Yerel >> Kastamonu İlk Haber


YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı’na katıldı


Link [2022-12-03 11:50:54]



Kastamonu Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, “Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Programı” çerçevesinde düzenlenen “Bölgesel Kalkınma Odaklı Üniversite Ziyareti” açılış programı Yükseköğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın başkanlığında  gerçekleştirildi. Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde gerçekleştirilen programa 22 üniversitenin rektörleri ile STK temsilcileri ve ilgili kurum temsilcileri katıldı.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, bölgesel kalkınma odaklı ihtisas üniversitelerinin bölgeyle bütünleşmelerinin önemine vurgu yaptığı konuşmasında, bölgesel kalkınma odaklı üniversitelere hedef çizdi, bahar döneminden itibaren başlatılacak olan “YÖK Akademik Hareketlilik Projesi” ile öncelikli olarak 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerde öğretim üyesi temininde güçlük çekilen programlara destek olma, üniversiteler arasında öğretim elemanı hareketliliğini artırma ve öğrencilerin farklı üniversitelerimizin öğretim üyeleriyle buluşturma amacı güdüldüğünü ifade etti.

Özvar, Bölgesel Kalkınma Odaklı üniversiteler ile bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek başladığı konuşmasında görüş ve beklentilerini şöyle dile getirdi:

 “Bugün burada, Türkiye’de ormancılık ve tabiat turizmi konusunda tek ihtisas üniversitesi olan Kastamonu Üniversitesinde sizlerle buluştuk. Manevi şahsiyetleri barındıran, zengin bir tarihi geçmişe sahip olan ve Milli Mücadele’deki rolünün yanında adeta bir tabiat harikası olan Kastamonu’da bulunmak gerçekten memnuniyet verici. Biliyorsunuz yükseköğretim kurumlarımızın tamamıyla çok sıkı bir iletişim halindeyiz. Yaptığımız bireysel ziyaretler ve bu tarz grup toplantıları, sadece yükseköğretim kurumlarımızın sorunlarına birinci elden müşahede etme imkanı sunmuyor, ayrıca Yükseköğretim Kurulu olarak bizlerin, üniversitelerimizden geleceğe yönelik beklentilerini daha sağlıklı bir zeminde ifade etmesine olanak sağlıyor. Bu sayede, çizdiğimiz yol ve atılacak adımlara ilişkin daha kararlı ve sağlıklı hedefler koyabiliyoruz.  Bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerimizin bizim nezdimizde çok önemli bir yeri var. Yükseköğretim sisteminin klasik eğitim öğretim, araştırma ve topluma hizmet misyonlarının her üçüne de hizmet edecek şekilde bu üniversitelerimiz, ülkemizin kalkınmasında ellerini taşın altına koyarak, bölgesel sorunlara ve gelişmelere daha duyarlı bir şekilde, bölgesel kalkınmayı daha geniş bir çerçevede ele almak durumundadır. Bu anlamıyla, eğitim-öğretim, araştırma ve topluma hizmet kapsamında gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerde, bölgenin ve dolayısıyla da ülkenin kalkınmasını öncelikte bulunuyorsunuz.”

