Yerel >> Güneydoğu Güncel Haber


2. 3. Şeyh Nûr Muhammed b. Şeyh Abdulkadir (ö. 1915)


Link [2022-04-15 16:12:50]



Bir gün huzurunda düzenlenen bir münazara meclisinde patriklerden biri kendisine şöyle der: Ey Şeyh! “Biz Kur’an’da değinmediğimiz hiç bir şey bırakmadık” ayetine dayanarak Kur’an’da her şeye değinildiğini söylüyorsunuz. Peki Kur’an Güneş’in yörüngesindeki derecelerine de değiniyor mu?” Şeyh “evet” diyerek Kur’an’da geçen “Refîüdderecat” ifadesini ebced hesabına göre hesaplanmasını talep ediyor. Hesaplandığında toplam 360 yaptığını görüyorlar ve onun hem konulara hâkim hem de hazır cevaplılıkta usta bir âlim olduğu ortaya çıkıyor.  Bu çok yönlü âlim ve şeyh, Musul Valisi Süleyman Nazif tarafından hasta haliyle zindana atılmış ve kaldırıldığı hastanede vefat etmiştir. O sıralarda kendisi de aynı zindanda olan ve Şeyh Nûr Muhammed ile bir süre beraber kalan Demelûcî o günleri özetle şöyle anlatmaktadır: Beni Anti Turanizm bir düşman olarak gören Musul Valisi Süleyman Nazif bu nedenle beni zindana atmıştı. Zindanda bu valinin kurbanlarının başına gelenleri tahayyül edreken el üstünde taşınan ve hasta olan yaşlı birini getirip hasırın üstüne atıp gittiler. Bu yaşlı zata dikkatlice baktım ve  ‘Aman Allahım! Bu Şeyh Nûr Muhammed’ dedim. Demek diktatörlük katil olmayan, hırsızlık yapmayan ve yol kesmeyen ölüm döşeğindeki bu pir-i faniyi de zindana attıracak boyuta gelmiştir. Sonra yanına gittim ve ‘Aslan nasıl bu kafese girdi?’ dedim. Şeyh bana şu iki Farsça beyitle cevap verdi: Qeda destît penc enguşt dared Çû xwahed ber kesî rencî gumared Kader elinin tam beş tane parmağı var Birini yakalamak istediğinde şunu yapar: Du ber çeşmeş nihed, dîger du ber guş  Yekî ra ber dehen, yanî ke xamûş İki parmağıyla gözünü, ikisiyle kulağını kapar Biriyle de ağzını; artık ne bir şey görür ne duyar Sonra da Şeyh bana başından geçenleri anlattı: “Askerler evimi bastı, kitaplarımı ve kütüphanemi dağıttı ve suç unsuru olabilecek bir şeyler aradılar. Derken Şeyh Abdüsselam Barzanî ile birlikte Kürdistan’da bazı reformların yapılması gerektiği ile ilgili İstanbul Hükümetine gönderdiğimiz vesikayı buldular. Bunu suç kabul eden Süleyman Nazif bundan dolayı beni bu zindana attı. Eğer hasta olmasaydım Kürdistan’ı nasıl kuracağımı ve Süleyman Nazif’i Şeyh Abdüsselam Barzanî’yi astığı darağacına nasıl asacağımı görecektin”.  Demelûcî’nin yazdığına göre hasta olan Şeyh Nûr Muhammed birkaç gün zindanda kaldıktan sonra hastaneye kaldırıldı ve orada vefat etti. Akrabaları onun cenazesini Dihok’a götürüp orada aile mezarlığında defnetmek istedilerse de, Vali Süleyman Nazif böyle bir durumda mezarının Kürtler için bir toplanma ve eylem yapma yeri olacağından endişe ederek bu isteği kabul etmedi ve şeyhin cenazesini Musul Kimsesizler Mezarlığı’na defnettirdi. Yine Demelûcî’nin belirttiğine göre Şeyh Nûr Muhammed zindanda iken çoğu zaman şu Farsça beyti tekrarlardı: Nedîdem rahetî der bisterşahî û derwîşî Eger asayişî dared ender kefen darem Ne padişahlıkta rahatlık gördüm ne de dervişlikte  Eğer rahatlık varsa herhalde göreceğim kefen içnde  2. 4. Şeyh Memduh Brîfkanî (ö. 1976)   Hayatı 1911 yılında Duhok’a bağlı Badê köyünde dünyaya geldi. Şiirlerinde mahlas olarak bazen “Memdûh”, bazen de “Exlatî” nisbesini kullanmıştır. 