Son Dakika >> Gazete >> Milli


“Uluslararası İslam Medeniyeti Üniversitesi” - 4


Link [2022-11-09 03:30:36]



Bu konudaki birinci yazının en sonunda yazdığım cümlelerle başlayalım: “Allah bu ülkeye geçen yüzyılda hemşerilerim olan Hocaların Hocası Kosovalı Ali Yakup Cenkçiler ile yine Hocaların Hocası Ankara İlahiyat Fakültesi Kurucusu Bosnalı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Okiç’i gönderdi ve onlar da görevlerini yaptılar...” Bu ve benzeri hocaları bulabilirsek veya yetiştirebilirsek, işte o zaman “Uluslararası İslam Medeniyeti Üniversitesi” kurulabilir ve kurulmalı. Prof. Dr. Muhammed Tayyib Okiç’i İslam Ansiklopedisi’nde ilgili maddenin müellifi İbrahim Hatiboğlu’nun yazdıkları ile tanıyıp analım. Muhammed Tayyib Okiç 1 Aralık 1902’de Bosna’nın Tuzla sancağı Graçanitsa kasabasında doğdu. Babası, İstanbul medreselerinde tahsil görmüş Bosna-Hersek reîsülulemâ muavini Yayçalı (Yaytse) Mehmed Tevfik Efendi, annesi Hasibe Hanım’dır. Okiç, sekiz yaşına kadar Graçanitsa’da kaldı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek’i işgaliyle başlayan on yıllık direnişin sonunda Müslümanlar din ve vakıf işlerinde muhtariyet elde edince Kaptan Medresesi müderrisi ve müdürü olan babası Meşîhat-i İslâmiyye üyeliği ve reîsülulemâ muavinliği göreviyle Saraybosna’ya tayin edildi. Muhammed Tayyib, Saraybosna’da başladığı ilk eğitiminden sonra modern bir ilâhiyat fakültesi olan Okruzna Medresa’dan (1920) ve İslâm Hukuku ve İlâhiyat Mektebi’nden (1925) mezun oldu. Zagreb Üniversitesi’nde Latin dili ve edebiyatı imtihanlarını vererek oradan da diploma aldı (1926). Ardından aynı üniversitenin Hukuk Fakültesi’nde başladığı öğrenimini Belgrad Hukuk Fakültesi’nde tamamladı (1930). Kısa bir süre Saraybosna Erkek Lisesi’nde, iki yıl da Şer’î Lise’de öğretmenlik yaptı. 1927’den itibaren dört yıl süreyle Paris’te öğrenimini sürdürerek Sorbonne Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden lisans (1929), Şark Dilleri Okulu’ndan Arap, Türk (1928) ve Fars dili ve edebiyatı (1930) diplomaları aldı; Paris Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde “Hasan Kâfi de Bosnie, sa vie et ses oeuvres, avec la traduction de son ouvrage Nizâmu’l-Ulemâ” adlı doktora tezini tamamladı (1931). Ancak talebelerinden Mehmet S.Hatiboğlu’nun bildirdiğine göre bu sırada babasının âniden rahatsızlanması üzerine Saraybosna’ya dönmek zorunda kaldı ve tezini yayımlayamadığı için doktor unvanını kullanamadı. Paris’te tezinin bulunduğu bina II. Dünya Savaşı yıllarında zarar gördüğü için tezine bir daha ulaşılamadı. Muhammed Tayyib Okiç, bir süre Tunus Zeytûne Üniversitesi’nde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde ihtisas yaptı. Belgrad Üniversitesi’nde kazandığı öğretim üyeliği yeterlilik imtihanının ardından kendisine şarkiyat, Yugoslav tarihi, Sırp-Hırvat dili ve edebiyatı tarihi alanlarında profesörlük unvanı verildi (1939) ve bu üniversitede hocalık yaptı. Okiç’in Saraybosna’daki hocaları arasında Seyfullah Efendi (Proho), Abdullah Aynî Buşatliç, Muhammed Emin Dizdar; Paris’teki hocaları arasında Maurice Gaudefroy-Demombynes, William Marçais, Louis Massignon, Vladimir Minorsky, Mirza Muhammed Han Kazvînî, Henri Massé; Tunus’taki hocaları arasında da Muhammed Tâhir İbn Âşûr, Muâviye et-Temîmî, Muhammed el-Arabî el-Kebâdî ve Mustafa Zemerlî’nin adları zikredilebilir. Okiç, Alman Türkologu Gotthard Jaeschke ile yakın dostluk kurmuş, ölümüne kadar kendisiyle yazışmaları devam etmiştir. Asistanlarından Talat Koçyiğit, İsmail Cerrahoğlu, Mehmet S.Hatiboğlu ve Süleyman Ateş ile Abdülkadir Şener ve M.Esad Coşan kendisinden en çok faydalanan talebelerinden bazılarıdır. Hukuk ve edebiyat alanındaki ihtisası dışında hadis, tefsir ve İslâm tarihi dersleri veren Muhammed Tayyib Okiç, Boşnakça ve diğer Slav dilleri yanında Latince, Lehçe ve Çekçe, Arapça, Türkçe, Fransızca, Almanca ve okuyup anlayacak düzeyde İngilizce, İtalyanca ve Farsça bilirdi. 1934-1941 yılları arasında Üsküp’teki Kral I. Aleksandr Büyük Medresesi’nde hadis ve tefsir okuttu. II. Dünya Savaşı esnasında (1941) Üsküp’ten Saraybosna’ya gitti. Bir buçuk yıla yakın bir süre Türkiye’nin Belgrad elçiliğinde sekreterlik ve mütercimlik yaptı. Türkiye’nin Hitler Almanyası’na savaş ilân etmesi üzerine (1945) diğer elçilik çalışanlarıyla birlikte sekiz ay süreyle Almanya’da esir olarak kaldı. (Devamı var.)



Çok Okunanlar

2024-09-19 04:00:31