Üniversiteler arasında katı bir ayrım ve gruplama gözetmediklerini ifade eden Özvar, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Daha ziyade, kurumlar arası bir rol paylaşımı gözetiyoruz. Kurumsal çeşitliliğin kısa ve uzun vadede, hem bölgelerimizin hem de ülkemizin gelişimi için hayati olduğunu ifade etmek isterim. Kaynakların sınırlı, ihtiyaçların farklı ve beklentilerin çeşitli olduğu, erişimin tarihte görülmemiş şekilde arttığı günümüz kitlesel yükseköğretim arenasında, tek tipleşmiş bir yükseköğretim yapısının ne topluma, ne iş dünyasına ne de ülkenin geleceğine bir katkısı olacağını düşünüyorum. Kurumsal tek tipleşmeyi bir anlamda kaynak israfı olarak da görüyoruz. Bu nedenle, kurumsal çeşitlilik bizim birincil önceliklerimiz arasındadır. Bu kapsamda bölgesel kalkınma üniversitelerimizin bölgelerine getirecekleri dinamizm ve sağlayacakları faydaları çok önemsiyorum. Bölgesel kalkınma üniversitelerimize ilişkin şu hayati hususları da dile getirmek isterim. Sahip olduğunuz bölgesel misyon kapsamında, üniversiteleriniz öncelikle bölgenizi iyi bir şekilde analiz etmelidir. Bulunduğunuz bölgenin ve toplumun ihtiyaçlarının neler olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Bu kapsamda üniversitenizin bölge ve topluma sunabilecekleri her türlü eğitim, araştırma ve iş birliği değerlendirilmelidir. Her ne kadar yükseköğretim sistemimiz merkezi bir yapıya sahip olsa da bu merkezciliğin bir koordinasyonu zorunlu kıldığı akıldan çıkarılmamalıdır. Yaptığımız düzenleme ve politikalarda bu süreçlerin de önünü açtığımızı görmenizi isterim. Artık üniversitelerimiz bulundukları bölgelerin ihtiyaçlarını kendi ihtisaslaşmaları kapsamında göz önünde bulundurarak farklılaşabilmektedir. Bu farklılaşma henüz başlamıştır ve çabalarınızla daha da ileriye taşınacaktır. Bunu yaparken de bölgesel bütünleşme adına, bulunduğunuz şehirlerdeki hem toplum hem de iş dünyasının beklentilerini düzenli olarak takip edip, sağlıklı bir iletişim ortamı kurmalısınız. Bizler biliyoruz ki, ülkemizdeki sosyo-kültürel çeşitlilik, coğrafi ve ekonomik farklılıklar yükseköğretim kurumlarımız için fırsatlara kapılar aralıyor. Bulunduğunuz şehrin eğitim ihtiyacı, iş gücü kapasitesi, ekonomik gelişmişlik düzeyi, altyapı imkanları ve kurumlarımızın sahip olduğu imkanlarla bütüncül bir şekilde değerlendirme yapmalısınız.  Bunu söylerken, kurumlarınızın kendi iç dinamiklerini de gözden geçirmelerini önemsiyoruz. Kurumlarınız gerek sahip oldukları fiziksel kapasite ve altyapı, gerekse de insan gücü potansiyellerini dikkate alarak geleceğe yönelik planlamalarını bu kapsamda gerçekleştirmeli. Bunu, üniversitelerinizin hem misyonlarını gerçekleştirmelerinde hem de bölgelerinin ihtiyaçlarına hızlı cevap vermede etkili olacak çok önemli bir adım olarak görüyoruz”

“İŞBİRLİĞİ VE İLETİŞİM”

Üniversitelerin bulundukları bölgelerle kuracakları iş birliği ve iletişimin yanında, bu süreçlerin sürdürebilirliği de hayati önem taşıdığını da ifade eden YÖK Başkanı Özvar, şunları vurguladı:

