#Grammarly ile çalışmalarınızda ve e-postalarınızda zamandan tasarruf etmek için bugün https://Grammarly.com/barisozcan adresine gidip ücretsiz bir hesap oluşturursanız Grammarly Premium’a yükseltmek için %20 indirim kazanıp daha etkili çalışmaya ve zamandan tasarruf etmeye hemen başlayabilirsiniz. (iş birliği) --- Bundan 6-7 yıl kadar önce çok ilginç bir video gördüm. Londra’da birisi çekip paylaşmış bu videoyu. Orada bir meydana yerleştirilmiş kocaman bir ekran var. Ekranın üstünde de küçük bir çocuk oturuyor. Sonra çocuk birden ayağa kalkıyor ve yukarıya doğru bakarak yürümeye başlıyor. İşin ilginci tam o sırada gökyüzünden geçmekte olan bir uçak var. Dolayısıyla çocuk sanki o uçağa bakıyormuş gibi oluyor. Şimdi kendinizi yolda yürürken bunu fark eden ve o videoyu kaydeden kişi olarak düşünün. Tam doğru anda, doğru bir açıyla bakınca böyle bir şey görüyorsunuz. Ne hissedersiniz? Şaşkınlık değil mi? İşte buna “Vay! etkisi” deniyor. Bu şekilde etkilenmemizi sağlayan şey ne biliyor musunuz? Zekamız. “Thinking outside the box - kutunun dışında düşünmek” diye bir tabir vardır. Yaratıcı düşünmeyi tarif eder. İşte beynimiz tam olarak bu sebeple orada bir kutunun içinde gördüğü görselle, onun dışındaki bir başka cismi birbirine bağlayabiliyor ve bu yaptığı bağlantı onu şaşırtabiliyor. Oysa bu görüntüde çok daha şaşırtıcı olan şey, uçağın havada adeta yüzen bir cisim gibi hareket etmesi. “Yüzen cisim” benzetmesini özellikle yaptım. Çünkü aynı adı taşıyan çok eski bir kitap var. “On floating bodies - yüzen cisimler üzerine” adındaki bu kitabı yazan kişinin başından geçtiği söylenen bir de hikaye anlatılır. Bu hikaye Sicilya Adası’nın kıyısındaki liman şehri Siraküza’da geçiyor. Oranın kralı tacının saf altından olup olmadığını merak etmiş. Bunu şimdilerde anlamak çok kolay da bundan 2250 sene önce antik bilim insanları da dahil olmak üzere kimsenin böyle bir problemin nasıl çözülebileceği hakkında herhangi bir bilgisi yoktu. İşte rivayete göre kentin akıllı insanlarından biri bir gün hamama gitmiş. Akıllı olduğu için değil, yıkanmak için... Bedeni banyodaki suya batıp da suyun yer değiştirdiğini görünce birdenbire aklına kralın tacı gelmiş. Aynı kütledeki altın bir taçla altın bir külçenin taşıracakları su miktarlarının aynı olması gerektiğini hemen o anda oracıkta anlayıvermiş ve olduğu gibi dışarı fırlayıp Sirakuza sokaklarında koşturmaya başlamış. Bir yandan da sevinç içerisinde bağırıyormuş: “εὕρηκα (eureka) - buldum!” diye... Hikaye ne kadar doğru bilemiyoruz ama suyun kaldırma kuvvetini keşfeden bu kişinin Arşimet olduğundan eminiz. Daha sonra “yüzen cisimler üzerine” diye az önce sözünü ettiğim o meşhur kitabı da yazan Arşimet hidrostatiğin ve mekaniğin temellerini böylece atmış oldu. Fakat bu hikayede vurgulamak istediğim kısım işin sonucu değil, süreci. Çünkü Arşimet’in hamamda yaşadığı o uyanışla bizim bu videonun başındaki görüntüde yaşadığımız uyanış birbirine çok benziyor. Bizim yaşadığımıza “vay! etkisi” demiştim. Arşimet’in yaşadığına “Aha! etkisi” deniyor. Şaka yapmıyorum. Bilimsel literatürde tam olarak böyle bir şey var: Evreka anı ya da Aha etkisi. Önceden anlaşılamaz bir sorunu veya kavramı aniden anlamanın ortaya çıkardığı insan deneyimi. Üstelik bu deneyimi tasarlayabilmek mümkün. En çok da hikaye anlatıcıları bunu yapıyor. Mesela ben bu videoda size kademeli olarak bu duyguyu yaşatmak için ilk gösterdiğim görüntüyü yarıda kestim. Meydana yerleştirilmiş o kocaman ekranın üstündeki çocuk ayağa kalkıp yukarı doğru bakmakla kalmıyor; bir süre sonra yukarıyı işaret etmeye başlıyor ve sonra arkasında bir yazı beliriyor: “Bak, Barcelona’dan gelen BA475 sefer sayılı uçak.” Meğer, bu gördüğümüz iki şey -kutunun içindeki çocuk görüntüsü ve o sırada geçmekte olan uçak- tesadüf değilmiş. Çok zekice kurgulanmış bir iletişimin parçası olarak bu noktaları birleştirmemiz sağlandı ve ilk aşamada yaşadığımız “vay! etkisi” ikinci aşamada “aha! etkisi”ne dönüştü. İletişimciler bize “Aha!” dedirttiler. Bu bir tesadüf değilmiş, bir havayolu şirketi dikkatimizi çekmek için böylesine zekice bir kurgu yapmış. İşte noktaları birleştirince ortaya çıkan bu “aniden anlama” insan zekasına ait bir özellik. Mesela bir yapay zekaya “Aha!” dedirtemezsiniz. Makine öğrenmesi daha farklı bir şekilde çalışıyor. Ama ikisi bir araya gelince yepyeni şeyler ortaya çıkarıyor. Az önce verdiğim örnekte tam uçak geçerken videonun da onunla senkronize bir şekilde başlaması ve uçuş numarasını bile ekrana yazması işte teknolojiyle insan zekasının uyumlu bir çalışmasının sonucu.