1976 yılında Bağdat’ta vefat etmiş ve Duhok’ta defnedilmiştir. Babasının adı Şeyh Muhsin’dir. Şeyh Memdûh önce Brîfkan köyünde Mela Abdullah Etrûşî’nin yanında medreese tahsiline başladı. Orada üç yıl okuduktan sonra Sipîndar köyüne gitti ve burada bir yıl Mela Ahmed’den okudu. Buradan Etrûş köyüne gitti ve Hacı Mela Ahmed’den ders aldı. Sonra Zaho’ya giderek Mela Ahmed adlı âlimden ilim tahsil etti ve ilmî icazetnamesini bu âlimden aldı. İcazetname aldıktan sonra Brîfkan köyüne döndü. Ardından Bağdat’a gitti ve orada Ehl-i Beyt Medresesi’nde dinî ve tasavvufî ilimlerde ihtisas yapmaya başladı ve bu ihtisasını Necef Hikmet Medresesi’nde tamamladı. Şeyh Memdûh büyük bir âlim ve şeyh olduğu gibi, yurtsever bir Kürt aydınıydı da. Bu çerçevede:  1)23 Haziran 1970 yılında Bağdat’ta Kürt Yazarlar Kongresine katıldı ve bu kongreye üye oldu. 2)Dihok’ta Kürt Yazarlar Birliği’nin ilk başkanı oldu. 3) Kürt Bilim Akademisi’ne üye oldu.   Eserleri 1)“Dîwan”: Onun bu divanı oğlu Zahir Brîfkanî tarafından “Laleşîn” başlığıyla yayıma hazırlanmış ve 1997 yılında Stockholm’da bastırılarak APEC Yayınları arasında çıkmıştır.  Şeyh Memdûh, zamanının Kürt aydınlarıyla irtibat içerisinde olmuştur. Celadadet Bedirhan ile özel bir dostluğu vardı.  Bu çerçevede, “Hawar”da yayımlanan “Roj bête der” başlıklı şiirinde Celadet Bedirhan’ın bayramını kutlamakta ve şöyle söylemektedir: Roj bête der, al sor û zer Bayrak kırmızı sarı, Güneş doğsun Rewşen li ser banê te bît Damının üzerinde Revşen olsun  Her dem bijî bi keyf û xwoşî Daima keyifli ve mutlu yaşayasın Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Her dem şeva te ron bibît Geçen her zaman aydınlık olsun Ji dil şahya te xwoş bibît Şenliğin gönülden hep hoş olsun Çend roj hene her cejne bît Ne kadar gün varsa bayram olsun Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Hindî ku ev dinya hebî Bu dünya var olduğu sürece Serê bilind dêmê te bî Başın dik, yüzük ak olsun Her hakim û şahê me bî Hep hâkim ve şahımız olasın Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Li baxçê gulan li nav sunbulan Gülzarda, sümbüller içinde olasın! Seyran bikî şahê dilan Gönüller şahı! Orada seyran edesin Bi keyf û sema dûr bî ji xeman Neşe ve semayla gamdan uzak olasın! Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Heyva li ser te çarde bît Üzerine On Dörtlük Ay doğsun Daîm bihar li ‘erdê te bît Toprağın her zaman bahar olsun Te çi mirad e her we bît Muradın ne ise yerine gelsin Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Hindî ku padîşah hebin Ne kadar çok padişah var ise Hemî li ber payê te bin Hepsi senin ayakların olsunlar Daîm di ferwara te bin Daima senin emrinde olsunlar Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Roj derkevît, çak helkevît Güneş doğsun, iyice yükselsin Dujmin birevît, an jî bikevît Düşman ya kaçsın ya da düşsün Memdûh divêt ev hale bît Memdûh ister ki böyle olsun Cejna te jî pîroz bibît Senin bayramın da kutlu olsun Ji Helbesta “Behdînan”  “Behdînan” Şiirinden Ez Kurd im, Kurdê çiya nim Ben Kürdüm, dağların Kürdüyüm Serbilindê Behdînan im Behdînan’ın başı dik adamıyım Xwudê dizanit ji bo Kurda Allah biliyor ki ben Kürtler için Çi dilsoz û dilovan im Ne kadar bağrı yanık ve şefkatliyim Ne ez tirk im ne tazî me Ben ne Türk’üm ne de Arabım Ne înglîz û emrîkî me Ne İngilizim ne Amerikalıyım Ne be’sî û ne şû’î me Ne Baasçıyım ne Komünistim Belê kurdek bisilman im Evet, Müslüman bir Kürdüm Belê Kurd im bi rûh û