“Bu kapsamda, kurumlarınızın bu iletişim süreçlerinin devam ettirebilmesi adına kuracağınız mekanizmalar, bir taraftan kurumsal hafızanın korunmasına katkı sunacak bir taraftan da iletişim ve iş birliğinin daha sağlıklı yürütülmesini sağlayacaklardır. Bu nedenle, kurumlarınızda, bu süreçlerin takibiyle görevlendirilmiş işlevsel mekanizma ve birimlerin kurulmasını önemsiyorum. Bölgesel işbirliğinin sınırları oluşturulurken üçlü sarmal (triple helix), yani devlet, üniversite ve sanayi işbirliğini, bir adım öteye götürerek bu sürece toplumu da entegre etmeniz çok önemlidir. Bu üçlü mekanizmaya toplumu da dahil ettiğinizde kuracağınız dörtlü mekanizma, sağlıklı bir işbirliği gerçekleştirmeniz için kolaylaştırıcı olacaktır. Bu sayede, yükseköğretim kurumlarınız, devlet özel sektör kuruluşları, iş dünyası ve toplumla bütünleşik bir mekanizmayı oluşturabileceklerdir. Bu mekanizma ve süreçlerin düzgün bir şekilde işlemesi neticesinde, üniversiteleriniz, devlet ve özel sektör kuruluşlarıyla uyumlu, iş dünyasının bilgi ve insan kaynağı ihtiyaçlarına hızlı cevap verebilen, toplum beklentilerini karşılayan ve bu sayede bölgesel kalkınmanın ve dolayısıyla ulusal kalkınmanın önünü açan kuruluşlar haline gelebilecektir. Bu durumun, coğrafi hareketlilik açısından da pozitif sonuçlar doğurması beklenmektedir. Öncelikle, bölgesinde lider konumdaki üniversiteler, hem eğitim amacıyla farklı bölgelere hareket eden öğrencileri, hem de yatırım yapacak iş dünyasını bölgeye çekerek bölgeyi adeta bir cazibe merkezi haline getirebilecektir. Burada dikkat etmenizi istediğim nokta şudur ki, bu konuda bütün gelişimin çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesini sağlayan sihirli bir değnek maalesef yoktur. Dolayısıyla gerçekçi planlamalar yapmanızı bekliyoruz. Hedeflerinizi gerçekleştirmek ancak, yükseköğretim kurumlarınızdaki yönetimin göstereceği liderlik ve öğrencisinden, akademik personeline ve idari görevlisine kadar iç paydaşlarınızın süreci sahiplenmesinden geçiyor. Bu uzun soluklu yolda siz rektörlerimize ve paydaşlarımıza çok önemli ve büyük görevler düşmektedir. Burada bir diğer önemli hususu da dile getirmek istiyorum. O da üniversitelerimiz arasındaki misyon farklılaşmasının onları birbirinden uzaklaştırması ve katı bir lig oluşturması şeklinde asla algılanmamalıdır. Farklı yapı ve misyondaki üniversitelerimiz farklılıklarıyla ve sahip oldukları önceliklendirmeler ile birlikte, bir bütünün yani Türkiye yükseköğretim sisteminin işlevsel bir parçasını oluşturmaktadır. Bu nedenle bölgesel kalkınma üniversitelerimizin araştırma üniversitelerimizle, diğer devlet ve vakıf üniversitelerimizle işbirliğini de önemsiyoruz. Burada bilgi transferinden, araştırma ve eğitim iş birliklerine kadar geniş bir spektrumu kast ediyorum. Bu işbirliği süreçlerinden biri olarak, bildiğiniz üzere, 2022-2023 Eğitim ve Öğretim Yılı Bahar Döneminden itibaren YÖK Akademik Hareketlilik Projesini başlatıyoruz. Başkanlığımız tarafından başlatılan bu proje ile öncelikle 2006 yılından sonra kurulan üniversitelerde öğretim üyesi temininde güçlük çekilen programlara destek olma, üniversitelerimiz arasında öğretim elemanı hareketliliğini artırma ve öğrencilerimizi farklı üniversitelerimizin öğretim üyeleriyle buluşturma amacı güdüyoruz. Gönüllülük esasına öncelik verilmek suretiyle gerçekleştirilecek olan öğretim üyesi görevlendirmeleri an itibarıyla yapılmakta olup önümüzdeki bahar döneminde öğretim üyesi hareketliliğine başlanmış olacaktır. Diğer taraftan, bölgesel kalkınma üniversitelerimize, hem eğitim öğretim hem araştırma hem de bölgesel kalkınma konularında ihtiyaç duyacakları akademisyen ve araştırmacı temininde bu program önemli bir destek sunacaktır.”

“BÖLGESEL KALKINMADA ROL”

Bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerin, üniversite başına 18 bin 500 öğrenci düşerken 395 de öğretim üyesi düştüğünü de söyleyen Özvar, “Uluslararasılaşma kapsamında bölgesel kalkınma üniversitelerimizden beklentilerimiz dikkate alındığında şu sayılara yer vermek mümkündür. Bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerimizin toplam uluslararası öğrenci sayısı, devlet üniversitelerindeki toplam uluslararası öğrenci sayısının yüzde 12’si kadarken, toplam uluslararası öğretim üyesi sayısı da yine yüzde 12’dir. Bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerimizin toplam uluslararası öğrenci sayısı, 2006 sonrası kurulan devlet üniversitelerimizin toplam uluslararası öğrenci sayısının yüzde 39’u kadarıyken, toplam uluslararası öğretim üyesi sayısı ise yüzde 33’ü kadardır. Bölgesel kalkınma misyonlu üniversitelerimizin 2021 yılında endeksli dergilerde yayımlanmış öğretim elemanı başına düşen yayın sayıları oldukça farklılaşmakta olup 0,1 ile 0,54 yayın arasında değişmektedir. Bir başka ifadeyle, kendi aranızdaki bu büyük farklılaşma dikkat çekicidir. Bu istatistikler, üniversitelerimizin atacakları adımlarda ve geliştirecekleri stratejilerde yol göstermesi açısından hayati önemdedir. Bu kapsamda, ihtisaslaştığınız alanlardaki bilgi birikimine katkılarınızı önemsiyoruz. Bunu yapmanız durumunda, araştırma performansı açısından aranızdaki farkları da zamanla azaltacağınızı düşünüyoruz. Yükseköğretim kurumlarına ilişkin bugün sadece bir kısmını sizlerle paylaştığım değerlendirmeleri kapsamlı bir şekilde sürekli olarak yaptığımızı bilmenizi isterim. Burada çok önemli bir uyarıyı da tekrar gündeme getirerek konuşmamı tamamlamak istiyorum. Geliştirmiş olduğumuz gerek araştırma odaklı gerekse de bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması programları,  daimi statülü bir gruplama veya katı bir ayrışma olarak görülmemelidir. Burada beklentimiz, yükseköğretim kurumlarımızın bölgesel kalkınmada rol almaları ve araştırma kapasitelerini geliştirmeleri şeklindedir. Bu kapsamda geliştirilen bu programların sadece birer destek programı olarak görülmesini beklemekteyiz. Bölgesel kalkınma odaklı üniversiteler, misyon odaklı farklılaşmalarını destek programının amaçları çerçevesinde gerçekleştirdikleri düzeyde başarılıdır. Bizler Yükseköğretim Kurulu olarak sizlerin çalışmalarında yardımcı olmak, koordinasyonu sağlamak ve yapılan çalışmaları takip etmekle yükümlüyüz. Ancak üniversitelere düşen rol, araştırma odaklı veya bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşmasını bir unvan veya daimi bir etiket olarak görmenin ötesine geçmektir. Bölgesel kalkınma üniversitelerimizin, hem bölgesel ihtiyaçları hem de ulusal ihtiyaçları dikkate alarak ülkemizin geleceğine her geçen gün daha fazla katkı sunacağına canı gönülden inanıyorum.”

