Öztrak, “Önce milletimizi, ‘vicdansızlık yapmayın, aç falan yok’ diye azarlıyor. İki gün sonra da ‘aç, sefil geziyorlar ama rakı, bira almaktan geri durmuyorlar’ diyor. Sana ne milletin yediğinden, içtiğinden. Hani açlık yoktu, sefalet yoktu? Bunların sarayın şatafatından başları dönmüş” diye konuştu. Öztrak ayrıca, enflasyon ile mücadele için yapılması gerekenleri 10 maddede sıraladı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Tekirdağ İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Öztrak, ekonomiye ilişkin değerlendirmeleriyle konuşmasına başladı, Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını değerlendirdi. Benzin, motorin ve diğer kalemlere gelen zamları eleştiren Öztrak, “Enflasyon canavarını bitirmemiz gerekiyor. Milletimizin aşını, işini küçülten, yatırımların önünü kesen bu en büyük halk düşmanının, işini bitirmek için reçeteyi Tekirdağ’dan veriyoruz” diyerek, 10 madde sıraladı. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle: “MİLLETİMİZİN ÜSTÜNE KABUS MİSALİ ÇÖKÜYORLAR: Saray hükümetinin sebep olduğu krizler, ülkemizdeki buhranı her gün biraz daha derinleştiriyor. Kifayetsiz Erdoğan şahsım yönetimi, milletimizin tenceresini, cebini boşaltıyor. Milletimizi perişan ediyor. Bir ülke ya ilimle ya da zulümle yönetilir. Erdoğan şahsım hükümetinde ilim olmadığını, milletimiz yaşayarak gördü. İlimden nasibini almayanlar, şimdi en iyi bildiklerini yapıyorlar; zam oluyorlar, zulüm oluyorlar, yetmedi küfür oluyorlar, milletimizin üstüne kabus misali çöküyorlar. ENFLASYONLA MÜCADELE EDEMEYENLER, ENFLASYON RAKAMLARI İLE MÜCADELEYE HIZ VERİYORLAR: Bugün mayıs ayı enflasyon rakamları açıklandı. Anlaşılan; TÜİK’te enflasyonu ölçen dairedeki başkan değişikliği işe yaramış. Mayısta piyasanın enflasyon beklentisi yüzde 5, TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 3. Ve böyle bir farkın olduğu gün, 2003’ten beri açıklanan madde sepeti ve ortalama madde fiyatları TÜİK tarafından saklandı. Önceden bu TÜİK marketlerini soruyorduk, nerede olduğunu gizliyorlardı. Şimdi TÜİK marketlerindeki fiyatları da hepten gizlediler. Anlaşılan enflasyonla mücadele edemeyenler, enflasyon rakamları ile mücadeleye hız veriyorlar. Enflasyon rakamlarını düşük göstermek, çalışanlara yapılacak zammın üstüne çökmektir. Hırsızlıktır. Milyonlarca memurun ve emeklinin, asgari ücretlinin hakkını yemektir. Bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Zulmün daniskasıdır. İş başına gelir gelmez, TÜİK’in başta enflasyon ve milli gelir rakamları olmak üzere tüm istatistiklerini ciddi bir incelemeden geçireceğiz. Sorumlular hakkında da gereğini hiç çekinmeden yapacağız. Bu, bizim milletimize sözümüzdür. Artık TÜİK’in enflasyon rakamlarını öyle uzun uzun irdelemenin anlamı yok. Ama gördüklerimizi söylemek de görevimiz. Kul hakkı yiyen TÜİK’in makyajlı rakamları ile 12 aylık tüketici enflasyonu yüzde 73,5. 