Muristek
Siyasi arenada her ne kadar siyasetçiler aynı partiden dahi olsalar,
Birbirlerinin yüzlerine gülüp, kol kola yürüseler de her zaman aralarında bir koltuk kapma yarışı olmuştur, olacaktır da.
Bunlar siyasetin doğasında var.
Birçok siyasetçi her ne kadar emek-ekmek-şehir-millet gazelleri okusa da, aslında işin aslı kendi ikballeridir.
Bu bizim meslekte de böyle.
Bizim meslekte de birçok gazeteci ‘objektif’ olmak, ‘tarafsız’ olmak gibi teraneleri dillerinden ve kalemlerinden düşürmezler.
Ama para ya da menfaatleri neredeyse rüzgarın bir şekilde kendilerini oraya sürüklemesini beklerler.
Mesela geçmişte defalarca yaşanmış ve bugün de yaşanan sıradan bir görev değişimi ile AKP teşkilatlarında karışıklık varmış algısı yaratılmaya çalışılıyor.
Her biri kendilerince taraf belirlemişler.
Mükerremci, Muammerci, Karadumancı gazeteciler türedi.
Her biri, ‘tarafında’ oldukları isimlerin dümen suyuna göre hareket edip mevcut AKP İl Başkanı Zeki Tosun’a saldırıyor.
Hatta utanmaksızın, yersiz eleştiri ve yorumlarında Zeki Tosun üzerinden kardeşi olan Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Tosun’u da hedef alıyorlar.
Bugün Zeki Tosun ve Hasan Tosun’u sırf ‘menfaatleri’ olan insanlara yaranabilmek adına hedef tahtasına koyan meslektaşlarım kusura bakmayacaklar artık.
Doğru birdir!
Eğilmez bükülmez!
Bizzat bildiğim gazeteciler var, harçlıkları olmadığında Zeki Tosun’a koşuyorlardı.
Devlet kurumlarında aşamadıkları bir sorunda Zeki Tosun’a koşuyorlardı.
Dahası gerek işyerine, gerek partideki makamına gidip ücret mukabilinde; ‘’Başkanım gazeteme röportaj, dergime röportaj verir misin, gazeteme, dergime abone olur musun, başkanım bana para lazım yardımcı olur musun” diye taklalar atıyor, türlü şebeklikler yapıyorlardı.
Şebeklikleri genetikmiş, yapacak bir şey yok.
Şimdilerde de yaranmaya çalıştıkları siyasetçilere ‘şebeklik’ yapıyorlar.
Ve bizzat bildiğim birçok isim var; kendileri, eşleri, anneleri, babaları ya da çocukları rahatsızlığında ilk olarak bugün eleştirdikleri ya da Zeki Tosun üzerinden isim vermeden yürüdükleri Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Tosun’u arıyorlardı.
Sabah, akşam, gece…
'Hocam hastayım, hastam var doktoru arasan da bizimle ilgilense, sıra bekletmese ya da ‘hocam, özel oda da tedavim yapılabilir mi acaba’ diye Hasan hocaya da taklalar atıyorlardı.
İşte o günlerde bu taklaları atanlarla, şimdi yaranmaya çalıştıkları isimlere taklalar atıp şebeklik yapanlar aynı gazeteciler.
Neyse yazı uzadı.
Bir alıntı sözle noktalayalım yazıyı; ‘’ Vefa, dostluğu menfaate değişmemektir.’’
Gel de ‘vefayı’ bu ‘soytarılara’ anlat.
UMUT ŞEKERCİ
Umut Şekerci'nin diğer yazıları için tıklayınız.