Son Dakika >> Gazete >> Milli


İnsana Saygı, Rahman’a Saygıdır


Link [2022-11-03 04:18:40]



Allah Teâlâ Rahman’dır. Hayat kitabımız Kur’an’da hem “Rahman”, hem de “insan” sureleri var. Kur’an da Rahman’dan tüm insanlara mesajdır. İnsan; her şeyi hikmetle, güzel, ölçülü, dengeli yaratan Allah Teâlâ’nın yeryüzündeki halifesi, şaheseri, ayetidir. Esere saygı, Rahman’a/Yaratan’a saygıdır. Allah Teâlâ insanı “eşref-i mahlûkat”, “ahsen-i takvim”, hilafet sıfatlarıyla -sınav için emaneti yükleyerek- yeryüzüne indirmiştir. İnsan Rabbini yeryüzünde vekâlet, temsil konumu/şerefiyle kulluk, adalet ve imar görevlerini eda edecek.Ezelde yapılan sözleşmeye uygun bir hayat sürdürme sorumluluğundayız. Hayatımız, yolculuğumuz ya O’nun (C.C.) rızasına, hükümlerine uygun güzel bir hayat olacak veya nefsimize, şeytana, tağutlara göre zor bir hayat olacak. İlahi mesajlarıyla yolları göstermiş, akıl ve irade kuvveti verdiği insanı, tercihleriyle baş başa, özgür kılmıştır. Yolculuğu için; yol, rehber, örnek, emir ve yasaklar, kurallar koymuş, itaati de isyanı da bize bırakmıştır. Denenelim için (Mülk/2, İnsan/2). Allah’a kul olanlar değerli, şeytana, tağuta kul olanlar değersizdir. “Mümin, Beytullah’tan daha değerlidir” (Hadis-i Şerif). Elbette, insanın değerini, değerlendirilmesini en iyi yapan, insanı yaratandır. Ve O’nun (C.C.) katında en üstün, değerli insan muttakilerdir (Hucurat/13). Tüm insanlara örnek olarak sunduğu Resulullah (S.A.V.) Rahman’ın halifesi olarak O’nun (C.C.) en güzel ahlâkıyla da donanmıştı. Resulünün ahlâkı, Rahman’ın (C.C.), “Kur’an ahlâkıydı” (ahlâk-ı hamide). Rahman’ın (C.C.) esmasına mazhar olarak insanları hem ahlâkıyla, hem de ilahi hukuk ile terbiye ediyor, öğretiyor, eğitiyor, arındırıyor, yetiştiriyordu. Yeryüzü insanlar için; sınav, “hayırda yarış, batılla savaş/mücadele alanıdır” (Mülk/2, İnsan/2).İnsan yeryüzündeki en yararlı ve en zararlı varlık olmak yeteneğindedir. Rahmet, merhamet ve adalet ilahi sıfatlardan. Bizim de bu sıfatlarla, iyi ahlâkla bezenmemiz gerekmez mi? Merhameti, adaleti koruduğumuzda hem kullara, hem de Rahman’a saygı göstermiş oluyoruz. Aksi takdirde zulüm söz konusu olur. Biz kelime-i tevhidimizle, namazımızla adalete, hakkaniyete, insan haklarına saygıya; zulümden, kötülüklerden de uzaklaşmaya söz vermiş oluyoruz. İnsana doğruyu yanlışı ayırma yeteneği, seçme özgürlüğü verilmiş; doğru ve yanlış yollar da gösterilerek/bildirilerek, seçimi kendisine bırakılmıştır. Kulluk sınavı gereği.İnsan: “Küçük bir âlem” (Hz. Ali), “evrenin gözbebeği” (Şeyh Galip), “çok kendisini ucuza sattı” (Mevlana), “eşref-i mahlûkat”, “halife”den yükselip, esfel-i safiline alçalabiliyor. “Allah Teâlâ’ya tazim/saygı, mahlûkatına şefkat ve merhamet” olarak da tanımlanan İslâm aynı zamanda, ekmel bir din/düzen olarak güzel bir hayat için zorunlu, gerekli olan emir ve yasaklar, hükümler, ölçüler, ilkeler, ahlâk, inanç, hukuk ihtiyaçlarını en güzel şekilde karşılar; Elçisi’nin önderlik ve örnekliğiyle.İslâm, hayatımızın her alanını düzenleyen ekmel, eşsiz ve adil bir düzen sunar.Hem Kitapların, hem de peygamberlerin adalet için gönderildiği bildirilir ( Hadid/25). Rahman (C.C.); tüm insanlara (İbrahim/52), Son Elçisi (S.A.V.) (Ahzab/40) ile ilettiği “oku” ile başlayıp (Alak/), “Nas” ile sonlanan kitabı/beyanı/bildirisi (İbrahim/52) ve Resulünün (S.A.V.) “Veda hutbesi”yle (622) de -İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nden asırlar önce- insanın, doğuştan kazandığı temel hakları tanımlamış, bildirmiş ve dokunulmaz kılmıştır. Sağlanması, korunması için de, emir ve yasaklarını bildirmiştir. Bu hakların ihlâli; hem insanlara, hem de insanlara ihsan eden Hak Teâlâ’ya saygısızlıktır. Çünkü Rahman’a (C.C.) saygı, O’nun (C.C.) hükümlerine, değerli kıldıklarına (insana) saygıyı gerektirir. O’na (C.C.) saygı (takva) emir ve yasaklarına riayeti/saygıyı gerektirir. İblis, Adem’e (A.S.) “secde et” emrine karşı itirazla, lânetlenmiş, cennetten kovulmuştu. Rahman’ın değerli, önemli üstün kıldığı halife Adem’e (A.S.) saygı göstermedi. Böylece hem Rahman’a, hem de insana düşmanlıkla lanetlendi, aşağılandı... Hayat, inanç, akıl, nesil/iffet, mal, şeref, itibar gibi temel hak ve özgürlüklerin, değerlerin korunması için, hem inançlara, hem ahlâka, hem de hukuka ilişkin kurallar, ilkeler vaaz edilmiş, insanların tercihlerine bırakılmıştır. Rahman (C.C.) yaratan, kullarının ihtiyaçlarını en iyi bilen olarak, sadece kullarının yararına olacak kuralları, emir ve yasakları vaaz etmiştir. Adalet ve barış da ancak bu kurallara uyarak gerçekleşebilecektir. İslâm’da temel haklar ceza hukuku (ukubat) ile korunmuştur.



Çok Okunanlar

2024-09-21 03:42:42