Çok genç yaşlarda siyasette önemli görevlerde bulundunuz. Siyasette ve devlet yönetimine genç bakışın hakim olmasıyla ilgili düşünceleriniz neler?
Bir insanın ön önemli özelliği bazen en olumsuz özelliği olarak da değerlendirilebilir. Genç olmak özellikle Bornova gibi bir üniversite ve sanayi kentinde çok önemli. Genç nüfus çok fazla. Gençlerin siyasete ilgisinin olması da çok önemli. Özellikle aday adayı olduğum dönemde “çok genç, tecrübesiz olabilir” diye düşünceler oldu. Ama aday olduğumda tam düşündüğümüz gibi tam tersi oldu. Çünkü zaten uzun yıllardır insanların siyasetten beklediği şey gençlerin ve kadınların yer almasıydı. Bu Bornova’da büyük bir hava oluşturdu. Bu havanın diğer ilçelere de yansıdığını düşünüyorum. Dolayısıyla göreve geldiğimizde de genç olmak, daha çok çalışmak, koşturmak, ekip arkadaşlarımızla sürekli sahada 7/24 koşturmak büyük bir avantaj oldu. Genç yaşlarda böyle önemli görevler içinde olmak, meclis üyeliği, belediye başkanı olmak, kenti 24 saat yaşamak, düşünmek, hayaller kurmak, hayallerinizi gerçekleştirmeye çalışmak ve iyi bir hedefe yönelmek çok anlamlı. Bu anlamda genç yaşlarda bizim için çok iyi bir eğitim oldu, okul gibi oldu. Piştik, gençliğimizle beraber kentle haşır neşir olarak, yaşayarak, mesleğimize de uygun şekilde ortak akılla ilerledik. Orada en önemli şey genç bakış. Bu ideal bir bakış açısıdır. O anlamda genç bakış da olması gereken bir ideal ve hedef. O içimizdeki çocuğu, gençliği hiç kimsenin kaybetmemesi lazım. Bazen yaşı bizden daha genç olan ama yaşam tarzı, siyaset yapma tarzı, hayata bakışı daha eski, daha yaşlı olan arkadaşlarımız var. Ama bazen de yaşı bizden büyük olan 70-75 yaşında olan bazı büyüklerimizin de esasında baktığı yeni ve çağdaş bakış açısı, demokratik ve ilerici bakış açısının da bizden fikir olarak daha genç olduğunu da görebiliriz. Önemli olan bu ideale yaklaşmak. Yani genç bakış açısına sahip olmaktır.
ORTAK AKIL “OLMAZSA OLMAZ” YÖNETİM TARZI OLMALI -Siz aynı zamanda kent planlaması açısından önemli bir eğitime sahipsiniz. Yüksek mimarsınız ve yüksek lisansınızı şehir ve bölge planlama üzerine yaptığınızı biliyoruz. Bu bakış açısını bulunduğunuz görevlerde yansıtabildiniz mi?
Yansıtmaya çalıştım. Mimarlıkta daha bireysel bir çalışma hakim. Şehir ve Bölge planlama eğitiminde ortak, kolektif bir çalışma tarzı gerekiyor. Mimarların konuşma dili çizim. Şehir ve bölge planlamada ise sürekli konuşma gerekiyor. İşin sosyolojisini, kent ekonomisini ve farklı istatistik bilimlerini bir araya getirmek gerekiyor. Küçük yaşlardan beri hedefim belediye başkanlığı olduğu için eğitimimi de ona göre düşündüm. Biz belediye başkanlığı dönemimizde özellikle ortak aklı çalıştırmaya çok önem verdik. Kentteki tüm bileşenleri, üniversiteleri, STK’ları, diğer gençlik gruplarını, emekli gruplarını, sendikaları, hepsini sürece katıp, bütün projelerde herkesin ortak olmasını arzu ettik. Bu da önemliydi. Belediyede kentsel taşırım müdürlüğü oluşturduk. Bütün üniversitelerin özellikle mimarlık, şehir ve bölge planlama, iç mimarlık bölümleri ile işbirliği yaptık. Her yıl o dönem ki öğrenci arkadaşlarımızla ve projelerle ortaya koyduk. Bunu ilkesel olarak üniversitelerin diğer bütün bölümleriyle de yaptık. Tıp Fakülteleri ile halk sağlığı kongreleri yaparak, Veterinerlik, Diş Hekimliği, Sosyal Bilimler, İstatistik ve Ekonomi Bölümleriyle kentimizin en önemli hedefi olan stratejik planları yaptık.Bir de farklı tasarım bölümleriyle işbirlikleri yaptık. Suluboya ressamlarıyla Bornova’nın tanıtımı için uluslararası bir yarışma düzenledik. O yarışmada çıkan eserleri daha sonra Bornova’da “konuşan duvarlar” projesi ile değerlendirdik. Kentte istenmeyen duvarlara bu resimleri uyguladık. İnsanlar oralarda fotoğraf çektirmeye başladı. Daha sonra onları hediyelik eşya olarak değerlendirdik. Bunun gibi tasarım projelerini ortaya koyduk. Bazı projeleri de kentsel tasarım müdürlüğümüzdeki çizdi ve bizlerde uyguladık. Mimarlık yarışmaları düzenledik. Bu ortak aklı çok önemsedik. Bu olmazsa olmaz bir yönetim tarzı. Atatürk’ün ortaya koyduğu “muassır medeniyetler seviyesine ulaşma” hedefine ulaşmak için bir kişinin aklıyla değil, birlikte tartışarak kararları almak lazım. Ben katılımcılığın, ilerleme için en önemli şart olduğunu düşünüyorum.
İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde Grup Sözcüsü ve Bornova Belediye Başkanlığı gibi çok yoğun mesai gerektiren görevlerden sonra son 3 yılı nasıl değerlendirdiniz? Son 3 yılı dolu dolu değerlendirdim. Bir demlenme süreci yaşadım. Daha çok okudum, daha çok aileme, çocuklarıma, dostlarıma zaman ayırdım. Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu tartışmaları ve özellikle de İzmir ile ilgili konulara daha farklı gözden bakıyoruz. Dolayısıyla b önemli bir süreç. Bu sürecin de şu anlamda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Meclis üyeliği yaptım, “Bu görev çok önemliymiş” dedim. Bütçe, komisyon çalışmaları, grup sözcülüğü. Parti için çalışmalar, kongreler genç yaşta tanıştığımız olaylar oldu. Bunun faydasını belediye başkanlığında çok gördüm. Çünkü belediye başkanı olduğumda yönettiğimiz bir meclis vardı. 37 arkadaşımız vardı. Her biri birbirinden değerli Daha çok okudum, daha çok aileme, çocuklarıma, dostlarıma zaman ayırdım. Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu tartışmaları ve özellikle de İzmir ile ilgili konulara daha farklı gözden bakıyoruz. Dolayısıyla b önemli bir süreç. Bu sürecin de şu anlamda çok önemli olduğunu düşünüyorum. Meclis üyeliği yaptım, “Bu görev çok önemliymiş” dedim. Bütçe, komisyon çalışmaları, grup sözcülüğü. Parti için çalışmalar, kongreler genç yaşta tanıştığımız olaylar oldu. Bunun faydasını belediye başkanlığında çok gördüm. Çünkü belediye başkanı olduğumda yönettiğimiz bir meclis vardı. 37 arkadaşımız vardı. Her biri birbirinden değerli ve farklı siyasi partilere mensup. Muhalefetteki meclis üyeleri ne düşünüyor? İktidardaki meclis üyesi arkadaşlarımız ne düşünüyor? Komisyonlarda ne düşünüygörnları de onore ederek çalıştık. Meclis üyeliği çok önemli bir görev. Tıpkı muhtarlık gibi.İşte bu süreçte de bunların hepsinin dışında daha bir yukarıdan, daha bir çevreden farklı bakış açılarıyla, sokaktan, her alandan bakma şansına sahip olabiliyorum. Arkadaşlarımız, dostlarımız sağ olsunlar bizi yalnız bırakmadılar. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Bu üç yılda Türkiye’de ve dünyada 100 yılda bir yaşanacak hadiseler oldu. Çok büyük bir salgın. Hiç çıkmadan evlerde bir ay yaşanabilir mi? Gibi çok başka şeyler ortaya çıktı. İzmir açısından ayrıca bir de deprem felaketi yaşandı. Böyle sıkıntılı bir sürçe oldu. İnşallah bir daha böyle sıkıntılı süreçleri yaşamayız
-Bu noktada isminiz CHP’nin İzmir İl Başkanlığı için de geçiyor. Bu konudaki düşünceleriniz neler? Böyle bir görevden tüm CHP’liler gibi ben de onur duyarım. Ama şu anda zaten görevini başarıyla yürüten bir il başkanımız ve il yönetimimiz var. Bizim amacımız onlara destek olmak. Sizin sorunuz çerçevesinde değerlendirdiğimi zaman; CHP’de İl Başkanlığı çok önemli bir görevdir. Bu noktada bir talebim yok. Ama böyle bir görev verildiğinde de hiçbir görevden kaçmayacağım gibi bu görevden de kaçmam. Her görevin önemli olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görevden tüm CHP’liler gibi ben de onur duyarım. Ama şu anda zaten görevini Burada partimizin birlik ve beraberlik içinde, diğer millet ittifakı bileşenleriyle birlikte daha da başarılı olabiliriz.
-Türkiye’de önümüzdeki 2 yıl seçim yılı olacak. Önce genel seçimler, sonra da yerel seçimler var. Türkiye’deki bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizin bir an önce seçime ihtiyacı var. Bu seçim bölen değil birleştiren bir ortam sağlamalı. Ancak 20 yıllık bir iktidarın, seçimden kaç stratejisi de çok ilginç. Çünkü artık seçimin şartları oluştu. Zaten 2019’daki yerel seçimde vatandaşlarımızın büyük bir çoğunluğu önemli bir mesaj ortaya koydu. Ekonomik koşullar başta olmak üzere her noktadaki sıkıntılar yaşadığımız bir gerçek. Bakanların affını istemesi, istifa bile edememeleri, ayrıldıktan sonra da sanki daha mutlu oldukları görüntüsü vermeleri çok tuhaf. Çünkü mutsuz bir Hükümet görüntüsü var. Ülkemizin nefes alabilmesi için bunun en güzel yolu sandıktır. Sandıktan çıkan sonuca da herkesin razı olması gerekir. Herkesin düşünce sistemini, projelerini ortaya koyup bir seçime gitmekte fayda var. Burada anketlere göre yüzde 20’ye yaklaşan kararsız seçmenin olması önemli bir nokta. Onların ne istediğine bakmak gerek. Onlar ekonomiyi nasıl değerlendiriyor?, Millet İttifakı partilerini uyumlu çalışacağını düşünüyor mu? Bu soruların cevapları önemli. Bu güveni sağlamak gerek. Vatandaş şu an bu güven ortamını arzu ediyor. Bizim Genel Başkanımız ve diğer genel başkanlar buna azami dikkat ediyorlar. Bu ortam devam ettiği sürece ben bir sıkıntı görmüyorum.
2024-11-05 09:52:16