Netflix’te vizyona giren “Don’t look up! - Yukarı Bakma!” filmi çok ses getirdi. Sosyal medyada birdenbire en popüler sohbet konularından biri haline geldi. Hemen herkes bu filmi çok büyük bir hararetle birbirine tavsiye etmeye başladı. Bu kanalda sık sık film analizleri yapan biri olarak ben de filmi izleyip şöyle derinlemesine bir yorum yapayım istedim. Ama bu filmde herhangi bir derinlik filan bulamadım. Hatta ortada bir film bile bulamadım. Eğer “apokaliptik - politik - hiciv” türünden hoşlanıp da gerçek bir film izlemek istiyorsanız John Carpenter’ın “They Live”ini, Kubrick’in “Dr. Strangelove”ını ve bu kategorideki en büyük favorim Sidney Lumet’in “Network”ünü tavsiye edebilirim. Hadi “Idiocracy”yi de bonus olarak ekleyelim. Ama “Yukarı Bakma!” filmi öyle bonus olacak bir seviyede bile değil maalesef. Önce bir sürü Hollywood yıldızını toparla, sonra bir de Dünya’ya yaklaşmakta olan bir kuyruklu yıldız bul. Kısaca bir sürü yıldızı bir çuvala doldur. Hikayeye, senaryoya gerek yok! Sosyal medyadaki popüler konulardan ortaya karışık serpiştirdin mi herkes konuşur nasıl olsa... Evet, bak konuşuyoruz. Aslına bakarsanız iyi de yapıyoruz. Hikaye anlatıcılığı açısından filme gömmek serbest. Peki ya bunu bir film olarak kabul etmezsek? Etiketin ne önemi var? Buna bir film değil de belgesel diyelim ve vermek istediği mesajı konuşalım istiyorum. Bu videoda “Yukarı Bakma!”ya bakmayacağım. “Hikaye anlatıcılığı” gözlüklerimi çıkartıp, “bilim ve teknoloji” gözlüklerimle neresinin doğru neresinin yanlış olduğunu anlamaya çalışacağım. “Spoiler” vermeden filmin konusunu söyleyerek başlayayım. Genç bir astronom bir kuyruklu yıldız keşfediyor. Kendisinden daha tecrübeli bir başka astronom da bu kuyruklu yıldızın rotasını hesaplıyor ve sonuçta 6 ay 14 gün sonra Dünya’ya çarpacağını buluyorlar. Üstelik öyle sıradan bir kuyruklu yıldız değil bu. Tüm insanları yeryüzünden silecek büyüklükte... Siz bu bilim insanlarının yerinde olsanız ne yapardınız? Hemen herkesi alarma geçirmeye çalışırdınız herhalde öyle değil mi? 6 ay sonra gerçekleşeceği kesin olan bu büyük felaketin önüne geçmek için elinizden geleni ardınıza koymazdınız, diye tahmin ediyorum. Bunun için bilim insanı olmaya bile gerek yok. Aklı başında herkesin refleks olarak yapması gereken şey bu değil mi? Demek ki değilmiş. Çünkü duydunuz mu bilmiyorum ama 2018’de bu filmdekine çok benzer bir olay meydana geldi. Üstelik 2 bilim insanı değil, 2000’den fazla bilim insanı; öyle birkaç TV programına çıkarak da değil, 40 ülkeden yüzlerce yazarın 6000 bilimsel araştırmasını kanıt olarak gösterek hazırladıkları bir raporu yayımladı. Bu raporda “6 ay sonra Dünya’ya bir kuyruklu yıldız çarpacak” demediler. “12 yıl sonra Dünya bir daha geri döndürülemeyecek derecede ısınacak” dediler.