Muristek
Ülkemizde iktidar sahipleri genellikle verilen mücadelelere rağmen olumsuzlukların kökünün kazınamayışını, “kökü dışarıda” nitelendirmesi ile izah ederler. Elbette bu küresel köy haline gelmiş dünyada pek çok olayın bir başka ülke ile bağlantısı vardır. Çünkü özellikle sömürgeciler işlerini rahat yürütebilmek, bir başka ifadeyle ellerini yakmamak için ateşe maşa ile müdahale ederler. Böylece eli yanan olursa onlar maşa olarak kullanılanlardır. Böylece sömürgeci güçler, oturdukları yerden sömürülerini sürdürürler. Bunu yaparken de maşa olarak kullandıklarına fazlaca bir menfaat de sağlamazlar. Çünkü her ülkede sömürgeciler maalesef maşa olarak kullanabilecek pek çok kişi bulmaktadırlar. Bunun için birtakım kavramları kullanırlar. Söz konusu kavramların peşine takılan maşalar kendilerine geldiklerinde çoğu zaman barınacakları bir ülkenin kalmadığını görürler. Bu defa kendilerini kullanacak bir başka el aramanın peşine düşerler. Bir zamanlar dünyayı sağ-sol diye ikiye ayırdılar. Kendilerini aydın ilan eden birtakım kimseler, bu kamplardan birinin içinde yerlerini aldılar. Ve aynı ülkenin insanları birbirlerini yediler. Ancak aradan zaman geçip sağ-sol ayrımı eski cazibesini yitirdiğinde geçmişle vatan adına birbirileri ile savaşanlar geçmişte yaptıklarını değerlendirmeye başlayınca gördüler ki, bir taraf ABD, diğer taraf ise Rus emperyalizmine hizmet etmişler. Bizim nesil bu dönemi tüm çıplaklığı ile yaşadı. Söz gelimi akşam 21.00’den sonra evime gitmek durumunda kalmışsam taksiyle gitmek zorunda kalırdım. Çünkü oturduğum mahalle karşı görüşteki grubun işgali altındaydı. Aradan zaman geçti, darbe oldu, kendini ister sağcı, ister solcu olarak tarif etsin, hepsi aynı cezaevlerine dolduruldu ve aynı mahkemelerde yargılandılar. Sonuçta gençlerimizin en azından 10 yılları cezaevlerinde ve yargılanmalarla geçti. Ortalık durulup evlerine döndüklerinde vatan için mücadele edenler 30 yaşına geldikleri halde hiçbir iş sahibi olamamış, okulları bitmemiş olarak hayatı yakalamanın peşine düştüler. Ne var ki onları meydanlara sürenler ülkede yine söz sahibiydiler. Hemen belirteyim ki, derdim geçmişi yeniden hatırlatmak değil. Bunun da ötesinde insanları yargılamak hiç değil. Çünkü o gençlerin pek çoğu işin aslının farkında olmadan yürüyor, meydanları dolduruyorlardı.Yazmak istediğim konu aslında ülkemizde yıllardan beri yapılan açıklamalarda sıkça “uyuşturucunun kökünü kazıma (kurutma)” ya da “terörün kökünü kurutma” operasyonları yapılır ama köklerinin kurumadığı görülüyor. Hemen belirteyim ki bunun sebebi, yeteri kadar mücadele edilmeyişi değil. Kurutulmak istenen kökler dışarıda, yani ülkemizin sınırları dışında. Bunun da ötesinde kökleri besleyenler ile müttefiklik ve dostluk(!) ilişkilerimizin olduğunun söylenmesi. Kısacası, kök dışarıda olunca sizin içeride yaptığınız mücadele maşaları devre dışı bırakmanızı sağlıyor ama maşaları kullananların ülkenize yönelik ya da para kazanma hırsı sebebiyle uyuşturucu çetelerini ve teröristleri sulamayı, bir diğer ifadeyle kullanmayı sürdürüyorlar. Böyle olunca da kök kurumuyor, kökü kurumayan bir bitki de yeniden canlanıyor. Bunun için öncelikli olarak gerek terör, gerek uyuşturucu ile mücadelede öncelikli olarak dışarıdan beslenen köklerin suyunun kesilmesi gerekiyor. Kısacası emperyalistlerin bölgemize ve ülkemize yönelik ellerinin kesilmesi şart. Bu yapılmadığı sürece kök kurutma operasyonlarını sürdüreceğiz demektir. Bu noktada bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Bu söylediklerim ile uyuşturucu çeteleri ve teröristlerin başa çıkılmaz olduğunu söylüyor değilim. Sadece mücadelede işin sonuna kadar gidilemiyor çünkü kökler dışarıda ve o kökleri besleyen dost ve müttefik dediğimiz emperyalist güçler var. Kısacası, dost bellediğimiz düşmanlar işimizi zorlaştırıyor.
Çok Okunanlar