Son Dakika >> Gazete >> Milli


Ülkeyi İttifaklara Mahkûm Edenlerin Şikâyet Hakkı Olabilir mi?


Link [2022-11-05 04:10:36]



Başkanlık sistemine geçişin gerekçesi ülkenin istikrarsızlıklara mahkûm olduğu idi. Bu iddiada elbette gerçeklik payı da vardı. Çünkü koalisyon hükûmetleri uzun ömürlü olmuyor, sık sık hükûmet değişikliğine ihtiyaç oluyordu. Dışarıdan bakınca böyle bir görüntü ortaya çıkıyordu. Ancak siyasi hayattaki istikrarsızlığın sorumlusu kimdi diye sorulduğunda nedense siyasiler bu sorunun cevabını pek bulmak istemediler. Genellikle birbirilerini suçlayarak sorumluluktan kurtulmaya çalıştılar. Hâlbuki seçimlerin ardından çok parçalı bir Parlamento’nun ortaya çıkması sadece ülkemize has bir durum değildi. Pek çok ülkede bir sene içinde arka arkaya yeni seçimler gündeme gelebiliyordu. Bu durum bizde siyaset dışı güçlerin siyasete müdahalelerinin gerekçesi haline getirildi. Böyle olunca da ülkemiz adeta darbeler ülkesi haline dönüştü. Hâlbuki bu durum önlenebilirdi. Bunun için partilerin aralarında uzlaşmanın yollarını arayıp bulabilmeleri gerekirken bu yapılmadı. Adeta iş bir inatlaşmaya dönüştürüldü. Bu inatlaşmanın arkasından bazı siyasi kadrolar da iktidarda söz sahibi olabilmek için adeta siyasi ortamı germe hususunda işlev görür hale geldiler. Sonuçta ister istemez parlamenter sistem ülkemiz için yararsız bir sistem kanaati toplumda yaygınlaştı. İşte bu anlayış toplumumuzun zihninde canlılığını koruyorken yeni bir sistem teklifi gündeme geldi. Bunun adı başkanlık sistemi idi. Yeni sistemin toplumun çoğunluğuna benimsetilmesi de zor olmadı. Çünkü sürekli olarak geçmişin acı hatıraları gündeme getirildi. Başkanlık sistemi ile koalisyonlar döneminin son bulacağı, ülkenin istikrara kavuşacağı söylendi. Hâlbuki parlamenter sistem için partiler uzlaşmayı gerçekleştirebilselerdi son yıllarda yaşadığımız tek adam sistemi gündeme gelmeyecekti. Ancak siyasiler alışkanlıklarından vazgeçemediler. Hâlbuki uzlaşmanın zor olmadığı da çeşitli uygulamalar ile gösterilmişti. Ne var ki, bazı partiler için ülkede ayrıştırma ve kamplaştırmanın topluma seslenişlerini kolaylaştırdığından olacak nedense başkanlık sisteminin neler getirebileceği üzerinde fazlaca durulmadı. İşin garip tarafı başkanlık sisteminin savunucuları da işin bu yönü üzerinde kafa yormaya gerek duymadılar. Adeta yaşanan istikrarsızlıklardan kurtuluşun tek reçetesi olarak başkanlık sistemi takdim edildi. Sonuçta aralarında uzlaşmayı sağlayamayanlar sonunda tek adamlık sistemine teslim oldular. Toplum kandırıldı mı yoksa başkanlık sistemini savunanlarda bu sonucu göremediler mi bilinmez ama dün koalisyonları öcü gibi takdim edenler bugün daha seçimler öncesinden koalisyon yapmaya mahkûm hale geldiler. Elbette ortaya çıkan bu yeni ortaklığın adı koalisyon değil, ittifak oldu. Hem de öylesine bir ittifak yapısı ortaya çıktı ki, tüm partiler isteseler de istemeseler de bir ittifak içinde yer almaya mecbur hale getirildiler. Kısacası koalisyonlar konusunda uzlaşamayan siyasiler şimdi Parlamento’da temsil edilebilmek için bile ittifaklara girmek zorunda kaldılar. Uzun lafın kısası, gelinen noktada yetkileri budanmış bir Meclis, tam yetkili bir başkandan oluşan, adına da başkanlık sistemi denen yeni usul ortaya çıktı. Bu yeni sistem, eskiye göre ülkemiz siyasetini istikrarsızlıktan kurtardı ama ülke huzura kavuşabildi mi? Bu soruya evet demek pek mümkün değil. Bunun da ötesinde başkanlık sisteminden parlamenter sisteme dönüş istekleri gündeme geldi. Hâlbuki eski sistemi kökten kaldırıp atılmak yerine parlamenter sistem birtakım eksikliklerinden kurtarılabilir, eski şikâyetler önlenebilirdi. Ama her konuda olduğu gibi bu konuda da işler deneme yanılmaya terk edildi.



Çok Okunanlar

2024-09-20 09:41:06