12 aylık üretici enflasyonu yüzde 132,2. Bağımsız iktisatçılardan oluşan ENAG’a göre ise 12 aylık enflasyon yüzde 160,8. Üretici ve tüketici enflasyonu arasındaki fark tam 59 puan. Bu fark tarihimizde görülmedik bir rekor. ENFLASYONU DÜŞÜRMEK SİZLERİN GÖREVİ DEĞİLSE KİMİN GÖREVİ?: Nebati Bakan, çıkmış; ‘enflasyonu düşürmek, tek başına devletin görevi değil’ diyor. Bu nasıl bir söz? Enflasyonu düşürmek sizlerin görevi değilse, kimin görevi? Anlaşılan bunların görevi iş yapmak, enflasyonla hayat pahalılığıyla mücadele etmek değil. Bunların işi sarayın sebep olduğu enflasyona, hayat pahalılığına durmadan kulp takmak, rakam karartmak, bahane üretmek… Yok, dış güçler saldırdı. Yok, Rusya-Ukrayna ile savaştı. Yok, Amerika, Avrupa perişan oldu. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. MİLLETİMİZ HAZİRANININ İLK GÜNÜNDE ZAM SAĞANAKLARINA UYANDI: Milletimiz haziranının ilk gününde yaza uyanacağını sanırken zam sağanaklarına uyandı. Milletimizin yazı başlamadan, kış oldu. Bu zalimler, elektrik zammını yapmak için yeni tarife dönemini bile bekleyemediler. Temmuzda açıklanacak tarifeyi, bir ay öne çektiler. Asgari ücreti açlık sınırının üzerine çekmek, memuru emekliyi enflasyona ezdirmemek, 3600 ek göstergeyi vermek, emeklilikte yaşa takılanların acılarını bitirmek için aylarca takla atanlar iş milleti zamla ezmeye gelince hiç beklemedi. Evimizde kullanılan elektriğe yüzde 15, sanayi ve ticarethanelerde kullanılan elektriğe yüzde 25 zam yaptılar. Evlerimize gelen elektrik faturaları son altı ayda, yüzde 65 ile yüzde 151 arasında zamlandı. Yetmedi, evimize verilen doğal gaza yüzde 30, sanayiye verilen doğal gaza yüzde 10, elektrik çevrim santrallerine verilen doğalgaza ise yüzde 17 zam yaptılar. Doğal gaz fiyatları da son altı ayda, evimizde yüzde 120, sanayide yüzde 213, çevrim santrallerinde yüzde 160 zam gördü. İhracat yapıp dolar, avro kazanan sanayiciler bile artık bu zamlara isyan ediyor. Esnaf zaten bitmiş, ‘bu gidişle dükkânımı ne zaman kapatırım ona bakıyorum’ diyor. Enerjiye yapılan bu zamlar, iğneden ipliğe her şeye yansıyacak. Hayat pahalılığı sel olup milletimizi ezecek. MİLLETİN YEDİĞİNDEN, İÇTİĞİNDEN SANA NE DE HANİ MİLLET AÇ, SEFİL DEĞİLDİ: Sarayın kibirlisi önce milletimizi, ‘vicdansızlık yapmayın, aç falan yok’ diye azarlıyor. İki gün sonra da çıkıyor, milletimize; ‘aç, sefil geziyorlar ama rakı, bira almaktan geri durmuyorlar’ diyor. Sana ne milletin yediğinden, içtiğinden. Sen, bakacaksan aç, sefil bıraktığın milletin haline bakacaksın. Bir dediğin, bir dediğini tutmuyor. Hani açlık yoktu, sefalet yoktu? Bunların sarayın şatafatından başları dönmüş. Ne dediklerini bilmiyorlar, bunlar milletten kopmuşlar. TAAHHÜDÜNÜ YERİNE GETİREMEYEN MÜTEAHHİT ÖNCE REKLAM VERİR HAVA BASAR SONRA İŞİ BIRAKIR KAÇAR BUNLAR DA AYNISINI YAPACAK: Erdoğan, ülkemizi daha önce istihdamsız büyüme ile tanıştırmıştı; şimdi de yoksullaştıran büyüme ile tanıştırdı. Erdoğan şahsım rejiminin iş başı yapmasıyla, emeğin milli gelirden aldığı pay, tepetaklak çakıldı. 