Son Dakika >> Gazete >> Milli


Aileye Tehdidi Şimdiye Kadar Durdurmanız Gerekirdi


Link [2022-11-08 03:00:44]



Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, son günlerde ailenin tehdit altında olduğuna dikkat çekerek, yapılacak Anayasa değişikliği ile birlikte aileye tehdidi durduracaklarını belirtiyor. Bu söylenenlere hayır demek mümkün değil. Ancak, akla gelen sorular da var. Söz gelimi aileye tehdit, başörtüsüne yönelik gelebilecek bir takım kısıtlamaları engellemek için gündeme gelen Anayasa değişikliğinin birden aileyi koruma adımı haline getirilmesi, meselenin bu yönüyle takdim edilmesi ister istemez insanın aklına, “Aileye yönelik tehditler son günlerin uygulamaları ile mi ilgili? Bu ülkeyi 20 senedir yönetenler sizler değil misiniz? Bu tehdidi yıllar önceden görerek ona göre tedbirlerin alınması gerekmiyor muydu?” sorularını getiriyor. Soruları çoğaltmak mümkün ama sözü uzatmak istemiyorum. Çünkü öyle anlaşılıyor ki, AK Parti ülkemizde yaşadığımız tüm ekonomik ve sosyal sıkıntılar ve çalkantılar konusunda kendilerinde hiçbir kusur ve yanlışın sorumluluğunu üstlenmiyor. Sanki ülkeyi yönetenler kendileri değilmiş gibi davranıyor ve açıklamalar yapıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Teklifini vermeye hazırlandığımız son Anayasa değişikliği ile aile kurumumuza ve insan fıtratına yönelik tehditlerin önüne set çekmiş olacağız” diyerek öncelikli olarak aile kurumunun tehdit altında olduğunu ifade ediyor. Ve bu tehdidi önlemek için Anayasa değişikliği yapacaklarını belirtiyor. Peki, mesele bir Anayasa değişikliği ile önlenebilecek idiyse yıllardan beri niçin böyle bir adım atılmadı? Söz gelimi başkanlık sisteminin getirilerek kendi yetkilerinin artırılması için yapılması gereken Anayasa değişikliğine yönelik Meclis’te gerekli çoğunluğu bulabilmiş, ya da referanduma gidilerek bu iş gerçekleştirilmiş idiyse, ülkemizin ana sorunu parlamenter sistem miydi? Kısacası, aile kurumunun tehdit alında olduğunun farkına varmak için 20 sene beklemeye gerek var mıydı? Bu soruya evet demek mümkün değil. Çünkü iktidarlar sadece attıkları bir takım doğru adımların karşılığını milletten bekleme hakkına sahiplerse, elbette yaptıkları yanlışların ya da yapmaları gerektiği halde yeni bir seçim havasına girilene kadar sorunların gizlenmesinin yükselişinin bir sorumluluğu yok mudur? Sözü uzatmadan ülkemiz dışında hiçbir ülkede iş başında olan iktidarlar sadece olumlu adımlardan pay sahibi olumsuz gelişmelerin sorumlusu ya muhalefet ya da bir takım şer güçler olarak nitelendirilmiyor. Hâlbuki her ülkede sorunlar vardır ve özellikle iktidar sahiplerinin sorunlarla yüzleşmesi gerekir. Sorunlarla yüzleşmeden sağlıklı çözümler bulmak zor olur. Zor olmanın ötesinde sorunlar zaman geçtikçe daha çözümsüz hale gelebilir. Bunun sıkıntılarını ise toplum ve ülke çeker, çekiyor. Hemen belirteyim ki, iktidarların sorunlarla yüzleşmeleri de yeterli değildir. Bu iş yapılırken iktidarların toplumun her kesimini dinleyerek ortak çözümler bulunması için çaba gösterilmesi gerekir. Tüm muhalefeti toplun nazarında değersizleştirmek için ülkeyi bir kavga ortamına çevirmeyi marifet bilmek kısa sürede çıkar sağlasa da uzun sürede bunun bedelini ödemek sadece muhalefete değil iktidara da düşer. Tabi muhalefet ile temasa geçmek sadece getirdikleri bir teklifin kabulünü sağlamaya yönelik olmamalı. Aylardan, yıllardan beri terörist ilan edilen insanlara geçerken uğradım anlayışı ile değil, aynı çatı altında farklı düşüncelerle bulunduklarını bilerek hareket edilmesi gerekmez mi? Siyaset olarak bir dönem kol kola girdiklerinizi hemen ardından vatan hani ilan ediyor, arada bir de birlikte hareket etmeye çalışıyorsanız inandırıcılığınız olmaz.



Çok Okunanlar

2024-11-10 02:27:52