can Evet, ruhumla canımla Kürdüm Be ‘ehd û bawerî û îman Vefalıyım, inançlıyım, imanlıyım Dinalim ez bo Kurdistan Ben Kürdistan için inliyorum Lewra hindey perîşan im Bundandır hep perişan haldeyim   B)BAMERNÎ MEDRESESİ VE ÂLİMLERİ 1. BAMERNÎ MEDRESESİ Behdînan Bölgesinde Nakşibendî tarikatının halifeliğini Mevlana Halid’den alan ilk şahsiyet Şeyh Tahir Bamernî’dir. Nehrî’de Şeyh Tahir’le karşılaşan Mevlana Halid, burada ona halifelik vermiş ve Muş’a göndermiştir. Muş’tan İmadiye’ye dönen Şeyh Tahir, İmadiye’nin batısına düşen Bamernî köyünde 1846 yılında köy halkının da desteğiyle bir tekke inşa etmiştir. Daha sonra Musul’a giden Şeyh Tahir burada vefat etmiştir. Onun adına Behdînan’da halife olarak oğlu Şeyh Muhammed, Şeyh Muhammed Hirûrî ve Şeyh Yusuf Zaxoyî irşat ve ilim hizmetlerini yürütmüşlerdir. Tekke’yi oğlunun kurduğuyla ilgili bazı görüşler de vardır.   2. BAMERNÎ MEDRESESİ’NDE İZ  BIRAKAN ÂLİMLER 2. 1. Şeyh Tahir Bamernî (1783-1842)  Şeyh Tahir Bamernî Tekkesinde tasavvuf, tarikat ve irşat faaliyetlerinin yanında yoğun bir medrese tahsili de yürütülmekteydi. Bu tekke-medresenin en meşhur müderrislerinden bazıları şunlardır: Şeyh Muhammed Mamernî (Şeyh Tahir’in oğlu) Mela Ahmed Mela Osman Mela Haydar Mela Muhammed Saîd  Bu tekke-medresede okuyup buradan mezun olan bazı âlimler şunlardır: Mela Araif Mela Fuad Mela Hüseyin Mela Necmeddîn 2. 2. Şeyh Muhammed Bamernî (ö. 1308/1890)  Şeyh Tahir Bamernî’nini oğlu olan ve babasının vefatından sonra onun yerine geçen Şeyh Muhammed Bamernî, 1227/1812 yılında doğmuştur. İlim ve irşad faaliyetlerini yaz mevsiminde Bamernî’de yürüten bu şeyh, kışa girildiğinde Musul’a giderek ilim ve irşad hizmetlerini burada yürütürdü. Musul ve Behdînan bölgelerinde çok kimsenin kendisinden tasavvuf eğitimi aldığı Şeyh Muhammed Bamernî’nin vefatından sonra müderrislik ve irşad hizmetlerinde yerine oğlu Şeyh Bahaeddîn Bamernî geçmiştir.  2. 3. Şeyh Behaeddîn Bamernî (ö. 1952)  Şeyh Muhammed Bamernî’nin oğludur. Bulunduğu Bamernî köyünden küçük yaşlarda çıkarak medrese tahsiline başladı. Başta İmadiye müftüsü Mela Es’ad ve Zaho âlimlerinden Şeyh Muhammed Emîn olmak üzere yörenin ünlü âlimlerinden ders aldı. İlmî icazetnamesini Musul’da Şeyh Halid Ömerî’den almış Bamernî köyüne dönerek buradaki tekke-medresede çok sayıda talebe okutmuştur. Bamernî Tekkesi olarak bilinen bu tekke onun zamanında irşad, ilim ve kültür merkezi haline geldi. Demelûcî bu zat ve Bamernî meclisleri hakkında şunları söyler: Bamernî meclislerine gelince: İnsanın ruhu bu meclislerden zevk alır. Bu meclislerde sohbet eden Şeyh Behaeddîn, radikal şeyhlerden değildir. Dolayısıyla tasavvuf ve tarikatla ilgili sohbetlerinde mantık dışı ve uçuk şeylerden bahs etmez. Beyaz sarıklı diğer şeyhlerle birlikte hadis ve tefsir münazaraları yapılır. Şeyh Beahaeddîn daima şu Farsça beyti tekrar eder: Lîbas-i  tarîkat  be  tkvâ  bûd Taraikatın giysisi “takva” imiş Ne der cubbe û dalk-i ahder bûd Cübbe ve yeşil hırka değilmiş 2. 4. Şeyh Gıyaseddîn Bamernî (ö. 1944 veya 1948)    Şeyh Behaeddîn Bamernî’nin oğludur. 1890 yılında Bamern köyünde doğmuştur. Behdînan Bölgesinde bazı medreselerde okuduktan sonra İmadiye Müftüsü Mela Muhammed Şukrî Efendi’den icazetname almıştır. Otuz yaşındayken 1930 yılından itibaren Kuzey Irak Kürt Bölgesi adına Irak Parlamentosu üyesi olarak görev yapmıştır. 