2022’nin ilk üç ayında, işgücü ödemelerinin, yani emekçilerin, milli gelirden aldığı pay, yüzde 25 ile tarihi düşük seviyelere gerilemiş. Aynı dönemde, sermayenin milli gelirden aldığı pay ise, yüzde 67 ile rekor kırmış. Zengini daha da zenginleştiren, yoksulu daha da yoksullaştıran böyle bir hükümete, zalim denmez de ne denir? Biz ‘ne ezilen ne ezen insanca hakça bir düzen’ diyen bir gelenekten geliyoruz. İktidarımızda bu zulme de biz son vereceğiz. Hak edene hakkını mutlaka vereceğiz. Bu kifayetsiz zalimlerin elinde geçen her gün, Türkiye’miz küresel yarışta da zemin kaybediyor. Dolar cinsinden milli gelirimiz, 2008’den bu yana, yerinde sayıp, duruyor. Dolar cinsinden milli gelir, 2022’nin ilk üç ayında, yeniden 800 milyar dolar sınırının altına düşerek, 794 milyar dolar oldu. Yılın ikinci üç ayında da düşüşün süreceği anlaşılıyor. Küresel rekabette yerinde saymak, küresel yarışı kaybetmektir. Ülkemizi, ‘dünyada en büyük ilk 10 ekonomi arasına sokmaya’ söz verdiler ama milli gelirimizi 14 yıl boyunca yerinde saydırdılar. Sonunda ülkemizi, en büyük 20 ekonomi liginden düşürdüler. Millete taahhütlerini yerine getiremeyenler, hala ne yapsalar tutturamayacakları 2023 hedeflerini, sayıklayıp duruyorlar. Taahhüdünü yerine getiremeyen müteahhit ne yapar? Önce reklam verir hava basar. Sonra işi bırakır. Kaçar. Bunlar da aynısını yapacak. 10 MADDELİK REÇETE: Enflasyon canavarını bitirmemiz gerekiyor. Milletimizin aşını, işini küçülten, yatırımların önünü kesen bu en büyük halk düşmanının, işini bitirmek için reçeteyi Tekirdağ’dan veriyoruz. Bir, Merkez Bankası’nın başına derhal liyakatli bir ismi atayacağız. Bankayı siyasetin müdahalesinden kurtaracağız. Bankanın araç bağımsızlığına asla müdahale etmeyeceğiz. İki, ekonomide kral değil, kural olacak. Ekonomik ve Sosyal Konsey derhal toplanacak. Devlette liyakati ve adaleti sağlayacağız. Rüşvetçileri, beytülmale el uzatanları, yolsuzluk yapanları, tüyü bitmedik yetimin hakkını yiyenleri, devlet yönetiminden süratle uzaklaştıracağız. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı hızla kuracağız. Ülkenin en yetenekli kadroları burada toplanacak. Ekonominin gerçek fotoğrafı çekeceğiz, çözüm planları da hızla çıkaracağız. Üç; kamu özel iş birliği projelerinde, dövizle belirlenen tarifeleri ve gelir garantilerini, ivedilikle Türk lirasına çevireceğiz. Gerekirse bu projelerin işletme haklarını, hukuk çerçevesinde kamuya geri alacağız. Dört, dünya standartlarında bir Kamu İhale Yasası çıkaracağız. Yapılan büyük ihalelerin maliyetini ve verilen garantileri tek tek açıklayacağız. Beş; bütçe disiplinini sağlayan mali çapaları yeniden güçlendireceğiz. Gerekirse yeni mali çapaları getireceğiz. Varlık Fonu’nu derhal kaldıracağız. TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Sayıştay denetimini uluslararası standartlara çıkaracağız. Altı; ülkemizin üretken kapasitesini ve verimliliği arttıracağız. Gençlerimizi dünya standartlarının üstünde eğiteceğiz. Dijital alt yapıyı hızla güçlendireceğiz. Teşvik politikasını, sanayicinin katma değeri yüksek ürün üreteceği, noktalara taşımak için kullanacağız. Yüksek teknoloji içeren, yeşil mutabakata uyumlu, dijital dönüşümü kolaylaştıracak yatırımları teşvik edeceğiz. Bu kapsamdaki doğrudan sermaye yatırımlarını destekleyeceğiz. Enerji arz güvenliğini, temiz ve ucuz enerjiye erişimi sağlayacağız. Bu çerçevede, yerli ve yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz. İthal enerjide tedarikçileri çeşitlendireceğiz. Yedi, kamu bankalarının kaynaklarının yandaşa, rant projelerine aktarılmasına derhal son vereceğiz. Ziraat Bankası sadece çiftçiye, Halk Bankası da sadece esnafa avantajlı kredi