Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye’nin ilk çeyrek büyümesinin yüzde 7 beklendiğini söyledi. Öncü göstergeler dışında bu yıl ilk çeyreğinde güçlü ve dengeli büyüme eğiliminin sürdüğünü rahatlıkla söyleyebileceklerini ifade eden Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, “Gayrisafi yurtiçi hasıla ilk çeyrek verileri açıklandığında inşallah hep beraber şahit olacağız. Öncü veriler büyümenin 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık olarak 7 civarında bir şekilde gerçekleşeceğini işaret ediyor. Sanayi üretimimiz 2022 yılının ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 10.2 oranında artış gösterdi. Modelimizin doğal bir sonucu olarak sanayimizin milli geliri içerisindeki payını önümüzdeki dönemde daha da artmasını bekliyoruz” diye konuştu. ENFLASYON DÜNYADA YÜKSELDİ Türkiye Bankalar Birliği 65. Olağan Genel Kurulu'ndan konuşan Nebati, “Küresel ekonomi zor günlerden geçiyor. Salgınını tetiklediği sıkıntıların ardından geçtiğimiz şubat ayında başlayan ve etkileri tüm dünyaya yayılan Ukrayna’daki savaşlar devam ediyor. Bu durum salgın sonrası toplanma eylemindeki küresel ekonominin yüzleştiği sıkıntıları maalesef daha da derinleştirmiş bir gelişme oldu. Emtia fiyatlarında görülen yüksek artışlar, tedarik zincirinde yaşanan sorunlar ve taşımacılık faaliyetlerinde görülen artışlar tüm dünyada enflasyonun sert bir biçimde yükselmesine sebep oldu. Bugün gelişen ve gelişmekte olan tüm ülkeler son kırk yılın en yüksek enflasyon oranlarıyla da mücadele ediyor” ifadelerini kullandı. Enflasyondaki yükselişte arz yönlü ve maliyet artışı kaynaklı faktörlerin ön plana çıktığını ve bu nedenle enflasyon görünümündeki bozulmanın geçici nitelikte olduğunu düşündüklerini söyleyen Nureddin Nebati, enflasyonla mücadeleyi tek boyutlu olarak sadece devletin çözeceği bir sorun olarak görmediklerini, tüm paydaşlarla tam uyum içerisinde koordineli bir şekilde hareket etmeyi gerektiren çok boyutlu bir mesele olarak değerlendirdiklerini belirtti. Nebati, “Fiyatları istikrara kavuşturana kadar, milletimizi enflasyon baskısı altında ezdirmemek için hep birlikte azimle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. 10 TRİLYONUN ÜZERİNDE Bankacılık sektörü ile ilgili olarak da değerlendirmeler yapan Bakan Nebati, “Bankacılık sektörümüzün tarihinde ilk kez aktif büyüklüğünü 10 trilyonun üzerine çıkardığı bir döneme şahitlik ediyoruz. Sektörün aktif büyüklüğü mart ayı itibariyle 10.2 trilyon liraya ulaşmış bulunuyor. Finansal sistemin içerisinde yaklaşık yüzde 85’lik bir paya sahip olan sektörün aktif büyüklüğüne milli gelire oranı ise yüzde 141 seviyesinde. Sektörün en önemli finansman kalemi olan krediler 5.5 trilyon liraya en önemli fonlama kaynağı olan mevduatlar ise 6 trilyon liraya ulaşmış durumda. Bankacılık sektörümüzün kaynaklarını doğru ve verimli alana yönlendirmesini ekonomik aktivitenin kesintisiz seyri kadar finansal istikrarımızın korunması açısından da çok önemsiyoruz. Bu sebeple kredi büyümelerini yakinen takip ediyoruz. Ve temel hedef üretim, ihracat ve yatırımları arttırmak olan Türkiye ekonomi modelimizle birlikte selektif kredi yaklaşımını ekonomi politikamızın odağına yerleştiriyoruz. Son dönemde ticari kredilerdeki artışın kredi büyümesinin ana sebebi olmasını bu yaklaşımla da önemsiyoruz. 20 Mayıs itibariyle ticari kredi büyümesi yıllık yüzde 26.3 seviyesinde gerçekleştirilirken tüketici kredilerinin büyümesi yıllık yüzde 23.6 seviyesinde seyrediyor ki bu kur etkisinden arındırılmış halde. Buna ek olarak ticari kredilerdeki ivmelenmenin önemli bir bölümünü özel bankalarca gerçekleştirilmesiyse oldukça sevindirici bir durum” ifadelerini kullandı. ‘BÜYÜMEYE KATKI SUNMAYA DEVAM’ Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben de, bankaların reel sektöre daha fazla katkı sunmasını gerektiğini belirtti. Akben, bankaların bundan sonraki süreçte de ekonomi yönetiminin belirlediği, döviz kurlarında istikrar ve enflasyonun düşürülmesi politikalarına uygun, doğru alanlara yönelik kredi faaliyetlerini arttırarak ekonomik büyümeye ve istihdama en etkin şekilde katkı sunmaya devam edeceklerini kaydetti. Akben, “Türk bankacılık sektörünün güçlü finansal yapısı, yetkin insan kaynağı ve itibarıyla yalnızca finansal sektörünün değil, ekonominin de en önemli unsurlarından biridir. Bankalarımızın finansal sağlamlığını korumak üzere, son 20 yılda çok önemli adımlar atılmıştır. Özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve söz konusu kanuna bağlı alt düzenlemeler, sektörümüzün kurumsal, teknolojik ve risk yönetimi altyapısını dünyaya örnek olacak bir noktaya getirmiştir” şeklinde konuştu. ‘TÜRKİYE YATIRIMCILARIN RADARINDA’ Yeni fırsatları Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda değerlendirebilmek için üretim kapasitesinin arttırılmasının daha önemli hale geldiğini vurgulayan TBB Başkanı Alpaslan Çakar da, “Yakın dönemdeki gelişmelerin, uzun dönemli bir bakışla uluslararası bazı önemli kararların alınmasına zemin hazırladığını düşünüyoruz. Her ülke enerjide, emtiada ve tarımda daha sağlam tedarikçi ilişkisi arayışındadır. Özellikle gıdada dışa bağımlılığı azaltacak bir yaklaşım içindedir. Ülkemiz bölgesinde ve uluslararası arenada potansiyeli yüksek, pozitif ayrışan güvenilir ve istikrarlı bir ortaktır. Yurtdışında yerleşik yatırımcılar ülkemizde iş yapmaktan memnun olduklarını dile getiriyorlar. Potansiyel yatırımcıların radarında da ülkemizin olduğunu, gelişmeleri çok yakından değerlendirdiklerini biliyoruz. Ülkemiz; yeterli iç piyasamız, genç nüfusumuz, yaygın ihracat pazarımız, büyüme potansiyelimiz, geniş bir yelpazeye yayılan kaliteli üretim ve hizmet kapasitemiz, dinamik girişimcilerimiz ile ilgi çekmeyi hak ediyor. Yenilenmekte olan alt yapı ve teknoloji yatırımları, yatırım ortamını iyileştiren ve iş yapma kolaylığını arttıran düzenleme ve uygulamalar, istihdam, tasarruf ve döviz geliri artışı sağlayan faaliyetleri önceleyen maliye politikası yaklaşımının hem yerli hem yurtdışı yatırımcıların iştahını olumlu etkilediği gözlemliyoruz” diye konuştu.