Son Dakika >> Gazete >> Milli


Ekmek Aslanın Ağzında


Link [2022-11-08 03:00:44]



Serengeti düzlüklerinde sıradan bir gün… Bakalım bu yeni doğan gün genç aslanımıza neler getirecek… Yılın bu mevsiminde kuraklık kendini iyice göstermekte… Aslanlar, dünya üzerinde yaşayan kedi türleri içinde en sosyal cins olmasına rağmen, bu genç aslan kendini bir garip hissetmekte. Sürüye ayak uyduramayan bu antilop ise kendisini izleyen genç aslanın henüz farkında değil. Birazdan her şey için çok geç olacak… Ekmek aslanın ağzında diye söyleyince zihinde köprüyü seyredip bacaklarının güzelliğini öven komedyen gibi elindeki ekmeğini kemirmeye çalışan bir aslan görüntüsü canlanır. Hâlbuki aslan hayvanı tıpkı kral, başkan, reis falan olmadığı ve dahi ormanda yaşamadığı gibi ekmek tüketen varlıklar arasında da yer almaz. Hem ekmeğin niteliği de önemsizdir; tam buğday, kepekli, çavdarlı, rüşeymli, glütensiz hiç fark etmez. Ekmek arası köfte koysan ona dahi dokunmaz. Dolayısıyla ayrı ayrı bunların fiyatına da takılmaz. Ekip dikmek, sonra biçmek işlerine bulaşmaz. Ekmeğin ardında bir il başkanlığını su yolu edinip, ona buna yalakalık yapıp, torpil aranıp, sonra da ihaleyi kapınca “rızkımı veren hüdadır kula minnet eylemem” edebiyatına hiç girmez. Bin türlü uğraş ve içinde yaşadığı sürünün yardımıyla devirebildiği antilobu afiyetle mideye indirir. Katıksız… Terbiye edip pişirmeden… Aslanınki vahşi yaşam diye nitelenir. İnsanın mı yoksa vahşi denen bu hayvanların mı daha acımasız olduğu merak konusu bile olmaz. Hâlbuki kendini yeryüzünün sahibi görüp ne varsa talan eden, işine yaramayanları bile metalaştırıp alan-satan, dokunduğu her şeyi bir nevi murdar eden bizzat insandır. Ekmeğini taştan çıkaranı da bulunur ama o ekmek ille de aslanın ağzına doğru yanaşmışsa hayvancağızın ölüm sebebi oluverir. Sonra kısa süre elit mekânlarda aslan derisinden yapılmış kürk modası baş gösterir. O da geçer, insan başka hayvanların postuna, sırasında kendi türünün bir işe yaramadığı sanılan derisine doğru yönelir. Hayır, rızkının peşinde efor sarf eden aslan hayvanı vahşidir. İnsan ise her hayvanın ve özelde aslanın elindekini dahi almakta, köşe bucak demeden ne varsa sömürmekte mazurdur! Bir de aslanağzı diye adlandırılan Sıracagiller familyasına ait çiçek vardır ki, aslan ve de ağızla uzaktan yakından alakası bulunmaz. Onun da eline ekmek sürmüşlüğü, yemek yediği kabın dibini sünnettir diye sıyırmışlığı yoktur. Güzel renkli çiçekleriyle sevilen bir bahçe bitkisidir kendisi. Çiçeklere iki yandan hafifçe bastırıldığında, taçyapraklar kükreyen bir aslanın ağzı gibi açılır ve dişi organın tepeciği ortada bir dil gibi görünür. Adını bu özelliğinden alır. Kuzey yarımkürenin pek çok yerinde yetişmesi mümkündür. Ekmeğe gelince… O, yeryüzünde ne var ne yok tüketip garibin önünden aşırdıklarını yerli ve milli otomobile, betona ve bankaya yatıranların tekelinde olsa gerektir. Ekmek tüketicisi sıradan vatandaş için çok çalışıp, didinip, emek sarf edip onu oradan çıkarmak neredeyse imkânsız görünür. Hem de bir kez nimetle oynanmış, yenecek kıvamdan çıkarılmış, zayıf kuşların tuzağı diye nitelenen dünya gibi un ufak edilmiş haldedir. Ekmeğe ulaşmak için emek sarf eden, aslan diye nitelediği patronlarının, ekmeğini gasp edip kendisine gıdım gıdım koklatanların ağız kokusunu çekmek zorunda olduğunu zanneder. Aslan sandıkları nimeti sömüre, gasp ede adamakıllı vahşileşmiş, hırçın ama korkak kedilerden ibarettir. Üstelik sokak kedisi de değil, sahiplenilmiş, tüyleri bakımlı ve yüzsüzleştirilmiş cins kedilerden. İşte nankörlüğünden şikâyet edilen kedi, tam olarak cümle âlemin bakıp beslemesi gerektiği zannedilen bu tür varlıklardır. Gün gelip ekmeğin pahalılığından şikâyet edilse şehrin vahşi insanları, sermayedarlar, gücün etrafında kümelenen hamam böcekleri, yoksul düşenlere ekmek satmak için fırın inşa eder. Sonra o fırınların önünde biriken kuyruklarla, ucuz diye lanse edilip kıyasıya satılan ekmeğe ulaşmak için didinenlerin oranıyla övünür. Ekmek kuyruğunda ömür geçiren dayılarsa önünden aşırılanları yine kendisine satan vahşi tabiatlı varlıkları savunur. Suçu bu insafsız döngüye karşı çıkanlara yıkmamışsa bizzat kendisine yüklenir. Nihayet ekmek aslanın ağzındadır ve dahi midesine inmeden yakalamak, hiç olmazsa francala tiplisinin burnundan kırıp almak gerekir! Serengeti düzlüklerinde kırık bir gün daha batmak üzeredir.



Çok Okunanlar

2024-09-19 05:09:14