sağlayacak. Sekiz, gıdada arz güvenliğini sağlayacağız. Kendi kendimize yeterliliği gerçekleştireceğiz. Planlama ve çiftçiye destek önlemlerini alacağız. Çiftçiye elektik, gübre, yem gibi girdileri ucuza vereceğiz. Taban fiyatı, maliyet artı makul kârı karşılayacak şekilde önceden açıklayacağız. Çiftçinin kullandığı elektrikte tüm vergi ve ek kalemleri kaldıracağız. Kuracağımız güneş enerjisi tesislerinin üreteceği enerjiyi, çiftçi Kooperatiflerine ücretsiz vereceğiz. Bankalarda ve Tarım Kredi Kooperatiflerinde, takibe düşmüş çiftçi borçlarında faizleri derhal sileceğiz. Kredilerin geri ödemelerini altı ay erteleyeceğiz. Tarımsal üretimde kullanılan mazottan ÖTV almayacağız. Dokuz, derhal bir genelge çıkararak devlette israfa son vereceğiz. İsraf genelgesiyle, devlet millete örnek olacak. Bu suretle bütçede yarattığımız imkânları, dar gelirli ve dezavantajlı kesimlerin rahatlatılması için kullanacağız. Aile Destekleri Sigortası’nı hızla hayata geçireceğiz. On, ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Programı’ ortaklarımızla uygulamaya koyacağız. Evrensel adalet, hukukun üstünlüğü, ifade ve girişim özgürlüğü normlarını yakalamış, güçlü bir demokrasiyle taçlandırılmış, ikinci yüzyılın Türkiye’sini beraberce inşa edeceğiz.” “HODRİ MEYDAN” Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Yüreği yetip aday olacak mı” ifadelerinin sorulması üzerine “Genel Başkanımız en güzel cevabı verdi. Hodri meydan. Seçimi ilan edin, adayımızı görün… Genel Başkanımızın Erdoğan’a sorduğu sorular var. Cevapları bekliyoruz” dedi. “İŞLERİ GÜÇLERİ MAKYAJ” Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin “Enflasyon düşüş eğilimine girmiştir” sözlerine Öztrak, “Sayın Bakan Nebati’nin her açıklaması gibi bu açıklaması da insanları kahkahalarla güldürecek bir açıklama. Bunu diyerek TÜİK’te fiyattan sorumlu yöneticiyi değiştirmelerinin esbabı mucibesini de açıklamış oldu. Bunları geçsin, Bakan Nebati. Fiyatları gösteren madde sepetini neden açıklamadıklarını söyleyiversin. İşleri güçleri makyaj… Enflasyon rakamları ile oynamak, emekli, ücretli, memurun hakkına el uzatmaktır” dedi. “BU ÜLKEYİ YÖNETENLER, SURİYE’DEN GELECEK SIĞINMACILARI EKONOMİ İÇİN KURTULUŞ OLARAK GÖRÜYORLAR” AKP Kayseri Milletvekili Hülya Nergis’in “Türkiye mültecilerin hem bizzat cazibe merkezi hem de bir uğrak yeri” ifadeleri ve işverenlerin Suriyeli eleman istihdam etmesine yönelik soru üzerine Öztak, şunları söyledi: “Sığınmacılar konusu açıldığı zaman ensar-muhacir edebiyatı yapanların, kafasında ne var bu açıklamayla bir kere daha ortaya çıktı. Bunların derdi ensar- muhacir değilmiş. Bunların derdi bu ülkeye gelen insanları ucuz emek olarak kullanmıştır. Bu ülkede 8 milyon 357 milyon yurttaşımız insan işsiz. 96 ülkenin nüfusundan fazla. Saray, ucuz emek arzını artırmak için sığınmacıları kullanıyor. Bu niteliksiz emek arzındaki bu artış, ülkemizdeki teknoloji kullanım seviyesini düşünüyor. Bu ülkeyi yönetenler, Suriye’den gelecek sığınmacıları ekonomi için kurtuluş olarak görüyorlar. Böyleyse zaten bunların ekonomiyi yöneltme kabiliyetleri bitmiştir. Bu düşüncelerin sahipleri o koltuklarında bir dakika oturmamalıdır. Millete verdikleri zarar büyüyor.”