Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İzmir ziyaretiyle ilgili eleştirilerde bulunan Babacan, “Evvelsi gün İzmir’e gidip gelmiş. Gören, duyan var mı? Çarşı-pazar gezmiş mi? Taksiciyle sohbet etmiş mi? Yok. Halkla muhatap olmak istemiyor” dedi. Babacan ayrıca Erdoğan'ın İzmir'de Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıklamasıyla ilgili de "Erdoğan’ın iyi kötü bu ülkeye hizmetleri oldu. Ama artık emeklilik vakti geldi. Bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak bu seçimi" ifadelerini kullandı. DEVA Partisi 1. Olağan Karabağlar İlçe Kongresi, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın katılımıyla gerçekleşti. Karabağlar Kültür Merkezi’nde yapılan kongreye Babacan’ın yanı sıra İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, Karabağlar İlçe Başkanı Abdullah Kaya, Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, DEVA Partisi İzmir il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda partili katıldı. PARTİLİLER AYAKTA KALINCA BABACAN DEVREYE GİRDİ Konuşmasını yapmak için kürsüye çıkan Babacan, salonun küçük olması nedeniyle birçok partilinin ayakta kaldığına dikkat çekerek, “Karabağlar ilçe başkanından, birkaç mekan denemesinden sonra kongrenin buraya alındığını öğrendim. Karabağlar’da daha büyük mekanlar genelde merkezi hükümetin kontrolündeki mekanlar olduğu için, kongre için önce söz vermişler ama sonra caymışlar. Biraz küçük bir salonda kongremizi gerçekleştiriyoruz” dedi. Babacan İl Başkanı Ösen ve İlçe Başkanı kaya ile il ve ilçe yöneticilerini sahneye davet edip, yerlerine ayakta kalan partililerin geçmesini sağladı. Babacan kongrede yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ekonomi ve dış politika stratejileriyle ilgili eleştirilerde bulundu. Konuşmasında Erdoğan’ın İzmir ziyaretine de değinen Babacan, Erdoğan’ın kentte esnaf ve vatandaşları ziyaret etmediğine dikkat çekerek, “Halkla muhatap olmak istemiyor” yorumunu yaptı. Babacan şu ifadeleri kullandı: “ÜLKEM ADINA UTANÇ DUYUYORUM” “Gerçekten ülkem adına utanç duyuyorum. Bu ülkenin cumhurbaşkanı bu ülkede yaşanan açlığı yoksulluğu inkar ediyor. Bu ülkenin cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla her gün alay ediyor. Üstelik kabinedeki bakan da diyor ki ‘Dar gelirli vatandaşlar zorluk çekiyor ama zenginlerin hali yerinde.’ Daha da yoksullaştırdıklarını itiraf ediyorlar. Ama bunlar ne utanıyor, ne de yüzleri kızarıyor. Çünkü doğruyu söylememeye, gerçekleri inkar etmeye alıştırlar. Küçük dar bir grup için çalıştıklarını itiraf ediyorlar. Halktan kopmuş bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu kadar pervasızlık olmaz. Gerçekten ülkede zulüm var. “TÜRKİYE’NİN HER YERİNDE TABLO AYNI” Her gittiğim şehirde vatandaşlarımız yolumu kesiyor. Bolu’da boş cüzdan gösteren genç bir kardeşimizin, zamlardan nefes almayan teyzemizin, dükkanını kapatmak zorunda kalan bir esnafın feryadını dinledim. İskenderun’da pazarda yarım kiloluk sebeze meyve alışverişi yaparak sattığı ürünün masraflarını dahi karşılayamayarak hayat mücadelesi veren pazarcı esnafını dinledim. İstanbul Adalar’da emekli maaşıyla geçinmeyen vatandaşlarımızın çığlıklarını dinledim. Önceki gün Manisa’da, dün de Kuşadası’ndaydım. