi yükler ağırKi teninde tü komamışdı yağır

Nice tü kalmamışdı et ü deriYükler altında kana batdı der

Eydür idi gören bu sûretluTan degül mi yürür sünük çatlu

Dudağı sarkmış u düşmiş enekYorılur arkasına konsa sinek

Toğranur idi arpa arpa teniGözi görince bir avuç samanı

Kargalar dirneği kulağındaSinegün seyri gözi yağında

Aruzla yazılması. Aruzun kısa kalıplarının kullanılması Her beytinin kendi içinde uyaklanması. Simgesel-imgesel mecazlı dil kullanılması. Olağanüstülük içermesi.

7.….. insanların sıradan olaylar çevresindeki hayatlarından kesitler olarak sunulmuş anlatımlardır. Küçük, önemsiz, derinliksiz görülen hayatların önemli ayrıntıları, derin açıklamalardır. Sami Paşazade Sezai, ilk örnek olma özelliği kazanan bu hikâyelerde kendi kaygıları, kendi özlemleri, kendi problemleri içinde yaşayan küçük insanları, başkalarına küçük ama kendilerince büyük dünyalarında yakalamayı başarmıştır. Onların hülyaları, özlemleri, sevgileri büyüktür. İnsana dikkatli bir bakış vardır.Bu parçada anlatılan eser aşağıdakilerden hangisidir?A) Letaif-i RivayatB) Küçük ŞeylerC) Kıssadan HisseD) SemaverE) Mendil Altında

Cevap:B

8. Aşağıdakilerden hangisi halk hikâyelerinin özelliklerinden değildir?A) Aşk, sevgi ve kahramanlık gibi konular işlenir.B) Ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasal ve kültürel özelliklerini yansıtır.C) Olaylar, halkın anlayacağı sade bir dille anlatılır.D) Âşıklar, olayları saz çalarak ve taklitler yaparak anlatırlar.E) Kişiler ve olaylar gerçek dışıdır, olağanüstülükler oldukça fazladır.

Cevap:E

9. Aşağıdakilerden hangisi Ömer Seyfettin hikâyelerinin özelliklerinden değildir?A) Durum hikâyesi niteliği taşır.B) Dili sade, anlatımı akıcıdır.C) Millî bilinci uyandırmaya yöneliktir.D) Konularını çoğunlukla gerçek yaşamdan almıştır.E) Realizm etkisinde yazılmıştır.

Cevap:A

10.Sayısı 140’ı geçen hikâyelerinde, dili şuurlu bir şekilde işleyerek toplumda bir farkındalık oluşturmaya çalışmıştır. Dilin millet hayatındaki yeri ve önemi, dilin insana bağlı bir d

Çok Okunanlar

2024-10-24 06:29:36