Son Dakika >> Gazete >> Milli


Paylaşmak İnsanı Ruhen Güçlendiriyor


Link [2022-10-30 03:50:40]



Psikiyatristlere göre, ruh sağlığı yerinde olan birey kendisiyle, yakınlarıyla ve iş hayatıyla barışıktır. Freud, kişinin bu yetkinliğini sevgiyle ilişkilendirir ve ruhen güçlü olmanın iki koşula bağlı olduğunu savunur: Sevgi ve paylaşım… Ona göre sevme potansiyelini kaybetmeyen ve sevgiyi paylaşabilen kişi ruhen güçlüdür ve bu kişi hayatın güçlükleri karşısında sarsılmaz. Son yıllarda modern psikolojinin de üzerinde sıklıkla durduğu paylaşım, insanın merhamet ve sevme potansiyelini geliştiriyor ve ruhen olgunlaştırıyor. İnsan, sevme ve paylaşım istidadını kaybetmemişse hangi engelle karşılaşırsa karşılaşsın direncini koruyor ve hayata tutunuyor. Psikiyatristler kendisiyle ve çevresiyle barışık olmayan bireylerin, ruhen sağlıklı olamayacağını ifade ediyorlar ancak ilginçtir insanlar iç dünyalarında yaşadıkları çatışmaları sorun olarak görüp kabullenemiyor ve kendileriyle olan kavgalarını hayat boyu sürdürüyorlar. İnsanlar kendileriyle yaşadıkları uyumsuzluğu, huzursuzluğu yok sayıp, kazdıkları kuyuya düşüyor ve hayatlarını bu kuyunun içinde sürdürmeye razı oluyorlar. Oysa bedenimizde ortaya çıkan arızalar nasıl ki rahatsızlık veriyorsa ruhsal alanda yaşadığımız aşınmalar da bizi kendimizle ve çevremizle kavgalı hale getiriyor. Kabul etmeliyiz ki; insan iç dünyasında ne hissediyor ne yaşıyorsa çevresindeki insanlarla ilişkilerine bunu taşıyor. Ruh sağlığı çalışmaları kapsamında yapılan araştırmalara göre, ruh sağlığı yerinde olgun ve tutarlı bir kişi şu özelliklere sahiptir: Kişi kendisini olumlu ve olumsuz yanlarıyla kabul eder, sınırlarını bilir, zaaflarının farkında olur ve duygularını kontrol etme becerisine sahiptir. Hatasını söylediğinizde savunmaya geçmez, kendini tanımaya ve hasarlı davranışını onarmaya çalışır. Kendisiyle barışıktır, duygularını kontrol edebilir ve düşünceleriyle davranışları arasındaki uyumu korur… Olgun bir kişi hatalarında ısrarcı olmaz, özür dilemekten kaçınmaz. Kendini olumlu ve olumsuz yanlarıyla kabul eder. İnsan, sevebilme ve paylaşma özelliğini koruyabilmişse, yaşamın içinde takıldığı engelleri aşarken zorlansa da ruhsal aşınmaya maruz kalmaz, kendisini kabul ettiği gibi dünyayı da olumlu ve olumsuz yanları ile kabul eder. Zira sevebilen insan aynı zamanda teslimiyet gösteren, affeden ve yaşadığı sorunlara karşı pratik çözümler üretebilen kişidir ki, bu onu güçlü kılar. Kişi kendisine hangi veçheden bakıyorsa, davranışlarını neyin üzerine bina ediyorsa çevresi ile ilişkilerini de bunun üzerine kuracaktır. Kendisiyle barışık, olgun ve anlayışlı bir kişi bu yaklaşımını insanlarla ilişkilerine de taşıyacak ve uyum sorunu ile karşılaşmayacaktır. Sevme istidadını kaybeden ve dünyayı savaş meydanı olarak algılayan bir kişinin çevresindeki kişilerle olumlu ilişkiler kurmasını bekleyemezsiniz. Zira bu kişi iç âleminde mevcut olan bütün kaynakları tüketmiş, sevgiyi katletmiş ve kendisiyle olan kavgasını dış dünyaya taşımıştır. Sahip olmadığı bir şeyi kime nasıl verebilecek ki! Zengin bir eser gibidir insan, satırları arasında neyi taşıyor, neyi besliyorsa çevresine de onu yansıtır. İnanan, sevebilen ve hayatını paylaşım üzerine kuran insan kendisini iki dünyada da besleyecek servete sahip olmuştur, bunu özenle korumalıdır.



Çok Okunanlar

2024-09-21 22:43:23