Son Dakika >> Gazete >> Milli


Öğretim Üyelerinin Kürsüde Yürüyüşü


Link [2022-11-08 03:00:44]



Ressam, kişinin tek çizgisinden anlar onun sanatçı değerini. İcazetli bir Kur’an okuyucusu, kişinin “Euzu” çekmesinden anlar onun kalitesini. Aslında kişinin kalitesi, duruşundan belli olur ama fazla üzerinde durulmadığından farkında olmayız. Hocalığımız, adımızın önündeki unvanlarla değil, hâl ve hareketlerimizin ardından ağzımızdan çıkan kelimelerle de belli olur. Üniversitede öğretim üyesisiniz, işimizden para kazanırken sevap da almak istiyoruz. Sabah erkenden kalkıp o gün anlatacaklarımızı yeniden kontrol edelim ve fakültenize doğru giderken öğrencilerinizin birinin cumhurbaşkanı, öbürlerinin bakan, genel müdür, memur, öğretmen, çoban, çöpçü, çiftçi, tacir, sanayici, sanatçı olacağını düşünerek onlara en lazım olan şeyleri nasıl yerine getireceğini anlatmayı hayal ederek gidelim. Mesela tarih hocasısınız, akşam haberlerinde Suriye’de iki bin yıllık Tedmür/Palmira kentinde, Kraliçe Zenoba tarafından Grek usulüne göre kurulan şehrin tahribini konu edinip onlara ders verilebilir.Aynı zalim güçlerin, Musul’da tahrip ettiği, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi’yi de yetiştiren Nereddin Zengi’nin inşa ettirdiği Ulu Cami’yi de gündeme getirerek ders verebilir. Tedmür kenti, Birleşmiş Milletler’in gündemine geldiği halde, Musul’da tahrip edilen Ulu Cami’nin, Birleşmiş Milletler koruması altına alındığı halde, neden Birleşmiş Milletler’in gündemine gelmediği öğrencilere sorularak zihinlere zalimlerin iç yüzünün resmi, aranan suçlular arasında olduğu yapıştırılabilir. ABD senatosunda Suriye için harcanan silahların hesabı tartışması yapılırken o silahların öldürdüğü insanların hesabı neden görülmez? Senatodaki seçilmiş demokratlar, Palmira’ya atılan silahları, kendilerinin ürettiğini akıl edemezler mi?Silah, dolar, Palmira ve öldürülen canlar… Onların aldığı eğitimde insanın bir dolar, bir mermi çekirdeği, bir damla petrol, bir eski taş kadar değeri var mı?“Değer” deyince onların aklına ilk gelen nedir? Hatta sınıfta bu konuda öğrenciler arasında bir tartışma konusu yapıp bir hafta sonra bütün fakülte öğrencilerinin huzurunda tartıştırılabilir. Bütün dersler bu şekilde okutulursa, o öğrenciler, bulundukları makamla yükselmezler, onlar makamı değerli hale getirirler. Bu arada profesörümüz de çok yol alacak, yorulacak ama yorgunluğun verdiği tadı, hiçbir açık ve kapalı oturumlarda bulamayacaktır. Sevabının durumunu yalnız Allah celle celalüh bilmektedir.Mekkeli kâfirler, 450 kilometreyi aşarak Medine’ye sekiz kilometredeki Uhud’a kadar savaşmak için gelirler. Savaş esnasında Sevgili Peygamberimizin azı dişi kırılır, yüzü yaralanır. Şehitler de vardır.Ashab-ı kiram, Sevgili Peygamberimizin yüzünden kanın aktığını görünce,“Ya Rasülellah, bunların aleyhine bir dua etseniz” derler. Allah’ın resulü, “Allah, beni dille yaralayan ve lanet eden olarak göndermedi. Ancak beni davetçi/iyilikleri için duacı ve rahmet peygamberi olarak gönderdi. Allah’ım, onlara hidayet ver. Onlar ne yaptığını bilmiyorlar” diye dua ile cevap verir. (Beyhaki, Şuabü’l-iman 3/45 “Allah’ım kavmimi affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyor” dediğini öğrendik (Buhari Sahih, K. Ehadisi Enbia, bab 53, Müslim, Sahih, K. Cihad ve siyer bab 35) Bu Hadisi yeniden okuyun ve Sevgili Peygamberimizin bu hadisini kıstas/mihenk/mihakk/kriter olarak alınız ve günümüz insanının başta kendimizin, barışta annesiyle, babasıyla, akrabalarıyla, komşularıyla, ülkesiyle, dünya insanıyla ilgili görüş, düşünüş ve davranışı hakkında nasıllığımızı tespit edelim.Savaşta, karşımızdaki düşman veya düşman gösterilenler hakkındaki görüş, düşünüş ve davranışlarımızı gözden geçirelim. Hiçbir kimseye akıl vermek haddime değildir.Bütün insanlardaki aklı vereni, birlikte okuyalım:“Eğer siz, onları doğru yola çağırırsanız duymazlar. Onları sana bakarken görürsün; hâlbuki onlar görmezler. Afvı al, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A’raf süresi ayet 7/198-199).“Allah’ın rahmetinden dolayı sen (Uhud’da) onlara yumuşak davrandın.Şayet Sen kaba, katı kalpli olsaydın, onlar muhakkak çevrenden dağılır giderlerdi. Onları bağışla, (Allah katında) bağışlanmalarını dile ve onlarla iş konusunda müşavere et.Bir kere de azmettin mi, Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.” (Al-i İmran süresi ayet 3/159).



Çok Okunanlar

2024-09-20 00:32:57