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin tablo aynı. Memleketin topyekün yoksullaşmasını iliklerimize kadar hissediyoruz ama vatandaşlarımızla her buluşmamızda buna şahit oluyorum ve çok üzülüyorum. “İZMİR’DE ÇARŞI PAZAR GEZMİŞ Mİ?” ‘Beştepe harikalar diyarı’nda birisi kalkıp ‘Yoksulluk yok. Açlık yok. Vicdansızlık yapmayın’ diyor. Çünkü görüp gezmiyor, ülkenin halini görmüyor. Evvelsi gün İzmir’e gidip gelmiş. Gören, duyan var mı? Çarşı-pazar gezmiş mi? Taksiciyle sohbet etmiş mi? Yok. Halkla muhatap olmak istemiyor. “GECE YARISI KARARLARIYLA ÜLKEYİ YÖNETİYORLAR” Beştepe Türkiye’ye işkence hayatı yaşatıyor. Gece yarısı peşpeşe abuk subuk kararlar yayınlıyorlar. Geçen akşam yaşadık. Sayın Erdoğan ülkeyi geceyarısı kararnamelerle yönetmeye alıştı ama kendine doğrudan bağlı ekonomik kurumlar da artık gece yarısı kararlarıyla ülkeyi yönetmeye çalşyıor. Bunlar gecenin karanlğında ülkeyi yönetmeye iyice alıştı. Merkez Bankası başkanları da, bakanlar da gece yarısı değişiyopr. Yaptıkları hiçbir işe yaramıyor. Çünkü Allah’ın verdiği aklı kullanmazsan, bilim dışına çıkmazsan sorunları çözemezsin. Ben bunları merak ediyorum gündüz ne yapıyorlar diye? Gündüz saatlerinin kıtlığı var da onun için bunları mi gece yayınlıyorsunuz. Bir şeyler açıklıyorlar, millet anlamıyor. Kendileri de neyi açıkladıklarının farkında değil. Gece yarısı yaptıkları deneylerle sadece ülkenin dengelerini bozuyorlar. Bu maç maç çoktan bitti, uzatmaları oynuyorlar. İstedikleri abukluklara devam etsinler hepsi nafile, beyhude olacak. Esnafa, vatandaşa, çifçtiye güven vermedikleri sürece, ülkeyi karanlıktan yönettikleri müddetçe ne yaparlarsa yapsın işlemeyecek. “DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ” İşte gece yarısı bozdukları ekonomiyi biz gündüz düzelteceğiz. Ülkeyi aydınlıkta şeffaf bir şekilde yönetecğeiz. Gece yarısı çıktıkları İstanbul Sözleşmesi’ne biz gündüz saatlerinde tekrar döneceğiz. Gece yarısı KHK ile işten çıkarttıkları, mahkemenin beraatine karar verdiği kim var kim yoksa yine gündüz saatlerinde görevlerine iade edeceğiz. Karanlığa sürükledikleri adaleti gün yüzüne çıkartacağız. Ülkemizi açık açık herkesin gözü önünde toparlayacağız. Çarşıda, pazarda, her sokakta vatandaşlarımızla dertleşiyorum. Sokaklar ‘Derhal seçim’ diyor. Sokaklar ‘demokrasi ve atılım’ diyor ama aynı zamanda ‘Derhal bugün’ diyor. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Dönülmez akşamın ufkundayız. 84 milyon elele vermiş, sandık gününü iple çekiyor. Ben de vatandaşlarımıza diyorum ki ‘Sandık günü geldiğinde oy pusulasını açın. DEVA’nın, ‘damla’nın altına ‘evet’ mührü basın. Sonra iş bizde diyorum. Biz yapacağız. “5 YILDIR AYNI HİKAYE” 2018’den bu yana faiz hakkında konuştukça faiz yükseliyor. ‘Enflasyonu düşüreceğim’ diyor, konuştukça enflasyon yükseliyor. Millete ‘sabır’ diyor, millet her gün fakirleşiyor. 