TOPAL: “54 FARKLI ÜLKEDEN 2 BİN 183 ULUSLARARASI ÖĞRENCİYE EV SAHİPLİĞİ YAPIYORUZ”

Programda Kastamonu Üniversitesi’nin çalışmaları hakkında bilgi veren Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal ise YÖK tarafından Kastamonu Üniversitesine “Ormancılık ve Tabiat Turizmi” alanında sorumluluk yüklendiğini aktararak, “Akıllı uzmanlaşmayı ilke edinen üniversitemiz ihtisas alanı ile ilgili 5 lisans ve 11 lisansüstü programda 150 yüksek lisans ve 39 doktora tez çalışması ile eğitim öğretim faaliyetini sürdürmektedir. İhtisas odaklı akademik çalışmalarıyla bölgesel kalkınmaya katkı veren üniversitemizin bu sahada 189 uluslararası makalesi yayınlanmıştır. Biri orman fakültemizin ESCI kategorisinde, diğeri turizm fakültemizin uluslararası kategoride olmak 2 adet uluslararası bilimsel dergi ile ihtisas sahası ile ilgili yayın faaliyetlerini sürdürmektedir. Üniversitemizin ihtisas sahasındaki uygulama ve araştırma çalışmalarını desteklemek ve geliştirmek için ormancılık ve tabiat turizmi alanında 2 yeni uygulama ve uygulama merkezi kurduk. Akademik faaliyetlere destek olmak ve uzmanlaşmak için YÖK 100/2000 doktora burs programında 9 öğrencimiz İhtisaslaşma alanında çalışmalarını sürdürmektedir” diye konuştu.

Patent Destek Ofisinin çalışmaları ile ilgili de bilgi aktaran Rektör Topal, “Kısa sürede 45 patent, 5 faydalı model, 3 tescillenen patent, 5 adet tescilli tasarım gerçekleştirilmiştir. İhtisas sahamızla ilgili 5’i ulusal 2’i uluslararası olmak üzere 7 adet patent/faydalı model müracaatında bulunduk. 3 tescillenmiş endüstriyel tasarımımız olup, 8 tasarım çalışmamız ise değerlendirme aşamasındadır. Bunun yanında paydaşlarımıza danışmanlık hizmeti sağlayarak 7 coğrafi işaretin alınması için öncülük yapılmış olup bunların 3’ü tescil edilmiştir” açıklamalarında bulundu. 

Kastamonu Üniversitesi’nin ihtisaslaşma çerçevesinde bugüne kadar 2 AB projesi, 2 uluslararası proje, 10 ihtisas projesi, 55 ihtisas odaklı BAP projesi, çeşitli kategorilerde olmak üzere 73 TÜBİTAK projesi ile kamu özel sektör ve sivil toplum kuruluşları ile ortak yapılan 15 proje hayata geçirdiğini ifade enden Topal, 2 AB projesinden toplam 393 bin euro dış kaynaklı fon temin edildiğini söyledi. 

Programda YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Naci Gündoğan tarafından çalışmalar hakkında katılımcılara sunum eşliğinde bilgiler verildi. Programda YÖK Başkanı Özvar, stantları gezerek ürünler hakkında bilgi aldı.



Çok Okunanlar

2024-09-20 18:52:44