Muristek
Hicret öncesi günlerde, Hz. Ebubekir’in devesini beslediği gibi biz de gönlümüzü Kur’an ve sünnet gıdasıyla besleyelim. Ve bedenimizi, iman ve amelimizle uygun hale getirelim.Müslüman halkımızın, beynini işgal için altı yönden saldıranlara karşı halkımızı bilinçlendirme hareketini başlatalım. “Allah’a itaat ediniz. Peygambere itaat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz Resulümüze düşen apaçık tebliğdir.Allah, O’ndan başka ilâh yoktur. Müminler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” (Teğabün süresi ayet 64/12-13). Ayete uygun olarak, önce kendimiz Allah’a ve Resulüne itaatten zerre kadar taviz vermeden uyacağız.Kur’an ve sünnetin manasını alıp amel ederken, kelime ve cümlelerin, selasetini, akıcılığını, insicamını, kelime ve manaların konuyla uyumlu oluşunu, letafetini, sühuletini, kolay anlaşılırlığını, uzübetini, tatlı kelime ve tavırlarla, su gibi, tatlı, yumuşak, yeşertici, kelimeleri gül koklatır gibi sunarken, size bakanın gölüne ferah verici bir eda ile dinleyenin gönlüne umut, çaresizliğine çare üretmeli.İslam’ı tebliğ konusunda diyelim 10 tane grubumuz vardır. Dünya genelinde bin gurubumuz vardır.Hepsi kendi metodunun en doğru olduğuna inanır.Hiç birini ayıplayarak kendi gurubunuza dert etmeyin.İslam’ın bin özel ve güzel tarafından birini yakalamış ve ona sımsıkı sarılmış olarak gör ve sen ondakini almaya, ona da sendekini değil, sende olanın ayet ve hadisini gösteriver.10 veya bin grubumuzun hepsinden Allah razı olsun, o yoldan gidiyorlar. Hâlbuki Allah (C.C.) buyuruyor ki:“Uğrumuzda cihat edenlere elbette yollarımızı göstereceğiz. Muhakkak Allah, ihsan yapanlarla beraberdir.” (Ankebut süresi ayet 29/69).Yani insan sayısınca bizim İslam’ı tebliğ yolumuz var.Ayette, “Sebilena” (yolumuz) dememiş, “Sübülena” (Yollarımız) buyurmuş.Söylenen aynı, devlet başkanına, profesöre, generale, filozofa, dağdaki çobana anlatılacak metot hepsi için ayrı ayrıdır. İnsanlara kültürleri oranında anlatma var.Hz. Ebubekir’e veya Ebu Cehil’e anlatmasıyla, bedeviye tebliğ aynı ama açıklama üslubu ayrıdır.Değer aynıdır… İnsan olarak aynı değeri veriyor ama üslup farklıdır. Kabilelerin, bedevilerin şivelerine göre bile üslup farklıdır. Nahv kitaplarında geçer, bir kabile İngilizlerin The eki gibi “el” ekini kullanmaz, “em” getirirmiş. Sevgili Peygamberimiz onlara konuşurken de “em” ile başlamış.Mesele hedefe varmak. Mesele, insanın insana köleliğinden kurtulup, bütün insanların Allah’a kulluğudur.Hedefe varmak için de gönül kapılarını tıklamak gerekir…İçerideki adam sağırsa, tıklama değil, zıngırdatıyorsun, vücut da hissediyor o zaman.Ama gayet hassas bir kulağa “tık tık, tık” bitti. O da gelip açıyor. Gönül kapılarını açmak için Peygamberimiz insanların kültür yapılarına, yaşlarına göre konuşuyor.Hz. Ali’ye söyleme tarzıyla Hz. Ebubekir’e söyleme tarzı bile farklı. Biz de ona dikkat edeceğiz. Tebliğden alacağımız dersler bunlar.Yol bir.Sırat-ı müstekıym.Ama girilecek gönül bütün insanların gönlüdür.Mekke’ye giden yollar farklı.Dairenin merkezine kaç tane yol gider?360 tane yol gider.Öyleyse bütün bu yollar denenecek ama gidilecek yer Kâbe’dir.Kâbe’ye isterse Japonya’dan gelsin, isterse Amerika’dan gelsin. Amerika doğuya, Japonya batıya, Yemen’deki kuzeye, biz ise güneye döneriz namaz kılarken, hac için gelirken de yollarımız Kâbe merkezinde birleşir.Ayrılık mı bu? Değil. Hz. Yusuf’un (A.S.) hapishanedeki arkadaşlarına anlatması farklıdır.Kral dairesinde çalışmış iki tane adam vardır hapishanede. Onlara verdiği misaller de yine ayrıdır.Duruma göre konuşuyor. Duruma göre derken bazı insanlarımız kendilerini her partiye göre ayarlıyor ya öyle değil.Söylediğin ayet veya sağlam hadis olacak. Tarzda ve üslupta değişiklik var.
Çok Okunanlar