5 yıldır aynı masal aynı hikaye. Tam 4 yıldır bütün yetki kendisinde. Tek imzayla aklına gelen her şeyi yapamıyor mu? Hadi düşürsene şu faizi, dolar kurunu. Ama yapamaz, asla yapamayacak da. Çünkü ekonomi yönetimi demek Allah’ın erdiği aklı kullanmak, bilim, istişare demek. Sen her gün ‘Ben ekonomistim’ diye kafamın dikine gidersen bu ülkenin ekonomisini batırısın. “ERDOĞAN’IN EMEKLİLİK VAKTİ GELDİ” Bir de İzmir’de ‘Cumhur İttifakı’nın adayı benim’ demiş. Biz de yanıtı İzmir’den verelim. Erdoğan’ın iyi kötü bu ülkeye hizmetleri oldu. Ama artık emeklilik vakti geldi. Bu seçimi kim kazancak biliyor musunuz? En güzel yılları umutsuzlukla, kaygıyla geçen vatandaşlarımız kazanacak. Evladına harçlık veremediği için gizli gizli ağlayan babalar, marketten istediğini alamadığı için başı öne eğilen anneler, açlıkla sınanan emekliler, ürettikçe zarar eden çiftçiler, konserleri yasaklanan sanatçılar kazanacak. Bugünkü otoriter ittifakın görmezden geldiği milyonlar kazanacak bu seçimi. Siz görmezden gelinenlerin zaferlerini iyi bilirsiniz. 2002’de o sessiz yığının zaferiyle iktidara geldiniz. İşte şimdi de görmezden gelinenler kazanacak ve sizin emekliliğiniz başlayacak. Haksızlık, adaletsizlik son bulacak. Türkiye zengin ve özgür bir ülke olacak. Herkes nefes alacak. 'YUNANİSTAN' MESAJI: VATANDAŞA ŞİKAYET EDECEĞİNE KONUŞARAK ÇÖZMELİSİN Dış politikalarda haklı olduğumuz konularda bile ülkeyi savunamıyorlar. Doğu Akdeniz Mavi Vatan konusunda yüzde 100 haklıyız. Ama sen dış politikada 10 konudan 8’inde insanları aldatırsan, kalan 2’sine kimse inanmaz. Dünyadaki kanaat de ‘Esip gürlüyor. Başka yapacağı bir şey yok’ şeklinde. Çünkü güçsüzleşiyor. Varsa yoksa dışarıda düşman gösteriyor. Ege’de silahlanmak ne demek? Uluslarası hukuku ihlal etmektir. Paris Antlaşması’nda ve Lozan’da yazıyor. Lozan bu ülkenin başlangıç çizgisidir. Lozan’ı deldirmemek Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı görevidir. Lozan’dan ve uluslararasu hukukun diğer belgelerinden kaynaklanan hakkı sonuna kadar savunuruz. Ama o ne yapıyor? Tribünlere oynuyor. Yunanistan’ı halka şikayet ediyor. Sen Yunanistan’ın hukuksuzluğunu Rize, Konya, Diyarbakır’daki insanlara mı anlatacaksın? Vars bir hukuksuzluk diplomasiyi çalıştır. Gidiyor, vatandaşa şikayet ediyor. ‘Herkes bana düşman, benim yanımda durun’ diyor. Ama kendi iç desteğini korumak için düşmanı üreten sensin. Yunanistan’ın diplomasi gösterdiği yerde sopa göstermeye çalışıyor. Eğer haklıysan, önce konuşarak çözmen lazım. Propaganda kuruluşlarıyla birlikte ‘Bakın nasıl efeleniyorum?’ diye anlatıyor. Yüzlerce kez söyledim, çok tehlikeli bir yol deniyor. Ülkemizin caydırıcı gücünü örseliyor. Parasını verdiğimiz uçakları sen niye Türkiye’ye getiremiyorsun, onu izah et. Bizim uçakları tutup Yunanistan’a vermeye hazırlanıyor, böyle bir şey olabilir mi? Yunanistan’la hep komşu olduk, komşu olmaya da devam edeceğiz. Bizim dileğimiz komşuyla olan sorunları barışçıl bir dille çözmektir. Biz Türkiye’ye dostlar kazandıracak kadroya sahibiz, düşman kazandıracak değil. Biz haklı olduğumuz zaman zaten güçlüyüz. Ama haklı olduğumuzu insanların anlaması için dosdoğru olacaksın." İLÇE BAŞKANI KAYA'DAN TABLO HEDİYESİ Öte yandan kongrede Karabağlar İlçe Başkanı Abdullah Kaya, Babacan’a hediye olarak Saat Kulesi'nin yer aldığı bir tabloyu takdim etti.