Son Dakika >> Gazete >> Milli


Ne Olur Referandum Yapmayın!


Link [2022-10-29 04:32:35]



HALKIN kılık kıyafeti ve başörtüsüyle siyasilerin ne alıp veremediklerinin olduğunu anlayabilen var mı? Ekmek, su, hava kadar tabiî bir insan hakkı olan bir konuyu niçin bu kadar uzatıp yılan hikâyesine dönüştürürler dersiniz? Başörtüsü, aynı zamanda inanç gereği takıldığı için; insan hakkı olmanın yanında, inanç hürriyetini de içinde barındırıyor. Siyaset kurumuna düşen, bunu halkın temayülü yönünde düzenlemektir. İslâm’ın öz vatanında, bu hak milletimize niçin çok görülür, acaba? Geçmişte gerek sol gerekse sağ iktidarlar bu konuda milletimize nice zorluklar çıkardı; hatta hakaret ettiler. Süleyman Demirel’in “Başörtülüler Suudi Arabistan’a gitsin” sözünü unutmadık. Mesut Yılmaz’ın “yarasa” benzetmesini de! Antalya eski Milletvekili Nesrin Ünal Hanımefendi, seçim çalışmalarını başörtülü olarak yaptığı halde; MHP, TBMM’de başörtüsünü çıkararak yemin etmeye zorlamıştı. AKP döneminde başörtüsü konusu “idare-i maslahat” anlayışıyla yürüdü. “Benim dönemimde serbest” anlamında. Yasal bir güvenceye kavuşturmadılar. Belki de, bana oy verdiğiniz sürece serbest, anlamında başörtüsünü siyasi malzeme olarak kullanmayı düşündüler. Katı bir başörtüsü karşıtlığı ile bilinen CHP, takdir edilecek bir adım attı. Başörtülülerle de “helâlleşmek” adına, “Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkararak, yasal güvence altına alacaklarını” belirtip, “Bu yarayı sonsuza kadar kapatacaklarını” söylediler. Konuyu TBMM’ye getirdiler. Bu, kimsenin beklemediği inkılâp çapında bir olaydı. Sonunda, inançlarla savaşılamayacağını anlamaları da güzel bir gelişme oldu. SİYASİ MALZEME Mİ? AKP, CHP’nin “yasal güvence” altına alma adımını, “anayasal güvence” altına almakla karşılık verdi. İş yine uzuyordu. Bu süreçte anayasayı değiştirmek zor görünüyor. AKP’den istifa edeceği söylenen başka milletvekillerinin de olduğu konuşuluyor. AKP, 20 yıllık iktidarından sonra, başörtüsünü “anayasal güvence” altına alırsa baş göz üstüne! Şimdi iş kıvamına geldi. CHP, beklemediğimiz bir adım attı. İktidarın, kamu yararı için hemen harekete geçip TBMM’de konuyu 15 dakikada bitirmesi gerekmez mi? AKP’nin diyalog ve uzlaşma kültürü o kadar zayıf ki! Bu iş hükümete düşer. Önce bu iki partinin grup başkan vekilleri görüşsün, sonra da genel başkanları! Bu konuda sözlü mutabakat sağlanmışken işi uzatıp durmanın anlamı ne? Kılık kıyafet konusu “kesinlikle” siyaset malzemesi haline getirilmemelidir. En tabiî insan hak ve özgürlükleri arasında yer alan bir konu daha fazla sürüncemede bırakılmamalı; bir an önce sonuçlandırılmalıdır. Millî Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş’ın dediği gibi; “Özgürlük ertelenmemeli. İsteyenler parmağını kaldırsın ve bitsin! Lâf kalabalığına ne gerek var?” (10.10.2022)Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Kamalak, “Keyfilikleri önlemek için kanunî düzenlemenin şart olduğunu” açıkladı. Anayasa’nın 24. Maddesi’nin “din ve vicdan hürriyeti”ni getirdiğini belirterek, bu maddeye, “Örf ve âdetlere ve genel ahlâka aykırı olmamak şartıyla kılık kıyafet serbesttir” fıkrası eklenerek, konunun kolayca çözüleceğini söyledi. (20.9.2022) REFERANDUMA GİTMEYİN AKP Genel Başkanı, anayasanın TBMM’den geçmemesi halinde, Kılıçdaroğlu’na, “Gel, sıkıysa bu işi referanduma götürelim” teklifi yaptı. Hayret! Hükümet işi yokuşa sürüyor. Kaldırılabilecek 1 kg’lık bir yükü; 50 tonluk bir yük haline getiriyor. Sunulan teklif, bu atmosferde gerçekçi değil ve Türkiye’nin güvenliğini tehlikeye atma endişesi oluşturuyor. Konuyu referanduma götürmek, kutuplaştırmayı hızlandırır. Başörtülü, başörtüsüz tartışması başlatır. Milletimiz, inançla ilgili bir konuda sınanmamalıdır. Türkiye siyasetinde referandum kültürü yerleşmiş değil. Vatandaş geleceğini ilgilendiren referanduma düğüne, bayrama gider gibi gitmelidir. Ama bizde öyle mi? Başkanlık sistemi referandumunu düşünün! Yeni sistemin neler getirip götüreceğini ne kadar tartıştık? Konu, şahısları aşan bir “sistem” meselesiydi. Belki 100 sene ileriyi görmek gerekirdi. Bu kadar önemli bir konu, “Erdoğan mı cumhurbaşkanı olsun, Kılıçdaroğlu mu?” anlayışına indirgendi. Türkiye, referandum döneminde ileri seviyede bir kutuplaştırma örneği yaşadı. 5 senedir de seçim ve ittifakları konuşuyoruz. Halk yoruldu ve gerildi. Yeni bir anayasa yapmayı; hele referandumu kaldırabilecek durumda değil. AKP döneminde “kesinlikle” referanduma gidilmemeli. Biz bu partinin iş tutuş şeklini gördük. Geleceğimizi sıkıntıya sokmasınlar, yeter! Fatih Altaylı’nın, “AKP’nin sorun çözmek yerine, göz boyamayı tercih ettiği” (Habertürk, 25.10.2022) görüşü doğrulanmaya başladı. Günümüzde, iç barış için hepimiz elimizden geleni yapmalı; anayasa ve referandum için Türkiye’nin normalleştiği atmosferi gözlemeliyiz.



Çok Okunanlar

2024-09-22 00:39:56