1935 yılında bu görevi yenilenmiştir.  1944 yılında vefat eden Şeyh Gıyaseddîn, çok yönlü bir âlim olarak bilinmektedir. Aynı zamanda iyi bir şair olarak da tanır. Şiirlerinde tasavvufî konuların yanında yurtseverlik temaları da vardır. Bir şiirinde Celadet Bedirhan ve kardeşi Kamuran Bedirhan’ı şöyle övmektedir. Ev ro xeberê xoş me guh lê bu Bedirxan Sax bûye di şexsê neviya da vegeraye Bugün hoş bir haber duyduk ki Bedirhan, Torunları şahsında dirilip geri dönmüştür Hindî ke Celadet bi celadet wekî şêra Kamîran jî bi kemal û edeba mîrê hemya ye Celadet var ya, büyüklükte aslanlar gibidir Kamîran da kemal ve edepte hepimizin beyidir Bo ceng û cîdala wekî şêran û pilinga Wextê qelemê dur wekî lêmiştê rijaye Savaş ve kavgalar için aslan ve kaplan gibidirler Kalem zamanı kalemlerinden sel gibi inci dökülür Ev millete dê kengî heqqê qenciyê raket Ya ji hemiya siviktir bi giraniya xo çiya ye Bu millet acaba ne zaman iyiliğin hakkını verecek! Onların en hafif iyiliği ağırlık olarak bir dağ gibidir  Ya Rebbî hefiz key bo evî milletê muhtac Van her du ‘ezîzan ku kesê dî me nemaye Ya Rab! Bu muhtaç millet için bu ikisini muhafaza et Zira bu iki “Azîz”den başka kimsemiz kalmamıştır Keyfê dilê vî pîremelay rakire reqsê Ma pîr wekî can bûn ve, kerem karê Xwuda ye Onlara olan sevgim bu yaşlı Mela’nın kalbini coşturdu Yaşlı biri tekrar genç mi oldu? Bu kerem Allah’ın işidir Ji helbesta “Rêya Lawa” “Gençlerin Yolu” Şiirinden Serê şolê ji binî danin, gelî lawêt xwudan xîret Nebêjin nîne ev ro bo me bext û tali’ û qismet Ey gayretli gençler! İşinizi en baştan esaslı yapın Demeyin ”zaten bugün talih ve kısmetimiz yoktur”   Nebin bêhîvî, yê bêhîvî sergerdan û alûz e Ne ku hûn paşve mînin, weqtê teng e qafîle derket Ümitsiz olmayın, ümitsiz olan hep sersem ve karmaşıktır Geride kalmayın! Zaman dardır ve kervan yola çıkmıştır Hemî pêkve bizanin dest li dest bin jêk nebijdên Werîsê xo mukum ken, da nebiçiyêt da nebît ‘îbret Hep birlikte biliniz, birlik olun, birbirinizden ayrılmayın Halatınızı kuvvetlendirin ki kopmasın, ibretlik olmayın Kurêt baba tifenga danin desta sivik helden Hewe ev ro qelem lazimtir e, da ku bihêt ferset Ey yiğitler! Tüfekleri bir kenara bırakın, elinizi çabuk tutun Fırsatı yakalamak için size bugün kalem daha çok lazımdır Kurêt baba eger hwîn bûne zana û tifaq û yek Dihêt teyare bo we pêş tifengê ve neken hesret Ey yiğitler! Eğer bilgin, birlik ve ittifak halinde olursanız Size uçak gelecek, tüfek yok diye hasret içinde olmayınız   Kurêt baba bizanin heq çî ye mewten çî ye ev ro Hewe li ser lazim e hwîn têbigehin ‘înwan e qewmiyet Ey yiğitler! Bugün hak nedir, vatan nedir, bunları biliniz Kavmiyetin bir “unvan” olduğunu fark edip bilmelisiniz   Çu gazinda ji zemanî hwîn neken ew her şev û roj in Wekî xo ye belê sûca me ye em bûne bêqîmet Zamandan şikâyet etmeyin; gece ve gündüz eskisi gibidir Bunlar hep aynıdır; fakat değersiz olmuşsak suç bizimdir   Gelî lawan! Weten deynê xoyê dixazît çi dê deynê? Heçî tiştê bideyn malê wî ye bê xêr û bê minnet Ey yiğitler! Vatan borcunu istiyor; ona ne vereceksiniz? Ona ne verseniz de onun malıdır; sevapsız ve minnetsiz   Melayê Pîr duago ye hewe sed car mubarek bin Ser û sîma bi hewe fexrê diket ev roke hurriyet Yaşlı Mela size duacıdır: Yüzlerce kere mübarek olunuz Baştan aşağı iftiharımızsınız, hürriyettir bugün gururunuz



Çok Okunanlar

2024-10-22 18:06:09